Kahramanları arasında Arthur Koestler’i, Jean-Paul Sartre’ı, Albert Camus’yü ve yazarın kendisini görür gibi olduğumuz Mandarinler, bir dönem Avrupa aydınlarının verdiği önderlik mücadelesine ışık tutan yönüyle eşsiz bir belgesel; duyguları, hayal kırıklıklarını ele alışıyla benzersiz bir aşk yapıtıdır. Goncourt Akademisi Edebiyat Ödülüne layık görülen Mandarinler’in tartışmaya açtığı sorular güncelliklerini hâlâ korumakta, özellikle günümüzün değişen koşullarında yanıtlarını aramaya devam etmektedir.

Savaş zamanı Paris’inde bir grup arkadaş Alman işgalinin sonunu kutlamak ve geleceklerini planlamak için toplanırlar. Epik bir romans ve felsefi bir manifesto olan Mandarinler, Goncourt Ödülünü kazanmıştır. Sartre, Camus gibi dönemin entelektüel devlerinin portresini neredeyse kötücül bir hassasiyetle çizen Mandarinler unutamayacağınız bir aşk romanıdır.

“Karakterler, özellikle de kadınlar, hiçbir şeyden çekinmiyorlar, hatta bazen de avcı konumundalar. Diyaloglar esprili, içten ve gerçekçi. Karakterlerin aşk maceraları mikroskopik doğrulukla kaydedilmiş.’