Rüya Yazarı
“Kelebeğin dersi, bir gecede ummadığın güzelliklere sahip olup sabaha uyanamayabileceğin gerçeğidir.”
Kelebek bir şeyler anlatıyordu sanki. Rüya hiç ses çıkarmadı, sadece dinledi. Güzelliğinin ardında korku vardı ve belki de sona yaklaştığını hissetmişti kelebek. Sanki ona bir ders vermeye çalışıyordu. En azından o öyle hissetmişti. Aklındaki cümleler ilginç bir şekilde birleşmeye başladı. Koşarak bilgisayarının başına oturdu, soğumuş kahvesinden bir yudum daha alıp aceleyle yazmaya başladı.
“Bazı aşklar yaza geçiş gibidir, her seferinde yanlış giyinir; ya üşür ya yanarsın.” O anda derin bir sessizliğe bürünmüşlerdi. Sormadı, sessizliğe ihtiyaçları vardı ikisinin de.
Esrarengiz kadın, Rüya’nın masasına oturmuştu. Önce iznini istemişti. Rüya da boş bulunmuş, buyur etmişti. Hikâyenin bundan sonra başlayacağını o an ikisi de bilmiyordu. Yazmaya tutkun olan otuz beş yaşındaki Rüya; o gecenin sonunda yaşayacaklarını bilseydi yine sabaha kadar Müjgân’ı dinler miydi?
Peki ya siz, sonunuzu görebilseydiniz yine de aynı yoldan gider miydiniz?
Rüya Yazarı, sizi hikâyenin içinde sürüklerken, zaman zaman kenara çekerek kendinizi dinlemenizi sağlayan; merakınızı her an ayakta tutan, soluksuz okuyacağınız bir roman.