The Second Machine Age – Akıllı Teknolojiler Devrinde Çalışma, İlerleme ve Refah
“Yeterince gelişmiş bir teknolojiyi sihirden ayırt etmek imkânsızdır.” Arthur C. Clarke İnsanlık, ikinci makine çağına giriyor. Buhar gücüyle çalışan makineler ve onu model alan diğer yenilikler nasıl ki kas gücünün yerini aldıysa, bilgisayarlar ve diğer dijital yenilikler de beyin gücünün yani dünyayı anlama ve şekillendirme becerimizin yerini alıyor. Geçmişte bizi sınırlayan engelleri aşmamızı, yeni bir coğrafyaya ayak basmamızı sağlıyorlar. Bu geçişin tam olarak nasıl gerçekleşeceğini henüz kimse bilmiyor. Ancak yeni makine çağının, insanlığın gelişim çizgisinde Watt’ın buhar makinesi kadar şiddetli bir kırılma yaratıp yaratmayacağı sorusu çok büyük önem taşıyor. Ufukta beliren yenidünyada hayatta kalmanın, refah ve başarıya ulaşmanın en iyi yolları ise yıllar süren araştırmaları ve güncel gelişmelerin ışığında yazılan bir başyapıtta ele alınıyor: İkinci Makine Çağı Teknoloji, toplum ve ekonomi alanlarındaki kalkınma sürecine dair düşüncelerinizi değiştirecek bir kitap.
Hippokrates Külliyatı
Batı tıp literatürünün günümüze gelen ilk metinleriyle birlikte, Yunanistan’da tıp sanatının M.Ö. 5. yüzyılda gerçek bir bilim halini aldığı görülür. Bu ilerleme ve gelişme, genellikle bir adla, Koslu Hippokretes’in adıyla ayrılmaz şekilde bağlantılıdır, genellikle ona “tıbbın babası” denir, destanda Homeros’a yapıldığı gibi, kimi zaman ona da yarı efsanevi kökenlerden gelen kimselerin arasında yer verilir. Fakat Hippokrates Homeros gibi karanlık çağların temsilcisi değildir: Perikles’in çağdaşıdır ve henüz sağken, bugün Hippokrates Külliyatı genel başlığıyla adlandırılan 5. ve 6. yüzyılın tıbbi eserlerinin hepsi ona atfedilecek kadar ünlüdür. Bu metinlerin ve onlara adı verilenin öne çıkan yanları o kadar çarpıcıdır ki klasik Yunan tıbbının başka eserleri tamamıyla kaybolmuştur: Bir tek Hippokrates Külliyatı hiç kuşkusuz adını veren kişinin olağanüstü ünü nedeniyle yok olmaktan kurtulmuştur.
Toplumbilimsel Düşün
Marx, “İnsanoğlu, Tarih’in onu önüne getirip koyduğu sorunları çözümler” diyordu.
Toplumbilim, belki bu nedenle, 19. Yüzyılda ve Fransa’da bir bilim alanı olarak ortaya çıkıp gelişmeye başladı. Simmel’in Spengler’in, Hegel’in sosyal felsefe geleneğinden ayrılıp toplumbilim olma süreci Fransa’daki bu başlangıçtan az sonra, 1892 yılında Şikago Üniversitesinde toplumbilim bölümünü açan, Almanya’da doktora yapıp ülkeye dönen Amerikan Toplumbiliminin kurucu kuşağınca gerçekleştirildi.
Para Harekatı / Krizlerin Belgesel Romanı
Hülya, 21 Şubat 2001 krizi sonrasında kaybettiği babasını mezara gönderen süreci anlamak istiyordu. Nasıl olmuştu? Krizler bir anda mı geliyordu? Nedenleri neydi? Bütün bir ekonomik sistem nasıl çalışıyordu ve krizler nasıl ortaya çıkıyordu? Bu krizlerden kurtulmak mümkün değil miydi? Başka hangi ülkeler, ne tür krizleri neden yaşamışlardı? Krizler önlenebilir miydi? Yoksa birileri bir yerkerde düğmeye mi basıyordu?
Bir Garib Kişi – Fikret Mualla
2003 yılında, Fikret Mualla’yı 100. doğum yılında anıyoruz. Fikret Mualla’nın yaşamında sadece iki tutku vardı: Resim yapmak ve içki. Resminde kimseyi taklit etmedi, kendi kişiliğini korudu. Gayet dengeli kaldı. İçkisinde ise deliliğin doruğuna erişti. Türkiye’den hem kaçtı, hem de hiç kopmadı. Fransa’da ölürken, Karaca Ahmet’e gömülmeyi vasiyet etti… Ve yine vatanına döndü.
Cebinizdeki Elmas
Bu kitap, gerçeğe hazır ve arayışının sonuna yaklaşmakta olan, sayısı hızla artan ruhsal arayıcılar içindir… Kozmik büyüklüğün evrimsel dönüşümünün parçasıdır: Bilincin nesneyle özdeşleştiği rüyadan, ayrılık rüyasından uyanışıdır. Bu kelimeleri okuyor olmanız gösteriyor ki, bu muhteşem kolektif uyanış serüveninin gerekli bir parçası olmak sizin kaderiniz.
Eckhart Tolle
Çıplaklık öze verilmiştir. Mevlana ruhun güzel çıplaklığından söz ettiğinde, kastettiği şey budur. bu kitap da, aynı zarafetle, nezaketle, bütün öykü katmanlarının altında, zaten olduğumuz büyük varlığa dönmeyi ve onu hatırlamayı çok saf bir dille gösteriyor.
Coleman Barks, “Rumi, The Book of Love” adlı kitabın yazarı
İncelik ve bilgelikle dolu bir kitap, uyanmış kalplere güzel bir çağrı.
Jack Kornfield, “A Path with Heart” adlı kitabın yazarı
Zor Anneler
Annemiz hayatımızdaki en önemli ve en temel kişidir, demek herhalde abartılı bir ifade olmaz. Onun içinde hayat buluruz, normal şartlarda bizi ilk o besler. Dünyayı ilk onun gözünden algılar, duyguları ilk onunla deneyimleriz. Annemiz, bir anlamda bizi hayata hazırlayan ilk dans partnerimizdir. Ancak bu zorunlu dans, bazı durumlarda keyifli ve öğretici olmaktan çıkar ve gerçek bir eziyete dönüşür.
Herkesin çevresinde zorba, duygusuz, asabi ya da soğuk bulduğu için birlikte zaman geçirmekten hoşlanmadığı insanlar vardır. Bu “zor” kişilerden mümkün olduğunca uzak dururuz. Peki ya bunlardan birinin çocuğu olarak doğmuşsak ve kendilerinden kaçınma şansımız yoksa? Sahi, zor olmak ne demektir? Zor bir davranış mıdır kastedilen, zor bir kişilik özelliği, hatta belki bir kişilik bozukluğu mu? Zor anneleri sınıflandırmak mümkün müdür? Kaba, ilgisiz, yargılayıcı anneler, çocuklarının kişilik gelişimini nasıl etkiler? Bağımlı ya da hasta bir anneyle büyümenin çocuğa maliyeti nedir? Sınır ihlallerinin, suçlamaların, aşırı taleplerin yetişkinlikte de devam ettiği hallerde, ilişkiyi tümden kesmek çözüm müdür? Kişi bu yolla özgürlüğünü kazanabilir mi? Zor bir anneyle büyüyen çocuklar kendileri anne baba olduğunda, çocuklarıyla nasıl bir ilişki kurarlar? Kuşaktan kuşağa olumsuz aktarım zincirini kırmak için ne yapılabilir?
Star Wars Güç Uyanıyor – Kan Bağı
“İmparatorluğa karşı savaşımıza kaybettiğimiz milyarlarca hayata dönüp baktığımızda, bazen hiçbir şey bu kadar büyük bir bedel ödemeye değmezmiş gibi gelebilir. Ama savaşta hayatını kaybedenleri düşünürken, onların canlarını ne için verdiklerini unutmayın. Adalet için. Özgürlük için. Şu anda yaşadığımız eşi benzeri olmayan barış için.” Senatör Tai-Lin Garr, Hosnian gezegenindeki kutlamaları kucaklarcasına kollarını açtı; aydınlık günü, zümrüt yeşili gökyüzünü, kendi gezegenlerinin rengârenk bayrakları altında, binlerce ırktan gelen sayısız vatandaşı kucaklıyordu. Yeni Cumhuriyet’in bütün güzelliği ve vaatleri karşılarında uzanıyor gibiydi.
“İşte biz bunun için savaştık.”
Herkes alkışladı. Tezahürat edenler çoğunluktaydı. Senatör Leia Organa da onlarla birlikte alkışlarken düşünmeden edemedi: Yıkılıyor olması ne yazık.
Tepelerin Kemikleri
Tarihteki en büyük kahramanlardan biri olan Cengiz Han, ezeli düşmanı Çin’e karşı uzun süren bir savaşın ardından zafer kazanmıştır ve şimdi gözünü Arap topraklarına çevirmiştir.
Bu, tarihte geri dönüşü olmayan ve büyük etkiler bırakacak bir savaş kararıydı. Alamut Kalesi’nden Cengiz Han’ı öldürmesi için gönderilen fedailer de Moğollar’ın önünde ciddi bir sorun yaratmaktaydı. Öte yandan Cengiz’in iki oğlu arasındaki çekişme düşmanlığa dönüşüyordu ve bu da yetmezmiş gibi korkunç bir kayıp yaşanmıştı.
Cengiz hem bir önder hem de bir savaşçı olarak kendini kanıtlamıştır. Şimdi sırada oğulları vardır. Her biri artık yetişkin bir generaldir ve yeni lider olma yolunda hızla ilerlemektedir. Cengiz kurduğu imparatorluğun yıkılmasına izin vermeden, aralarında bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.
Gezegenlerin Gücü – Osmanlıda Astroloji
Astrolojiye yeni başlayanların çok şey öğreneceği, astroloji bilenlerin ufkunu geliştirecek harika bilgileri içinize sindirmeye hazır mısınız? Osmanlı’da Astroloji konusu ile ilgilenenler için harika bir kaynak!
19.yüzyılda yaşamış Osmanlı müneccimi Sadullah El-Ankaravi’nin eseri Mecmuatü’l Ahkam’dan eserinden alıntılar ile Öner Döşer’in yorum ve açıklamaları bu kitapta buluşuyor!