• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Hep Aşk Vardı- Yıldız Kenter

Yaşam-ölüm arasındaki bir çizgide, 1920’de annemin Türkiye’ye gelmesinden, 2000’e kadar, Türkiye panoraması önünde üç kadın… Tek gövdede üç kuşak… Olga Cynthia, Ayşe Yıldız, Fatma Leyla…
Üç yaşam, üç kavga, üç aşk… İyi ki hep aşk vardı…
– Yıldız Kenter-

Read More

Karanlık Prens – Robert Oppenheimer

Robert Oppenheimer: Karanlık Prens, atom bombasının gelişmesine yol açan Manhattan Projesi’ne -20.yüzyılın en tartışmalı bilimsel girişimlerinden biri- öncülük eden adamın yaşamı ve çalışmasını kayda geçiriyor.

Robert Oppenkeimer’in öyküsü, sadece, çalışması ulusların her zamanki gidişini değiştiren ve bu gezegende yaşam ve ölüm hakkındaki düşünüş biçimini altüst eden korkunç bir gücü zincirlerinden boşalttığı için değil, aynı zamanda 20.yüzyılda modern bilimle politikanın nasıl sıkı sıkıya birbiri içine girmeye başladığını gösterdiği için de saygı uyandırıcıdır.

Modern Bilimin Kurucuları dizisi, on dokuzuncu yüzyılın sonuyla yirminci yüzyılda bilimsel bilgiye büyük katkılarda bulunmuş erkek ve kadınların başarı ve yaşamlarının profillerini çiziyor. Açık, teknik terimlerden arıtılmış metinde, her bilim adamının başarıları çalışmalarının altında yatan bilimsel ilkeler de dahil tümüyle gözden geçirilmiş. Her cilt birinci kaynak materyal üzerine bilimin insanca dramını, araştırmanın heyecan ve gerilimini olduğu kadar buluşun keyif ve ödüllerini de resmediyor.

“Bu yaşamöykülerinin her biri büyük bilim adamlarının yalnız profesyonel yaşamlarını değil… öğrencileri kendi bilim öğrenimlerinde esinlendirecek, kişisel yaşamlarını da anlatıyor. Tavsiye edilir.” – The Book Report

Read More

Dünya Sinema Tarihi

Sinema bir yeryüzü cennetidir. Oxford’un hazırladığı Dünya Sinema Tarihi, bu cennetin Paris’te yaratılışından günümüzdeki internet yayınlarına dek geçirdiği evrimi, ulusal sinema endüstrilerinin birbirinden kopuk gelişimi olarak değil, bir bütün olarak dünya endüstrisi bağlamında ele almaya yöneliyor. Sinema tarihini yalnız filmi, yönetmen ve oyuncuların tarihi olarak görmek yerine, sinema adlı çok yönlü kurumun izleyicilerinden çalışanlarına dek herkesin birbiriyle kurduğu ilişkilerin tarihi olarak görüyor. Kitapta İngiltere, Amerika, Fransa, Hindistan, Japonya ve diğer sinemalar olabildiğince eşit ölçüde yer alıyor. Gerekli görülen yönetmenler, oyuncular ve kavramlar için altbölümler açılmış. Sinemanın yüzyıllık yoğun tarihi “Sessiz Sinema” “Sesli Sinema” ve “Modern Sinema” olarak üç bölümde ele alan kitap, 300 resim ve Bugs Bunny’den İngmar Bergman’a 140 altbölümüyle eşsiz bir başvuru kitabı.

Read More

Yort Savul – Şiirler – 1956-1976

“Ne türden olursa olsun, gerçek şiirin, çağdaş toplumlarda, öyle “ayrılmış” bir yeri filan yoktur, söylenenlerin, yalanla başlayıp yalanla bittiği dillere destan olmuş bütün bayram demeçlerinin aksine.

Eh, toplumdan topluma göre değişebilir biraz bu, kötülüğün koyuluğundan iyiliğin açıklığına kadar, iyilik de olanaksızlığın iyiliğidir. Kimi cemiyetlerde hapisanelerdedir şiir. Kimi sosyetelerde tımarhanelerde teşhir olunur. Kimi kanunlarda sürgüne gönderilir. Kimi toplumlarda sivil ölüm takılır peşine. En açık renklisinde, bir gündem eline verilerek yazlığa yollanır, giderleri karşılanmıştır. (…)” Bizim onun şiiri hakkında bir şey söylememize gerek olmasın, o, şiir hakkında bunları düşünür…

“Hangi çocukların neye imrenmesi yalınayak şiirdir?” diye sormuştu bir zaman … Bulur muyuz bunu bilmem!..

Read More

İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası – Tarihte Eczacılık Güzel Kokular ve Kozmetik 

O, tarihi filmlerin unutulmaz yönetmeni! Emektar kamerasıyla bu kez eczacılık ve parfümerinin izini
sürüyor Prof. Dr. Zeki Tez. Son filminde basrolde ilaçlar ve güzel kokular var.

Film ağır başlıyor. Eskiçağın gizemli atmosferinde şifalı bitkiler, ilk kimyasal ilaçlar ve zehirler…İlk sabun, kozmetiğin belkemiği kına… Ve adamotu…

Hızlanıyor hemen tempo. Toksikolojinin babası Paracelsus görünüyor bir an. Topraktan hazırlanan ilaçlar, Ortaçağ’da şifa aracı olarak kullanılan değerli taşlar, mumyalar, ‘mumiya ilaçları’ giriyor kadraja. Kutsal mekânların nasıl parfümlendiğini görüyoruz. Balsam ve kutsal mesh yağı ile tanışıyoruz. İslam dünyasının eczacılık anlayışına, Müslümanların parfüm sanatında geldiği noktaya şaşırıyoruz.

Ve hız artıyor. Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiye’sindeki ilaç bilimi seyirciyi hayrete düsürüyor. ‘Bedensel dört salgı kuramı’, tıp tarihinin ünlü ecza-ilaç kitapları, mesir macunu, nevruziye, ilaç kodeksleri ve farmakopeler rollerini başarıyla oynuyor. Çağdaş yapay ilaçlara giden yol ayrımına kadar geliyoruz. Paralel kurguda Avrupa’daki parfüm üretimindeki gelişmeleri izliyoruz. Modern çağda parfüm hazırlama sanatının inceliklerini, koku sınıflandırmanın püf noktalarını, güzel kokularla duyular arası bağlantının büyüsünü hissediyoruz.

İlaç ve parfümü “ilk” ortaya çıkışından alıp bugüne getiren bu ‘siyah beyaz’ görsel şölenin finalini mi merak ettiniz? O da usta yönetmenin sürprizi olsun!

Read More

Medya Mesajı, Medya Masajıdır

McLuhan kitabında, teknolojiyle değişen medya araçlarının taşıdıkları mesajlardan öte kendilerinin birer mesaj olduğunun altını çiziyor. Uzun cümleler ve karmaşık teoremler sunuyor bu kitap. Aksine görsel bir arşivin kılavuzluğunda McLuhan’ın medya kuramının en can alıcı noktalarını özetliyor hatta özetlemekten de öte her bir kuramı bir adım ileri taşıyor.

Ona göre, matbaayla, telefonla, televizyonla ve McLuhan’ın yetişemediği başka pek çok yeni iletişim teknolojisiyle bu araçlar insan bedeninin bir uzvu haline geliyor. Ve insan bu teknolojileri kullandıkça ona daha çok bağımlı kalıyor, üstelik toplumda bunlar yayınlaştıkça insanlar arasındaki etkileşim ve birbirine bağlılık sürekli olarak artıyor ve somut tensel dokunmaya dayanmasa da bu omuz omuzalık ve paylaşılan ortak paydanın giderek büyümesi kişilerin yaşadığı ilçeyi, şehri, ülkeyi hatta dünyayı daha da küçülterek adeta global bir köy haline getiriyor.

Daracık bir köy meydanına sığışmaya çalışan günümüzde sayısı 7 milyarı aşan dünya nüfusu birbirine değmekten, değdikçe “masaj”laşmaktan geri duramıyor!

Read More

Haydi Osmanlı Sefere..

Osmanlıların üç kıtaya yayılmasını sağlayan seferlerin başarı sırrının kahramanlık ve gözü peklikte olduğu kadar; her ayrıntısıyla düşünülmüş, planlanmış ve hayata geçirilmiş organizasyonlarda yattığının ne kadar farkındayız?

Haydi Osmanlı Sefere, seferlerin işte bu daha az bilinen yönüne, Prut Seferi örneğinde ışık tutmayı amaçlayan bir çalışma.

Yıllar süren arşiv çalışmaları, 1711’deki bu seferi neredeyse her ayrıntısıyla gözümüzde canlandıracak pek çok bilgiyi bize sunuyor:

Padişahın bir dizi fikir sorma toplantısından sonra savaşı resmen ilanından, sefer güzergâhı üzerindeki hazırlıkların başlatılması için gönderilen emirlere..

Ordunun duraklayacağı her menzilde askere taze ekmek sunabilmek için inşa edilen fırınlardan, yiyecek ve içecekleri soğutmak için kış sonunda faaliyete geçen buzculara..

Yeniçeri ordusunun İstanbul’dan şenliklerle uğurlanışından, pek çok eyaletten gelen askerlerin belirlenen buluşma noktalarına ulaşmasına..

Kısacası Haydi Osmanlı Sefere, döneme ait özgün belgeler, rengârenk minyatürler ve resimler eşliğinde, unutulmuş bir dünyanın canlı bir panoramasını sunuyor.

Read More

Doğal Semboller – Kozmoloji Keşifleri

Mary Douglas, Doğal Semboller’de oldukça heyecanlı bir dil ve yaklaşımla ritüelin modern dünyada hâlâ çok önemli bir yer tuttuğunu iddia ediyor. Özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısında toplumsal yapılarda ve bireysel tavırlarda formellikten uzaklaşıldığı ve ritüelin hor görüldüğü gözleminden yola çıkan Douglas, gerçekte bir düzen, bir hiyerarşi, bir sınırlama dürtüsünün ve teamülünün insan varoluşuna her zaman eşlik ettiğini savunuyor. 
“Doğal Semboller bugün de Mary Douglas’ın düşüncesini anlamayı sağlayan en önemli yapıt. Bu gerçek, onu antropologların yirminci yüzyılda yazdığı en önemli  teori kitapları arasına yerleştiriyor.”
—Richard Fardon Doğu ve Afrika Araştırmaları Okulu

Read More

Gökyüzü Ortaklıkları

Yazarlar bu kitapta insan ilişkillerindeastrolojinin sizin ve eşininizin duygusal gereksinimlerini tanımanız amacıyla kullanılmasını tartışıyorlar.Bu bakış açısında astroloji ikinizi de tarafsız net bir şekilde ve iç görüyle seven üçüncü bir kişi ,yaşlı bir bilge olarak değerlendirilmektedir.

Read More

Krala Veda

Romanın gizemli kahramanı Henri Lanvern, Tayland’da bir film çevirmektedir… 1978 Haziran’ında bir akşam film ekibini toplar ve ertesi gün eski bir dostunu aramak üzere Laos’a gideceğini söyler. Daha sonra hiçbir yerde izine rastlanmaz.Kimdi bu adam? Neden ortadan kayboldu? Başına ne geldi? Bir kadın onun izin sürerek, polisiye, psikolojik ve tarihsel bir araştırma yapar: Henri Lanvern, Dien Bien Phu’dan komünistlerin iktidarı ele geçirmelerine kadar Vietnam’da birçok olayın içinde bulunmuştur otuz yıl boyunca. Henri Lanvern, çağdaş trajedilerden birinin hem tanığı hem de “oyuncusu” olarak, araştırma (roman) boyunca, fotoğraf kağıdında görüntülerin ortaya çıkması benzeri yavaş yavaş belirginleşir. Henri Lanvern tam anlamıyla bir serüven adamıdır; hayatın, ölümün ve aşkın üzerine gözünü kırpmadan yürür.Yukarıda, insanlık durumunun gerçek, mistik ve metafizik boyutlarının sergilendiği, insan kimliğinin ateş çemberinden geçtiği, soluk soluğa okunacak bir roman. Roman sanatının köklerine, “serüven romanı” geleneğine bağlı. Tutkulu öyküsü aynı zamanda çağımızın da öyküsü.

Read More