Rus İhtilali’nden Hatıralar / 1917’den 1919’a | Ben Bir Işık Arıyordum
Abdullah Battal Taymas, bugünkü Tataristan topraklarında doğmuş Kazan’lı bir Türk münevveridir. Dünyayı derinden sarsan 1917 Bolşevik ihtilali, insanlığı yeni bir hercümerce sürükler. İnsanlar yeni bir maceranın eşiğinde hayallerinden bile geçmeyen olayların fırtınası içinde oradan oraya sürüklenip dururlar bir zaman. Bu fırtınada daha sonraki durulma esnasında ilkinden hiç te aşağıda kalmayan ihanetler çatışmalar korkaklıklar başlar. Pek tabi yiğitlik ve dostulklar da perçinlenir.
Abdullah Battal Taymas hatıralarında sadece kendi başından geçen fevkalede sürükleyici ihtilal yıllarının servenini değil bundan da ilginç olan Rusların Kazan Hanlığını yıkıp Türkistan’ın fetih tarihini, coğrafi yerleri etnolojisini ve topografyasını da anlatır. Bu uçsuz bucaksız Sibirya taygalarında müslüman ve hıristiyan ahalinin 1917 öncesi yapısını anlatırken okuyucuya pek çok etno-sosyolojik malzeme de sunar.
Rus İhtilali’nden Hatıralar’ın devamı niteliğinde “Ben Bir Işık Arıyordum”da, o dağdağlı dönem içinde kimileri bizim için meçhul kişi ve olayları, kimisi bildiğimiz ve tanıdığımızı sandığımız olay ve kişileri tarihin birinci dereceden tanığı olarak şahitlik eder.
Taymas “Ben Bir Işık Arıyordum” da, 1917 yıl ihtilalini hazırlayan Rus içtimai hayatı ile, Türk ve müslüman milletlerin siyasi çabalarıyla bu iyiniyetli çabaların ne denli basit, şahsi hesaplar yüzünden heba olup, Ruslara teslim olunduğunu açıklarken aslında 1990 sonrası yeni bir döneme giren Rusya Federasyonu ile Türk Dünyasının istikbaline dair meselere de ışık tutmuş olur.
Alkışlarla Geçen Yıllar “Hatırat”
Müziğin bir yolcusu vardır.
Müzikle uğraşan sanatçıların yaşamları bu yolda geçer. Ve bu yolculuk, her ülkede kendi “edebiyat”ını oluşturur. Müzik yolculuğu uzun, zor, tüketici, ama bir o kadar da bir yaşam kaynağıdır… Bu yüzden, gerçekten müziğe gönül vermiş bir insan asla onu başka bir şeyle paylaşamaz. Yaşamı pahasına da olsa…
Sadun Aksüt tam 50 yıldır Türk Sanat Müziğini düstlarıyla paylaşıyor. 50 yıldır müziğin devleriyle birlikte çalıp söylüyor. Radyoevi, gazino ve konser salonlarındaki müzisyenlerin, müziğin ve yankılarının tanıklığını yapıor. 1940’lı yıllardan günümüze uzanan bir Türk Sanat Müziği şöleni yer alıyor bu kitapta. Sanatçıların taş plaklardan dışarı çıkıp, seyircisiyle yüz yüze, göz göze, ruh ruha olabildiği, sahnelerin tozunu yuttuğu yılların bir tarihi bu kitap.
Sadun Aksüt’ün anılar derlemesi, belge, bilgi ve titiz bir arşiv çalışmasından oluşuyor.
İlk gazinolar, sahneye çıkan ilk kadın ve erkekler, sahnede ilkleri gerçekleştirenler; azmin yücelttiği isimler, yaşamın sillesini yemiş Türk Sanat Müziği sanatçıları vs… hepsi bu kitapta sahne alıyor…
“Alkışlarla Geçen Yıllar / Hatırat”ta, Türk Sanat Müziğinin 50 yıl içerisinde nereden nereye geldiğini ve sanatçıların yaşamöykülerini bulacaksınız. Kitap, Türk Sanat Müziğimizin olduğu kadar, müziğe emek vermiş bütün emekçilerin de “duygusal” tarihini içeriyor…
Intuitive Eating (Sezgisel Yeme)
İlk yayınlandığında, Sezgisel Yeme, diyet karşıtı yaklaşımında devrim niteliğindeydi. Hem beslenme hem de yeme bozuklukları alanında önde gelen sağlık uzmanları olan yazarlar, dinleyicileri vücut pozitifliği geliştirme hedefini benimsemeye ve kişinin yeme konusundaki içsel bilgeliğiyle yeniden bağlantı kurmaya – kalori sayımı ve diyetin diğer yönleri hakkında kendilerine öğretilen her şeyi unutmaya teşvik ediyor. kültür ve ağırlık damgalamanın zararları hakkında bilgi edinmek. Bugün, mesajları her zamankinden daha alakalı ve acil. Klasik en çok satan kitabın bu güncellenmiş baskısı ile Evelyn Tribole ve Elyse Resch dinleyicilere şunları yapmayı öğretiyor:
Yemekle yeni ve güvene dayalı bir ilişki kurmak için Sezgisel Yeme’nin 10 ilkesini takip edin.
Diyet kültürüne karşı savaşın ve diyet zihniyetini sonsuza dek reddedin
Yiyecek seçimlerinde tatmin bulun
Duygularına, bedenlerine ve kendilerine karşı nezaket gösterin
Bir yeme bozukluğunun yaralarını önleyin veya iyileştirin
Bedenlerine saygı duyun ve yiyeceklerle barışın – her yaşta, kiloda veya gelişim aşamasında
İlham ve doğrulama için vücut pozitif beslemelerini takip edin
47 Gün – Sultan Abdülaziz’in Avrupa Günlüğü
Saat dörtte top sesleri duyuldu. Bunlar hükümdarın Saltanat kayığı ile Dolmabahçe Sarayı’ndan ayrıldığının işaretiydi. Bu atışları Boğaz’ın iki yakasındaki gemiler ve istihkamlardan atılan top atışları takip etti. Dolmabahçe Sarayı önlerinde demirlemiş ve devrin en kıymetli harp gemileri olan firkateynlerden verilen ahenkli salvo cevapları ile şehir adeta yerinden oynuyordu. Bu sesler Al i Osman padişahının payitahtından ayrılmak üzere olduğunu bildiriyordu.
Adalar’a kadar koskoca deniz sahası vapur mavna çektiri kayık sandallarla dolmuştu. Yabancı sefaret mensupları sıra sıra dizilmişler Osmanlı sancaklarıyla donanmışlar gündüz olmasına rağmen havai fişeklerle padişahı uğurlu yorlardı. Aziziye uskurlu firkateyni ile birlikte Al i Osman Padişahına eşlik edecek Orhaniye adlı zırhlı firkateynin benzeri Rus donanmasında dahi bulunmuyordu.
Altı yüz yılı geçen Osmanlı Imparatorluğu’nun 36 Padişahı içinde Avrupa merkezlerine ilk ve son olarak giden tacidarın 47 günlük yolculuğunun anıları olayları dudaklarınızda tebessümler yaptıracak.
Gezide Osmanlı Sultanı Abdülaziz’in yanından ayrılmayan ve Avrupa’ya giden ekibin en yaşlısı olan İstanbul Şehremini Ömer Faiz Efendi tuttuğu günlüklerde padişahının sosyal anatomisini verirken Yeni Osmanlılar hareketini başlatan Namık Kemal Ziya Paşa Ali Suavi Mustafa Fazıl Paşa’nın Sultan’la ilişkilerinin bilinmeyen yönlerini anlatıyor. Bilimde teknolojide sanatta ticarette hızla yol alan Avrupa devletlerinin Osmanlı padişahına göz kamaştıran ve bütün dünyada çok geniş yankılar uyandıran bir ilgi gösterdikleri görülüyor. Bütün Avrupa’nın gündemini oluşturan bu gezi Paris’te başlayarak Almanya Belçika Avusturya ve İngiltere’ye kadar devam etti.
Şeyh Sait İsyanı ve Şark İstiklal Mahkemesi
Şeyh Said’i idama mahkum eden İstiklâl Mahkemesi Savcısı Süreyya Bey’in anıları, 1925 yılında Bingöl’de ortaya çıkan Şeyh Sait isyanı üzerine yayımlanmış eserler arasında en kapsamlı ve ilginç olanıdır.
Kitaptaki açıklama ve değerlendirmeler mahkeme dosyasında bulunan ifadeler, vesikalar ve soruşturma evrakı ile TBMM zabıtlarındaki konuşma metinlerine dayanmaktadır. Bu konuda çok sayıda eser ve araştırma bulunmasına rağmen, isyanın arka planı detaylarıyla ortaya koyanı yazılmamıştır. İsyandan otuz iki sene sonra kaleme alınan bu anılar hakkında yazarı şunları söylemekte:
“Bu kitap kaleme alınırken hiçbir şahsı, hiçbir camiayı, hiçbir muhiti şahsen kötülemek gibi gayri ahlaki ve çirkin bir zihniyet ve maksat asla hatır ve hayalimizden geçmemiştir.”
Karşılaştırılabilir ve denetlenebilir vesikalara ve ilginç gözlemlere dayalı bu kitap, olayın sağduyu ile değerlendirilmesi için gerekli sürenin okuyucu ve tarih açısından yeterince işlemiş olduğuna tanıklık etmektedir.
(Arka Kapaktan)
İçimizdeki Çocuk 2 – Geştalt Terapisi
Bu yapıtın yazarları ve Geştalt psikoterapisinin kurucuları Perls, Hefferline ve Goodman, Geştalt olgusunun, yaşama-yani, insanın düşüncesine, edimlerine, duygularına-özgün, bozulmamış, doğal bir yaklaşım olduğuna inanıyorlar. Geştalt Terapisi İçimizdeki Çocuk adlı yapıtın şu anda 3.baskısını yapmış olan birinci kitabında, yazarlar, farkındalığını genişletirerek kişiliğindeki, düşünüşündeki ve dilindeki ikiciliği sağaltması ve böylece ‘bütün’ bir kişi olması için, bireyin özkaynaklarını harekete geçirmesini amaçlayan kendi kendine terapi yöntemlerini betimliyorlar. Elinizdeki Geştalt Terapisi İçimizdeki Çocuk 2, normal ve nevrotik işlevselliği tanımlayıp incelemekte ve Freud’dan günümüze dek psikanalizin ussal ve dizgesel bir eleştirisini sunaktadır.
Kaptan – Marcel Desailly
“Bu kitap hayatlarımı anlatıyor. Bütün hayatlarımı: Fransız Desailly’nin; Afrikalı Desailly’nin; futbolcu Desailly’nin ve de daha özel olan, güzel olduğu kadar üzücü de olan benim hayatımı. Uzun bir zaman tümünü -bu siyah beyaz hazineleri- kendime sakladım; onları saklamak, korumak hatta daha da önemlisi onları anlamak istiyordum. Onların benim gerçek zenginliğimi ne ölçüde oluşturduğunu ölçmek için 15 senelik uzun bir futbolculuk kariyeri gerekti. Özellikle mesleğim sayesinde yıllardır iki ülkemin olması -Fransa ve Gana- hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak bir ayrıcalık.”
Marcel Desailly, Fransa Milli Takımı ve Chelsea’nin kaptanı.
On beş yıllık profesyonel kariyerinde, bir futbolcunun yaşayabileceği -ve hayalini kurabileceği- bütün şampiyonlukları yaşamış ender oyunculardan biri.
Bir özyaşamöyküsü çalışması olarak Desailly’nin kitabı, profesyonel bir sporcunun meslek yaşantısını bizim cağrafyamızda görmeye pek alışık olmadığımız boyutlarda yansıtıyor.
Gana’da, Arka’da tüm Afrika’da milyonlarca gencin kurduğu bir düşü hayata geçirmiş “Kaptan”.
Erkeğin Kutsal Kitabı – Sıradan Bir Erkek Nasıl Bir Don Juan Olur?
Bu kitap kadınların içsel doğasını, bilinçaltı kalıplarını, kendilerini yansıtış şekillerini ve erkeklere olan iletişimlerinde kullandıkları yöntemleri anlatmaktadır.Bu sayede bir kadınla ilişkiye girme sistemini temelden öğrenip anlayacak ve bunun üstüne kadınlarla olan iletişiminizi istediğiniz gibi güçlü bir şekilde kurabileceksiniz. Bu kitapta ezberlemeniz gereken bilgiler değil, anlamanız gereken sistemler, en kapsamlı ve işe yarar şekliyle size aktarılmaktadır. Bu teknikler kadınların duygu ve düşünce yapılarına göre şekillendirilmiştir ve kadınların bilinçaltındaki çekim düğmelerine basabilmeyi sizlere öğretecektir.
“Verdiğiniz paraya değer mi? Kesinlikle. Bu, sanırım bugüne kadar hayatımdaki en etkili şeydi. Kesinlikle hayatınız değişecek!”
-Veroxii-
Dr. Bedri Ruhselman – Anılar ve Yazılar
Bilim ile din arasındaki eksik halka olan spritüalizmayı olaylar, deneyler ve bilimsel kanıtlarla ele alan Dr. Bedri Ruhselman, spritüalizmanın kurucusu olan Allen Kardec’in misyonunu daha da ileriye götüren büyük bir görevlidir.
Türkiye’de ve dünyada değeri giderek daha iyi anlaşılmaya başlayan neo-spritüalizmin kurucusu olan Dr. Bedri Ruhselman’ın hayatının bilinmeyen ayrıntılarını öğrenmek ister misiniz?
Peki, değişik konular hakkında yazdığı yazıları merak ediyor musunuz?
Eğer öyleyse, bu eser sizin için bir başvuru kitabı olacak.
Nail | Keçili Ailesi’nin Üç Kuşak Trajik Öyküsü
KEÇİLİ AİLESİNİN YÜKSELİŞİ VE DÜŞÜŞÜ
DEDE YENİBAHÇELİ NAİL…
İttihat ve Terakkinin ünlü fedailerinden Teşkilat ı Mahsusanın kurucu komutanlarındandı. “Mustafa Kemale suikast” suçlamasıyla yargılandı ve asıldı.
BABA NADİR NAİL KEÇİLİ…
Celal Bayar ve Adnan Menderesin arkadaşı Demokrat Partiye yakın ünlü bir işadamıydı. 27 Mayıs darbesinin ardından ofisinde kendini astı.
TORUN REKLAMCI NAİL KEÇİLİ…
Kasırga Operasyonunda “hortumcu” ilan edilip Ankara Ulucanlar Cezaevine atıldı. Tutuklu kaldığı cezaevinin avlusunda tam yetmiş dört yıl önce dedesi Yenibahçeli Nail Bey asılmıştı.
İREM BARUTÇUDAN OSMANLIDAN CUMHURİYETE ÜÇ KUŞAK KEÇİLİ AİLESİNİN NEFES KESEN ÖYKÜSÜ…