Thumos – Ölümsüz Destanları
“Kahramanın Yolculuğunun ilk adımı, kahramanın hayatında bir şeyin eksik olduğunu, istediği şeyin bu yaşam olmadığını hissetmesiyle başlar.”
“Peki istediği şey nedir?”
“İstediği şeyin ne olduğunu bilmez; bildiği tek şey, istemediği şeyin ne olduğudur.”
Nefes vererek akciğerlerimdeki havayı boşalttım.
“Yani benim gibi.”
Sesimi yankıladı.
“Yani senin gibi.”
Çokuluslu bir şirketin yöneticiliğinden bilinmeyene doğru çıkılan bir yolculuk. Thumos’un öyküsü, neşeli bir yeniçağ masalı değil. Bilinmeyenlerle, tanrılara ve kadere meydan okumanın sonucunda karşı karşıya kalınan tehlikelerle dolu bir yolculuk. Üstelik, bu yolculukta, talepkâr tanrıların ve kaderin yanısıra, modern teknolojinin akıl almaz güçleriyle donanmış çokuluslu şirketler, askeri güçler ve acımasız bir düşman da var. Tanrılar, kader aracılığıyla onu yolundan döndürmeye ve kendi yanlarına çekmeye çalışırken, ekonomiyi ve teknolojiyi elinde tutan bu güçler, uluslararası terörizmi, küresel iklim değişimini ve ekonomiyi kullanarak tüm dünyayı yok edebilecek bir savaşı başlatmak üzere. Thumos’un, tanrıların satranç oyunundaki tek avantajı ise zamanın kendisi kadar eski güçler ve onların bilgeliği.