İnsan yaşamındaki gerçek dinamikleri ortaya koyan ilk tasarımlar olan mitoslar, yaratıldıkları toplumun kültürel ve zihinsel yapısının, toplumsal değerlerinin, kısaca yaşam biçiminin bir yansımasıdır. Orta Asya’nın yazılı olmayan göçer tarihi nedeniyle az bilinen Türk mitoslarını çağdaş bir yorumla ele alan bu kitap, Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya dek kurguladıkları mitosların serüvenini okuyucuya sunuyor. Türklerin Orta Asya’da bulundukları dönemde toplumsal yaşamda egemen olan ilk inanç sistemi Şamanizm’dir. Bu süreçte kurgulanan yaradılış mitosları ve evren-dünya tasarımları Şamanist dünya görüşü üzerine temellenir ve Türklerin İslamlık öncesi karmaşık inanç dünyalarına ışık tutar.

Onuncu yüzyıldan itibaren topluluklar halinde İslamlığı benimseyen Türkler aynı tarihsel dönem içinde Orta Asya’dan göç ederler. Yeni yurtları, inançların karışıp harman olduğu bir toprak parçası olan Anadolu’dur. Türkler, Orta Asya’dan taşıdıkları Şamanist mitosları yeni yurtlarında karşılaştıkları binlerce yıllık zengin öykülerle yeniden biçimlendirirler. Eski ve yeni inançların buluştuğu Anadolu, kültürel mirasından aldığı bilgelikle, Anadolu ve Türklerin geçmişinde var olan pagan motifleri, İslamlaştırılmış öykülerde yaşatmaya devam eder.

Bu kitap, Zühre İndirkaş’ın anlatımı, Can Göknil’in resimleri eşliğinde, bugünün Türkiyesi’nde hâlâ varlığını sürdüren Anadolu ve Türk mitoslarının izini sürüyor.