Kitabın bir yerinde David Spangler şunları ifade etmiş: “…Sık sık belli bir ihtiyacım olabilir ve bunu neyin karşılayacağını bildiğimi düşünürüm ama aslında benim bilmediğim ve bunu daha iyi karşılayacak olan bir çözüm vardır. Çok fazla detaycı davranarak, o daha iyi olacak olan tezahürün gerçekleşme şansını azaltabilirim çünkü enerjimi o bana daha bildik gelen çözüm şekline yoğunlaştırıyorumdur. Ya da bu gerçekleşebilir ve ben bunun farkına varmayabilirim çünkü benim beklemediğim bir şekilde gerçekleşmiştir. Şu anki bildiklerime dayalı olarak neyi imajine ve vizüalize edebiliyorsam kendimi onunla sınırlayabilirim… Kısacası; vizüalizasyon, olumlama ve pozitif düşünce tekniklerini bazı konularda yararlı ve etkili buldum ama onların yaratıcılığıma, imajinasyonuma ve tezahür güçlerime sınırlamalar getirdiğini de fark ettim. Bunlar zihin gücünü odaklamayı sağlayabiliyorlar ama tezahür için o güçlerden daha fazlası gerekiyor.

  İnsanlar, her ne kadar bir kuantum fenomeni olan atom altı olgulardan meydana geliyor da olsalar birer kuantum fenomeni değildirler (aslında şuurluluk halinin, aynı kurallara uyan diğer kuantum “fenomenleri olan elektronlar ve fotonlar gibi başlı başına bir kuantum hali olabileceğine dair kanıtlar vardır ). Bununla beraber, eğer benim kendimi parçacık olarak tanımlamam gerekseydi. “ben David Spangler’ım ve şu anda Amerika Birleşik Devletleri’nin kuzeybatı Pasifiğindeki ofisimde oturuyorum. evliyim. dört çocuğum ve evde beslediğim dört hayvanım var” derdim.