Star Trek Memories
Yaşayan bir pop kültürü efsanesi ve Amerikan film ve televizyonunun en kalıcı yıldızlarından biri olan William Shatner sonsuza kadar Enterprise yıldız gemisinin kaptanı James T. Kirk rolüyle anılacak. Star Trek Memories, Shatner’ın son bölümün yayınlanmasından on yıllar sonra filmler, kitaplar ve yan diziler sunmaya devam eden efsanevi dizinin klasik perde arkası görüntüsüdür. 1966’daki ilk yayınından tüm yayını boyunca sallantılı reytinglerden muzdarip bir televizyon fenomeni olan Star Trek, yine de dünya çapında milyar dolarlık bir endüstri haline geldi. Lansman sırasında gemide olan Avid Trekker’lar ve daha sonraki Trek enkarnasyonlarının hayranları, James Kirk’ün kendisinden bu ufuk açıcı, son derece büyüleyici “kaptanın günlüğü” ile çok sevinecekler.
Ara Güler – Aphrodisias 1958
Aydın’ın Geyre beldesinde bir baraj açılışı için bölgeye gazeteci olarak giden ve dönüşte yolunu kaybeden Ara Güler, bir köyden geçerken köylülerin tarihle içiçe yaşadığını görür. Köyde yaşayan insanlar tarafından Roma sütunları ve mimari parçaları hala kullanılmaktadır. Köyde yer alan her türlü mimari yapı, Roma dönemi eserlerini de barındırmaktadır. Tarihi lahitler bile üzüm şırası süzmek için kullanılmaktadır ve köyün her yeri tarihi eserlerle doludur.
Ara Güler, şaşkınlık içinde bu güzelliklere baktıktan sonra köyün çeşitli yerlerinden onlarca fotoğraf çeker ve İstanbul’a döndükten sonra bu bölgeyi araştırmaya başlar. Fakat hiçbir bilgiye ulaşamaz. Çektiği fotoğrafları çeşitli kuruluşlara gönderir fakat beklediği ilgiyi bulamaz. Ara Güler, ilk olarak siyah beyaz fotoğrafları Architectural Review dergisine, sonra Horizon dergisinden gelen talep üzerine de renkli fotoğrafları Horizon dergisine gönderir. Bu yolla dünya basınına dağıtılan fotoğraflar bir anda büyük yankı uyandırır. Amerika’dan gelen arkeologlar Geyre’de araştırma yapmaya başladıklarında burasının Roma İmparatorluğu’na ait, tarihi MÖ. 500’li yıllara dayanan ve ismini tanrıça Afrodit’ten alan Aphrodisias antik kenti olduğu anlar.
Modern Art: 19. ve 20. Yüzyıllar
Denemenin ustası olarak kabul edilen Meyer Schapiro, Bireysel sanatçıların (Cézanne, Picasso, Mondrian ve Seurat) incelemelerinin yanı sıra modern sanat üzerine denemeler sunan bu koleksiyonunda zengin bir yazı çeşitliliği bulunmaktadır. Yine de Schapiro, en estetik analizlerinde bile, bireysel sanatçıların kahramanca çabalarını ve eserlerinin yapıldığı ve kabul edildiği kültürel bağlamları asla gözden kaçırmadı.
Dona Flor ve İki Kocası
Dona Flor ve İki Kocası, Latin Amerika edebiyatının usta ismi Jorge Amado’nun fantastik romana yeni bir soluk ve açılım getiren başyapıtı.
Çapkın, kumarbaz ve sorumsuz kocası Vadinho’nun bir karnaval eğlencesi sırasında ansızın ölmesiyle dul kalan Dona Flor merhum kocasına karşı karmaşık duygularla geçirdiği günlerin ardından kendini aşçılık okuluna ve öğrencilerine verir. Bir süre sonra, çevresindekilerin ısrarları sonucu tekrar evlenme fikrine ikna olan Dona Flor’un yaptığı ikinci evlilik doğaüstü olaylarla sarsılmaya başlarken, biri hayatta diğeri vefat etmiş olan iki kocası arasında kalır. Latin Amerika’nın büyülü gerçekçilik geleneğini sürükleyici bir aşk ve ihanet anlatısıyla harmanlayan Amado, Dona Flor ve İki Kocası’nda 20. yüzyılın unutulmaz eserlerinden birini sunuyor.
“Amado, hafızadan kolay kolay silinmeyen anlatılarıyla Latin Amerika’nın en yetenekli yazarlarından biri.” Albert Camus
Roma İmparatorluğu’nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi
Edward Gibbon’ın tarih yazımına en önemli katkılarından biri gerileyiş ve çöküş kavramını oturtması, bunu tanımlayış ve aktarış seklidir. Gibbon, Roma’nın gerileyiş ve çöküşünü bir problematik olarak ortaya koyup açıklamasıyla birlikte sonraki kuşakların farklı disiplinlerinde çalışan Roma’yı inceleyen bilim insanlarını da bu anlamda oldukça etkilemiştir.
Roma İmparatorluğu’nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihi, kelimelerin ve düşüncelerin tapınağıdır. Derinlikli ve müphem, garip ve beklenmedik köselerde zekâ ve ironinin görüldüğü, iyi değerlendirilmiş dipnotlarla bezenmiş hayranlık uyandıran bir eserdir.
Gibbon’ın yedi yıllık emeğini çöpe atmayı göze alıp çok defa yeniden yazma girişiminin ardından ilk cilt, basit bir rastlantının ötesinde devrimler için uygun bir iklimde, ABD Bağımsızlık Deklarasyonu’ndan altı ay önce 17 Şubat 1776’da yayınlandı.
İlk cildin yayınlanmasından iki ay sonra, Gibbon üvey annesine kendini şöyle övmüştür:
“Eserim oldukça iyi karşılandı, yazarlar, dünyaca ünlü kişiler ve hatta üst düzey kadınlar tarafından.”
Bir başka deyişle bu eser dünya çapında ilgiye mazhar olmuş, zamanını asan bir tesir bırakmış ve edebiyatımızın yeri sorgulanamaz görkemli bir klasiği haline gelmiştir.
Tohum ve Gıdanın Geleceği Üzerine Manifestolar
Vandana Shiva Carlo Petrini, Prens Charles, Michael Pollan, Jamey Lionette’den makaleler Tohum ve Gıdanın Geleceğine İlişkin Uluslararası Komisyon Tarafından hazırlanmış Manifestolar
‘’Neden tohum özgürlüğüne ihtiyacımız var? Neden tohum özgürlüğü için harekete geçmeliyiz?
Çünkü tohumları köleleştirmeyi amaçlayan çeşitli yasal teknolojik yapılar yürürlüğe girmiş bulunuyor. Eskiden insanların insanları alıp sattığı, onlara kendi mülkleri gibi sahip oldukları kölelik sistemi vardı. Bazı insanlar bunun iğrenç ve gayrimeşru olduğunu düşündüler ve bunun durdurulması için bir hareket örgütlediler. Şimdi bizim yeni bir hareket örgütlemek için, dünya üzerindeki yaşamın tümüyle köleleştirilmesini durdurmak için, geleceğimizin, özgürlüğümüzün tohumları için birlikte eyleme geçmemiz gerekiyor. Beş büyük şirket şimdiden dünya tohum kaynaklarının yüzde 75’ini ele geçirmiş durumda. Herşeyi ele geçirmelerine izin veremeyiz.
Gecegezen Kızlar
“Düşe kan yürüdü. Gecegezen Kızlar uzaklarda bir balkonda,
kendini asmış bir adamın rüzgârda kımıldayan, usulca sallanan karaltısını seçti. Kilisede bir mezzosoprano ses, bir ağıt söylüyordu.” Yersiz ve adsız eski masal kahramanlarının
birer öykü bireyi olarak çağımıza dönüşüdür. Gecegezen Kızlar. Özgürlüğü arama tutkusunun mutluluğa erişmeye baskın çıkışının şarkısı, değişen özlemieriyle eski masal kahramanlarının
günümüzdeki düşleridir.
Üç Sami Vazı-ı Kanun (Üç Sami Kanun Koyucu)
Avram Galanti, birçok konuda ve özellikle çalışılmamış alanlarda eser vermiş bir münevverdir. Galanti’nin Sami dilleri ve kültürü hakkında telif ve tercüme yoluyla ortaya koyduğu eserler, Türkiye’de alanlarının ilk numuneleridir. Üç Sami Vazı-ı Kanun (Üç Sami Kanun Koyucu), Galanti’nin bu tür eserlerinden biridir. Galanti, bu eserinde Hamurabi Kanunu, Eski Ahid ve Kur’an’ın çeşitli konularla ilgili hükümlerini bir araya toplayarak karşılaştırmıştır.
Keşfedilmemiş Benlik
Keşfedilmemiş Benlik sorgulayan bir kitap. Onu okurken, kendinizi dünyanın en büyük psikiyatristlerinden birinin yanında oturuyor ve insanın en önemli sorunlarından birisi üzerine söyleşisini dinliyor gibi oluyorsunuz.
Eylül
Eylül, Mehmet Rauf’un ilk psikolojik roman olarak Türk tarihine geçen romanı. Ayrıca bireyin öznel yaşantısını doğrudan konu alan ilk roman olarak da bilinir.
Romanda, Suad, Süreyya ve Necib üçlüsü arasındaki aşk-sadakat-evlilik üçgeninde, bu insanların ruhsal çözümlemesi yapılmıştır. Evli bir kadınla, kocasının yakın arkadaşı olan bir adam arasında yaşanan yasak aşk ve bunlardan habersiz kocanın ruhsal durumları, kadının ve erkeğin toplumsal rolleri, dönemi itibariyle cesur bir dille anlatılmaktadır.