Şirket -i Hayriye
Nerede Şirket-i Hayriye’nin o güzelim Boğaz vapurları? Nerede o vapurların usta kaptanları, saygılı yolcuları? O ahşap yalılar, tenteli kayıklar, çilekeş çatanalar, burnu havada alamanalar? O kocaman yelkenliler, çektiriler nerede? Hepsi de otomobillerin, hantal otobüslerin, dev köprülerin kurbanı oldu. Hem de birdenbire. Ya upuzun bacalı bir römorkörün peşinde çektiği o katran karası kocaman karınlı mavnalar? Onlar da Şirket-i Hayriye vapurları gibi birer ikişer Boğaz’dan silindiler. Bir daha geri gelmemecesine. Tek bir yandan çarklı vapur bile kalmadı elimizde. Dünyanın ilk araba vapurları, bir Türk’ün buluşu Suhulet ile Sahilbent’e neler oldu acaba? Ya kendi gibi ismi de güzel Tarz-ı Nevin? Ya Metanet, Resanet adlı yandan çarklılar? Sahi, Şükran ya da bütün gemilerin en güzeli Hale ile kardeşi Seyyale, minik Bebek ile Göksu ne oldular? Hepsini acımadan sattık, söktük, yok ettik. Aslında yok ettiğimiz Boğaziçi ve İstanbul’un canlı tarihiydi, ama kime ne? Kendileri yok oldu, gitti; bari öyküleri ve görüntüleri kalsın diye bu kitabı hazırladık. Şirket-i Hayriye hakkında yazılanlardan, şurada burada çıkan anılardan bulabildiklerimizi aldık, anlatılanları dinledik, dinlediklerimizi ünlü fotoğrafçıların fotoğraflarıyla süsledik. Bu kitapta o güzel gemileri, o güzel günleri yaşayanlara hatırlatmak, o günlere yetişemeyenlere de ilginç bir belge olarak sunmak istedik. Bu kitap, Osmanlı Devleti’nde kurulan ilk anonim şirket olan Şirket-i Hayriye’nin kuru bir tarihçesi değildir. Kaptanları, yolcuları, iskeleleri, gemileriyle İstanbul’un yüz yıl öncesinin günlük hayatından canlı bir kesittir. Dedelerimizin, babalarımızın günlük hayatında vazgeçilmez bir yeri olan Şirket-i Hayriye’den günümüze kala kala işte bunlar kaldı. Birkaç kitap, birkaç anı ve eski fotoğraflar.