Var Mısın? – Güçlü Bir Yaşam İçin Öneriler
“Gençliğimde gergin, stresli, mutsuz günlerim çok oldu. Kendimi suçlu hissettiğim, değersiz gördüğüm dönemler yaşadım. Şimdi hayatım anlamlı, coşkulu ve şükür duygusuyla dopdolu… Neden? İçinde yaşadığım koşulların iyileşmesinden mi? Geliştirdiğim farkındalıkların sonucu mu?”
Doğan Cüceloğlu
Doğan Cüceloğlu, yalnızca psikoloji kariyeriyle değil, insan hayatına dokunan ve insana dair her hikâyeden şifa çıkarabilen bilgeliğiyle bu coğrafyanın en önemli ilim insanlarından biri. Seksen yılı aşkın ömrünün bir birikimi olarak, şimdi herkesin merak ettiği “hayati” sorulara en samimi cevaplarını sunuyor. Herkes gibi aslında o da hâlâ savaşıyor, keşfediyor, hayata değer katıyor.
Hayatın anlamı nedir?
İnsan kendini nasıl geliştirir?
Umutsuzluk nasıl aşılır?
İçimizdeki öz nasıl ortaya çıkar?
Çevremiz bizi nasıl etkiler?
Kime akıl danışılır?
Yaşam neleri ödüllendirir?
Zihin nasıl işler?
“Biz” olmak için neler yapılmalıdır?
Bedrufi’nin Nefesi
Hayat belki de gecikmiş karşılaşmaların büyüsü üzerine kuruludur. Bazen hiç tanımadığınız bir ses, bir kelime, beklentinin olmadığı, umutsuzlukların derinleştiği yerlerde çıkar karşınıza, değişik alanlara götürür sizi. Bazen yıllarca saklandığı bir kitabın içinden her şeyini kaybetmiş bir kahraman olarak ortaya çıkar; bazen de bir akordeon ve keman eşliğinde bir şarkı oluverir. Bütün mesele size ne diyeceği ya da ne sunacağıdır. Tabii sizin onu nasıl karşılayacağınız da önemlidir.
Bedrufi’nin Nefesi, sonu önceden sezilemeyecek kadar şaşırtıcı, bir o kadar da sürprizli gibi sanılsa da aslında basittir: Herkesin göreceği kadar. Mallarmé’nin dediği gibi: “Bir kitap ne başlar, ne biter, olsa olsa öyle görünür.”
Didem Madak’ı Okumak
2011 yılında kaybettiğimiz şair Didem Madak’ın yapıtı, son yıllarda çok sevilen, ilgiyle elden ele dolaşan üç kitaptan oluşuyor : Grapon Kâğıtları, Ah’lar Ağacı ve Pulbiber Mahallesi. Aralık 2014’te Didem Madak’ın dostları, eleştirmen ve akademisyenler ve tutkulu okurları bir sempozyumda bir araya geldiler ve onun eserini farklı veçheleriyle ele aldılar. Madak’ın poetikası kimlik, benlik, dil, zaman ve mekân ilişkileri, hatırlama ve unutma, edebi kanon ve kadınlık halleri gibi başlıklar altında verimli bir yorumlamanın ve tartışmanın konusu oldu.
Türkiye’nin son yılları, Didem Madak’ın da eserini verdiği bu dönem, hem kadınlar üzerindeki siyasi ve kültürel baskıların giderek arttığı hem de kadınların toplumsal mücadelelerinin farklı bir düzeye yükseldiği yıllar. Tam da bu nedenle bu kitapta bir araya gelen çoğu yazı, Didem Madak’a sadece edebiyat eleştirisinin perspektifinden bakmak yerine, daha geniş, farklı disiplinler tarafından beslenen bir bakış açısını benimseyerek bizlere Türkiye’de kadın olmanın, hem kadın hem şair olmanın deneyimlerini hatırlatan bir niteliğe sahip.
Bu bildirilerde gösterilen düşünsel çaba, edebiyat eserleri üzerine tartışma ve yorumlamanın, farklı okuma biçimlerinin, söz konusu eseri bir anlamda yeniden inşa ederek ne kadar üretken olabileceğini de kanıtlıyor.
Bedende Yazılı
Jeanette Winterson, “Bütün kitaplarım deneyseldir; biçimlerle oynar, geleneksel anlatı çizgilerini takip etmeyi reddeder ve okuyucuyu bir oyuncu olarak dahil eder,” diyor. Bedende Yazılı da tam böyle bir roman. İlk bakışta basit bir aşk hikayesi; aşık olmak, yitirmek, kavuşulan sevgili… Ancak anlatıcı ve ana karakterin ismi yok, cinsiyeti belirsiz, yaşı bilinmiyor. Winterson buna rağmen arzulardan fedakarlığa, tutkudan ayrılığa kadar insani durumların resmini çizmeyi, gerçekliği şüphe götürmeyen bir aşk hikayesi anlatmayı, içine çekmeyi ve öyküyü okur için kişisel kılmayı başarıyor. Winterson’ın her romanı benlik duygumuzu oluşturan arzular ve sınırlarla ilgili; korku, sınıf, ten rengi ya da beklentiler gibi aşmaya çalışmamız gereken sınırlar. Bedende Yazılı, aşkın insanı hem parçalayan hem de iyileştirip bütünleştiren gücünden, ölümcül bir hastalığın insanın benliğini nasıl yeniden oluşturduğuna kadar uzanıyor. Oyuna katılan okur için de bir kendini keşfetme yolculuğu vaadediyor.
Olaylarla Türkiye Ekonomisi: Yirminci Yüzyıl Türkiye Ekonomi Tarihi
Ekonomiyi kavramanın, ekonomiye ilişkin öngörülerde bulunmanın ve ekonomik yatırımlarda bulunmanın en temel noktalarından birisi geçmişteki ekonomik gelişmelerden haberdar olmaktır. Zira her bilim gibi, ekonomi de geçmişiyle dolaysız bir bağlantı içerisindedir ve geçmişine uygun bir şekilde işlemektedir.
Bu kitap, Türkiye’nin yirminci yüzyıl boyunca yaşadığı ekonomik gelişmelerin önemli başlıkları farklı maddeler halinde ele alınarak ve özellikle ekonomist olmayan okuyucular gözetilerek yazıldı.
Kitapta, yirminci yüzyıl Türkiye’sinin 56 önemli ekonomik gelişmesi maddeler halinde ele alındı. Her bir madde kendi dinamikleri ve döneminin gelişmeleri çerçevesinde açıklanıp bugün ile geleceğe ışık tutacak şekilde betimlendi. Tarihsel gelişimin önemi dolayısıyla, her biri yaklaşık on yıllık süreleri kapsayan sekiz farklı başlık şeklinde tasarlanan kitapta, her bir başlık, döneminin en önemli ekonomik eğilimi ya da gelişmesiyle isimlendirildi.
Paganizm – Kadim Bilgeliğe Giriş
Türkiye’de paganizme olan ilgi giderek artmaktadır. Bunun tabii ki birçok nedeni var. Özellikle de internet ve bilgisayar oyunları…
Bilgisayar oyunlarındaki pagan kişiliklerin yarattığı etkiyle birlikte internet üzerinden pagan gruplara kolayca ulaşılabilmesi, paganizme duyulan ilgiyi de yoğunlaştırıyor.
Bunun dışında, Anadolu’dan mayalanan kültürümüzdeki pagan motiflerin çokluğu insanımızı paganizme yakın kılıyor. Bu miras, günümüz kapitalizmi tarafından yok edilemeden anlaşılmaya başlanmıştır. Yakı zamandaki siyasi gelişmeler ve ezoterizme olan ilgi, paganizme karşı büyük bir merak uyandırmaktadır.
Paganizmi öğrenmek aslında insan doğasını, fıtratını ve onun olağanüstü düşünsel tarihini de öğrenmek demektir.
Pagan düşünce ilk zamanlardan beri kişinin sağlıklı bir “birey” olarak toplum içinde var olmasını öngördüğünden ve sembolik anlatımların birçoğu da bu amaca hizmet ettiğinden, pagan inançlarını bu amaçtan soyutlamak imkânsızdır.
Günümüzün ekonomik, siyasi ve toplumsal kodlarını doğru okuyabilmek için paganizme ve pagan sembolizmine hâkim olmak önemlidir.
Kitabın bu yeni baskısına eklenen “Pagan Sembolleri” bölümü, sembolizme giriş açısından faydalı olacaktır.
Günlük hayatımızda yediklerimizden içtiklerimize, okuduklarımızdan izlediklerimize kadar kuşatıldığımız görsel dünyanın ihtişamına gömülmüş pagan sembollerini görüp algıladıkça, tarihi de doğru okumak mümkün olacaktır.
Öğrenme Güçlüğü Olan Bireyler ve Eğitimleri / Learning Disabilities
Uzun süreli araştırmalar ve uzmanlık deneyimi sonucunda oluşturulan bu kitap, öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin tanılanmasında kullanılan ölçütleri, araçları, uyarlamaları, eğitim modellerini, öğretim yöntemlerini ve bunlarla ilgili örnek uygulamaları içermektedir.
Kitabın, okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretimdeki öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin eğitimini kapsaması, yazarın alana ne kadar geniş açıdan baktığını göstermektedir. Altıncı baskıdan dilimize çevrilen bu kitap; öğretmenler, öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin aileleri, alanda çalışan akademisyenler ve üniversitelerin ilgili lisans ve lisansüstü programlarında öğrenim gören öğrenciler için temel bir eserdir.
Sonuç olarak; ülkemizde “öğrenme güçlüğü olan bireyler ve eğitimleri” başlığını taşıyan tek kaynak olan bu kitabın alana önemli katkılar sağlamasını beklemekteyiz.
Aldatılan Kadının Kılavuzu
Aldatma nedir?
Seks olmadan aldatma olur mu?
İnternet’te aldatma
Erkekler neden aldatır?
Aldatıldığınızı mı düşünüyorsunuz?
Aldatıldığınızı mı öğrendiniz?
Eşinizin bir ilişkisi olduğu açıkça ortada mı?
Eşinizin ilişkisi artık geçmişte mi kaldı?
Eşiniz sizi aldattığında asla yapmamanız gerekenler!
Sizi aldatıyor! Nasıl davranmalısınız?
İzlemeniz gereken yol: Planlama ve strateji
Evlilik aldatmaya rağmen ayakta kalabilir mi?
Ona nasıl yeniden güvenebilirsiniz?
Ve aklınıza takılacak daha çeşitli soruların cevaplarını, farklıalanlardan uzmanların aldatma hakkında bilmeniz gerekenuyarılarını Aldatılan Kadının Kılavuzu’nda bulacaksınız..
Minerva’nın Baykuşu – Batı Siyasi Düşünce Tarihi
Çoğunlukla kuru, yapay ve mesafeli bir üslupla yazılmış giriş kitapları karşısında önemli bir alternatif oluşturan Minerva’nın Baykuşu, siyaset kuramını Platon’un mağarasından çıkarıp ışığa kavuşturmada kendi payına düşeni fazlasıyla yerine getiren bir çalışma olarak sivriliyor. Yazar, Batı siyasi düşünce geleneğine damgasını vuran filozofları Platon’dan John Rawls’a uzanan o büyük kanon kapsamında incelerken, güncel ve çağdaş –kimi zaman eğlenceli– örneklerin de yardımıyla siyasetin aslında toplumsal evrimi tepeden tırnağa belirleyen, insan yaşamını her alanda kuşatan ve bizi zorlu tercihlerde bulunmaya zorlayan bir olgu olduğunu vurguluyor.
Yazar, söyleşi tadındaki yalın anlatımıyla, en zor düşünürlerin en çetrefilli düşüncelerini –içeriğinden eksiltmeden, anlam kaymasına meydan vermeden– öylesine berrak bir şekilde aktarıyor ki, söz konusu güçlükler geride kalıyor ve bu düşünürleri gerçekten anladığınıza kanaat getiriyorsunuz. Abramson, okuru, kendi siyasamıza ilişkin derinlikli bir kavrayış geliştirmeye davet etmekle kalmıyor, aynı zamanda radikal yönelim ve içgörüler üzerinde düşünmemizi de sağlıyor. Yazarın yirmi beş yılı aşkın bir süredir vermekte olduğu siyaset felsefesi derslerinden damıttığı, öğrencilerin ilgisinin bu konuya nasıl çekilebileceği ve onlar üzerinde siyasetin ne denli önemli olduğuna dair göz açıcı bir etki yaratılabileceği güdüsünden hareket ederek ve kendi somut deneyimlerine yaslanarak kaleme aldığı bu eser, siyaset kuramının ölümsüz klasiklerini öğrenciler ve genel okur açısından –başka hiçbir kitabın başaramadığı ölçüde– anlaşılabilir kılıyor.
Seçilmiş Şiirler – Arthur Rimbaud
Modern şiirin en önemli öncülerinden biri olan Arthur Rimbaud (1854-1891) kurulu düzenin din ve ahlak kurallarına şiddetle karşı çıkan, tarih duygusu ve sezgisiyle geleceğin karmaşasını çarpıcı bir dille haber veren bir şair. Benimsenmiş değerlere duyduğu tiksintinin yoğunluğu, kural tanımaz ilişkilerinin yarattığı skandallar ve şiiri ve dokuz ya da yirmi yaşında bırakması daha sonra Arabistan ve Habeşistan ‘da silah ve esir ticareti yapması onun tam bir efsane kahramanı olmasına yol açmıştır. Burada “Cehennemde Bir Mevsim” ve “IIIuminations” kitaplarından İlhan Berk”in seçip çevirdiği şiirler kendini tanımak için belki de herkesten çok çaba harcamış bir şairin şaşırtıcı içtenliğini dile getiren belgeler olarak değerlendirilmelidir.