• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Savaşları , Kralları ve Filleri Anlat Onlara

Leonardo da Vinci’nin projesini reddettikten sonra, kendisinden Haliç üzerinde yapılacak bir köprü planı isteyen II. Bayezid’in davetini kabul eden Michelangelo, 13 Mayıs 1506 günü İstanbul’a ayak basar. İtalya’yı, ardında yarım kalmış bir anıtmezar projesi, kızgın ve eli sıkı bir Papa bırakarak terk eden Michelangelo, hiç tanımadığı, tehlikeler ve güzelliklerle dolu yeni bir dünyanın kapısındadır artık.

Gerçek bir olaydan yola çıkarak baştan sona tarihî dokunuşlarla gelişen ve Rönesans insanının Osmanlı dünyasının gizemleriyle karşılaşmasını incelikli ve özenli bir anlatımla işleyen roman, yaratma edimi ve uygarlığın başka bir kıyısına doğru uzanan ancak yarım kalan bir eserin simgesel anlamı üzerine büyüleyici bir düşünce aynı zamanda.
Tarihin bu unutulmuş birkaç haftasının heyecan verici sırlarının izini süren anlatı, çizdiği yetkin ve şaşırtıcı Michelangelo portresiyle de edebiyata damgasını vuracak nitelikte.

Read More

Felsefe Dili Olarak Türkçenin Gelişim Aşamaları ve Felsefe Sözlüklerimiz

Okura, bir felsefe dili olarak Türkçenin gelişim aşamalarını topluca takip etme imkânı sunmaktadır: Türkçede yazılan felsefe sözlükleri, bu sözlükler etrafında şekillenen dil tartışmaları, eser sahiplerinin felsefe dilinin doğasına dair yazıları, Harf inkılabının ve dil reformu çalışmalarının Türkçe felsefe diline kazandırdığı veya kaybettirdiği hususlar ilk defa yayımlanan arşiv niteliğindeki belgeler eşliğinde verilmektedir. İki ciltten oluşan eserin bu birincisinde ayrıca, Cumhuriyet sonrasında çokça ifade edilen “Niçin Türkçede bir filozof yetiştiremiyoruz?” sorusunun da, derleme içinde yer alan son derece zengin tartışma metinleri üzerinden bir cevap bulacağı ümidindeyiz.

Read More

Edgar Allan Poe

KUZGUN

Korkunç, huzursuz bir gecede

eski bir cildi yeniden oku

duyduğumu düşündüğümde

aniden garip bir ses

sanki biri nazikçe dokunmuş gibi

kapımda: “küstah ziyaret

öyle, dedim ve başka bir şey yok ».

II

ah! çok iyi hatırlıyorum; kışındı

ve sabırsız sonsuz zamanı ölçtü

aramaktan yoruldum

kitaplarda iyiliksever sakinlik

ölü Leonora’mın acısına

şimdi kim meleklerle yaşıyor

sonsuza dek!

III

İpeksi, çatırtılı ve esnek hissettim

perdelerin fırçalanması, harika

daha önce hiç olmadığı kadar korkunç

bir anlam vardı ve ben o sesi istiyordum

Anlatıyor mazlum ruhum

sonunda sakin: «Kayıp bir gezgin

öyle, dedim ve başka bir şey yok ».

IV

Şimdiden daha sakin hissediyor: «Efendim

Haykırdım hanımefendi yalvarırım istiyorum

Lütfen kusura bakma

ama dikkatim tamamen uyanık değildi

ve araman çok belirsizdi…»

Sonra kapıyı ardına kadar açtım:

daha fazla karanlık yok

V

Uzaya bakıyorum, karanlığı keşfediyorum

ve sonra zihnimin dolup taştığını hissediyorum

fikirler çetesi hangi

daha önce başka hiçbir ölümlü onlara sahip değildi

ve özlem duyan kulaklarla dinle

«Leonora» bazı fısıldayan sesler

daha fazla fısıldama

VI

Gizli bir korkuyla odama dönüyorum

ve solgun ve huzursuz olanı dinle

daha güçlü vuruş;

“Bir şey, diyorum kendi kendime, camımı çalıyor,

anla, gizemli işareti istiyorum

ve bu insanüstü ıstırabı yatıştırın »:

rüzgar ve başka hiçbir şey!

VII

Ve pencere açıldı: yuvarlanmak

Sonra tapan bir kuzgun gördüm

başka bir çağın kuşu gibi;

daha fazla tören yapmadan odalarıma girdi

görkemli jest ve siyah kanatlarla

ve bir büstün üzerinde, lento üzerinde, Pallas

tünemiş ve başka bir şey yok.

VIII

Gülen kara kuşa bakıyorum

Mezarı ve ciddi kıtasından önce

ve onunla konuşmaya başladım

alaycı bir niyet olmadan olmaz:

«Ey kuzgun, ey saygıdeğer çağdışı kuş,

Plütonik bölgedeki adınız nedir? »

Kuzgun “Asla” dedi.

IX

Bu durumda, grotesk ve nadir ikili

bu kadar net duyunca şaşırdım

telaffuz edilecek böyle bir isim

ve korktuğumu itiraf etmeliyim

Sanırım daha önce hiç kimse zevk almamıştı.

bir büstün üzerine tünemiş görmek için bir kuzgunun

böyle bir adla: “Asla”.

X

Sanki o aksana dökmüşüm gibi

ruh, kuş sustu ve bir an için değil

tüyler çoktan hareket etti,

“Diğerlerim kaçtı ve bana yetişti

yarın gecikmeden ayrılacağını

umut beni nasıl terk etti »;

dedi kuzgun: “Asla! »

XI

Çok net dinlemeye bir yanıt

Gizli bir endişe duymadan kendi kendime söyledim,

“Bu daha fazlası değil.

Talihsiz bir ustadan ne çok şey öğrenmiş,

kaderin inatla zulmettiği

ve tuttuğu tek nakarat için

asla, asla! »

XII

Yüzümü dönene kadar koltuğumu yuvarladım

kapının, büstün ve kahinin

kuzgun ve sonra zaten

yumuşak ipeğin üzerine uzanmak

Fantastik rüyalara daldım,

her zaman ne söyleyeceğimi düşünüyorum

asla, asla

XIII

uzun süre öyle kaldım

o garip uğursuz kuş

durmadan bakmak,

kadife divanı işgal etti

birlikte otururuz ve yasımda

Ella’nın asla bu katta olmadığını düşündüm.

Daha çok işgal ederdim.

XIV

Sonra bana yoğun hava gibi geldi

yanan tütsü kokusuyla

görünmez bir sunağın;

ve hararetli seslerin tekrarladığını duyuyorum:

“Leonor’u unut, nepenthes iç

unutulmayı ölümcül kaynaklarında iç »;

dedi kuzgun: “Asla! »

XV

«Peygamber, dedim, diğer çağların mülahi

Kara fırtınaları fırlatan

benim hatam için burada

Bu hüzün yurdunun konuğu,

Söyle, karanlık gecenin karanlık yumurtası,

sonunda acıma bir merhem olacaksa »:

dedi kuzgun: “Asla! »

XVI

«Peygamber, dedim ya da şeytan, bahtsız kuzgun

Allah için, benim için, acı acım için,

senin ölümcül gücünle

söyle bana Leonora

Sonsuz şafakta tekrar göreceğim

meleklerden mutlu olanın yaşadığı yer »;

dedi kuzgun: “Asla! »

XVII

“Böyle bir söz son olsun

plütonik nehre döner,”

Bağırdım: “Artık geri gelme,

iz bırakma, tüy bırakma

ve ruhum yoğun bir sisle sarılmış

Sonunda seni bunaltan ağırlıktan kurtul! »

dedi kuzgun: “Asla! »

XVIII

Ve hareketsiz karga, kasvetli ve acımasız

Her zaman büstteki Pallas’ı takip edin

ve fenerimin altında,

halıda pis bir leke bırakır

ve şeytani bakışları hayretler içinde…

Ey! Yaslı ruhum gölgesinden

Yayınlanacak? Hiçbir zaman!

(Carlos Arturo Torres’in çevirisi)

Read More

Yaşadığım Boğaziçi Anılar, Öyküler

Tarihten bugüne boğaziçiyi, yalıları, doğayı ve kültürünü anlatır.

Uzun birkaç yüzyıl dünya haritasının önemli bir bölümüne hükmetmiş ve beşyüz yıl boyunca, onun kalp şehri İstanbul’a sahip olmuş olan Osmanlı, bunların her ikisini, bütün tadı ve olanca bereketiyle yaşamıştır. Ama bugünün aklıyla, onun önemli bir eksiğini farkediyoruz: Hem o devlet, hem bu şehir, hiçbir bahiste tam olarak yazılmamıştır. Yazanlar da çok özet geçmiştir. Yaşanmış, ama yazılmamış bir medeniyet. Bir yüzyılı aşkın zamandır etkisi artan Batı anlayışı içinde, geçmişe artık daha bir “yerleşik hayat” ölçüleriyle bakıyor, inceliyor ve birçok konuyu ilk defa kağıda ve kaleme geçirmeye başlıyoruz. Bugüne dek özel çabam, büyük ve renkli İstanbul’u, yazmak ve yazdırmak telaşı olmuştur. Kolay çürür, çabuk yanar tahta evler bitmeden, iyice yaşlanmış çınarlar bütün bütüne çökmeden, eskiyi bilenler, birer birer yitmeden… Bu kitabın birkaç özelliği var: Önce, içindeki bahisler, uzun uzun etütler değil. Hatıra yanı ağır basan gözlemler. İkincisi, yazarın Boğaziçi’nin yabancısı olmayışı. Kitabına konu olarak aldığı yalılar, ağaçlar, kuşlar ve çiçekler gibi, kendisi de aynı masal ikliminin bir ürünü, çiçeği ve mensubu olan, bir Boğaziçi hanımefendisi. Okuyucuya sundukları da, gördüğü, tattığı ve hatırladığı her şey. Bu niteliklerinin bir toplamı olarak, isim babalığımla, size değişik ve kadri bilinmesi gereken bir şey sunuyor: Yaşadığı Boğaziçi’ni.

-Çelik Gülersoy

Read More

Grimm Masalları

Grimm Kardeşler olarak da bilinen Jakob Grimm (1785-1863) ve Wilhelm Grimm (1786-1859) tarafından derlenen masallar Alman edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. Külkedisi, Parmak Çocuk ve Cesur Terzi gibi dünya çapında ün salmış ve günümüzde hemen her çocuğun dinleyerek büyüdüğü bu masallar aslında Alman halkının gelenek ve göreneklerinin temelini oluşturan hakikati içeren tarihi belge niteliği taşıdığı düşünülerek derlenmiş.

Read More

Kaplanı Uyandırmak – Travmayı İyileştirmek

“Kaplanı Uyandırmak” bize travmaya dair yeni ve umut dolu bir bakış açısı sunuyor. Kitapta insan, içgu¨du¨sel kendini iyileştirme kapasitesi ve doğuştan gelen bu kapasiteyi kullanacak entelektu¨el zekayla donatılmış eşsiz bir varlık olarak göru¨lu¨yor. Sorulup cevap bulunan ilgi çekici bir soru da yok değil: Vahşi doğada su¨rekli tehdit altında yaşamakta olan hayvanlar neden nadiren travmatize olurlar? Vahşi hayvanları travma semptomlarına neredeyse tu¨mu¨yle bağışık hale getiren dinamikler anlaşıldığında, insanoğluna ilişkin travmanın gizemi de ortadan kalkıyor.

“Kaplanı Uyandırmak” travma semptomlarını ve onları iyileştirmek için gerekli adımları standartlaştırıyor. İnsanlar genellikle sıradan göru¨nen deneyimlerden dolayı travmatize oluyorlar. Okuyucu burada, hayata dair boğucu olaylara karşı verdiğimiz tepkileri yöneten, örtu¨k olmakla birlikte gu¨çlu¨ du¨rtu¨lere ilişkin rehberli bir tura çıkarılmış gibi gezdirilmekte. Bunu gerçekleştirmek için ise bedensel algılarımıza odaklanmamıza yardımcı olan bir dizi egzersizden faydalanılıyor. Bu algılara ilişkin farkındalığın artırılmasıyla da travma iyileştirilebiliyor.

Read More

Zeki Demirkubuz – Yönetmen Sineması

Yeni nesil Türk sinemacılarından Zeki Demirkubuz’un sinematografisi, kesif bir acı, hınç, mağlubiyet, daha az kesiflikte de kayıtsızlık, nihilizm ve arabesk-kitsch karışımı bir görünüm sunar. Yılmaz Güney-sonrası bir çizginin şekillendirdiği bu hissiyat, yönetmeni adeta pasif hırçın bir psikolojinin içine sürükler, felsefi manada kötü’nün dünyasının tasviri ve temsili adına gerçek hayatta bir varoluş oluşturmanın bununla yüzleşmeden geçtiğinin altını çizer.Sinemada varoluşçuluğu öne alarak ama buna Dostoyevskiyen-Marksist bir renk vermeyi deneyerek dramatize etmeye girişen yönetmen, kişi ve toplum diyalektiği veya uyuşumunda insanın başına gelen adeta değişmez kader gibi olayların toplumu şekillendirdiğini ve her katmanda sömürü etiğinin cari olduğunu savunur.Zeki Demirkubuz’la söyleşi:“Dostoyevski olmasaydı, edebiyat olmasaydı sinemacı olmazdım”

Read More

Uçuşa Başlangıç – Uçak ve Uzay Mühendisleri İçin

Havayolu işletmesinde ve havacılık tasarım ve imalat sanayisinde son yıllardaki hızlı gelişmeye ve ülkemiz insanının bu alanlardaki büyük ilgisine karşılık ne yazık ki havacılığa ilişkin Türkçe kaynak neredeyse yok denecek kadar azdır. Bu konudaki talepler sıklıkla dile getirilmektedir. Bu kitap tercümesi, ihtiyaca yönelik atılmış bir ilk adım olarak nitelendirilebilir.
J. D. Anderson ‘un son olarak 7. Basımı yapılmış olan kitabı “Introduction to Flight” çok uzun yıllardır tüm dünyada geniş biçimde kullanılan bir kaynak kitap olma özelliği taşımaktadır. Yazarın, ilk basımın ön sözündeki kelimeleriyle bu kitap hava-uzay mühendisliğine teknolojik ve tarihsel bakış açılarından bir giriş mahiyetindedir. Hava-uzay mühendisliğini tanımaya çalışan lise son sınıf öğrencilerine, mesleği tanımaya çalışan üniversite birinci ve ikinci sınıf öğrencilerine, meslek hakkında daha geniş bakış açısı elde etmeye çalışan lisans-yüksek lisans öğrencilerine ve mesleğin esasları ve tarihsel geçmişi hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen çalışan mühendislere hitap etmektedir.

Read More

Anglo-Amerikan Eğlence Endüstrisinde Televizyon Program Formatları

Türkiye, 1990’lı yıllarla birlikte, daha çok tecimsel bir paradigmada şekillenmiş olan ticari yayıncılık girişimleri ile tanışmış, ticari televizyon kanalları, izleyicilerin pek alışık olmadığı yeni televizyon program formatlarını ekranlara taşımaya başlamıştır. Türkiye’de, ticari televizyon yayıncılık sektörü, küresel medya pazarı için oldukça çekici bir sektör haline gelmiştir. Küreselleşme eğilimleri ile iç içe geçmiş bir yapıda gelişen ticari yayıncılıkta, bazı televizyon program formatları televizyon izleyicisinden büyük ilgi görmüştür. 1998 yılında, Who Wants to Be a Millionaire? adlı formatla başlayan süreçte, uluslararası televizyon endüstrisi, televizyon program formatlarının başarısına tanıklık etmiştir. Aslında, ticari bir süreç olarak medya ürünle-rinin ve markalarının isim hakkının kullanılması ya da kiralanması pratiği yeni bir pratik değildir, ancak, bu pratiğin medya sektöründe yaygınlık kazanması görece yenidir. Bu kitap, Anglo-Amerikan eğlence endüstrisinin vazgeçilmez bir unsuru haline gelen uluslararası televizyon pro-gram formatlarının küresel pazardaki başarısını garantileyen prodüksiyon aşamasına odaklanmış ve bu görece yeni pratiği, prodüksiyon aşamasının detaylarıyla birlikte, gözler önüne sermeyi amaçlamıştır.

Read More