Patrick Bateman 26 yaşında, 80’li yılların Amerika’sında New York’ta yaşayan bir borsacıdır. Yakışıklı, iyi eğitimli ve zengindir. İyi giyinmeyi, iyi kulüplere gitmeyi, pahalı ve güzel kadınlarla birlikte olmayı, kokaini sevmektedir. Kadınları öldürmeyi sevmektedir, çocukları, köpekleri, dilencileri öldürmeyi sevmektedir. Tüketmeyi, yok etmeyi sevmektedir. Patrick Bateman’ın Wall Street’in gündüz yaşamındaki normal, gece hayatındaki sapkın yaşam tarzı, tüm yaşadıkları gerçek midir? Yoksa her şey Patrick Bateman’ın zihninde yaşattığı gerçekler midir?
Tek gerçek: O, Patrick Bateman; O, Dostoyevski’nin deyimiyle “Aramızda gün doldurmakta olan azap içinde bir ruh”; O, Amerikan Sapığı…

Okurken zihninizde fırtınalar estiren bir “zamane destanı”. 24 dile çevrilen bu kitap kadar ruhsal dünyayı siyaset dünyasıyla bütünleştireni az bulunur. Belki de bu yüzden bunu yüzyılımızın en önemli 100 yapıtı arasında sayanlar var. Okurken sarsılacaksınız.
Yavuz Baydar

Ellis, ‘Amerikan Sapığı’nda çağımızın şiddetinin derinliklerine iniyor. Benliğini işkence yoluyla ifade eden Bateman karakteri, hiçbir toplumun yüzleşmek istemeyeceği bir korku senaryosunun başını çekiyor. Çağımızın şiddet hevesini gözler önüne seren Ellis, tahammül etmekte zorlanacağı şeyleri okurun gözüne sokuyor, ve artık bunu yapan çok az yazar var.
Vanity Fair