Mitoslar, anlamsız boş zamanlarda anlatılmak için uydurulmuş fantastik masallar değildir!
Mitoslar, insanlığın bu güne gelişinin öyküsünü verebilecek kültürel zenginlikler içeren, hatta hayatımızı şekillendiren, sınırlamalar getiren, kültür dediğimiz şeyin DNA’sıdır.

Bilinçdışının kendisini resim olarak ifade etmesi sıradan bir işlem gibi görünebilir. Bilinçdışı, bu resimleri sonsuz seçeneklerin bulunduğu bir kaynaktan seçmekte, bir araya getirmekte ve karşımıza çıkarmaktadır. Özellikle mitler, toplumsal bilinçdışının ürünleri olarak on binlerce yılın toplumsal deneyim, duygu, korku ve kabullenişlerini ifade etmektedir. Bu nedenle, mitoslar başlangıçta olmuş bitmiş olayları anlatıyor gibi görünen ve daha sonra gelen toplumlar tarafından kelimesi kelimesine değişmeden aktarılmış ölü sözler değildir. Aksine mitler, içinde yaşadığı her topluluk ve kültürden bir şeyler taşıyan, yaşadıkça değişen ve gelişen bir organizma gibidir, tek yönlü değillerdir; herhangi bir yöntem ve analizle tam olarak anlaşılabilecekleri iddiasından uzaktırlar. Kültürleri ve toplumları etkilemelerinin yanında içinde yaşadıkları kültür ve toplumlardan da etkilenirler, onlardan izler taşırlar. Mitler, ışığı hangi taraftan gönderirseniz gönderin mutlaka farklı bir açıyla kırılarak çıkaran bir kristal gibidir; ifade ettiği tek bir gerçek yoktur; kendilerine bakan her göze farklı bir ayna sunarlar.

Bir akeolog, bir psikolog ve bir rehberden oluşan grubun kaleminden çıkan Mitoloji: Mitos ve Logos – Hayatımıza Yön Veren Söylenceler, okumayı iş edinen herkese hitap ediyor…