Monthly Archives: Eylül

80’li yıllardan itibaren Tonia Modleski, Jeanice Radway, len Agg gibi kimi kültür eleştirmenlerinin öncülüğü sayesinde açık bir değişim gözlenmeye başlanır. “Kadın ve Popüler Kültür” adlı derleme de işte bu değişimin gerek kapsamını ve yönünü sergilemek gerekse kadın ile popüler kültür arasındaki ilişkiyi anlamak açısından pekçok konunun birarada tartışıldığı bir kitap…

İçindekiler

Lana Rakow: Popüler Kültüre Feminist Yaklaşımlar: Ataerki’nin Hakkını Teslim Etmek
Andreas Huyssen: Kadın Olarak Kitle Kültürü: Modernizmin “Öteki”si
Janice Radway: Yorumlayıcı Topluluklar ve Değişen Okuryazarlıklar: Sevda Romanı Okumanın İşlevi
Anne Cranny-Francis: Feminist Gelecekler: Bir Tür İncelemesi
Cathy Shwintenberg: Madonna’nın Postmodern Feminizmi: Marjinallerin Merkeze Taşınması

Chrysalids, yıkıcı bir küresel nükleer savaşın ardından gelecekte geçiyor. Romanın genç kahramanı David, genel olarak “suçlar” olarak sınıflandırılan sapmalardan herhangi bir sapmaya karşı sürekli tetikte durumda bulunan, birbirine sıkı sıkıya bağlı bir dini ve genetik köktendinciler topluluğunda yaşıyor. ” ve “küfürler”. Suçlar, herhangi bir şekilde olağandışı olan bitki ve hayvanlardan oluşur ve bunlar ilahiler eşliğinde alenen yakılır. Küfürler insandır – ne kadar önemsiz olursa olsun herhangi bir anormallik belirtisi gösterenler. İnsan toplumundan kovuldular, yetkililerin dediği gibi hiçbir şeyin güvenilir olmadığı ve şeytanın işini yaptığı vahşi bir ülkede yaşamak için kovuldular.

İlk başta onları pek sorgulamaz, ancak katı dindar babası ve katı bir şekilde itaatkar annesi halasını bebeğini terk etmeye zorladığında şok olur. Kendisinin de sıra dışı olduğunu, kendisini ölüme mahkûm edebilecek ya da şimdiye kadar hayal bile edilemeyen yeni bir özgürlük dünyası ile tanıştırabilecek bir güce sahip olduğunu fark etmesi biraz zaman alıyor.

Chrysalids, klasik bilim kurgu çağından mükemmel bir şekilde tasarlanmış ve inşa edilmiş bir eserdir.

…Ertem Eğilmez karşımızda konyağını yudumluyordu. Bütün mesele dramatik yapı! Dramatik yapı! diye bağırdığını hatırlıyorum. Hepimiz neden bahsediyor diye boş boş birbirimize bakmıştık. Dramatik Yapıyı, Karakteri, Önermeyi, Çatışmayı, bir filmin helezonik bir yapıda geliştiğini ilk defa Ertem (Eğilmez) Ağabey’le olan sohbetlerimizden hatırlıyorum.

Dramatik yapıyı, karakteri, önermeyi, çatışmayı, bir filmin helezonik bir yapıda geliştiğini ilk defa Ertem Eğilmezle olan sohbetlerimizden hatırlıyorum.Onun elinde bir kitap vardı; Lajos Egrinin Piyes Yazma Sanatı. Bu kitabı Atilla Özdemiroğlu Türkçeye çeviriyordu. O güne kadar Amerikan filmlerinin Türkçe adaptasyonlarının hakim olduğu Türk Sineması, yeni yeni özgün senaryo yazarlarıyla karşılaşıyordu. Biz de kendi senaryomuzu kendimiz yazacaktık ve bilmemiz gerekiyordu: Senaryo Nedir?
Sinan Çetin

Yaşam düşlerin bazen serin bazen de sıcak yataklarında demetlerce uykular satın almaktır ve bunları için için işleyip mutlu oyunlar ve oyuncaklar yaratmaktır. Düşlerin anaforlarında dönmektesin ve şarkılar dinlemektesin Tanrı’nın evinden gelen. Ulaştığın nokta, sonsuz maviliğin büyük bir meşale gibi yandığı ve her şeyin başlayıp bittiği yer olacak. Ak bulutlardan sağılan yağmurlar gibi kutsallaşıp özgürleşeceksin uykudaki bedenin gözlerini açtığında. Geçmişin tüm canlılığı ruhunun bahçesine gelecek ve sana ait olanı seçeceksin içinden. Doygun bir derinlik duyarak kalbinin çalar saatinde ve uyandırarak karanlıkta boğulup kalmış sürüngen alemi taşıl evlerinden. Sustu. Az bir zaman sonra nehir, içinde süregiden bütün yaşamlarla birlikte yelken bezinden heybenin derin ve sonsuz kuyusuna doğru çekilmeye başlamıştı. Mavi ışık topu büyüdü büyüdü ve en son noktaya geldiğinde havai fişekler gibi patlayıp dünyanın dört bir yönüne saçıldı. Kuzey rüzgarları esiyordu mavi ufka doğru Elmas Sırtlı Çıngıraklı Yılan’ın şarkılarıyla birlikte ve çok uzaklarda onları karşılayan güney kuşları portakal ağaçlarından evler yapıyorlardı uykular cennetine girmek için. Doğunun mistik kokuları ruhları büyük bir huzurla arındıracak olan gizemli saltanatını getiriyordu onlara. Batının bütün düş aşıklarıysa bedenlerini sevginin yol gösteren ışığına doğru taşıyorlardı, yanlarına yalnızca müzik aletlerini alarak.

Çok çişi gelmiş birinin deli dana telâşında, yön kararsız, acelesi ayyuka zıplamış halde kenef araması gibi patınarak, “çöz-beni-hemen” boyutuna ulaşmış bir konut sorunuyla faça façaya olmanın bilinciyle, bir an önce nereyi ev edinmesi gerektiğine karar vermek üzere, sıkı incelemeye aldı mahalleyi. Daha önce kerterizlediği yerler vardı. Eşiyle birlikte enine boyuna dolaşmaya başladılar çevreyi. Burada doğmuşlar, büyümüşler, zaman zaman pek ıraklara savurmuş olsa da onları hayat rüzgârı dönüp dönüp hep buraya gelmişlerdi, doğdukları yerde sürdürmek istiyorlardı yaşamı.

Sanskritçe’de “çark” ya da “ateş çemberi” anlamına gelen chakralar bedenimizdeki enerji merkezleridir. Bedenin fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal fonksiyonlarını yerine getirebilmek için ihtiyaç duyduğu enerjilerin dağılımı chakralar tarafından gerçekleştirilir. “Chakra El Kitabı” chakraların:

Ses terapisi,

Renk terapisi,

Değerli taş terapisi,

Aroma terapisi,

Yoga tekniği,

konularında nasıl kullanıldığını anlatıyor.

Kocaman bir sevgiyle gelen bir mutluluk, tutku, enerji ve sağlık evresi. Yaşamınız öyle güzel ki yeni bir güne başlamak ve hayatta olduğunuz için Evren’e teşekkür etmek için sabırsızlanıyorsunuz.

Sonsuza dek sürecek olan “Balayı Etkisi”ydi. Son derece sağlıklı olduğunuz, enerjiyle dolup taştığınız, yaşamı çok sevdiğiniz ve daha fazlasını yaşamak için sabahları yataktan kalkmak için sabırsızlandığınız bir dönemdi. Bruce Lipton, bu “Balayı Etkisi”nin tesadüf değil, kişisel bir eser olduğunu söylüyor. Yine bir o kadar önemli bir noktaya değinip balaylarının neden genelde kısa ömürlü olduklarını anlatıyor.

Bu kitap Balayı Etkisi’ni nasıl oluşturduğunuzu ve onu nasıl kaybettiğinizi anlatıyor. Güçlü, zarif ve okunması rahat tarzıyla Bruce önemli ve yaşamı değiştiren konulara parmak basıyor. Örneğin:

Sevgi dolu ilişkiler yaratma ve sürdürmede kuantum fiziğinin (iyi titreşimler), biyokimyanın (aşk iksirleri) ve psikolojinin (bilinçli ve bilinçaltı zihinler) etkisi

Örnek olarak her insan bedeninde uyum içinde yaşayan 50 trilyon hücreyi kullanarak yalnızca iki kişilik balayı ilişkileri değil, aynı zamanda gezegenimizi iyileştirebilecek, insanlık adı verilen “sper organizmayı” nasıl yaratabileceğimiz

Bruce’ın işlev bozukluğu gösteren ilişkilerden partneri Margaret’la yaşadığı 17 senelik balayına geçişi

Okurların yaşamlarının her gününde sağlam ilişkiler yaratmak için kendi yolculuklarına çıkmalarına yardımcı olacak Balayı Etkisi Kontrol Listesi

Bu kitaptaki bilgilerle balayını bir kez daha, ama bu kez sonsuza dek mutlu bir ilişkiyi garanti edecek şekilde yaratmak için gereken her şeye sahip olacaksınız.

Wall Street Journal Business Bestseller: WeWork ve CEO’sunun bu “canlı” iç hikayesi, Amerikan iş tarihinin (Ken Auletta) en cüretkar ve ihtimal dışı yükseliş ve düşüşlerinden birinin olağanüstü destanını anlatıyor.

Silikon Vadisi’nin başlangıç ​​kültürünün potansiyel bir kurtarıcısı olarak vaftiz edilen Adam Neumann, ticari emlak piyasasını alt üst eden ofis hissesi şirketi WeWork’ü almaya, halka arz etmeye, şirketin kırk yedi milyar dolarlık değerlemesinden nakde çevirmeye ve büyük zincirleri kırmaya kararlıydı. hissedarlara teslim edemeyen girişimler. Ancak çalışanların bildiği ve yatırımcıların kısa sürede öğrendiği gibi, WeWork’ün sermayesi, şirketin bir gayrimenkul tedarikçisinden daha fazlası olduğuna, aslında bir dönüşümsel teknoloji şirketi olduğuna dair vaatler üzerine inşa edildi.

Kıdemli gazeteci Reeves Weideman, WeWork’un derinliklerine iniyor ve CEO’nun marihuana ve tekila dolu yönetim kurulu odalarından kült benzeri şirket yaz kamplarına ve Anthony Kiedis ile bilinç yükseltmeye kadar astronomik yükselişi. Billion Dollar Loser, bir milyarder kurucu ile eşi ve kurucu ortağının büyüleyici ruhu aracılığıyla küresel kapitalizmin kaygan durumunu yakalayan, karakter odaklı bir iş hikayesidir.

Uzman bir yazar, nesnel bir yapıt;
İşte Atatürk’ün yaşamı ve mücadelesi!…

İstanbul doğumlu İngiliz yazar Andrew Mango, beş yılı aşkın bir süre yaptığı araştırmalar sonucu, bu yapıtla kapsamlı ve nesnel çalışma ortaya koyuyor.

Türkiye’nin, bağımsızlığı ve varoluşu yolunda Atatürk gibi bir liderle yakaladığı olağanüstü şansı irdeleyen yazar, onu salt lider özellikleriyle değil, yakın çevresi ve insan ilişkileriyle de yansıtmayı başarırken, dönemin toplumsal yapısı ve güç dengelerine de açıklık kazandırıyor.

Prof. Geoffrey Lewis Atatürk için “O, tek bir insanın neler yapabileceğini gösteren 20. yüzyılın olağanüstü lideri” diyor. Evet, kitleleri ardından sürükleyebilen, insanları birbirine kenetleyebilen siyasal önder… Ancak sonuçta Atatürk de herkes gibi bir insan… Karizması, zaafları, kadınlarla olan ilişkileri, dostlukları, nefretleri, iyilikleri ve hatta kıskançlıklarıyla bir insan… Mango, bu olağanüstü çalışmasıyla, Atatürk’ü işte bu yönleriyle daha bir yakınlaştırıyor bize.

Bu basımda Saltanat ve Cumhuriyet dönemine ilişkin tüm yazılı kaynaklara ulaşılmıştır. Çoğu eski yazı birçok belge aslından olduğu gibi aktarılmış, döneme özgü söyleyiş ve ifade özellikleri korunmuştur.

Hollywood Diva, büyük Hollywood müzikallerinin meraklıları kadar opera ve konser müziği hayranlarının da ilgisini çekecek birinci sınıf kültür ve sinema tarihidir. Film müzikalinin ilk süperstarı Jeanette MacDonald, ekrandaki parlaklığı gerçek hayattaki bir kişiliği yansıtan orijinal bir Amerikalıydı.

Büyük ölçüde yazarın, yayımlanmamış anıları da dahil olmak üzere, MacDonald’ın özel makalelerine dayanan bu canlı, çoğu zaman dokunaklı biyografi, bizi zengin müzikal filmlerin önemli kültürel olaylar olduğu, her yeni fırsatın hevesle beklendiği bir zamana götürüyor.