• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Empresyonistler – Ayrıntıda Sanat

Ayrıntıda Sanat: Empresyonistler, Empresyonist hareketin önde gelen sanatçılarının çalışmalarına detayları, stil ve teknikleriyle yakından odaklanan, döneme dair gerçekten eşsiz bir çalışmadır. Sayfalarında kesimli pencerelerin kullanıldığı kitapta okur, Degas’nın Dans Sınıfı ve Renior’nın Sandalda Öğle Yemeği’ni de içeren en önemli yirmi başyapıtı farklı bakış açılarından keşfetmeye ve onlara hayran olmaya davet ediliyor.

Her çalışmanın kaliteli röprodüksiyonuna, dönemi ve üslubunu yansıtan bir zaman çizelgesi eşlik ediyor.

Zengin metin ile birlikte dikkatle yerleştirilen ve iki taraflı kullanılan kesimli pencereler detayları büyütmeye ve her bir görsele odaklanarak bakmaya, sanatsal çalışmanın karakteristik tekniği, tonu ve renkleri grafik olarak ele almaya olanak sağlıyor.
Empresyonistlerin yirmi özel resmini ortaya çıkaran ve adeta yeniden canlandıran yenilikçi ve çekici bir sanat kitabı.
Diana Newall yirmi empresyonist resimden oluşan kişisel bir seçki yapıyor. Her biri tarihsel bağlamına göre yer verilen çalışmaların kompozisyon, renk ve teknik gelişmeye katkısı tartışılarak gösteriliyor. Kitapta Monet’nin farklı bir atmosfer yarattığı İzlenim, Gün Doğumu’ndan Pissarro’nun canlı fırça darbeleriyle gerçekleştirdiği Chaponval Manzarası’na kadar, Empresyonistlerin çığır açan sanatı hiç olmadığı kadar meydana çıkıyor.

Read More

Yaşam Kullanma Kılavuzu – Georges Perec

On yıl boyunca tasarlanan, iki yılda yazılan, belki bir günde bir solukta okunacak, belki bir haftada hazmedilemeyecek, herkesin istediğini bulabileceği bir yapıt olan Yaşam Kullanma Kılavuzu düzensiz büyük bir düzen ya da son derece düzenli bir düzensizlik…yani yaşamın kendisi…Edebiyat türleri açısından sınıflandırılması oldukça zor bir yapıt…Betimlemeler, sıradan öyküler, olağanüstü yazgılar, kataloglar, bilgelik dolu egzotik olaylar, mükemmel biçimde tasarlanmış cinayetler, karanlık kara büyüler, mucize bir eski kitap, bir seyahat kitabı, kapsamlı bir sözlük, şefkatin hiç eksik olmadığı bir ironi… Perec’in her şeyi tıkıştırdığı bu kitap büyük bir yapboz! Kaba güldürüyle atbaşı giden barok bir gerçekçilik!

Paris’te kuşaklara yayılan kiracıları ve sahipleriyle bir bina…bunların parça parça, kat kat yaşamları, kimi zaman ayrıntılarla, bir yığın gereksiz şeyle birlikte ve de gerçek öyküleriyle anlatılıyor. Bu romanda bir servis merdiveninin, bir asansörün bile tarihi vardır. Bunların tümü bir yapboz oluşturur ama bir yapboz hiçbir zaman onu oluşturan unsurların tek tek irdelenmesiyle anlaşılamaz ve parçaların tümü yapbozun nihai amacı konusunda hiçbir fikir vermez. Her parça için gerçekten olası tek bir yer mi vardır? Perec hesapları ve kuralları olan bir yazar olmasına rağmen okuyucuyu kesinlikle rahatsız etmez!

Read More

Ouroboros Yılanı

Fantazi yazınının erken şaheserlerinden Ouroboros Yılanı, Homer destanlarından lirik ortaçağ şiirlerine, İskandinav mitolojisinden Shakespeare’e uzanan bir geleneği, yazarının Romantik perspektifinden okurla buluşturan bir anlatıdır. Fantazinin, sonradan Tolkien’le yeni bir dile evrilen yaratıları E. R. Eddison’ın mekân ve karakter isimlendirmelerinde kendine temel bulmuştur. Modern dönemin kendine has anlatılarının öncüllerinden addedilen bu kitabıyla Eddison, çağının karmaşasını hayali evrenindeki iyi ve kötü arasındaki sürekli ve muazzam mücadelenin kesinliğine dönüştürür; antik dönemin kaybolan erdemine sonraki nesillere ulaşabilmesi için fantastik evreninde yeniden can verir.

Masalsı üslubuyla Ouroboros Yılanı, Merkür’ün kadim krallıklarından İblisler Diyarı ile Cadılar Diyarı arasındaki büyük savaşı anlatan bir destandır. Bu yaban coğrafyanın her köşesi kahramanlığa ve asalete olduğu denli ihanete, zorbalığa ve kara büyüye de bulanmıştır. İblisler Diyarı’nın adil hükümdarı Lord Juss, Cadılar’ın ihanetine karşı hem ailesini hem de hükmündeki toprakları korumak için sıradan birine imkânsız görünebilecek ancak yiğitler yiğidi bir savaşçının hakkından gelebileceği görevlerle dolu bir maceraya atılır. Ouroboros Yılanı ne kadar zaman geçerse geçsin hâlâ yapılacak şanlı işler ve edilecek kötülüklerin bulunduğunu öğütleyen şiir tadında bir kahramanlık övgüsüdür.

Read More

Gölge Etkisi – Işığın Gücüyle İçindeki Karanlığı Dağıt

Masallar, destanlar, peri masalları, Avatar ve Harry Potter gibi filmler, kolektif gölgenin ehlileştirilmesine ve ışığın çoğalmasına nasıl katkı sunuyor? Gölge Etkisi: Gölgenizle Yüzleşerek Hayatınızı Dönüştürün’de, kitapları çoksatanlar listesinden inmeyen ve öğretileriyle birçok kişinin hayatını dönüştürmesine vesile olan üç yazar, Deepak Chopra, Debbie Ford ve Marianne Williamson buluştu. Üç usta isim, benliğimizin karanlıkta kalan, yok saydığımız parçalarıyla barışarak ve onları ışığa davet ederek nasıl istediğimiz hayatı yaratabileceğimize dair çığır açan bir rehber hazırladılar. Gölge sadece onu karanlık mahzeninde kilitli tuttuğumuz zaman tehlike saçar. İşte o zaman gölge diyetimizi bozarak, ilişkilerimizi sabote ederek ve hayallerimizi öldürerek elimizde patlayabilir. Gölge karakterlerimize iyilik için çalışan renkli ve güçlü enerjiler olarak bütünleşmiş kişiliğimizin birleşmiş parçaları hâlinde hizmet etmelerini sağlamak için yol açarsak, onlar bizi daha zengin ve gerçek tecrübelere, daha gerçek bağlantılara ve daha dürüst bir ifade benliğine götürürler. Gölge kucaklandığında kalplerimizi iyileştirir, bizi yeni fırsatlara, yeni davranışlara ve yeni bir geleceğe hazırlar. Gölgelerimizle arkadaş olduğumuzda saklı duygularımız ve hayat söndüren inançlarımız, bilinçli farkındalığımızın ışığında kendimizi, diğerlerini ve dünyayı gördüğümüz gibi gerçek şekillerine dönüşürler. O zaman özgürlüğü yakalarız.

Read More

Kişi Olmaya Dair

“Yaşamın amacı nedir?” sorusuna Rogers, “İnsanın gerçekten de olduğu kişi olması” ifadesiyle cevap verir.

Kişi Olmaya Dair’de Rogers’ın başkalarını ve kendini duymaya çabalayan sıcak, coşkulu, güvenli, ilgi dolu sesiyle karşılaşırız. Bu dikkat dolu dinleyiş, hem bireylere hem de o muazzam soruya, yani kişi olmanın anlamına hizmet eder.

Mücadele içindeki adam için şöyle der Rogers: “Şu anda o, baştan aşağı kendini savunmaktan ibaret… O an için, bağımlı olduğu şeyin ta kendisi ve bu durum onu da hayrete düşürüyor.”

Bu kitap asla tavsiyeler veren bir kitap değildir, “kendi kendine yapabilirsin” tezini savunanlara da benzemez.
Çarenin insanların kendi içlerinde olduğu düşüncesi, Rogers’ın başlıca öncülüdür. Bireyin, öğretilmiş bir akıl olmaksızın kendi yönünü tayin edebildiği görüşündedir. Modern zamanların kendi kendine yardım etme amaçlı grupları da, aslında doğrudan doğruya Rogers’ın gerçekleştirdiği insan potansiyeli hareketinden kaynaklanır. Evliliğin de terapi gibi sahicilik ve empatiyle bağlı olması, bir Rogers ilkesidir.

İnsanlar kabul edilmek ister ve kabul edildiklerinde “kendilerini gerçekleştirme” yönünde ilerleme
kaydetmeye başlarlar. Rogers’ın kast ettiği, kendine değer verme, esneklik, kendine ve başkalarına saygı duyma yönünde ilerlemektir.

Read More

Narnia Diyarı

C. S. Lewis’in NARNİA DİYARI

İçindekiler:
Narnia’nın Yaratılışı
Narnia Günlüklerine Dair Her Şey
A’dan Z’ye Narnia (Narnia Sözlüğü)
İnsan, Colin Duriez gibi seçkin bir anlatıcıdan daha iyi bir yol arkadaşı isteyemez.

O, hem dünyayı hem de C.S. Lewis’in dünyalarını – Bilgelik ve anlayışla büyük bir dikkatle odaklandığı- zengin maden yataklarından çıkan bir bilgiyle birleştirmektedir.

Güvenilir olduğu kadar da zahmet gerektirmeyen, tutkulu ama sağgörülü bir heyecanla bunu paylaşmaktadır.
Brian Sibley

Read More

Gerçeğin Büyüsü

Büyünün pek çok çeşidi var. Doğaüstü büyü, atalarımızın bilimsel yöntemi geliştirmeden önce dünyayı açıklamak için kullandıkları büyüdür. Eski Mısırlılar gecenin varlığını, tanrıça Nut’un güneşi yutmasıyla açıklamışlardı. Vikingler gök-kuşağının, tanrıların dünyaya uzanan köprüsü olduğuna inanıyorlardı. Japonlar depremleri dünyayı sırtında taşıyan dev bir kedibalığının kuyruğunu sallamasıyla açıklıyorlardı. Bunlar büyü içeren, sıradışı masallar. Ama bir başka büyü türü daha var ve bu büyü bu sorulara gerçek cevaplar keşfederken yaşadığımız keyifte yatıyor. Bu sözünü ettiğim, gerçeğin büyüsü, yani bilim.

Zeki düşünce deneyleri, göz kamaştıran resimler ve ağzınızı açık bırakacak gerçeklerle Gerçeğin Büyüsü şaşırtıcı derecede geniş bir yelpazedeki doğa olaylarını açıklıyor. Madde neden yapılmıştır? Evren kaç yaşındadır? Tsunamilere neden olan şey nedir? Neden bu kadar çok çeşit bitki ve hayvan var? İlk kadın veya erkek kimdi? Bu kitap sadece bilimsel ipuçlarını bulup çıkarmakla kalmayan, okuyucuyu da bir bilimci gibi düşünmeye teşvik eden çar-pıcı bir dedektiflik hikayesi.

Read More

Tilki (Enis Batur)

Yazıyla hayat arasında mekik dokuyan metinler.

Enis Batur, kendini göstermeyen bir başkaldırıcı. Yazının içinde, yazıya karşı. Üretkenliği üstüne çok konuşulurken, yazdıklarının edebiyatımızdaki yeri üstünde yeterinde durulmadı.

Tilki, yeni bir fırsat. Bu kitaptaki metinler, yazıya, resme, fotoğrafa, sokağa bakarken yazarın neler görebileceğini anlatıyor. Enis Batur’un bilinen sözcükleri, dili, üslubu içinde, benzersiz. Yazıyla hayat arasında mekik dokuayrak. İlk kez yayımlanıyorlar.

Read More

Japon Mitolojisi: Efsaneler – Ölümsüzler ve Gelenekler

Mitolojiler tamamen hayal ürünü müydü, yoksa başka dünyaların hikâyeleri miydi? Birçok farklı kültürün ve coğrafyanın mitolojisini tek tek ele alacak dizimizin yedinci kitabı,”Doğan Güneşin Ülkesi” Japonya’nın mitolojisi…

Evrenin ve insanın kökeni, doğayla ilişkili hikayeler, yaşamla ölüm, insanın çevresiyle ilişkisi gibi pek çok konuya eğilen Japon mitolojisi, zengin coğrafyasına dayanan köklerini Budizmle daha da zenginleştirmiş, yüzyıllar boyunca tüm dünyanın ilgisini üzerine çekmiştir. Japon kültürü alanında çok önemli bir araştırmacı olan Masaharu Anesaki’nin Japon mitolojisini bütün yönleriyle ele aldığı bu kitap, hem araştırmacılar hem de mitoloji meraklıları için geniş kapsamlı bir kaynak niteliğinde.

Read More

Osmanlı Donanması (1572-1923)

Cezayir’den Azak’a, Selanik’ten Muha’ya imparatorluğun birliğini ve toprak bütünlüğünü korumak, isyan eden sahil eyaletlerinde asayişi sağlamak, Venediklilere ve Çarlık Rusyası’na karşı mücadeleyi yürütmek… Tam üç buçuk yüzyıl boyunca Osmanlı donanmasının asli görevleri bunlar olmuştur. 1571’deki İnebahtı hezimetinden sonra sil baştan inşa edilen Donanma-yı Hümayun, varlığını devam ettirdiği süre boyunca kendini yenilemek için hep büyük bir çaba gösterdi ve önce kadırgadan kalyona, sonra da kalyondan zırhlıya geçişi başardı. Ancak bu süreç boyunca gitgide Batı’ya bağımlı hale gelmekten de kurtulamadı ve en sonunda bir kurum olarak Almanya’nın avucuna düştü. 1918’de de Alman imparatorluğu ile beraber tarihe karıştı. Osmanlı denizcilik tarihinin duayen ismi Daniel Panzac, Karadeniz, Ege ve Kızıldeniz’de kol gezen gemileriyle, zaferleri kadar yenilgileriyle, arı kovanı gibi çalışan tersaneleriyle, kurulan ve bozulan ittifaklarıyla; leventleri, korsanları ve Avrupalı mühendisleriyle Osmanlı donanmasının serüvenini capcanlı bir dille anlatıyor. Virginia Aksan’ın Türkçe baskıya yazdığı özel sunuş yazısında da belirttiği üzere Osmanlı Donanması, Türk denizcilik tarihi literatüründe kalıcı bir yapıtaşı özelliği taşıyor.

Read More