Ki Enerjisi
Bugün teknoloji hayatımızın her alanına girmiştir. Daha da etkileyici makinelerin gelişimiyle bu süreç devam etmekte, bilgisayarlar insan gücünü gereksiz kılmaktadır. Bilimin bu kadar ilerlemesine rağmen kendi potansiyelimizi anlamak ve kendi iç varlığımızı, özümüzü görüp, kendimizin farkına varmak konusunda pek de yardımcı olamadığını görmekteyiz. Bunu bilimin bizim için yapmasını beklemenin anlamı yok. Her birimiz kendi gücümüzü ve doğamızı anlama sorumluluğunu almak zorundayız. Çin klasiği Saikontan’da insanlar, evrenin kendilerine verdiği sonsuz gücü unutarak kapılarda dilencilik yapan zavallılara benzetilir. Aikido’nun büyük ustası Koichi Tohei bu kitabında herkesin yapabileceği egzersizlerle kişisel Ki’nizi nasıl güçlendirebileceğinizi ve bunun dört temel prensibini anlatmakta ve resimlerle göstermektedir. Bu kitapta açıklanan dört temel prensibi öğrenen kişi, yalnızca kendi zihin ve bedenini bütünleştirmekle kalmayacak, aynı zamanda başkalarının bunu yapmasına nasıl yardımcı olacağını da öğrenecektir.
Gehlen’in Anıları / Alman ve Amerikan İstihbaratının Kurucusu
Bir Alman genarali olan Rinhard Gehlen, 1902 yılında Erfurt’da doğdu. Çözümleme ve planlama uzmanı, çok yetenekli bir matematikçi olarak ün salan Gehlen, Polonya savaşından sonra Harekat şubesine atandı. Harekat Şubesi Rusya Dairesi Başkanlığına (Ekim 1940), Doğu cephesindeki yabancı ordularla ilgili İstihbarat Dairesi Başkanlığına (1942) getirilip, Kızıl Ordunun genel saldırılarıyla ilgili raporlar düzenleyince Hitler’in gözünden düştü ve genel kurmaydan uzaklaştırıldı. (10 Nisan 1945). ABD birliklerine tutsak düşüp, arşivlerini onlara teslim etti ve eski arkadaşlarından elli kadarını içinde toplayan bir örgüt kurarak (1946) SSCB ile komünist ülkeleri incelemeye girişti (Adenauer başbakan olunca 1955), Gehlen örgütünü kendi hizmetine aldı ve Federal Almanya İstihbarat Servisine dönüştürdü. 1968’de emekliye ayrıldı. 1979 yılında Bergam Starberg’de öldü.
Uzaktaki Küçük Güneş Kuşları
Eski inanışlar, şeytan ormanı, kadınların sünnet edilmesi, fakirlik, petrol şirketleri, savaş, acı, umut, hayal kırıklıkları, hiçlik, umut, aitlik…
On iki yaşındaki Blessing için hayat oldukça keyifli ve kolaydı; ta ki babası annesini başka bir kadın için terk edene kadar… Blessing, işinden ayrılmak zorunda kalan annesi ve abisiyle birlikte Nijer Deltası’na, büyükannesiyle büyükbabasının yanına gider. Lagos’ta yetişmiş olan Blessing’i fakir, zorlu ve tehlikelerle dolu bir köy olan Warri’de hiç bilmediği bir yaşam beklemektedir ve buradaki yaşamında tutunduğu tek şey bilge büyükannesidir.
Blessing’in büyüleyici sesiyle kaleme alınan Uzaktaki Küçük Güneş Kuşları bir ailenin her şeye rağmen hayata tutunma çabasının anlatıldığı, zaman zaman gülünç, bazen dokunaklı ve ara ara da trajik bir hikâye… Dile gelen bu karakterleri asla ama asla unutamayacaksınız.
The Hamlet – William Faulkner
Faulkner’ın Snopes üçlemesinin ilk romanı olan Hamlet, hem klasik trajedinin ironik bir yorumu, hem de Güney’in savaş ve Yeniden Yapılanma sonrasındaki çöküşünün derinliklerine bir yorum. Snopes ailesinin bir zamanlar görkemli bir plantasyonun kalıntıları üzerine kurulmuş küçük bir kasaba olan Frenchman’s Bend’deki gelişini ve yükselişini anlatıyor. Flem Snopes – kurnaz, enerjik, karanlık kökenli bir adam – hızlı bir şekilde kurnazlığı ve kurnazlığıyla kasabaya ve insanlarına hükmeder.
Kayıp Arkadaş
Toplumların bunalım dönemleri olur.
Korkunun, kaygının hüküm sürdüğü, nostaljinin galip geldiği, merhametin unutulduğu, anlama çabasının yerini karşılıklı suçlamanın aldığı, hemen herkesin “biz ve onlar” çerçevesine yerleşip “bütün”ü kaybettiği zamanlar.
Yani radikal bir empati gereken zamanlar.
İşte böylesi zamanları, psikiyatri profesörü Kemal Sayar, incelikli ve derinlikli yorumlarıyla, farklı noktalardan ele alıyor.
Adeta bizi bize açıklıyor.
Kayıp Arkadaş, dokunduğu her temayla düne, bugüne ve yarına konuşan bir kitap.
Goethe’nin ölürken, “Işık, daha fazla ışık!” dediği rivayet edilir. Dünyamız merhamet eksikliğinden can çekişirken, “Merhamet,daha fazla merhamet!” diye sayıklıyor incinen ruhlar… Yaşayanlar… Yaşadıkları için acıyı hâlâ hissedebilenler.
A Cappella
“sonuncu tekil şahıs şiirler yazıyorum
sabahları, tüy kadar hafif kelimeler,
duyulur duyulmaz sesler, bir gözüm kan
çanağı. Günün gerisi aheste adımlarla
geçiyor, akşam yaklaşırken kabarıyor
yeniden içim, akşam kan çanağı.
Benim asıl yurdum oysa gece: Sağlam
direklerin üstüne çatılmış karanlığın
dibinden sökün ediyor ağrılı sahneler.
Herkes uyuduğunda çıkıyorum dışarıya,
dışarı içeri dinlemiyor gece, öbür
gözüm kan çanağı.”
Ekonominin Kısa Tarihi
Sürükleyici ve eğlenceli bir ekonomi tarihi. Ekonomist deyip gözardı ettiklerimizin dünyaya yönelik kavrayışımızı nasıl değiştirdiğine şaşıracaksınız.
–Tim Harford, Money and the Undercover Economics
Ekonomiye yeni başlayanlar için mükemmel bir rehber. Kishtainny’nin Ekonominin Kısa Tarihi, ekonomi hakkında bilmek ve sormak istediğiniz her şeyi ayağınıza getiriyor. –Robert J. Shiller,
Nobel Ekonomi Ödülü sahibi
İnsan hayatının en önemli unsurlarından biri olan ekonomiye dair, derin fikirleri kolayca anlaşılır kılan bir tarih. –Charles Wheelan,
Naked Economics’in yazarı
Ekonomiden anlarım diyenler, daha iyi anlamak isteyenler, sohbetlerinden ekonomik konuları eksik etmeyenler, tam size göre bir kitap! –Robert H. Frank, The Economic Naturalist
Bizim Dünyamız
Dünyaca tanınan ve sayılan Zen üstadı, Nobel Barış Ödülü adayı Thich Nhath Hanh, bu kitabında hepimizi derin bir dinlemeye ve yaşayan her şeyle daha şefkatli ve dürüst ilişkiler kurabileceğimiz bir yolculuğa davet ediyor. Kendimizle, başkalarıyla ve doğayla çatışmayı bırakmak için sevecenliğin, nezaketin, peşin hükümlerin ötesine geçmenin ve özen göstermenin bilgisini aktarıyor. “Gezegenimizi korumak ve ona iyi bakmak için her birimizin yapabileceği bir şey var. Çocuklarımız ve torunlarımızın geleceğini mümkün kılacak bir yaşam sürmeliyiz. Yaşamımız, verdiğimiz söz, aktarmak istediğimiz mesaj olmalı.”
Eros’un Istırabı
Düşünme ancak Eros’la artırılabilir. Düşünebilmek için bir dost, bir âşık olmuş olmak gerekir. Eros olmadan düşünce bütün canlılığını, bütün huzursuzluğunu kaybederek tekrara düşer, gerici bir hal alır. Eros Başka’ya duyulan arzuyla düşünceyi cesaretlendirir.
Narsisizm, sanılanın aksine, kendini sevmek değildir. Kendini seven özne, Başka’yla arasına kendi lehine işleyen negatif bir sınırlama getirir. Oysa narsisist özne sınırlarını net bir şekilde belirleyemez; kendisiyle Başka arasındaki sınırı bulanıklaştırır. Dünya narsisiste sadece kendi anıştırmalarının gölgesinde görünür. Başkayı başkalığı içinde tanıma ve bu başkalığı teslim etme becerisi yoktur. Sadece kendini bir şekilde yeniden tanıyabildiği yerlerde anlam bulabilecektir. Aynı’nın Cehennemi’nden ancak arzuladığım ve beni büyüleyen bir Başka sayesinde, dostla, sevgiliyle, aşkla çıkabilirim.
İnsan Olmanın Psikolojisi
Üçüncü Güç adıyla tanınan Hümanistik Psikolojinin babası Abraham Maslow, “İnsan doğası ancak objektif ile sübjektif bir arada ele alındığında anlaşılabilir. Bireyin ne olduğunu değil, ne olabileceğini, ne gibi potansiyeller barındırdığını incelemek insan türünün mutluluğu ve geleceği açısından çok önemlidir” diyor. Maslow’un başını çektiği hümanist psikologlara dek bilimsel bakış, insanın eksikliklerine yoğunlaşıyordu, gücüne ve potansiyeline değil. Oysa Maslow’un inancına göre ruh sağlıığı anlaşılmadan ruh hastalıkları anlaşılamaz. Maslow’un yaklaşımında söz konusu olan, diğer teorilerin kökten reddi değil, farklı bakış açılarını bütünsel bir kavrayış haline getirmektir.