Çingenelerin Kitabı – Tarihi Sosyolojik ve Antropolojik Bir Kaynak
“Çingenelerin Kitabı, Çingene olmayanlar için Çingenelerin dünyasını anlamaya dönük bir anahtar, Çingeneler içinse kendi öz evlatlarının alın teriyle yazılmış bir gurur vesilesidir. Bu kitabı yazmak için dökülen her damla ter, insanlığa ve kardeşlerime helali hoş olsun.” Ali Mezarcıoğlu Çingenelerin Kitabı; dünyanın, toplumun ve tarihin Çingenelerin gözünden anlatılması için bir başlangıç denemesidir… Çingenelerin Kitabı bir Çingene tarafından, Çingenelerin kavramları, Çingenelerin dünyaya bakış açısı ve değer yargıları merkeze alınarak yazıldı. Çingenelerin Kitabı’nın temel çıkış noktası; www.cingeneyiz.org sitesinde 4 yıla varan bir zaman süreci içerisinde geliştirilen, özgün bir bakış açısının derli toplu bir biçimde ortaya konulmasıdır. Bu bakış açısı sürekli yeni gözlem ve olgularla zenginleştirilerek bugünkü halini almış ve geniş kitlelerle paylaşılmıştır. Önyargılarla şekillenmiş sahte Çingene imajının peşinde olanlar bu kitapta aradıklarını bulamayacaklardır. Bu kitapta anlatılan barışçı bir zanaat medeniyetinin, evrensel bir insanlık kültürünün hikayesidir.
İstanbul’da Rock Hayatı
Bu çalışma 1993 yılında yapılmaya başlandı. İstanbul sokaklarında yürüyen insanların yavaş yavaş Rock’cı gençliği fark etmeye başladığı yıllarda birkaç yeni Rock Bar’ın açılması üzerine, bu tip oluşumun yeni bir toplumsal cemaati ortaya çıkarmaya başladığının habercisi oldu. Birkaç yıldır, derslerimde parçalanan toplum, cemaatleşmenin yeni boyutları, “enformel” gruplaşmalar vb. gibi marjinalleşen ve parça parça işleyen “yeni sosyalliklerden” bahsederken, bu gruplaşmaların aynı zamanda toplumun olduğu kadar kitle üzerinde kurulu olan siyasi partilerin de küçülmeye başladığını hissetmiştik. Büyük kentlerin merkezleşmeye başladığı Dünya-Ekonomi içinde yeni “hissiyat” biçimleri bu yeni grupları oluşturmaya başladı. Radyo kanallarından, televizyon programlarına kadar, her şeyin bir grup insan tarafından izlendiği, dinlendiği, moda olduğu bir ortamın içinde toplumun topyekün çözümlemesinin imkansızlığı ortaya çıkmaya başladı. Bazı sosyologların dikkat çektiği gibi, parçalanan toplumda ancak bu grupçukların çözümlenmesi mümkün olmaya başladı.
Hayata Hazır Gençler Yetiştirmek
Hayata Hazır Gençler Yetiştirmek; Gençlere, kendi kanatlarıyla uçabilmeleri, ilerideki iş hayatlarında duvara toslamamaları ve bu dönemin sorunlarıyla rahatlıkla başa çıkabilmeleri için, büyüme yolculuğu sırasında kazandırılması gereken donanımlar ve bu süreçte gençlerin nasıl desteklenip teşvik edileceği hakkında ebeveynler ve eğitimciler için rehber bir kitaptır.
Amerikan Sapığı
Patrick Bateman 26 yaşında, 80’li yılların Amerika’sında New York’ta yaşayan bir borsacıdır. Yakışıklı, iyi eğitimli ve zengindir. İyi giyinmeyi, iyi kulüplere gitmeyi, pahalı ve güzel kadınlarla birlikte olmayı, kokaini sevmektedir. Kadınları öldürmeyi sevmektedir, çocukları, köpekleri, dilencileri öldürmeyi sevmektedir. Tüketmeyi, yok etmeyi sevmektedir. Patrick Bateman’ın Wall Street’in gündüz yaşamındaki normal, gece hayatındaki sapkın yaşam tarzı, tüm yaşadıkları gerçek midir? Yoksa her şey Patrick Bateman’ın zihninde yaşattığı gerçekler midir?
Tek gerçek: O, Patrick Bateman; O, Dostoyevski’nin deyimiyle “Aramızda gün doldurmakta olan azap içinde bir ruh”; O, Amerikan Sapığı…
Okurken zihninizde fırtınalar estiren bir “zamane destanı”. 24 dile çevrilen bu kitap kadar ruhsal dünyayı siyaset dünyasıyla bütünleştireni az bulunur. Belki de bu yüzden bunu yüzyılımızın en önemli 100 yapıtı arasında sayanlar var. Okurken sarsılacaksınız.
Yavuz Baydar
Ellis, ‘Amerikan Sapığı’nda çağımızın şiddetinin derinliklerine iniyor. Benliğini işkence yoluyla ifade eden Bateman karakteri, hiçbir toplumun yüzleşmek istemeyeceği bir korku senaryosunun başını çekiyor. Çağımızın şiddet hevesini gözler önüne seren Ellis, tahammül etmekte zorlanacağı şeyleri okurun gözüne sokuyor, ve artık bunu yapan çok az yazar var.
Vanity Fair
Mutluluğun Mimarisi
Mutluluğun Mimarisi, Kuzey Avrupa mimarisinden Japon ve İslam mimarisine kadar dünyanın farklı yerlerinde ortaya çıkmış ve kabul görmüş mimari üslupları daha yakından tanımanızı, mimari ile felsefe, psikoloji politika gibi alanlar arasında daha önce hiç aklınıza gelmeyen bağlantılar kurmanızı sağlayacak. Bu kitabı okuduktan sonra evinizle, sokağınızla, en önemlisi de kendinizle ilgili düşünceleriniz tamamen değişecek.
Hatay Meyhanesi Defterleri
Hatay, İstanbul’da defteri olan tek meyhane belki de. Kendi ayinini kurmuş bir meyhane burası… Kitap; 1983’ten beri yazarların, ressamların, gazetecilerin yanı sıra rastgele halkın da uğrağı bu meyhanede, 12 yılda tutulan 11 cilt defterden (üç bin küsur sayfadan) kotarıldı. Hatay meyhanesinde, defter tutma geleneğini Cemal Süreya başlatmıştı. Bu defterlere bildik insanların yanında, hiç tanınmamış kimseler de içlerini dökmüşler: Efkâr sözleri, ilenmeler, coşku hezeyanları, şiirler, aforizmalar, meseller, desenler, resimler. Böylesi bir meyhane defterinin sayfalarına tanıklık, bir “tarih”e de tanıklık demek.
Gençler İçin Çağdaş Tarih
TÜSİAD tarafından 2002 yılında hazırlanan “Tarih” ve “Coğrafya” kitapları, Fransız HACHETTE ve Türk EPSİLON yayınevleri arasında yapılan Ortak Yayın Anlaşması sonrasında “Gençler için Çağdaş Coğrafya” ve “Gençler için Çağdaş Tarih” isimleri ile piyasaya sürüldü.
TÜSİAD tarafından, 2002 yılında, ortaöğretim düzeyinde çağdaş bir müfredat ve format örneği sunmak amacıyla “Coğrafya” ve “Tarih”kitapları yayınlanmıştı. Bu kitapların, “Dünya” ve “Avrupa” konularını işleyen bölümleri, Fransız Hachette yayınevinin ders kitaplarından tercüme ettirilmiş, “Türkiye” telif bölümleri ise Prof. Dr. Füsun Üstel ve Yrd. Doç. Dr. Ahmet Kuyaş’ın yayın yönetmenliğinde, 19 farklı akademisyen tarafından hazırlanmıştı. Kitaplar, öğretmen ve öğrenci çevrelerinde çok ilgi görmüş, ancak sınırlı sayıda basıldığı ve ücretsiz dağıtıldığı için piyasada beliren talebe cevap vermekte yeterli olamamıştı.
Hachette – Epsilon arasında imzalanan Ortak Yayın Protokolü sonrasında, Türk eğitim sistemine ders kitapları alanında yeni bir bakış açısı ve model getiren ve TÜSİAD tarafından “Çağdaş Yurttaş Üçlemesi” adıyla lanse edilen dizinin ilk iki kitabı “Gençler İçin Çağdaş Tarih” ve “Gençler İçin Çağdaş Coğrafya” adları altında yeniden yayımlandı.
13 Bankers: Wall Street Devralması ve Sonraki Finansal Erime
13 Bankacılar, yoğunlaşmış finansal gücün yükselişini ve bunun ekonomik refahımız için oluşturduğu tehdidi anlatıyor. Son otuz yılda, bir avuç banka olağanüstü derecede büyük ve kârlı hale geldi ve siyasi manzarayı yeniden şekillendirmek için güçlerini ve prestijlerini kullandı. 1990’ların sonunda, Washington’daki geleneksel görüş, Wall Street için iyi olanın Amerika için de iyi olduğu yönündeydi. Bu finans ideolojisi, son on yılda aşırı risk almayı üretti, muazzam bir balon yarattı ve nihayetinde yıkıcı bir finansal krize ve durgunluğa yol açtı.
Daha da dikkat çekici olanı, hem Bush hem de Obama yönetimlerinin krize verdiği yanıtlar – mega bankaları cömert koşullarla, anlamlı bir reform sağlamadan kurtarmaları – Wall Street’in kalıcı siyasi gücünü gösteriyor. En büyük bankalar, gelecekte davranışlarını değiştirmek için hiçbir teşvik olmaksızın daha güçlü ve daha kesin olarak “batamayacak kadar büyük” hale geldiler. Bu sadece başka bir mali krize, başka bir hükümet kurtarma paketine ve ulusal borcumuzda başka bir artışa zemin hazırlıyor.
Alternatif, Wall Street’in gücüyle doğrudan yüzleşmektir; bu, büyük bankaları parçalamak ve kendilerini yeniden bir araya getirememeleri için banka büyüklüğüne katı sınırlar koymak anlamına gelir. İyi haber şu ki, Amerika bu savaşı daha önce Thomas Jefferson’un Amerika Birleşik Devletleri’nin First Bank’ına karşı (başarısız) kampanyasından Teddy Roosevelt’in güvenini sarsmasına ve 1930’ların Franklin Delano Roosevelt tarafından çıkarılan bankacılık düzenlemelerine kadar farklı biçimlerde verdi. . 13 Bankers, finans sektörüyle neden bu son hesaplaşmayla karşı karşıya olduğumuzu ve Amerika için neyin tehlikede olduğunu açıklıyor.
Çılgın Nar Ağacı – Odisseus Elitis
Doğduğu Girit, ailesinin memleketi Midilli ve öğrenciliğinden ömrünün sonuna kadar yaşadığı Atina üçgenindeki güneşli dünya, kısacası Doğu Akdeniz ve Ege, köklü şiir geleneği ve yaşadığı çağın zengin yaşantısıyla, Elitis’in esin kaynağı ve cenneti olarak yapıtlarına yansımıştır. Nobel Ödüllü şairin Yönelişler adlı ilk kitabındaki şiirlerinden Ağıt ve Acılar Haftası’ndaki son şiirlerine kadar Ege’nin renklerini ve canlılığını çarpıcı imgelerle dile getiren eşsiz lirizmi, aynı zamanda onun özgürlük ve yaratıcılık kavramlarına duyduğu tutkuyu da dile getiren bir yaşama şenliğidir. Çılgın Nar Ağacı başlığı altında bir araya getirilen bu şiirler Elitis’in değişik dönemlerindeki çok yönlü yaratıcılığının ve kendine özgü iyimserliğinin seçkin örnekleri olarak değerlendirilebilir
Uyandığında
Uyandığında, yakın bir gelecekte, din devleti haline gelmiş bir ABD’de geçiyor. Suç işleyenlerin ten renklerinin, vücutlarına verilen bir virüsle değişime uğratıldığı ve bu kişilerin toplum içinde birer utanç simgesi olarak yaşamak zorunda bırakıldıkları bir gelecek bu.
Romanın kahramanı Hannah Payne, evlilik dışı ilişki yaşayıp kürtaj yaptırdığı için on altı yıl boyunca bir “Kırmızı” olarak yaşamaya mahkûm edilir. Ailesi tarafından reddedilen Hannah’yı, dini eğitim merkezlerinden düzen karşıtı eylemci grupların sığınaklarına uzanan macera dolu bir yolculuk beklemektedir. Çıktığı bu yolculukta Hannah çocukluğundan beri kendisine dayatılmış bütün fikirlerle hesaplaşacaktır. Kürtajın yasak olduğu ve en büyük baskıyı kadınların gördüğü bu totaliter dünyayı Türk okuyucusu çok iyi anlayacaktır.”
Hillary Jordan, Uyandığında’da bizi belirsiz ama pek de uzak olmayan bir geleceğe götürüyor. Dünyanın geldiği bu yeni noktada, eski gücünden çok uzak, atom bombası felaketini yaşamış ve en önemlisi de din devletine dönüşmüş bir ABD’ye uğruyoruz. Üstelik bu yeni dünyadaki tek tehlike totaliter rejimler ve küresel savaş tehlikesi de değil. Yeni salgın hastalıklar insanlığın geleceğini tehdit etmekte, kadınları kısır bırakan bir virüsün yol açtığı salgından sonra çıkarılan “Yaşamı Koruma Yasaları” sebebiyle ABD’de kürtaj artık cinayet sayılmaktadır. Hillary Jordan’ın hayal ettiği karanlık gelecek bununla da bitmiyor. Suçlular eski cezalandırma yöntemleri yerine, vücutlarına verilen virüslerle derilerinin rengi değişime uğratılarak cezalandırılıyorlar. “Renkliler” diye anılan bu kişiler önce tek kişilik bir hücrede bir süre tutulup tüm hareketleri televizyonlarda gösterildikten sonra birer utanç simgesi olarak dışarıdaki dünyaya bırakılıyorlar. Toplum tarafından dışlanan ve gettolarda yaşamak dışında seçeneği olmayan “Renkliler” genelde radikal grupların saldırılarına maruz kalıyor ve çoğu da çareyi hayatlarını sona erdirmekte buluyor.Koyu Hıristiyan bir ailenin iki kızından biri olarak, nasıl konuşacağından ne giyeceğine kadar hayatıyla ilgili bütün kararları ailesi tarafından verilen ve baskı altında yetişen Hannah Payne’in hikâyesi işte böyle bir dünyada geçiyor. Evlilik dışı ilişki yaşayan ve kürtaj yaptırmak dışında hiçbir seçeneği kalmayan Hannah, her şey ortaya çıkınca on altı yıl boyunca bir “Kırmızı” olarak yaşamakla cezalandırılır. Ailesi tarafından reddedilen Hannah’nın tehlike ve macera dolu yolculuğu tam da bundan sonra başlar. Dini eğitim merkezlerinden düzen karşıtı örgütlerin sığınaklarına, Amerika’nın ıssız ve tekinsiz otoyollarından illegal kürtaj yaptırılan karanlık odalara uzanan bu heyecan dolu yolculukta Hannah kadınlık, cinsellik, aşk ve inanç hakkında kendisine dayatılmış bütün fikirleri sorgulayacaktır.
Hillary Jordan, ABD’de büyük ilgi gören Uyandığında’da iki şeyi birden başarıyor: Hem heyecanın bir an bile düşmediği bir macera ve yol romanı; hem de düşündürücü bir distopya yazıyor. Uyandığında, din ve siyaset arasındaki sınırlar ortadan kalktığında ve devlet, vatandaşlarının yaşamları üzerinde sorgulanamaz bir güce sahip olduğunda neler yaşanabileceği üzerine akıllardan çıkmayacak bir roman.