Sanatsal kaygıyla film çeken yönetmen bir hikâyeyi görüntü diliyle aktarmakla kalmaz, izleyicilerin kendilerini içinde hissedecekleri bir dünya yaratır. Böyle bir yönetmenlik uzun vadeli düşünebilmeyi, ama yeri geldiğinde anlık kararlar da verebilmeyi, oyuncuları, müziği, hikâyeyi, ışığı, atmosferi, kurguyu layığınca yönetebilme becerisini; duyguyla ve akılla kabul edilebilir filmsel evreni kurabilme bilgisini, kahramanlar arasından bazen o, bazen bu, bazen şu olabilme yetisini gerektirir. Yaratıcı yönetmenlik böyle bir yetiye bağlı olmakla da kalmaz yazınsal türlerle (roman, hikâye, şiirle) sıkı ilişki kurmayı zorunlu kılar. Bu tarz yönetmenlik; kapasitesi, bir senaryoyu bilinen yollarla filme alma bilgisiyle sınırlı uzman yönetmenlikten son kertede ayrışır. Böyle bir yönetmen, evrensel sinema dilini özgün bir tarzda kullanabilme beceri ve arzusuna sahiptir. Bu yaratıcı yönetmen tavrının sorgulanabileceği tek alansa ortaya konulan film-yapıdır.

Önemli bir uzam-zaman değişimi yaratılırken, kahramanın geçmiş yaşantısında kalmış bir kesite, anılara (flashback), rüyalara ve gelecek düşüncesine geçişte (giderek yaygınlaşan) klip kurgusunun bilgilendirici tarzı rahatsızlık vermeseydi, “Sinema, bir hikâyeyi görüntüyle anlatma sanatı” diyebilirdik. Anlam yaratmaktan yoksun bir kesme yöntemiyle; gerçeklikten düşe, gerçeklikten zihne, gerçeklikten geçmişe, düş yoluyla gerçeklikten geleceğe; bu filmsel uzamdan şu filmsel uzama ve bu filmsel zamandan şu filmsel zamana geçilebilir. Film izleme deneyimiyle donanmış, yani görüntü dilini öğrenmiş izleyici için bu bir sorun yaratmaz, ama böyle yapılırsa; sinema, “görüntülerle bilgi aktarma aracı” konumuna indirgenmiş olur. Oysa sinema, kurulu bir hikâyeyi izleyiciye görüntüyle yaşatma, izleyiciyi kurulan duygu evrenine sokma sanatıdır. Sanatta kural olur mu? Her sanatın kendine özgü bir dili vardır. Meğer ki dil söz konusudur, kuralsızlıktan söz edilemez. İnsan düşüncesinin sistemli işlediği anımsanırsa, başta dil (insan dili) olmak üzere, insanın ortaya çıkardığı hiçbir şeyin kuralsız olamayacağı da kendiliğinden görülür.