• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Sinemada Yaratıcı Yönetmen

Sanatsal kaygıyla film çeken yönetmen bir hikâyeyi görüntü diliyle aktarmakla kalmaz, izleyicilerin kendilerini içinde hissedecekleri bir dünya yaratır. Böyle bir yönetmenlik uzun vadeli düşünebilmeyi, ama yeri geldiğinde anlık kararlar da verebilmeyi, oyuncuları, müziği, hikâyeyi, ışığı, atmosferi, kurguyu layığınca yönetebilme becerisini; duyguyla ve akılla kabul edilebilir filmsel evreni kurabilme bilgisini, kahramanlar arasından bazen o, bazen bu, bazen şu olabilme yetisini gerektirir. Yaratıcı yönetmenlik böyle bir yetiye bağlı olmakla da kalmaz yazınsal türlerle (roman, hikâye, şiirle) sıkı ilişki kurmayı zorunlu kılar. Bu tarz yönetmenlik; kapasitesi, bir senaryoyu bilinen yollarla filme alma bilgisiyle sınırlı uzman yönetmenlikten son kertede ayrışır. Böyle bir yönetmen, evrensel sinema dilini özgün bir tarzda kullanabilme beceri ve arzusuna sahiptir. Bu yaratıcı yönetmen tavrının sorgulanabileceği tek alansa ortaya konulan film-yapıdır.

Önemli bir uzam-zaman değişimi yaratılırken, kahramanın geçmiş yaşantısında kalmış bir kesite, anılara (flashback), rüyalara ve gelecek düşüncesine geçişte (giderek yaygınlaşan) klip kurgusunun bilgilendirici tarzı rahatsızlık vermeseydi, “Sinema, bir hikâyeyi görüntüyle anlatma sanatı” diyebilirdik. Anlam yaratmaktan yoksun bir kesme yöntemiyle; gerçeklikten düşe, gerçeklikten zihne, gerçeklikten geçmişe, düş yoluyla gerçeklikten geleceğe; bu filmsel uzamdan şu filmsel uzama ve bu filmsel zamandan şu filmsel zamana geçilebilir. Film izleme deneyimiyle donanmış, yani görüntü dilini öğrenmiş izleyici için bu bir sorun yaratmaz, ama böyle yapılırsa; sinema, “görüntülerle bilgi aktarma aracı” konumuna indirgenmiş olur. Oysa sinema, kurulu bir hikâyeyi izleyiciye görüntüyle yaşatma, izleyiciyi kurulan duygu evrenine sokma sanatıdır. Sanatta kural olur mu? Her sanatın kendine özgü bir dili vardır. Meğer ki dil söz konusudur, kuralsızlıktan söz edilemez. İnsan düşüncesinin sistemli işlediği anımsanırsa, başta dil (insan dili) olmak üzere, insanın ortaya çıkardığı hiçbir şeyin kuralsız olamayacağı da kendiliğinden görülür.

Read More

Twitter for Good: Dünyayı Bir Tweetle Değiştirin

Japonya, Orta Doğu ve Haiti’deki son olayların gösterdiği gibi, Twitter, bireyleri birbirine bağlamak ve kısa bir süre önce düşünülemeyecek şekilde değişimi etkilemek için benzersiz bir platform sunuyor. Twitter for Good’da, Twitter’ın kurumsal sosyal inovasyon ve hayırseverlik başkanı Claire Diaz Ortiz, amaç temelli kampanyalar başlatan kuruluşlara sunduğu stratejilerin aynısını paylaşıyor. Dünyanın dört bir yanındaki girişimlerden dinamik örneklerle dolu bu çığır açan kitap, sosyal değişim için bir güç olarak Twitter aracılığıyla bireysel aktivizmi kullanmak için pratik yönergeler sunuyor.

Read More

Fikrimin İnce Gülü

“Bir tomofil taksi, Bayram’ın kafasında şimdi kağnının iki kanat takınmışı, öküzlerin ayaklarına da yaldızlı tekerler bağlanmışıdır artık. Artık, neye nasıl kurban edileceğini düşünmeye gerek yok. Kanatlara binip uçacak, kendini kurtaracak.”

“Fikrimin ince Gülü”, Adalet Ağaoğlu’nun başeserlerinden biriyse, çağdaş Türk romanının da en güzel örneklerinden biridir. Kendine yabancılaşmış ‘insan teması olsa olsa bu kadar güzel anlatılabilir. Server Tanilli

‘‘Fikrimin İnce Gülü” büyük emek isteyen romanlardan, içeriği de emek sonucu kotarılmış, biçimi de… Bayramın dönüş yolculuğu gibi dümdüz bir olayı içermesi, bu romanın öz açısından önemli itkiler sonucunda yazıldığını tanıtlıyor bir bakıma. Biçimindeki tutarlılık da, yazarın bu öze ne denli saygı duyduğunu belgeliyor. Bu açılardan ‘Fikrimin ince Gülü” üzerinde mutlaka durulması gereken bir yapıt. Selim ileri

Read More

Görsel Algılama / Sanatta Yaratıcı Süreç

-Sanatta Yaratma ve Yaratıcılık
Yaratıcılık; problemlere, eksikliklere, sorunlara çözümler arama, fikir yürütme, cesur denemeler yapma, , yeniden deneme, daha sonra da sonuçları ortaya koymadır. Bu aşamada akla gelen ilk soru yaratma fiilinin yoktan varoluş şeklinde olup olmadığıdır. Bu tür merak uyandıran meseleler sadece Müslüman toplumun değil diğer semâvi ve semâvi olmayan dinlerinde çatıştıkları sorunların başında
gelmiştir. Yüce ve tek yaratıcı olan Allah dışındaki bütün varlıkların var olma sebebini Allah’a borçlu olduğu; yine kâinatı yoktan var eden Allah’ın denginde bir varlığın olamayacağı düşüncesi, yoktan yaratma fikrinin bilinçaltıdır.

Rabbinin kulu en güzel sûrette yaratması, insanın kendisi ile birlikte çevresindeki tüm güzellik ve estetikler değerleri keşfetme serüveni onu tam da burada sanat ile buluşturmuştur. Ancak sanatın yarattığı dünya dinden biraz farklıdır. Çünkü onunki bu dünya ile sınırlıdır.

Read More

Kraliçenin Pireleri

Şimdi bulabildiğim tüm soru cümlelerini üst üste yığıp bulabildiğim en merhametli cevabın dizlerine yaslamak istiyorum başımı. Bulabildiğim en müşfik cümlenin önünde bir an olsun düşünmeksizin iyiden iyiye bitik, yorgun vücudumu yere bırakmak istiyorum. Uzanmak ve hangi günahtan kalma olduğunu kestiremediğim acıların yorgunluğunu bir parça olsun üzerimden atmak istiyorum.
Uyumalıyım.
Uzunca bir süre.
Sınırların, para birimlerinin, zaman ölçülerinin değiştiği çağlara dek.”
 
Kraliçenin Pireleri, Tarık Tufan’ın hayata bakarken dikkat kesildiği olayları ve duyguları anlatan denemelerden oluşuyor. Her denemede kendini gösteren samimiyet, yalın anlatım ve incelikli bakış okuru bir çırpıda içine çekiyor.
Herkesin görüp geçtiği ve sıradanlaşmış durumlar, Tarık Tufan’ın anlatımıyla insanın kalbini yoran sorgulamalara dönüşüyor. Karanlık mahalleler, giden kadınlar, kırılgan yüzler, kayıplar, eski şarkılar ve her şeye yeniden başlayabilme cesareti…
Tarık Tufan yaralarımıza dokunmaya devam ediyor.
 
“Hayatımın parçalarını nasıl bir araya getirebileceğim konusunda en küçük bir fikrim de yok.
“Nereden başlamalı?
Başı ve sonu iç içe geçmiş bir hikâyede ortaya çıkacağı anı karıştırmış bir kahraman gibiyim. Nerede ortaya çıksam yanlış karedeyim.”

Read More

Son İskele Büyükdere

Hikmet Öziş’in son yaptığı iş “Son İskele Büyükdere” isimli bir kitap çıkararak, Büyükdere’yi tanıtmak oldu. Mükemmel bir eser meydana getirdi. Ev ev, sokak sokak tanıttı Büyükdere’yi ve Büyükderelileri! Böylece çok önemli bir görevi yapmanın mutluluğunu yaşadı ve Büyükdere’yi tanıtan ilk önemli kitabın yazarı olarak takdir aldı.

Read More

Energy Tapping: Enerji Psikolojisini Kullanarak Kaygı, Depresyon, İstek ve Daha Fazlasını Hızla Nasıl Ortadan Kaldırırsınız?

Vücudunuzun enerji sistemi güçlü bir kuvvettir. Dengesi bozulduğunda stres, kaygı, depresyon ve diğer olumsuz duygular hakim olabilir. Enerji psikolojisi ve akupunktura dayalı devrim niteliğinde bir terapi olan enerji vuruşu, yenilenmiş fiziksel ve zihinsel canlılık için vücudun enerjisini dengeler.

Sağlık, mutluluk ve güven için doğuştan gelen potansiyelinizden yararlanmak için bu kılavuzda özetlenen basit teknikleri kullanın. Energy Tapping, Second Edition, olumsuz düşünce ve duyguların etkisini azaltmak, işyerindeki performansınızı artırmak, kilo vermek, bağımlılıkları ve verimsiz davranış kalıplarını ortadan kaldırmak, tatmin edici bir romantik ilişki geliştirmek ve daha fazlası için özelleştirilmiş enerji harcama programlarını nasıl oluşturacağınızı gösterir. . Her bir enerjiye dokunma egzersizinin tamamlanması bir dakikadan az sürdüğü için, enerjinizi anında dengelemek ve güveninizi artırmak için bu teknikleri istediğiniz zaman kullanabilirsiniz.

Read More

Dünya Okulu – Eğitimi Yeniden Düşünmek

Geleceğin okulları nasıl olacak, eğitim nasıl dönüşecek, öğretmen – öğrenci ilişkisi nasıl yeniden şekillenecek, sınıflarda hangi teknolojik yöntemlerle ders işlenecek? Tüm bu konuların yanı sıra bu kitapta Khan Academy’nin hikayesini de en samimi şekilde kurucusunun kaleminden okuyacaksınız. Khan Academy’nin nasıl teknoloji ve eğitimi bir araya getirerek insan faktörünü ön plana çıkarttığını anlatan “Dünya Okulu”, eğitim reformunun geleceğine ışık tutuyor. STFA’nın 1992 yılında kurduğu Bilimsel ve Teknik Yayınları Çeviri Vakfı, 2012 yılında Khan Academy kurucusu Salman Khan ile Khan Academy’nin ilk uluslararası iş ortaklığı anlaşmasını imzaladı. Anlaşma çerçevesinde dünyanın en büyük internet öğrenim platformu Khan Academy Türkçeleştirilerek tüm dünyada Türkçe konuşan herkese ücretsiz olarak sunulmaktadır. Khan Academy Türkçe, Ekim 2014 itibariyle 2 milyon ders vermiştir. Herkese kendi hızında ve kişiselleştirişmiş eğitim anlayışıyla dünya genelindeki eğitim reformunun en önemli paydaşlarından olan Khan Academy’nin sunduğu interaktif alıştırmalar, yönlendirme ve puanlama sistemleri ile öğrenci, öğretmen ve velilere yönelik raporlama gibi gelişmiş özellikler de binlerce eğitim videosu ile birlikte Türkçe olarak kullanıcılarla ücretsiz olarak buluşturulmaktadır. STFA, Khan Academy Türkçe projesi için Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği protokolü imzalamış olup Fatih Projesi ve Eğitim Bilişim Ağı (EBA) kapsamında ortak çalışmalara devam etmektedir. Khan Academy’nin kurucusu Salman Khan’ın 2012 yılında yazdığı “Dünya Okulu” isimli kitabı, Khan’ın eğitim reformu ve eğitim sisteminin geleceği ile ilgili görüşlerini derlediği vizyon açıcı bir çalışma. Eğitimde fırsat eşitliği için, herkese, her yerde, dünya standartlarında, ücretsiz eğitim.

Read More

Orta Çağ Avrupa Tarihi

Hem Orta Çağ hem Avrupa…

Ne kadar da ilginç ve gizemli iki kavram değil mi? Tarih, daima bir mekanda gerçekleşir; medeniyet ise daima bir toprakta gelişir ve yayılır. Aslında Orta Çağ, bir geçiş evresi ve aynı zamanda bir tutulmadır. Dolayısıyla birbiriyle ilişkili bu iki kavram, bize kuzey ışıkları gibi rengarenk bir dünyanın kapısını aralıyor. Medeniyetlerin kırılma noktaları da bu zaman diliminde gerçekleştiği için tüm medeniyetlerden de izler taşıyor. Orta Çağ Avrupa’nın hem gerçeklik hem de temsil anlamında biçim aldığı bir dönemdir. Çünkü gelecekte Avrupa, kendini toplumuyla ve medeniyetiyle Orta Çağ’da şekillenen ve de kendisine ait bir zaman kavramanı yaratan şekliyle var olacaktır.

Bu kitapta da Orta Çağ’da Avrupa’nın kapısı aralanıyor.  Çünkü bütün medeniyetlerin bir dili, zamanı ve mekanı vardır. İşte en önemli siyasi ve sosyal yönleriyle Orta Çağ Avrupa’sı…

Read More

Bir Katedralin Öyküsü

Her şey 25 Kasım 1120 gecesi İngiltere’ye doğru yola çıkan Beyaz Gemi’nin, Barfleur açıklarında batmasıyla başlar. Bu olaydan yalnızca bir kişi sağ olarak kurtulur. Onun idam edilmesi sonrasında yaşananlar, bir katedralin inşası ve güçlü bir aşkın yıllar içindeki serüveni çerçevesinde gelişir.

Bir yanda aralarındaki çekememezlikler ve rekabet yüzünden birbirlerini bir kaşık suda boğmaya çalışan din adamları, keşişler, başrahipler, piskoposlar, öte yanda tek amaçları bir katedralin inşaatını gerçekleştirmek olan duvarcılar, marangozlar, demirciler, çıraklar ve onların başındaki başmimar Jack usta.

On ikinci yüzyıl İngilteresi, Ken Follett’ın başyapıtı sayılan “Bir Katedralin Öyküsü”nde kusursuz biçimde okura yansıtılıyor.

Read More