ÖN TÜRK UYGARLIĞI
Tarihin Başladığı Ön-Türk Uygarlığı – Resmî Tarihin Çöküşü
Halûk Tarcan — Töre Yayın Grubu
Ancak ikibin yıllık zaman içinde tarihte görünmüş ve bu nedenle uygarlıkta geç kalmış olan Batı, Türkleri uygarlıktan nasibini alamamış göçebeler olarak bilir, böyle öğrenir, böyle öğretir… Yakıcı, yıkıcı, iyi silah kullanan, iyi binici, gittiği yeri kolayca fetheden ama işgal ettiği ülkede kısa sürede eriyen, evrensel kültüre hiçbir katkısı olmamış insan sürüleri…
Üstüne Batı toprağı örtülmüş bilimsel gerçekler bunun tam tersidir. Onlar şu yazdığımız yazıyı bulmuş, tarihte ilk kentleri, siyasal kuruluşları gerçekleştirmiş, tek Tanrı kavramını kurallaştırmış gök bilim, dolayısıyla felsefeye ilk adımlarını atmış, kaybolduğu sanılan büyük uygarlığın sahibidirler…
Tarih onlarla, ön-atalarımızla, Ön-Türklerle başlar; on dört bin’lerde tarihe ilk yazı işareti olan damgalarda ilk adımlarını atarlar. Su baskınları, kuraklıklar nedeniyle göç ederler.
Göçebe değil, göçmendirler. Gittikleri her yeri, dünyanın dört bucağını Asya, Anadolu, Avrupa… ileri seviyedeki düşünceleri ve yazılarıla aydınlatırlar. Dip kültürleri oluştururlar, bu nitelikleriyle onları etni’ler politikasıyla bölmenin imkânı yoktur; Batı’nın rüyası Sevr asla uygalanamaz.
Kısacası, Batı’nın bize biçmiş olduğu resmi tarihin çökmüş olduğunu, tüm Türklerin bilgisine sunar.