Dreamer ve Sen
Unutma!
Dünyada ne savaş var ne de barış.
Savaş ve barış, senin hayal gücünün eseri sadece;
kendi kişisel spekülasyonunun ve yalanının bir parçası…
Sıradan insan için, acının yokluğundan daha büyük bir acı yoktur.
Acı onun ekmeği ve tuzu, savaş ise daimî ruh halidir.
İç dünyandaki zıtların çatışmasını gözlemlediğin anda,
korkun bir tohum gibi ölerek yeni hayata yer açar.
İçinde süregiden savaşı özdeşleşmeden izlemen,
seni daha yüksek bir boyuta uyandırarak,
olaylar dünyasındaki tüm çatışma ve adaletsizlikleri yok eder.
İçeride savaş yoksa, dışarıda da yoktur.
Yemekte Tarih Var – Yemek Kültürü ve Tarihçiliği
Tarihte yemek var; biliyoruz. Peki, yemekte tarih var mı? Günümüz tarihçiliğinde öne çıkan kültür tarihi çalışmaları ve yeni yaklaşımlar tarihi savaş meydanları, saraylar ve diplomatik görüşmeler arasında sıkışıp kaldığı kafesten çıkarıp gündelik hayatın tam da içine taşırken insan yaşamının olmazsa olmazı “yemek” ve “yemek kültürü”nü de incelenmesi gereken önemli bir alan olarak araştırmacıların dikkatine sundu. Tarihin, gelişen ve değişen yemek ve yiyecek kültürü üzerinden okunabileceği iddiasını ortaya atan bu çalışma, alanında önde gelen araştırmacıların Osmanlı, Avrupa ve Amerika bölgeleri üzerinden farklı dönemlere ilişkin yaptıkları çalışmalarla okuyucuya hem yemekteki tarihi anlatıyor hem de tarihin temel metodolojik sorularına farklı ve yeni cevaplar bulmayı hedefliyor.
Sovyet Mutfak Sanatı – Yemek ve Hasret Anıları
Stalin’in sofra alışkanlıkları nelerdi? Bolşevik Devrimi’nden sonra “kadınları mutfaktan kurtarma” politikaları nasıl uygulandı? Sovyet Gıda Bakanı ABD gezisinden yanında hangi yiyeceklerle dönmüştü? 1960’lar Moskova’sında, yirmiye yakın ailenin tek bir mutfağı paylaştığı “komün apartman”larda yaşamak ya da uzun ekmek kuyruklarında saatlerce beklemek neye benzerdi?
Yemek yazarı Anya von Bremzen, “Sovyet Mutfak Sanatı”nda, annesinin pişirdiği geleneksel Rus yemeklerinden halkın savaş ve kıtlık zamanlarında icat ettiği yemeklere, Lenin’in tahıl politikalarından “Kızıl Ekim çikolataları”na, Sovyetler Birliği tarihini –hem gerçekten yediği hem de sadece düşlemekle yetinmek zorunda kaldığı– yemekler üzerinden anlatıyor. Her sayfası şaşırtıcı bilgilerle dolu bu renkli öyküye, adlarını muhtemelen hiç duymadığınız yemeklerin tarifleri, bulunamayan gıda maddeleri üzerine dilden dile dolaşmış Sovyet fıkraları ve bu uçsuz bucaksız ülkenin tarihine yön vermiş kişilere dair komik anekdotlar tat katıyor.
“Anya von Bremzen’in daima açlık sınırındaki bir süpergüçte geçen büyüme destanı hem çok eğlenceli hem de yürek parçalayıcı.” Time
Hobbit
Bir İngiliz Edebiyatı Profesörü olan J.R.R. Tolkien bundan yaklaşık yetmiş yıl kadar önce dünyaya bir kitap hediye etti. Bu kitapla birlikte insanlar ilk defa hobbit denen ahaliyle karşılaşıyordu. Cücelerden bile kısa boylu, yemeye, içmeye ve eğlenmeye düşkün, iyi yürekli, mutlu ve kendi küçük köylerinde her tür maceradan uzak yaşayan bir ahaliydi hobbitler. Ta ki büyücü Gandalf onları ziyaret edene kadar.
“Hobbit”, diğer hobbitlerden aslında hiç de farklı olmayan bir hobbitin, Bilbo Baggins’in fantastik maceralarından oluşuyor. Bilbo Baggins, büyücü Gandalf ve cücelerle birlikte, cücelerin hazinesini kötü ejderha Smaug’dan geri almak için aslında hiç de istemediği bir yolculuğa çıkar. Ama yine de hobbitin içinde henüz keşfedemediği maceracı bir yan vardır ve yolculuk ilerledikçe Bilbo Baggins kendi cesaretinin ve gücünün farkına varmaya başlar.
Tolkien’in aslında çocuklar için kaleme aldığı “Hobbit”, çok geçmeden yetişkinlerden, özellikle de 60’ların asi gençliğinden büyük ilgi gördü. Bunun üzerine Tolkien hobbitlerin, elflerin, cücelerin ve insanların goblinler, troller, kurtlar ve her tür kötü ve çarpık yaratıkla olan mücadelesini anlatmaya devam ederek “Yüzüklerin Efendisi”ni yarattı. Bugün “Hobbit”le birlikte “Yüzüklerin Efendisi” fantastik edebiyatın kült eserleri arasında yer alıyor.
Ayaklı Kütüphaneler
Dursun Gürlek, Ayaklı Kütüphaneler isimli eserinde bize, hakiki kitap âşıklarını ve “ayaklı kütüphane”, “canlı kitap” gibi deyimlerin hakkını veren, kafasında kütüphane taşıyan, kitapların kadrini kıymetini bilen âlimlerin hayatlarını ilginç anekdotlar eşliğinde anlatıyor.
Bu kitabı okuduktan sonra “yıldızları konuşturan âlim”le, “kafasının içi müdürlüğünü yaptığı kütüphane kadar zengin olan hoca efendi”yle, “ölüleri dirilten ve mezarlıklara hayat veren biyografi bilgini”yle, “kahvelerde ders veren ünlü tarihçi”yle, “Osmanlı arşivi belgelerini Bulgarların elinden kurtarmak için çırpınan, akmayan çeşmeleri görünce gözyaşı akıtan muallim”le, “Fransız işgal komutanını kütüphanesinden kovan Hafız-ı Kütüp”le ve “kitapların ve kitapçıların şeyhi kabul edilen sahhaf”la tanışacaksınız.
Bu çalışmayla kitabın, kütüphanenin ve kültür tarihimizdeki “ayaklı kütüphaneler”in gizemli dünyalarına yolculuk yapma fırsatını yakalayacaksınız…
The Mysterious Flame of Queen Loana / Kraliçe Loana’nın Gizemli Alevi
“Yaş, bellek ve nostalji. Bu kez Umberto Eco hiç olmadığı kadar iğneleyici ve çağdaş.” Times
“Kraliçe Loana’nın Gizemli Alevi, bir yaşamöyküsü değil, bir kuşağın anılarından oluşmuş bir kitap. Masallarla, yazınsal alıntılarla ve halk şarkılarının sözleriyle harmanlanmış bir öykü. Miki Fare, Mandrake, Mussolini ve göğüsleri çıplak Josephine Baker… İkinci Dünya Savaşı yılları İtalyası’yla ilgili her şey.” La Stampa
Dünya Yeraltı Erotikasının Tarihi
Dünya yeraltı erotikası Türkiye’de ve Türkçe’de pek fazla bilinmeyen bir konudur. Bu kitap gerek roman ve hikaye, gerekse film olarak bu erotika literatürünü ele alan ilk kitaplardan birisidir.
Erotika 20. Yüzyılın ortalarına ve cinsel devrime kadar, hep gizli ve yeraltında, ulaşılmaz olarak kalmıştır. Bu kitaplar hep illegaldir ve toplatılmıştır.
Uzak Doğu’da bu çeşit erotika ve yastık başı kitapları yüzyıllarca serbestken, Batı ahlakı cinsel literatüre hep bir kilit vurmuş, onu yer altına itmiştir. Bu nedenle de bu literatürde pek çok parafili ve yanlış eğilimler yeşermiştir.
Kitapta bu ekstremlerin ve 2500 yıllık yeraltı erotikasının örneklerine ve bilimsel-tarihi analizlerine yer verilmiştir. Bu tarzda bu kitap türünün ilk ve tek örneğidir. Kitabın hedefi Türkçe’de hiç bilinmeyen yabancı erotika literatürü konusunda ve bu yazıtların tarihsel önemi hakkında Türk okuruna kısa bir fikir vermektir.
The Life and Zen Teachings of Shunryu Suzuki – [Shunryu Suzuki’nin Hayatı ve Zen Öğretileri]
Shunryu Suzuki, sayısız okuyucu tarafından modern ruhani klasik Zen Mind, Beginner’s Mind’ın yazarı olarak bilinir. Bu en etkili öğretmen, herhangi bir Zen ustasının Batı’da yayınlanan ilk tam biyografisi. David Chadwick, samimi ve sürükleyici anlatımını oluşturmak için Suzuki’nin kendi sözlerinden ve öğrencilerinin, arkadaşlarının ve ailesinin anılarından yararlanıyor. Araya Suzuki’nin konuşmalarından daha önce yayınlanmamış pasajlar serpiştirilmiş olan Crooked Cucumber, ruhun gerçekçi bir yaşamını çağrıştırıyor. Suzuki ile birlikte “dağlar, ağaçlar ve taşlarla pratik yapmanın ve kendimizi bu büyük dünyada bulmanın” bir yolunu bulabiliriz.
Sen Aydınlatırsın Geceyi
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük şairi ve oyun yazarı olarak değerlendirilen William Shakespeare, tiyatro oyunları ve şiirleriyle insan doğasındaki her türlü duygu ve çatışmayı belleklerde yer eden ünlü deyişleriyle dile getirdi.
450. Doğum Yılında onun şiirlerinden ve oyunlarından en ünlü bölümleri Cevat Çapan seçti.
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru
Dragonriders of Pern
Dragonriders of Pern, öncelikle Anne McCaffrey tarafından yazılmış bir bilim kurgu/fantastik roman ve kısa öykü serisidir. Dizi, yaşamın lordlar (feodal kontlar veya baronlar), ambarlar (köyler/kasabalar), zanaatkârlar (ortaçağ Alman zanaatlarına (Zunft) çok benzeyen bir meslekler sistemi) ve ejderhalarla sanayi öncesi bir toplum olarak sunulduğu hayali Pern gezegeninde geçiyor.