Žižek’e göre sahte şiddet-karşıtları var. Öznel şiddete karşı savaşırken nefret ettikleri durumun ta kendisini yaratan iki yüzlüler bunlar. Benzer bir şekilde, doğrudan şiddeti alt etmenin bir aracı olan dilin özünde bile bir şiddet yatar.
  
Şiddeti kesinkes kınamak, “kötü” bir şey olarak lanetlemek ideolojik bir operasyondur, bu operasyonla toplumdaki temel şiddet biçimleri görünmez kılınır. Batı toplumları şiddet türlerine büyük duyarlılık göstermesine rağmen bizi en vahşi şiddet biçimlerine karşı duyarsızlaştırır da. Üstelik bunu kurbanlara gösterilen insancıl sempati kisvesi altında yapar.
  
Žižek için acımasızlık olmadan sevgi güçsüzdür; sevgiyi meleksi kılan, patetik bir duygusallığın ötesine taşıyan şey sevginin acımasızlığı, yani onun şiddetle olan bağıdır. Sevgiyi “insanın doğal sınırlarının ötesine” yükselten şey işte bu bağdır.