• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Müslümanların Rönesansa Katkısı

Batı kaynaklı eserlerden beslenen toplumlarda, kendi birikimleri ve potansiyelleri hakkında olumsuz düşünceler egemendir. Onları besleyen kaynaklardan İslam ancak bir parantez veya dipnot olarak yer alır. Onlar da kendilerini ‘’kendileri’’ olarak değil, orada yer aldıkları gibi, yani dünyanın sığıntıları, edilgen varlıklar, ya da yaşam hakkı olmadığı halde Batı’nın lütfuyla buna kavuşmuş kimseler olarak algılamaya başlarlar. Kuşkusuz bu duruma gelmiş bir toplum donmuş, kurumuş, artık canlılığını yitirmiştir. Bu halde kaldığı sürece, ne kendinse faydası vardır. Nede kimseye verecek bir şeyi …

Halbuki Batı, İslam dünyasından çok şeyi ödünç almış ve aldıklarından da büyük fayda görmüştür. Roberts, Dünya Tarihi adlı eserinde bunu pek çok kez vurgular. Hıristiyanlık aleminin ‘’kültürel gelişimini İslam’a borçlu’’ olduğunu belirtir ve ekler: ‘’Avrupa, ortaçağ’da başka hiçbir medeniyete İslam’a olduğu kadar borçlu olmamıştır.’’

Read More

Yaşamın Yükselişi

DNA nereden gelir? Bilinç nedir? Göz nasıl evrilmiştir? Nick Lane yeni bilimsel bilgilerle dolu hazine sandığını açıyor ve evrim tarihini yeniden inşa ediyor. Seksten sıcakkanlılığa ve ölüme on büyük icatla, doğanın dehasını çarpıcı bir anlatıyla ortaya koyuyor.

Londra University College’da biyokimyager olan Lane bu harika kitapta ilginç ve basit bir soru soruyor: Bildiğimiz haliyle Yeryüzü’nün ortaya çıkmasına yol açan büyük biyolojik icatlar nelerdir? Böyle on tane icat olduğunu savunan Lane her birinin evrimini inceliyor. Hiç şaşırtıcı değil, bu on icadın (hayatın kökeni, DNA’nın yaratılması, fotosentez, karmaşık hücrelerin evrimi, seks, hareket, görme, sıcakkanlılık, bilinç ve ölüm) her biri inceliklerle doludur, kökenleri ciddi tartışmalara uzanır. Lane, en yeni bilimsel sonuçlardan yola çıkarak, neler hakkında kesine yakın bilgiler olduğunu, nelerin akla yatkın çıkarımlar olduğunu birbirinden ayırarak her icadı bilimsel olarak ustalıkla açıklıyor. Zaman zaman sarsıcı, ama zorlayıcı bilgiler sunuyor.

Read More

Mısır ve Antik Yakındoğu’nun Kültür Tarihi

Kendisini insanlığın “spiritüel” geçmişine odaklanmış bir zihin arkeoloğu olarak tanımlayan büyük kültür tarihçisi Egon Friedell’in ilk kez 1936’da Zürih’te yayınlanan bu görkemli yapıtı, yazarın trajik ölümüyle yarım kalan üç ciltlik bir proje olarak tasarlanmıştı.

Uygarlığın kadim köklerinden modern tarihe uzanan yapıtında Friedell, insanın kendisini çevreleyen maddesel dünyayı biçimlendirirken kozmik bir anlam evreni de yarattığı temel savını yorulmadan izliyor. İnsanoğlunun evrensel mirasını bir bilinç ve yazgı ortaklığının insancıllığıyla öykülüyor. İnsanın, yarattığı teknik ve estetik uygarlığın geçmişindeki köşe taşlarını, insanlığın evrensel özgürlük ve yaratma ukdesinin bugüne bağlandığı kesitteki keskinliği, parlaklığı ve canlılığıyla gözler önüne seriyor. Kültür tarihi çalışmalarının engin başyapıtlarında biri.

Read More

1890’larda İstanbul

ABD’li edebiyatçı Francis Marion-Crawford (1854-1909), köşesiyle bucağıyla, sokaktaki insanlarıyla bambaşka bir İstanbul anlatıyor.
İnsanların ev ve sokak hayatlarından yeme içme alışkanlıklarına, Kapalıçarşı’daki alışveriş âdetlerinden Atpazarı’ndaki hayal kırıklıklarına pek çok şey..

Yaşadığı dönemde hak ettiği üne kavuşmuş bir edebiyatçı olan Crawford, göçüp giden kuşaklardan dinlediğimiz İstanbul’u, kendi gözlem gücünün ayrıntıcılığıyla da bezeyerek renkli bir tablo olarak, dostu Edwin Lord Weeks’in ülkemizde tanınmayan çizimleriyle sunuyor.

Read More

Osmanlı Döneminde İmamlar ve Bir İmamın Günlüğü

Osmanlı İmparatorluğunun her köşesindeki geniş yaygınlıkları yaygınlıkları yanında bir nüfus oluşturduğuna da şüphe olmayan imamların sosyal hayattaki etkinlikleri ve devlet organları içinde çeşitli vazifeler üstlendiği biliniyor. Bu bakımdan Osmanlı devrinde imamları idari mekanizmaya işlerlik kazandıran başlıca unsurlardan birini teşkil etmekteydiler.
            Kemal Beydilli Osmanlı Döneminde İmamlar ve Bir İmamın Günlüğü adlı çalışmasında, imam kavramını arşivlerimizdeki pek çok belgenin desteğiyle ele alıyor. İmparatorluk dönemindeki tablo ortaya konulduktan sonra geçmişin muhasebesi yapılıyor. Bir yönüyle de Cumhuriyet devrindeki köklü değişimin sebepleri gözler önüne seriliyor.
            Kitabın birinci kısmı imamlar, hatib, müezzin gibi cami görevlilerine dairdir. İkinci kısımda İstanbul’da Soğanağa Mahallesi imamının tuttuğu günlükler yer almaktadır. Soğanağa Camii imamının, kendi devrindeki siyasi gelişmeler, azil ve tayinler, mahallesinde olup bitenler ve ailesi hakkındaki kayıtlar Osmanlı mahalle hayatına ait ilginç hatıraları aktarması bakımından son derece önemli.

Read More

Kim Var İmiş Biz Burada Yoğ İken

Cemal Kafadar bu kitapta bir araya getirdiği dört denemede, on altıncı ve on yedinci yüzyıllar Osmanlı dünyasından oldukça mütevazı dört kişiyi ele alıyor: Babasından kalan arazi üzerindeki haklarını korumak için divan-ı hümayuna başvuran Mustafa adlı Yeniçeri; İstanbul’da günce tutan Seyyid Hasan adlı derviş; ticaret için gittiği Venedik’te ölen Ayaşlı Hüseyin Çelebi; rüyalarını kaleme alarak şeyhine mektupla gönderen ve bu yolla irşad edilmeyi bekleyen Üsküplü Asiye Hatun. Yazıların her biri ampirik malzemeye, Kafadar’ın arşivlerde ve yazma kütüphanelerinde bulduğu kaynaklara dayanıyor, ancak tarihçinin “uzak gözlüğü” saydığı yöntem, paradigma ve felsefe sorunlarıyla da uğraşıyor.

Kitabın genel tematiğini “Osmanlı’da birey” olarak adlandırabiliriz. Kafadar sunuşta, derlemenin mantığını anlatırken, özgün bir tarih felsefesinin nüvesini de ortaya koyuyor: “Aile, klan, cemaat, ümmet içinde erime halinden birey olma haline geçiş, diye özetlenebilecek çizgisel bir hikâye yok. Değişik zamanlarda ve bağlamlarda, kişilerin ben-lik algısının ve ferdiyetlerini yaşama biçimlerinin değişmesidir söz konusu olan. Kendilerini aşan yapılarla kâh uyuşarak kâh didişerek iç içe yaşayan insanların gelgitli hikâyesi.”

Yapı ile süreç ilişkisi, bilimsellik ile hikâye etme arasındaki bağlantı, “biz” ve “ben” olmanın ne anlamlara gelebileceği gibi birçok meseleyi ele alırken Osmanlı tarihi konusundaki ezberlerimizi bozarak, yeni baştan düşünmeye davet eden bir kitap.

Read More

Fikret Mualla Anılar, Resimler, Mektuplar

Bu kitap, bir dostun eski bir dostunu hatırlaması, hatırlatmasıdır. Hıfzı Topuz, 1950’lerin sonundan ölümüne dek dostluğunu paylaştığı Fikret Muallâ’yı anlatıyor. Araya ortak dostlarının anlattıkları, söyledikleri, tanıklıkları da giriyor. Kerem Topuz ise Fransa’daki öğrencilik yıllarında fotoğraflarını çektiği Fikret Muallâ tablolarıyla katkıda bulunuyor bu kitaba.
Ama yine de kitaba damgasını vuran kişi Fikret Mualâ. Arkasında bıraktığı anılar, resimler ve mektuplarla…
Renkli ve hüzünlü tabloların ressamının renkli ve hüzünlü anılarını dinleyecek, resimlerine, fotoğraflarına bakacak, mektuplarını okuyacaksınız bu kitapta. Ama en önemlisi bir dönemin, bir çevrenin ilişkilerine tanık olacaksınız.
“Fikret Muallâ, Anılar, Resimler, Mektuplar” Hıfzı Topuz’un kaleminden, Kerem Topuz’un kamerasından.

Read More

War of the Green Lanterns 1: Aftermath

“War of the Green Lanterns”in ardından, Green Lantern Corps evreni yeniden denetlemeye başlamak için kendilerini bir araya getirmelidir. Ancak Green Lanterns, bunu yapmanın hayal ettiklerinden daha zor olduğunu fark eder.

Read More