“Mustafa Kemal Paşa bana mütalaamı sordu. Sakarya nehri ve ona dökülen küçük çaylar arasındaki yerleri işaret ederek önerilerimi anlattım. Fevzi (Çakmak) Paşa ve İsmet (İnönü) Paşa da tekliflerimi dikkatle dinlediler. Mustafa Kemal Paşa: Evet çok doğru. Önde Sakarya Nehri, sağımızda düşmanın hareket etmeye cesaret edemiyeceği arızalı arazi, güneyde ise Cihanbeyli çölü gibi aşılması güç bir mania var. Hem Ankara’yı kapamış, hem de düşmanı kendi üssünden uzaklaştırmış oluruz.” Diyerek teklifimi onayladı. “Karşımızda medeni bir milletin nizami ordusu değil, katil, zalim ve haydutlar ordusu şeklindeki Yunan kuvvetleri vardı. Hesaplarımızı buna göre yapmak zorundaydık. Yunanlılar, masum sivil halkı, insanlığın yüzünü kızartacak şekilde yok ediyorlar, ırza ve namusa tecavüz ediyorlar. Sakarya Savunma hattını güç şartlar içinde oluşturdu. Toplam kuvvetlerimiz 18 piyade ve 4 süvari tümeni ile bir süvari tugayından ibaretti. Fakat silah ve cephane bakımından durumumuz daha da acıklı idi. Özellikle de top mermisi sıkıntımız vardı. Mermisiz top neye yarayacaktı?. Doğuda Ermenileri mağlup eden Kazım Karabekir Paşa, bölgedeki boşa çıkan gazi toplarını hızla batı cephesine sevkettirmek suretiyle imdadımıza yetişti. Yunanlılar nihayet 26 Ağustos’ta Malgaldağındaki kuvvetlerimize karşı taarruza başladılar.. Saldırıları birkaç noktadan daha devam ediyordu. O kritik günlerde nihayet mermilerimiz tükendi. Başkumandanlığa devamlı olarak yokluk haberleri geliyordu. Bu sırada Başkumandan kafasında bu yokluğa çareyi bulmuş olmanın rahatlığı ile bizleri yanına topladı. Elini yumruk yaparak konuştu: – Arkadaşlar, düşmanı önce tepelerde bir iki mermi ile oyalayacaksınız. Onların tepeye çıkmasını ve yorulmasını bekleyeceksiniz. Tepenin arkasına yerleştireceğiniz birlikleri süngü taktırarak, bu yorulmuş, dili dışarı çıkmış düşmanın üstüne saldırtarak yok edeceksiniz. İşte size cephane yokluğunun telafisi için yol.. Mustafa Kemal bunları anlatırken, sol elini yukarı kaldırmış, parmaklarını aşağı doğru kıvırarak, sağ eli ile düşman istikametini göstermiş, yumruğunda tam parmaklarının kıvrıldığı yerde süngü takmış erlerimizin mevzileneceği yerleri belirterek, oradan süngü hücumu yapılmasını söylemişti.