Doğu ile Batı’nın ilk teması; fikirlerin, kültürlerin ve dinlerin yayılmasına neden olan fetihlerin ve ticaretin hüküm sürdüğü İpek Yolu’nda gerçekleşti. İmparatorlukların yükselişi ve düşüşünden Budizmin yayılmasına, Hristiyanlık ve Müslümanlığın ortaya çıkmasına ve nihayet 20. yüzyılın en kanlı savaşlarına kadar her şey burada gerçekleşti. İpek Yolu, Batı’nın kaderinin nasıl da ayrılmaz bir şekilde daima Doğu’yla bağlantılı olduğunu göstermektedir. 

Peter Frankopan, dünyaya ilişkin kavrayışımızı sarsıp bize Doğu’yu hatırlatıyor. Mezopotamya’da ortaya çıkan şehirleri, Pers ve Roma’dan yükselen kadim imparatorlukları yeniden yaratmanın yanı sıra Moğol yağmalamalarının, Kara Ölüm’ün yayılmasının, Osmanlı’nın bölgedeki hükümranlığının, İslam dünyasının saygınlığının ve Batı emperyalizminin kanlı mücadelelerinin fotoğrafını çekiyor. 

Siyaseten istikrarsız Orta Doğu’dan ekonomisi büyüyen Çin’e, Balkanlar’dan Güney Asya’ya uzanan bu engin bölge, son yıllarda küresel spot ışıklarına maruz kalmaktadır. Frankopan, bu karmaşık ticaret yollarına inşa edilen şehirlere ve uluslara yönelen tehlikeyi anlamak için, ilk önce bu yolların hayretler uyandıran geçmişini öğrenmemiz gerektiğini bize gösteriyor. İpek Yolu’na ilişkin bir tarih çalışmasından çok daha fazlası olan bu kitap, gerçekten dünyanın realist bir tarihi: Bize belki de en önemli vaadi; nereden gelip nereye gittiğimize dair bildiklerimizi unutturmak.