• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Kamusal İnsanın Çöküşü

Kendi alanlarında çığır açan, onlarla hesaplaşmadan yeni bir şey söylemenin zor olduğu kitaplar vardır. Richard Sennett’in düşünce tarihinin başyapıtlarından biri olan Kamusal İnsanın Çöküşü böylesi bir kitaptır: Tarihten sosyolojiye, psikolojiden antropolojiye entelektüel bir şölendir.

Sennett, Kamusal İnsanın Çöküşü’nde özgünlük ve entelektüel derinlikle dengesizliğin yol açtığı sorunları inceliyor. Ona göre, hayatın, aile ve yakın dostlar dışındaki parçası olan “kamusal hayat” bir zamanlar “hayat dolu”ydu ve kişiler için çok önemliydi. “Yabancı”larla duygusal bağlar kurarak insanın oyun yeteneğini çoğaltan, toplumsallaşmasını/medenileşmesini sağlayan bir kamusallık vardı. Bütünlüklü ifadesini 18. yüzyıl Avrupa şehirlerinde bulan bu kamusallık zamanla ağırlığını yitirerek yerini “özel hayat”a bıraktı. Kamusal hayat artık özel hayatın gerektirdiği oranda önemli olmaya başladı. Sennett, bugün, tanımadığımız ama aynı şehirde yaşadığımız insanlarla kurulacak çok boyutlu ilişki ve hazlardan yoksun kaldığımızı söylüyor ve şu soruları soruyor: Yabancı, nasıl tehdit edici bir unsura dönüştü? Sessiz kalarak seyretme, kamusal hayatın tek yolu haline nasıl geldi? Yalnız kalma, bir hak olarak nasıl oluştu? Özel hayat ilgi odağı haline nasıl geldi? Politikacıları neden yaptıklarına ve programlarına bakarak değil de kişisel özelliklerine göre değerlendiriyoruz? Evlerimize özen gösterdiğimiz halde sokaklarımız neden pis?

Sennett, kamusal alanların yaşanan mekânlar olmaktan çıkıp gelip geçilen yerlere dönüşmesiyle yüreklerimizi sevgili ve dostlarımızın dışında kimseye açamadığımızı, özel hayatına kapanan kişiliklerimizin giderek güdükleştiğini, başka insanlarla oyun oynama yeteneğimizi yitirmemizin bizi nasıl eksilttiğini tarihsel/toplumsal bir perspektifle işliyor. Bu süreci Balzac ve Diderot’nun yazılarına, Paganini ve Liszt’in müziğine, tiyatro ve izleyicinin davranışlarına, mimariye, Dreyfus olayına ve Richard Nixon’ın kariyerine, özel ve kamusal hayatın konuşma ve giyim biçimleri gibi gündelik örneklerine bakarak anlatıyor. Modernlikle birlikte özel hayatına tutsak olan insanın kamudaki sessizliğini, yalnızlığını, yaşayan değil seyreden bir insan haline gelme tarihini inceliyor.

Read More

Konsantrasyon

Okulda ve iş yaşamında sınırlı kaynaklarınızı ve enerjinizi başarılı bir şekilde kullanmanın yolu konsantre olmaktan geçer. Konsantre olmak öğrenilebilir bir beceridir. İsteyen herkesin bu becerisini geliştirerek yaşamını pek çok anlamda daha da kolaylaştırabilir. Özellikle kitap ve doküman okumalarında odaklanabilmek farklı bir strateji gerektirir. Bu kitapta, anlaşılması zor kavram ve metinlerle karşılaştığınızda nasıl odaklanabileceğiniziçevrenizde dikkat dağıtıcı unsurlar varken odaklanmayı nasıl becerebileceğinizi ilgi eksikliği, güçlü anıların etkisi gibi nedenlerle dikkat dağılması durumunda neler yapabileceğinizirutin işler yaparken dikkat dağılması durumunda yapmanız gerekenleri bulacaksınız.Dikkatini toplamak ve korumak, dikkat dağıtıcılarla başa çıkabilmek isteyenler için benzersiz bir rehber.

Read More

Babil’in En Zengin Adamı

Bir zamanlar Babil’de dünyanın en zengin adamı yaşardı; adı Arkad. Zenginliğinin ünü bütün dünyaya yayılmıştı. Aynı zamanda eli açıklığıyla da ünlüydü. Yardımlarında cömertti. Ailesine karşı cömertti. Kendi harcamalarında cömertti. Gene de serveti her geçen yıl harcadığından daha hızlı bir biçimde artardı.

“Bugün,” dedi Kobbi, “eski arkadaşımız Arkad’la karşılaştım, altın kaplama arabasında gidiyordu. Onun gibilerden beklenen bir davranışla beni görmezden gelip geçmedi. Tam tersi herkesin görebileceği biçimde el salladı, bana, çalgıcı Kobbi’ye gülümsedi.”

“Babil’in en zengin adamı olduğunu söylerler,” dedi Bansir dalgın dalgın. “Öyle zengin ki kralın hazinesi dara girdiğinde ondan borç altın aldığını işittim,” diye karşılık verdi Kobbi.

Günün birinde gençlik günlerinden arkadaşları Kobbi ve Bansir çıkıp geldiler ve “Sen Arkad,” dediler, “Hepimizden daha şanslı oldun. Biz ayakta kalabilmek için didinip dururken sen Babil’in en zengin adamı haline geldin. En güzel giysileri giyip en nadide yiyecekleri yiyebiliyorsun, oysa biz, ailelerimizi eli yüzü düzgün giysilerle giydirebilir, karınlarını doyurabilirsek ne mutlu bize.

“Ama bir zamanlar eşittik. Aynı hocadan ders aldık. Aynı oyunlarda oynadık. Ne derslerde ne oyunlarda bizden üstün değildin. “Gördüğümüz kadarıyla ne bizden daha sadakatla ne de daha çok çalıştın. Öyleyse neden kahpe kader dünyadaki tüm iyi şeylerin tadını çıkartmak için seni seçerken senin kadar hak eden bizleri görmezden geldi?”

Bunun üzerine Arkad onlara uzun bir söylev çekti : “Gençlik günlerimizden bu yana çıplak bir varoluşun ötesinde bir şey elde edemediyseniz bu ya zengin olma yasalarını öğrenemediğiniz ya da onlara uymadığınız içindir.”

“Öğrenmek istediklerinizi size söyleyeceğim, çünkü artık yaşlı bir adamım ve yaşlılar gevezeliği sever. Gençlik öğüt alacak yaşa geldiğinde ona verilen geçmiş yılların bilgeliğidir. Ama genellikle gençlik, yaşlılığın yalnızca geçmiş günlerin bilgeliğini bildiğini sanır, onun için yararlanamaz. Oysa unutmayın ki, bugün parlayan güneş, babanız doğduğu gün parlayan güneşle aynı ve en son torununuz bu dünyadan gittiğinde hala aynı güneş parlıyor olacak.”

Read More

Düş Dokumacısı

Douwe Draaisma’nın kitabı yazma süreci, bir arkadaşının ricası üzerine körlerin düş yaşamı hakkında araştırma yapmasıyla başlamış. “Doğuştan körlerin düşlerinde görsel imgeler bulunmaz, peki ama o zaman ne olur düşlerinde? O boşluk sesler, kokular ve dokunma izlenimleriyle mi doldurulur? Görüntüsüz düşe gene de düş denebilir mi?”

Bu sorular kısa zamanda beraberinde başka soruları da getirmiş elbette: “Düşteki görüntüler gerçekte ‘bir tür film gibi’ deneyimleniyorsa, neden onca insan düşlerini siyahbeyaz mı, renkli mi gördükleri sorusunu cevaplamayı çok zor bulur? Düş görürken insan düş gördüğünü fark edebilir mi? … Erotik düşler, en derinlerde yatan cinsel arzuların mı ifadesidir? Kâbuslardaki korku niçin insanın hareket edememesi hissiyle ilintilidir? Uçma düşleri neden her zaman hoş duygular bırakır görende? … Ve elbette soruların en zoru: Bir anlamı var mıdır düşlerin?”

Kimi zaman hatırlamasak da hemen herkesin düş gördüğünü göz önüne alırsak, hepimizin bir noktada merak etmiş olabileceği sorular bunlar. Draaisma ise her zamanki hoş sohbet üslubuyla, bilimsel bulguları ilginç anekdotlarla harmanlayarak ele alıyor bu ve benzeri konuları.

Read More

Klinik Hipnoz

Hipnoz nedir? Nerelerde ve nasıl kullanılır? Psikoterapide hipnozun kullanımı ne zaman gereklidir?

Klinik hipnozun tıp, diş hekimliği, ve psikoloji ile ilgili rahatsızlıklarda nasıl kullanıldığı konusunda daha açık ve kesin bilgi peşinde olan ve birçok farklı disiplinlere mensup konuyla ilgili okuyucuların faydalanacağı bir ederdir.

Read More

Panorama: Karanlık İçgüdülerden Aydınlığa Liderlik Serüveni

Yönetim dünyası; liderlerin kişiliğini olumlu-olumsuz yönleriyle bir bütün olarak ele almak yerine, uzun süre liderliğin sadece olumlu, güçlü ve kabul gören kişilik özelliklerine yoğunlaştı. Dolayısıyla liderliğin, olumsuz, yetersiz ya da sorun yaratan kişilik özellikleri hep gölgede kaldı. Oysa kişilik özellikleri bir bütün olarak, liderlin davranışlarını etkilemekte ve liderin başarı ya da başarısızlığında hep birlikte rol oynamaktadır.

Panorama, Karanlık İçgüdülerden Aydınlığa Liderlik Serüveni kitabında; K. Çağlayan Bakaçhan; liderlik olgusunu iki ayrı kategoride ele alıyor. Birincisi liderliğin üzerinde çok durulmamış Makyevelizm, narsisizm ve psikopatiyi kapsayan “Karanlık Üçlü” kavramı, ikincisi ise “Liderliğin Aydınlık Yüzü”.

Organizasyonel ortamda, liderliğin “olumsuz/karanlık” kişilik özelliklerini araştıran çalışmalar, dünyada bile kısıtlıyken, kitap ülkemizdeki çalışma hayatının tüm aktörleri için özel bir kaynak niteliği taşıyor. Öncelikle, liderlerin olumsuz kişilik özelliklerine dikkat çekiyor; bu özelliklerin bireye ve organizasyona vereceği zararların yönetilebilir olduğunun anlaşılmasını sağlıyor.

Karanlık İçgüdülerden Aydınlığa Liderlik Serüveni liderliğin bütünsel bir bakış açısıyla bakmanın getirilerini kendisine, liderine, çalışanlarına ya da organizasyonuna armağan etmek isteyenler için özgün ve cesur bir kitap.

Read More

Şiddet (Slavoj Zizek)

Žižek’e göre sahte şiddet-karşıtları var. Öznel şiddete karşı savaşırken nefret ettikleri durumun ta kendisini yaratan iki yüzlüler bunlar. Benzer bir şekilde, doğrudan şiddeti alt etmenin bir aracı olan dilin özünde bile bir şiddet yatar.
  
Şiddeti kesinkes kınamak, “kötü” bir şey olarak lanetlemek ideolojik bir operasyondur, bu operasyonla toplumdaki temel şiddet biçimleri görünmez kılınır. Batı toplumları şiddet türlerine büyük duyarlılık göstermesine rağmen bizi en vahşi şiddet biçimlerine karşı duyarsızlaştırır da. Üstelik bunu kurbanlara gösterilen insancıl sempati kisvesi altında yapar.
  
Žižek için acımasızlık olmadan sevgi güçsüzdür; sevgiyi meleksi kılan, patetik bir duygusallığın ötesine taşıyan şey sevginin acımasızlığı, yani onun şiddetle olan bağıdır. Sevgiyi “insanın doğal sınırlarının ötesine” yükselten şey işte bu bağdır.

Read More

Spor’da Her Yönüyle Doping – Zararları, Doping ve Kürler, Dopingle Mücadele

Ünlü spor adamı ve vücut geliştirmenin Duayeni Av. Özer Baysaling’in Türkiye’de ilk defa yazılan antidoping politikalı bu kitabında şunları bulacaksınız.

*Doping’in zararları var mıdır? Varsa nelerdir?
*Doping kullananlardan ölen var mıdır? Bu konuda söylenenler ne derece doğrudur?
*Hangi çeşit ilaçlar kullanılmalı ve yan etkileri nelerdir? Hangi ilaçlar, allerji, başağrısı, agresiflik yapmaktadır?
*Ben bu ilaçları mutlaka kullanacağım. Hangi ilaçları ne miktarda kombine ederek ne sürede kürler yapabilirim?
*Kadınlar için en uygun ilaçlar, hangisidir?
*İlaçların zararları en aza nasıl indirilebilir?
*Bu ilaçlar beni ne kadar geliştirebilir?
*Karaciğer, böbrek ve diğer organlarımda bazı rahatsızlıklar var, Ne derecede zarar gördüm?
*Erkekliğim elden gitmiş midir?
*Bütün meşhur sporcu ve şampiyonlar bu ilaçları kullanıyorlar mı?
*Steroid ilaçların su toplatıcı, meme ucu büyütücü ve diğer yan etkilerini nasıl önleyebilirim?
*Doping ilaçları nasıl test ediliyor ve nasıl bulgu veriyor?
*Steroidlerin (seks) erkeklik gücünü arttırıcı ve azaltıcı etkileri nelerdir?
*Viagra doping midir? Ve sekse etkisi nedir?
*Ve daha buna benzer doping’le ilgili nice sorunun cevabını bulacaklardır.

Read More

Dead Or Alive: The Choice Is Yours – Kendini Koruma El Kitabı

Piyasadaki birkaç gerçek kendini koruma kılavuzundan biri olan bu kitap, her şeyden önce size şiddet içeren durumlardan nasıl kaçınacağınızı öğretecek. Ancak kendinizi bir tanesinde bulursanız, kendinizi ve duygularınızı nasıl kontrol edeceğinizi de gösterecek, böylece kendinizi savunmak için fiziksel bir seviyede çalışabileceksiniz.

Read More

Bilimin Tiranlığı

Kaleme aldığı son felsefe kitabı olan Bilimin Tiranlığı’nda Paul Feyerabend, bilimdeki modern mitleri sorgularken bilimin başarılı olup olmadığını değerlendiriyor. Bilim hakkındaki bazı temel varsayımların yanlış olduğunu ve bilimsel ideolojinin büyük bir kısmının insan yaşamı ve doğası hakkında bazı yanlış kavrayışlara yol açan yüzeysel genellemelere dayanarak oluşturulduğunu ileri sürüyor.

Feyerabend’e göre bilim, çağımızın acil sorunlarını çözemediği gibi, yaşamı anlamlı kılan gerçek tekillikleri göz ardı ederek soyut genellemeleri ve kuramsallığı da yüceltiyor. Ona göre, nesnellik soyutlamaya dayalıdır ve dolayısıyla bedeli çok yüksektir. Zira soyutlama, düşüncelerimiz ile deneyimlerimizin arasına girerek her ikisinin de yozlaşmasına yol açar.
Pratik deneyimin gerçek dünyada kuramlardan çok daha iyi bir yol gösterici olduğunu savunan Feyerabend Bilimin Tiranlığı’nda felsefesinin en olgun ve damıtılmış halini sunuyor.

Read More