Manastır’da Patlayan Tabanca / Meşrutiyet’ten Önce
Abdülhamit çare arıyor
Kadın isimlerinin doğurduğu isyan
Şemsi paşa iş başında
Bulgar komitecileri nasıl düşünüyorlardı
Abdülhamit, şiddetli bir taarruza geçmek istiyordu
Arnavutlardan da ümit yoktu
Fedai bölüğü sevinç içinde
Heyet, cemiyet tarafından adım adım takip ediliyor
Acı bir silah sesi gecenin sessizliğini yırttı
Padişah bizi atlatıyor
Şemsi paşa öldürüleceğine inanmıyordu
Art Now: Yeni Milenyumun Yükselişindeki Sanatçılar
Bu Art Now 25. yıl dönümü özel sayısı, günümüzün en etkili 80’den fazla sanatçısının son çalışmalarını ve biyografik bilgilerini bir araya getirerek, sanat dünyasını şekillendiren geniş ve canlı bir çalışma yelpazesi oluşturuyor. Son yıllarda. Öne çıkan sanatçılar şunlardır: Matthew Barney, Maurizio Cattelan, John Currin, Tacita Dean, Thomas Demand, Rineke Dijkstra, Douglas Gordon, Andreas Gursky, Thomas Hirschhorn, Damien Hirst, Mike Kelley, Martin Kippenberger, Jeff Koons, Sharon Lockhart, Won Ju Lim, Paul McCarthy, Mariko Mori, Sarah Morris, Vik Muniz, Takashi Murakami, Shirin Neshat, Albert Oehlen, Chris Ofili, Gabriel Orozco, Jorge Pardo, Elizabeth Peyton, Thomas Ruff, Cindy Sherman, Thomas Struth, Wolfgang Tillmans, Rirkrit Tiravanija, Luc Tuymans , Jeff Wall ve Andrea Zittel.
Osmanlı Döneminde Balkan Kadınları – Toplumsal Cinsiyet, Kültür, Tarih
Balkan kadınlarının toplumsal kimlikleri, aşkları ve ticari ilişkilerini 12 ayrı makalede ayrıntılı olarak ele alan kitapta, Pontuslu kadın ve erkeklerin masallardaki tezahürleri, vakıf kuran Bosnalı kadınlar, çeyiz parasını çıkarmak için tütün işçiliği yapan Yahudi genç kızları ve kocaları uzun seferlere çıkan ve geri dönmeyen kadınlar konu edilirken, anlatılar sadece toplumsal cinsiyete odaklanmıyor. Osmanlı döneminde Balkan kadınlarının tarihsel manzarada istikrarın sağlanması ya da manzaranın değiştirilmesinde oynadıkları roller ön plana çıkarılıyor.
Yaz Düşleri Düş Kışları
Bir ara güneş, son bir çabayla bulutların arasından sıyrıldı ama göğe ancak kendini çok andıran bir güneş resmi çizebildi.
Tomris Uyar, bu kitabında gerçeği değiştirecek düşler kuranlarla düşlerini karabasanlara çevirecek gerçekleri yaşayanların öykülerini anlatıyor.
Yunan Mezalimi – Türkün Siyah Kitabı
Türk’ ün Siyah Kitabı (Yunan Mezalimi) adıyle ilk defa 1966 yılında umumi efkara sunulmuş bulunan bu eserin muhtevasındaki acı gerçekler, derhal müthiş bir heyecan ve alaka uyandırmıştı. Çünkü, yıllardan beri unutulmuş ve üzerine çok defa resmi ellerce sünger çekilmiş bulunan bu Yunun sekavet ve mezalimini hatırlayıp ders ve ibret almanın tam zamanı idi. Gerçekten vaktiyle Anadolu’ da icra edilen hailevi cinayetler ve tatbik mevkiine konulan korkunç imha programı kırk yıl sonra aynı düşman tarafından bu defa Kıbrıs Türklüğü’ ne karşı sahneye yeniden çıkarılmış bulunuyordu.
Star Trek Memories
Yaşayan bir pop kültürü efsanesi ve Amerikan film ve televizyonunun en kalıcı yıldızlarından biri olan William Shatner sonsuza kadar Enterprise yıldız gemisinin kaptanı James T. Kirk rolüyle anılacak. Star Trek Memories, Shatner’ın son bölümün yayınlanmasından on yıllar sonra filmler, kitaplar ve yan diziler sunmaya devam eden efsanevi dizinin klasik perde arkası görüntüsüdür. 1966’daki ilk yayınından tüm yayını boyunca sallantılı reytinglerden muzdarip bir televizyon fenomeni olan Star Trek, yine de dünya çapında milyar dolarlık bir endüstri haline geldi. Lansman sırasında gemide olan Avid Trekker’lar ve daha sonraki Trek enkarnasyonlarının hayranları, James Kirk’ün kendisinden bu ufuk açıcı, son derece büyüleyici “kaptanın günlüğü” ile çok sevinecekler.
Ara Güler – Aphrodisias 1958
Aydın’ın Geyre beldesinde bir baraj açılışı için bölgeye gazeteci olarak giden ve dönüşte yolunu kaybeden Ara Güler, bir köyden geçerken köylülerin tarihle içiçe yaşadığını görür. Köyde yaşayan insanlar tarafından Roma sütunları ve mimari parçaları hala kullanılmaktadır. Köyde yer alan her türlü mimari yapı, Roma dönemi eserlerini de barındırmaktadır. Tarihi lahitler bile üzüm şırası süzmek için kullanılmaktadır ve köyün her yeri tarihi eserlerle doludur.
Ara Güler, şaşkınlık içinde bu güzelliklere baktıktan sonra köyün çeşitli yerlerinden onlarca fotoğraf çeker ve İstanbul’a döndükten sonra bu bölgeyi araştırmaya başlar. Fakat hiçbir bilgiye ulaşamaz. Çektiği fotoğrafları çeşitli kuruluşlara gönderir fakat beklediği ilgiyi bulamaz. Ara Güler, ilk olarak siyah beyaz fotoğrafları Architectural Review dergisine, sonra Horizon dergisinden gelen talep üzerine de renkli fotoğrafları Horizon dergisine gönderir. Bu yolla dünya basınına dağıtılan fotoğraflar bir anda büyük yankı uyandırır. Amerika’dan gelen arkeologlar Geyre’de araştırma yapmaya başladıklarında burasının Roma İmparatorluğu’na ait, tarihi MÖ. 500’li yıllara dayanan ve ismini tanrıça Afrodit’ten alan Aphrodisias antik kenti olduğu anlar.
Modern Art: 19. ve 20. Yüzyıllar
Denemenin ustası olarak kabul edilen Meyer Schapiro, Bireysel sanatçıların (Cézanne, Picasso, Mondrian ve Seurat) incelemelerinin yanı sıra modern sanat üzerine denemeler sunan bu koleksiyonunda zengin bir yazı çeşitliliği bulunmaktadır. Yine de Schapiro, en estetik analizlerinde bile, bireysel sanatçıların kahramanca çabalarını ve eserlerinin yapıldığı ve kabul edildiği kültürel bağlamları asla gözden kaçırmadı.
Dona Flor ve İki Kocası
Dona Flor ve İki Kocası, Latin Amerika edebiyatının usta ismi Jorge Amado’nun fantastik romana yeni bir soluk ve açılım getiren başyapıtı.
Çapkın, kumarbaz ve sorumsuz kocası Vadinho’nun bir karnaval eğlencesi sırasında ansızın ölmesiyle dul kalan Dona Flor merhum kocasına karşı karmaşık duygularla geçirdiği günlerin ardından kendini aşçılık okuluna ve öğrencilerine verir. Bir süre sonra, çevresindekilerin ısrarları sonucu tekrar evlenme fikrine ikna olan Dona Flor’un yaptığı ikinci evlilik doğaüstü olaylarla sarsılmaya başlarken, biri hayatta diğeri vefat etmiş olan iki kocası arasında kalır. Latin Amerika’nın büyülü gerçekçilik geleneğini sürükleyici bir aşk ve ihanet anlatısıyla harmanlayan Amado, Dona Flor ve İki Kocası’nda 20. yüzyılın unutulmaz eserlerinden birini sunuyor.
“Amado, hafızadan kolay kolay silinmeyen anlatılarıyla Latin Amerika’nın en yetenekli yazarlarından biri.” Albert Camus
Roma İmparatorluğu’nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi
Edward Gibbon’ın tarih yazımına en önemli katkılarından biri gerileyiş ve çöküş kavramını oturtması, bunu tanımlayış ve aktarış seklidir. Gibbon, Roma’nın gerileyiş ve çöküşünü bir problematik olarak ortaya koyup açıklamasıyla birlikte sonraki kuşakların farklı disiplinlerinde çalışan Roma’yı inceleyen bilim insanlarını da bu anlamda oldukça etkilemiştir.
Roma İmparatorluğu’nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi, kelimelerin ve düşüncelerin tapınağıdır. Derinlikli ve müphem, garip ve beklenmedik köselerde zekâ ve ironinin görüldüğü, iyi değerlendirilmiş dipnotlarla bezenmiş hayranlık uyandıran bir eserdir.
Gibbon’ın yedi yıllık emeğini çöpe atmayı göze alıp çok defa yeniden yazma girişiminin ardından ilk cilt, basit bir rastlantının ötesinde devrimler için uygun bir iklimde, ABD Bağımsızlık Deklarasyonu’ndan altı ay önce 17 Şubat 1776’da yayınlandı.
İlk cildin yayınlanmasından iki ay sonra, Gibbon üvey annesine kendini şöyle övmüştür:
“Eserim oldukça iyi karşılandı, yazarlar, dünyaca ünlü kişiler ve hatta üst düzey kadınlar tarafından.”
Bir başka deyişle bu eser dünya çapında ilgiye mazhar olmuş, zamanını asan bir tesir bırakmış ve edebiyatımızın yeri sorgulanamaz görkemli bir klasiği haline gelmiştir.