Karamanya – Tuğamiral Sir Francis Beaufort
(Karamania – Anadolu – Akdeniz – Arkeoloji – Seyahatname)
Anadolu’nun Güney kıyıları ile ilgili olarak yapılacak kapsamlı bir araştırma için başvurulacak kaynakların başında hiç kuşku yok ki İngiliz Amirali Francis Beaufort’un “Karamania” adıyla bilinen kitabi yer alır.
ı8ıı-ı8ı2 yıllarında kaptanı olduğu Kraliyet Donanması’na ait Frederikssteen adlı gemiyle, Küçük Asya’nın Güney kıyılarının haritasını çizmek, portulanlarını yapmak, seyir ve hidrografik yapısını belirlemek, deniz kaynaklarını saptamak gibi, Donanma Lortlar Kurulu tarafından kendisine verilen asal görevlerini yerine getirirken, bir yandan da antikiteye olan ilgisi ve geniş bilgi birikiminin de yönlendirmesiyle, bu kıyılarda sıralanan ören yerlerini incelemiş, ölçümlemiş, planlarını ve resimlerini çizmiş, yazıtlarını kopyalamış; antik kentler ile akarsu, koy ve körfezlerin eski adlarını isabetle belirleyip, haritalarına yerleştirmiştir.
İslam Estetiği ve İnsan
Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, Salâhaddin Eyyubî ve Devlet, Sonsuz Mucize Kur’ân adlı kitaplarıyla ülkemizde ilim ve fikir hayatına katkılar sağlayan Çağ Yayınları, yukarıda bahsettiğim hususları selahiyetle araştıran ve nefis üslubuyla ortaya koyan Beşir Ayvazoğlu’nun İslâm Estetiği ve İnsan adlı eserini yayımlamakla gerçekten büyük bir boşluğu doldurmaktadır. Bu sahada ülkemizde az da olsa kitap ve makaleler yazılmıştır. Ancak bunların hiçbirisi sanatın çeşitli dallarını bir bütün olarak ele almamışlardır. Beşir Ayvazoğlu’nun esas başarısı konuyu ele alıp incelemesi yanında meseleye bir bütün olarak bakmasında yatmaktadır
Lanetli Batının Kötü Cadısı
“Frank Baum”un Oz Büyücüsü’nde Dorothy, Batının Kötü Cadısı’nı yendiğinde hikâyeyi sadece onun gözüyle gördük. Ya karşı taraftaki esrarengiz cadı? O nereden çıkmıştı? Neden bu kadar kötüydü? Daha doğrusu kötü müydü? Peki ya kötülük nedir?
Gregory Maguire’ın yarattığı dünya öyle canlı ve zengin ki Oz artık o çocuk filminde seyrettiğimiz Oz değil. Hayvanlar sadece konuşmuyorlar, birinci sınıf vatandaşlık hakları için mücadele ediyorlar. Munchkindlandliler orta sınıf konforuna kavuşmaya can atmaktalar. Teneke Adam’ın astığı astık kestiği kestik. Büyüdüğünde Batı’yı şerriyle titreten, küçük yeşil kız çocuğu Elfaba; zeki, sinirli, hayatı boyunca yanlış anlaşılmaya mahkum bir yaratık. İyinin ve kötünün doğaları hakkında içimize nakşolmuş tüm önyargılara meydan okuyor.
Lanetli, Nazi Almanyası’ndan Nixon Amerikası’na kadar her şeyi taşlayan muhteşem bir alegori. Hakkında çok şey söylenebilir; insanı yerinden oynatan bir kara mizah, edebi bir şölen, iyi ve kötü üzerine derin bir felsefi çalışma, Oz’un gizli kalmış tarihi. İnsan her ayrıntıdan zevk alıyor ve Elfaba’yı anlamaktan, ona hayranlık duymaktan kendini alamıyor. Maguire’ın “anlaşılmayan cani” karakterindeki başarısına diyecek yok…
EcoCities: Şehirleri Doğayla Dengede Yeniden İnşa Etmek
Dünya nüfusunun çoğu artık şehirlerde yaşıyor. Dolayısıyla, çevresel bozulma ve petrol zirvesi sorunlarını yeterince ele alacaksak, şehrin büyük bir ilgi odağı olması gerekiyor.
EcoCities, Dünya’nın biyosferinin uzun vadeli sürdürülebilirliği, kültürel canlılığı ve sağlığı için ekolojik ilkelere dayalı olarak şehirleri ve kasabaları yeniden inşa etmekle ilgilidir. Literatürde benzersiz olan, kitabın kentin biçiminin gerçekten önemli olduğu ve onu değiştirme yeteneğimiz dahilinde olduğu ve bunu yapmamızın çok önemli olduğu konusundaki kavrayışıdır. Ayrıca, kendi biyolojik bölgesindeki eko-kent anlaşılabilir ve yapılabilir ve sağlıklı ve potansiyel olarak mutlu bir gelecek üretebilir.
EcoCities, şehrin evrim, doğa ve tarih içindeki yerini anlatıyor. Erişilebilirlik ve ulaşım gibi kilit soruya özel önem veriyor ve ekokent için tasarım ilkelerini özetliyor. Okuyucu, ekonomisine ve politikasına dalmaya teşvik edilir: gereken işletme türleri, planlama ve liderlik. Kitap daha sonra ekositeye kademeli bir geçişin gerçekleştirilebileceği araçları özetlemektedir. Baştan sona, bu yeni baskı, yazarın, yeniden inşa edilen bu tür şehirlerin gerçekte nasıl görünebileceğine dair kendi ilham verici vizyonlarıyla cömertçe resmedilmiştir.
Antikçağ’dan Günümüze Sanatta Mitoloji
Görsel sanatlarda betimlendiği biçimleriyle Yunan ve Roma mitolojisinin unutulmaz kahramanlarının bir panoramasını sunuyor. 18 bölümün her biri için hazırlanan kısa ve gerçeklere dayalı tanıtım yazıları, sanat eserlerinde sergilenen olayları tanıyabilmeniz ve daha iyi anlayabilmeniz için ana karakterleri anlatıyor ve pek çok ünlü mitolojik öyküyü özetliyor. Sınırları ve çağları aşan sanatın güzelliğiyle mitolojinin büyüleyici dünyasını keşfedin.
# Resim kaynakçası
# Venüs’ün doğumu
# Python’u öldüren Apollon
# Truva atı
# Troia’nın düşüşü
# Yıldırım fırlatan Zeus
# Yayını büken Cupido
# Prometheus efsanesi
# Neptün’Ün zaferi
# İkaros’un düşüşü
# Theogonia, Olymposlular, Zeus, Aphrodite
# Apollon, Athena
# Dionysos
# Herakles, Perseus, Theseus, Argonotlar
# Troi Savaı, Odysseus, Oidipous
# Aeneas
Cennetin Kapıları – Gates of Paradise
Anadolu’da Selçuklu döneminden kalan en görkemli yapı kabul edilen ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Divriği Külliyesi, mimari konsepti, anıtsal heykel nitelikli bezemesi ve benzeri olmayan yontularıyla, dünya sanat tarihinde Türkiye Ortaçağ sanatının en önemli yapıtı olarak kabul edilir.
Prof. Doğan Kuban’ın kaleme aldığı Cennetin Kapıları / Gates of Paradise, her gün biraz daha yok olmaya yüz tutan Divriği Külliyesi’nin korunması için kamuoyu oluşturmanın ve özel fotoğraflarla görsel olarak belgelenmesinin yanı sıra mimarı ve heykeltıraşı Hürremşah’ın dünyaya tanıtılması amacını da taşıyor. Doğan Kuban, özellikle Cami Kıble Taçkapısı ve Şifahane Taçkapısı’ndaki yontu sanatının eşsizliğini vurguladığı bu kitapta, Hürremşah’ı ve yapıyı şu ifadelerle anlatıyor:
“İran kökenli Hürremşah, 11-12. yüzyıl Selçuklu döneminin yeni oluşumlar ortamında yetişmiş, deneyimli, dâhi bir sanatçıdır. İslam tarihinde başka eşi olmayan bu taç kapıların mimarı ve heykeltıraşı, eski motif sözlüğüne getirdiği yenilikler, mimari tasarım dehası ve özellikle caminin kıble kapısındaki cennet kapısı tasavvuruyla 12-13. yüzyıl İslam Sufizmi’nin sanat alanındaki bir temsilcisi olarak da kabul edilebilir. Anadolu-Türk İslam Ortaçağı’nın Yunus Emre, Hacı Bektaş, Mevlânâ gibi büyük adlarıyla birlikte anılması gereken en büyük Müslüman sanatçılardan biridir Hürremşah (…)
Divriği Ulucamisi ve Şifahanesi’nin taşoyma bezemesi, dönemin ölçütleri dışına çıkan ve bezeme niteliğinden çok bağımsız yontu karakterine yaklaşan özellikleri, zengin sözlüğü, cennet kapısı tasviri üzerine kurgulanmış programı ve tasarımıyla şaşırtıcı bir yenilik ve yaratıcılık sergilemektedir. Mimari ve bezeme arasındaki hiyerarşik ilişkileri ortadan kaldıran eşsiz bir deneme olarak, İslam mimarlık tarihi bağlamında olduğu kadar dünya sanat tarihinde de karşılaştırılabileceği başka bir örnek olmadığı için, mucizevi bir yapıt olarak ortaya çıkar.”
Batılılaşma – Düzenin Yabancılaşması
Türkiye’de sağ sol, sol da sağdır. Türkiye’nin “solcuları” gericidir. Türkiye’nin ilericileri “sağ” cenahta görülen geniş İslamcı halk kitleleridir.’
İlk kez yayınlandığı 1969 yılında bütün siyasi kavramları altüst eden ve şok etkisi yaratan Düzenin Yabancılaşması, ilerici-gerici, sağ-sol denkleminin yerlerini değiştirmişti. İdris Küçükömer’e göre Türkiye’nin solcuları gericiydi ve halkı yönetilecek koyun olarak görüyordu. Türkiye’nin ilericileri ise sağ cenahta görülen muhafazakâr, geniş İslamcı halk kitleleriydi.
Küçükömer dönemin aydınlarının aksine 1960 anayasasını ve Milli Güvenlik Kurulu’nu antidemokratik buluyordu. Kurtuluş Savaşı antiemperyalist değildi, sadece bir Türk-Yunan savaşıydı. Kimsenin söylemeye bile cesaret edemediği fikirlerinden dolayı İdris Küçükömer maalesef büyük bir ambargoya maruz kaldı, yok sayıldı.
Aradan geçen 40 yıla rağmen fikirleri hâlâ ilk günkü tazeliğini koruyan ve tartışılan Küçükömer ciddi bir övgüyü hak ediyor. Düzenin Yabancılaşması Türkiye’nin meselelerine kafa yoran herkesin okuması ve üzerinde düşünmesi gereken bir başyapıt.
The Deming Management Method (Deming Yönetim Yöntemi)
İster kendi küçük işletmenizin sahibi, ister orta ölçekli bir şirkette orta düzey yönetici olun veya çok uluslu bir şirketin CEO’su , bu kitap size Deming yönetim yönteminin ilkelerini izleyerek kârınızı ve üretkenliğinizi nasıl artıracağınızı göstermeyi amaçlamaktadır. . Bir istatistikçi ve yönetim danışmanı olan Dr. W. Edwards Deming, yöneticilerin yönetme biçiminde kapsamlı bir reform önermektedir. Dr Deming, değişimin bilgili, kalite bilincine sahip bir yönetimle en baştan başladığına inanıyor. Kitap, yazarın Dr Deming’in yöneticiler için 14 noktası ve ölümcül yönetim hastalıklarıyla ilgili analizinde bu düzeyde bir yönetim uzmanlığına nasıl ulaşılacağına dair tavsiyeler içeriyor.
Moonwalking with Einstein (Einstein İle Ay Yürüyüşü)
Kronik Derecede Unutkan Bir Gazetecinin ABD Bellek Şampiyonu Oluşunun Öyküsü..
Ortalama olarak insanlar yılda kırk günü unuttuklarını telafi etmek için harcıyorlar. Joshua Foer de bu insanlardan biriydi. Ama bir yıl süren eğitimden sonra kendini ABD Bellek Şampiyonası’nın final yarışmasında buldu. Hepimizin sıklıkla unuttuğu bir gerçeği, her konuda aslında anılarımızın toplamı olduğumuz fikrini keşfetmesi daha da önemliydi.
National Geographic, Esquire, The New York Times, The Washington Post ve Slate’in araştırmacı-gazetecilerinden Joshua Foer, Einstein ile Ay Yürüyüşü’nde yepyeni bir araştırmayı, belleğin şaşırtıcı toplumsal tarihini, adına anımsama dediğimiz olgunun çalışma biçimini algılayışımızı değiştirecek “hileleri” irdeliyor. Üst düzey “zihin sporcularının” verdiği eğitimle, bir zamanlar Cicero’nun uzun konuşmalarını ve ortaçağ düşünürlerinin binlerce sayfalık elyazmalarını ezberlediği antik çağlardan kalma teknikleri öğrenip, unutkan bir insanın bile belleğini dâhilik düzeyinde geliş- tirebileceğini hem akıcı hem de mizah içeren bir dille bizlere aktarırken, örneğin yalnızca birkaç dakika boyunca baktığımız karıştırılmış bir iskambil destesini ezberlemenin aslında hepimiz için çocuk oyuncağı olduğunu gösteriyor.
“Joshua Foer, çok az insanın görüp duyduklarının tümünü hatırlayabildiğini, halbuki beynimizde fazlasıyla büyük bir boşluk olduğunu kanıtlıyor. Einstein ile Ay Yürüyüşü, bir ismi anımsamanıza ya da anahtarlarınızı nereye koyduğunuzu bulmanıza yardımcı olacak rehber bir kitap değil. İnsanlığın yüzyıllardan beri süregelen bellek tutkusunu araştıran muhteşem bir eser.”
Stefan Fatsis, A Few Seconds of Panic ve Words Freak adlı kitapların yazarı
Niyetleri Gerçekleştirmek – Düşünceleri ve Niyetleri Gerçekleştirmenin Bilimsel Yöntemleri
Demiryolunun ortasında Süpermen gibi durup treni düşüncelerimle durdurabilir miyim?
Biraz düşünce gücü kullanıp evimin çatısına uçabilir miyim?
Kendimi düşüncelerimle şifalandırmayı mümkün görüp doktorları acil durumlarda aranacak kişiler listesinden çıkarabilir miyim?
Sadece düşünerek çocuklarımın matematik sınavından geçmelerini sağlayabilir miyim?
Düşüncelerin daha etkili olmasını sağlayacak belirli şartlar var mı?
Bir düşünce her zaman işe yarar mı yoksa hedeflenen niyet ve hatta evrenin havasında mı olması gerekir?
Her an her şey birbirini etkiliyorsa, bu başka bir gerçeği etkisiz hale getirmez mi?
Aynı anda çok sayıda insan aynı şeyi düşünürlerse ne olur?
Bunun tek başına yönlendirilen düşüncelerden daha büyük etkisi olur mu?
Aynı düşüncede olan bir grup niyet sahibinin en etkili sonuçları elde etmek için oluşturmaları gereken bir sayı var mı?
Niyet “doza bağımlı” mı – grup ne kadar geniş olursa etkileri de o kadar büyük mü oluyor?
Tüm bunların cevapları içeride….