Thomas Bulfinch – Bulfinch Mitolojileri
homas Bulfinch 1855 yılında popüler Eski Yunan ve Roma mitlerini anlatan bir eser hazırladı. Eserin yakaladığı başarının ardından Kral Arthur ve Şövalyeleri, İskandinav ve Doğu mitleriyle Charlemagne Efsanelerini içeren iki kitap daha kaleme aldı. Yayımlandığı günden itibaren başucu kitabı niteliğini kazanan bu üç yapıt, çeşitli editörlerin birtakım eklemeleriyle birlikte XX. yüzyılın başından itibaren genellikle bir arada basılmaya başlandı ve zamanla Bulfinch Mitolojileri adını alarak bu şekliyle ünlendi. 150 yıllık bir eser olmasına rağmen günümüzde halen işlevselliğini koruyan ve artık bir klasik haline gelen bu çalışmayı dünya mitolojileriyle ilgilenen okuyucuların ilgisine sunuyoruz.
Eserlerinin asıl amacı Bulfinch’in kendi ifadesiyle “mitolojik öyküleri bir eğlence kaynağına dönüştürerek anlatmak” ve bu sayede edebiyat, müzik, resim gibi sanat dallarının içine işlemiş birtakım mitleri açıklayarak bunları sıradan okuyucuya aşina kılmaktır. Gerçekten de bu yapıt Hawthorne, Whitman, Lord Byron, Marlowe, Göethe ya da Milton gibi klasik şair ve yazarların veya Handel ve Vivaldi gibi bestecilerin eserlerini mitolojik arkaplana hakimiyetsizlikten dolayı tam olarak anlayamayan okuyucu ve dinleyicilerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak kaleme alınmıştır.
Günümüz Batı yazarları arasında da şu ya da bu şekilde Bulfinch’in eserinde yer verdiği mitolojik hikâyeleri kullanmayan bir isim bulmak zordur. Hatta bazı çağdaş eserler tamamen mitolojik ögelerle bezenmiştir; örneğin XX. yüzyılın en önemli edebiyat eserlerinden biri sayılan James Joyce’un Ulysses’i Homeros’un Odysseia’sına adeta göbek bağıyla bağlıdır. J. R. R. Tolkien’in Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi serisi ise Tolkien’in kendini araştırmaya adadığı Kelt ve Germen mitolojilerine çok şey borçludur. Popüler kültüre baktığımızda, George Lucas’ın ünlü Yıldız Savaşları serisinin Charlemagne ve etrafındaki şövalyelerin efsanelerinden esinlendiğini, J. K. Rowling’in Harry Potter serisinde Eski Yunan mitolojisinin ve genel olarak ortaçağ efsanelerinin izlerini görürüz. Bu eserleri, beslendikleri arka plana hakim olarak okumanın kişinin dimağında ayrı bir tat bırakacağı kuşkusuzdur. Elinizdeki kitap sırf bu niteliğiyle bile okumaya değer olmakla birlikte, alanında uzmanlaşmak isteyen kimseler için mitoloji dünyasına açılan bir kapı görevini görmekten de geri kalmaz.