Cilka’nın Yolculuğu (Auschwıtz Dövmecisi 2)
Cilka Klein 1942 yılında Auschwitz-Birkenau Toplama Kampı’na götürüldüğünde on altı yaşındaydı. Güzelliğiyle kampın kumandanının dikkatini çekince diğer kadın mahkûmlardan ayrı bir yere alındı ve rızası dışında getirildiği bu konumun, o korkunç şartlarda hayatta kalmasını sağlayan güç anlamına geldiğini çok geçmeden öğrendi.
Ancak savaştan sonra Sovyet askerleri kampları tahliye ettiğinde Cilka özgürlüğüne kavuşamadı; düşmanla aynı yatağı paylaşmakla suçlanıp Sibirya’daki çalışma kamplarına gönderildi. Oysa seçme şansı yoktu. Üstelik çocuk yaşta Auschwitz’e kapatılmış bir kadına kim ahlaktan ve adaletten bahsedebilirdi ki?
Sibirya’daki çalışma kampında tanıdık acılarla yüzleşen Cilka, iyi yürekli bir kadın doktorla tanıştıktan sonra onun kanatları altına girdi ve kamptaki hastalarla ilgilenmeye, hemşireliği öğrenmeye başladı. Her gün ölümle burun buruna gelse de o soğuk, yabancı dünyada ürkek adımlarla yeni dostluklar kurdukça daha önce varlığından bile haberdar olmadığı gerçek gücünün aslında cesaret olduğunu keşfetti. En önemlisi de, başına gelen onca şeye rağmen yüreğinde hâlâ sevgiye, iyiliğe ve aşka yer olmasıydı.
Kimsesiz, küçük bir kız çocuğundan güçlü bir kadına ve şefkatli bir hemşireye dönüşen Cilka Klein’ın kader yolculuğu, insanın akla hayale sığmayacak kadar acımasız bir dünyada hayata tutunmak için neler yapabileceğine ışık tutan çarpıcı bir hikâye.
“Cesarete, tutkuya ve insan ruhunun zaferine dair bu inanılmaz hikâyeyi dile getirmek bir ayrıcalıktı.”
HEATHER MORRIS