Artık Hiç Anlaşamıyoruz!
12-17 yaş aralığında çocuğu olan anne babalar! Bu kitap sizin için. İlle de marka giyinmek mi istiyor? Akran zorbalığına maruz kalıyor veya başkalarına zorbalık mı yapıyor? Hiç arkadaşı yok mu? Hep bir şeyler istiyor ve hemen olsun mu istiyor? Size korkunç şeyler mi söylüyor? Verdiği sözlerde durmuyor mu? Sigara, alkol ya da uyuşturucu mu kullanıyor? Düşüncesizce tehlikeye mi atılıyor? Piercing veya dövme yaptırmak mı istiyor? Çocuğunuzun bu tür can sıkıcı davranışları aslında hiç tahmin etmediğiniz nedenlerden kaynaklanıyor olabilir. Bu kitap var gücünüzle ittiğiniz halde açamadığınız kapıları belki de sadece çekerek kolayca açabileceğinizi gösteriyor. Denemediğim Yol Kalmadı kitabında 1-5 yaş, Sabrımı Zorluyorsun kitabında 6-11 yaş arasında çocuğu olan anne babalara hitap eden Isabelle Filliozat, bu kez 12-17 yaş aralığındaki ergenlerde en sık karşılaşılan sorunları ele alıyor ve üç kitaplık seriyi tamamlıyor. Deneyimli bir psikolog ve iki çocuk annesi olan yazar, zengin mesleki ve kişisel deneyimlerini paylaşıyor. Sorunların nedenlerini ve bunlara nasıl yaklaşılabileceğini sevimli çizimler eşliğinde anlatıyor. Herkesin anlayabileceği yalın bir dil kullanması ve bol örnek vermesi kitabı daha da ilgi çekici kılıyor. Filliozat’ın kitapları çocuklarla ilişkinizi değiştirecek, daha donanımlı ebeveynler haline geleceksiniz.
Sen Bitti Dediğinde – Müzakere ve Arabuluculuk Sanatı
Müzakerelerin Ne Zaman Biteceğine Siz Karar Verin!
Uluslararası rehine davalarında çalışan eski bir FBI müzakerecisi, size hayatınızın her alanında kullanabileceğiniz müzakere tekniklerini sunuyor.
Chris Voss, FBI’da banka soyguncuları ve teröristler dâhil olmak üzere birçok suçluyla karşılaştığı rehine davalarında müzakereci ve arabulucu olarak görev aldı. Mesleğinin zirvesine çıkarak FBI’ın efsane olarak tanımladığı müzakerecilerden biri oldu.
Bu şaşırtıcı kitap, efsane olan Voss’un görev aldığı önemli olaylarda hangi yöntemleri kullandığını anlatıyor. Ayrıca okuyuculara pek çok alanda kullanabilecekleri güçlü ikna yöntemleri ve meslektaşlarına da hayat kurtaran becerileri sunuyor.
Rehber niteliğindeki bu kitapta, dokuz etkili taktik paylaşılmaktadır. Her durumda kullanabileceğiniz büyüleyici yöntemler hem mesleğinizde hem de kişisel yaşamınızda ikna yeteneğinizi ve alacağınız sonuçları maksimum seviyeye çıkaracaktır.
Hayat, müzakere yapmanızı gerektiren görüşmelerden oluşur: Satıcılarla, patronunuzla, ev sahibinizle hatta eşinizle yaptığınız görüşmeler… Sen Bitti Dediğinde, duygusal zekânızı ve sezgilerinizi artırarak müzakere alanında sizi bir üst seviyeye taşıyacaktır.
Hitchcock (François Truffaut)
Dünyanın en büyük sinemacılarından ikisi oturup konuşmuşlar. Alfred Hitchcock ve Hitchcocku ustası sayan Fransız Yeni Dalga Yönetmenlerinden François Truffaut. İki usta. Hitchcock, Sapık, Gizli Teşkilat, Kuşlar ve Arka Pencere gibi filmlerin nasıl yapıldığını anlatıyor. Truffaut, her sinemaseverin merak ettiği soruları soruyor. Son derece eğlendirici, büyüleyici ve açıklayıcı bir konuşma. Hitchcock daha önce hiç bu kadar açık olmamıştı.
Şaşılacak derecede iyi. Muhtemelen
sinemacılık üzerine yayınlanmış en yararlı kitaplardan biri.
Times Education Supplement
Şairin İşi – Orhan Veli
Türk şiirinin en önemli dönemeci olan Garip Akımının kurucularından Orhan Veli’nin yazılarını, öykülerini ve konuşmalarını bir araya getiren Şairin İşi-Yazılar, Konuşmalar YKY’den yayımlandı.
Bir bölümü ilk kez 1953’te Varlık Yayınları tarafından Nesir Yazıları adı altında derlenerek yayımlanan yazıları içeren kitap, daha sonra Asım Bezirci’nin ve Memet Fuat’ın çabalarıyla geliştirilmiş, Orhan Veli’nin dergilerde kalan ve ölümünden sonra yayımlanan diğer yazıları da toplanmıştı.
Kitaba adını veren “Şairin İşi” başlıklı yazıdan bir bölüm:
“Sanat sanat içindir diyen şair bile eserini toplumun karşısına çıkardığı zaman onun birçok kişi tarafından beğenilmesini ister. Onu herkesten önce kendinin beğenmesi, çalışmasının gerçekten bir sanat çalışması olduğuna herkesten önce kendisinin inanması lazımdır, ama bunun salt bir avunma, bir kendi kendine yetme olduğuna inanabilecek şair de yoktur. Sanatla uğraşmanın, bu arada şiir söylemenin, bir şairi enikonu avutan bir iş olduğunu bilmez değilim. Bununla beraber, bu uğraşmaların salt bu avunmaya dayandığını söyleyecek olanlara da kolay kolay inanamam. Her şairin içinde bir okuma, bir yayılma, bir beğenilme hırsı vardır. Bu hırsı ilkin kendi küçük çevresinde yatıştırmak ister. Sonra sonra dünyayı bile küçük görecek olur.”
Orhan Veli, şiirleriyle Türk şiirinin yönünü değiştiren bir şairdi. Yarattığı dönüşüm gelecek on yılları da etkiledi. Şiirlerinin yanı sıra çok sayıda gazete ve dergide yazılar yazan Orhan Veli, Yaprak dergisini de yayımladı. Hayata “aydınca” baktı; dilden siyasete, sanattan yaşama kültürüne birçok konuda düşündüklerini yazdı.
Orhan Veli “şairce” yaşamış bir şairdi, işi şiirdi.
Bir Evin Hikayesi – Selanik’teki Mustafa Kemal Atatürk’ün Evi ve Ailesi Hakkında Belgeler
Son yıllarda tarihe olan büyük ve heyecan verici ilgi hiç de şaşırtıcı değildir aslında. Tarih her daim gizemli bir bahçe olmuştur meraklıları için. Tarihçilerin ortaya koyduğu belgeler ise bu gizemi yok etmez, tam tersi bu bahçenin derinliklerini keşfetmek için daha da merak uyandırır. Tarihi bu kadar heyecan verici kılan, ortaya konan her yeni belgenin bizi insanlığa dair yeni bir “gerçek”le yüzleştirmesidir. Bu kitap, tarih profesyonellerine ve tarih severlere belgelerle bir tanıklık teklif ederek bizi bir dönemin ortağı kılıyor. 1955-1984 yılları arasında Selanik’te bulunan Makedonya Devlet Arşivi Müdürlüğü’nü yapmış olan Girit Üniversitesi emekli profesörlerinden Yunanlı tarihçi Vasilis Dimitriadis’in yazdığı ve 2010 yılında Selanik Türk Konsolosluğu’na teslim ettiği “Bir Evin Hikâyesi, Selanik’teki Mustafa Kemal Atatürk’ün Evi ve Ailesi Hakkında Türkçe ve Yunanca Belgeler” isimli bu eser, beş yıllık bir serüven sonucu okurlarıyla buluşuyor.
Eserde, Yunanistan’da bulunan Osmanlı ve Yunan arşivleri kullanılarak tartışmalı pek çok konuya ilişkin belge ve kanıtlar okurun dikkatine sunulmaktadır. Hülasa Defterlerindeki kayıtlardan hareketle Selanik’te Koca Kasım Mahallesi Numan Paşa Sokak 6, 8, 10, 14, 16 numaralı evlerin Mustafa Kemal ve ailesinin evleri olduğu gös¬terilmektedir. Mustafa Kemal’in doğduğu ve daha sonra Pembe Ev olarak bilinecek olan 6 numaralı evin kayıtlarına ise ilk defa 1875 yılında rastlanmaktadır. Bu evin 52/72 hissesini Aralık 1877 tarihinde Ahmed oğlu Ali Rıza, Hatice Zarife adlı bir hanımdan 9600 kuruşa satın almış, daha sonra ev iki daireye bölünerek 6 ve 8 kapı numaralarıyla kayıtlanmıştır. Yazar Dimitriadis evin izini sürerken, Mustafa Kemal’in hem anne hem de baba tarafından soyu hakkında bilgileri de okurlarla paylaşıyor. Kitapta aktarılan bütün ev, kişi ve olayları Selanik’te muhafaza edilen 80’i aşkın Osmanlıca ve 16 adet Yunanca belgeden hareket ederek ortaya koyan yazar, bu ifadelerinin gerçekliğini dipnotlarla destekliyor. Büyük bir emek ve uzun yıllara yayılmış bir çalışmanın ürünü olarak ortaya çıkan bu kitap, Atatürk örneğinde olduğu gibi 1912 yılından önce Selanik ve civarındaki şehirlerde yaşamış ve bugün ailelerinin mülklerini ve şecerelerini araştırmayı düşünenler için ise kullanılan yöntem ve kaynaklar açısından eşsiz bir eser olma niteliğini taşıyor. Yazar bu kitapta toplumsal hafızada kaybolup giden “gerçekler”i belgelerle destekleyerek gerçekle aramızdaki mesafeyi kapatmamıza yardımcı oluyor .
Tanpınar’la Başbaşa
Edebiyatın hemen her dalında eser veren Tanpınar, eserleriyle olduğu kadar şahsiyeti, hayat tarzı ve sahip olduğu kültürün derinliği ile yakın dönem edebiyatımızın en önemli şahsiyetlerinden biridir.
Prof. Dr. İnci Enginün ve Prof. Dr. Zeynep Kerman’ın hazırladığı elinizdeki kitapta, Tanpınar’ın bilinmezleri, acı ve sevinçleri ile iç dünyası ve özel hayatı, edebiyat çevreleriyle ilişkilerini kendi kaleminden bulacaksınız.
‘Bu defteri seviyorum. Benden sonra okuyacağını düşünüyorum. Hoşuma gidiyor. Geçen zamanım görülecek sanıyorum…’
‘Hiçbir şeyi bitiremiyorum… Gece yarısı öksürükle uyandım ve ilk defa gelecek seneye çıkamam korkusu aklıma geldi. Ciddiyetle geldi. Hiçbir şeyi bitirmeden ölmek istemiyorum. O kadar eser ve kullanmadığım o kadar kelime varken…’
‘Abdullah Efendi’nin Rüyaları, bilhassa birinci hikaye böyle tenkitsiz mi geçecekti? Huzur ki okuyucuların hepsi sevdiler, üç makale ile, Yaz Yağmuru hiçbir akissiz mi geçecekti.’ ‘Bunların Türkiye’ye getirdiği hiçbir şey yok muydu? Türkiye ve Türkçeye. Ya şiirlerim? Hala hiç kimse ‘Deniz’ manzumesinden bahsetmedi. ‘Deniz’ manzumesi Türkçenin beş on manzumesinden biridir. Buna eminim. Buna makalelerimi de ilave edin… Fakat niçin bu kadar haksızlık? Bu işte eksiğim nedir! ‘ ‘Belki de kendi kendimi mahveden benim. Hakkımdaki suikastinin bir sebebi de belki de benim…’
‘Daima derinleştim. Sıfırdan başlamış gibiydim. Bu sıfır Yahya Kemal ve Haşim hariç Türk şiirinin değer seviyesiydi. Eğer burada genişlemeğe razı olsaydım benim de hiç olmazsa Faruk (Nafiz Çamlıbel) kadar bir şöhretim olurdu. Biraz kaysaydım Orhan (Veli Kanık) ve cahit’ten (Sıtkı Tarancı) fazla sevilen adam olurdum. Yapamadım. Hakikaten sıfırdan başladım.’ ‘Kırk yaşında tek oda müstakil evim oldu. Herşey, hayatımda herşey geç oldu. İlk nesir kitabım kırk yaşında çıktı. Hala ikinci romanım Remzi’de bekliyor…’
Trendeki Yabancılar
Polisiye romanın kraliçsi Patricia Highsmith, bu romanında Amerikan toplumunu kıyasıya eleştirirken, Amerika’nın ürettiği en yoz, en kötü örnekleri sergiliyor: İşlenen bir cinayet karşısında kılı bile kıpırdamayan, sorumluluktan kaçan, eline para geçince bir üst sınıfa tırmanmaya çalışan, lüks evler, geniş çimenlikler, semt kulüpleri, yerel süpermarketler peşinde koşan bir güruhu. Alfred Hitchcoch’un aynı adla sinemaya uyarladığı bu sürükleyici roman, usta yazarın ilk yapıtı olma özelliğini de taşıyor.
Özgürlük Aşıkları
Simone de Beauvoir ile Jean-Paul Sartre’ın birlikteliği, 20. yüzyılı bir uçtan öbür uca geçen bir aşk hikâyesi, bir dava yoldaşlığı. Aralarındaki, evlilikten çok daha güçlü bir bağ; başka aşkların, uzun ayrılıkların koparamadığı bir ilişki. İnsan hakları savunuculuğundan özgürlük yoluna adanmış bir edebiyata, Cezayir bağımsızlık savaşı ve Vietnam’dan kadınların özgürleşme hareketine kadar birçok kültürel kavgada, siyasal davada birlikte savaşarak güçlendirdikleri bir can yoldaşlığı. Beauvoir’la birlikte uzun yıllar kadın hakları uğrunda savaşım vermiş olan Claudine Monteil, bu iki özgürlük âşığının çapraz biyografisinde, hem büyük bir aşk öyküsünü romansı öğelerle dile getiriyor, hem de 20. yüzyıla damgasını vurmuş iki aydının yazınsal ve düşünsel serüvenlerini aktarıyor.
Genel Edebiyat Bilimi
Genel edebiyat bilimi, çeşitli ulusal edebiyatları kapsadığı için herhangi bir ulusal edebiyatla uğraşan bir araştırmacının bilgi donanımını sağlar. Ülkemizde Türk edebiyatının yanı sıra, üniversitelerde çok sayıda Batı ve Doğu filolojileri okutulmakta, karşılaştırmalı çalışmalar yapılmaktadır. “Genel Edebiyat Bilimi” kitabında bunların hepsinin yararlanacağnı umduğum genel bilgileri toplu olarak sunmayı amaçladım Kaynakçamın bütüne yakını, diyebilirim ki Almanca yazılmış edebiyat bilimi kitapları. Bazı örneklemeleri Türk edebiyatından seçtim. Edebiyat tarihindeki edebiyat akımlarını da örnekleme yöntemiye daha çok Alman edebiyatından tanıttım.
Japon Mutfak Sanatı Sushi & Sashimi
Japon Mutfağı; kendi türünde farklı düzeylerde etkili olan benzersiz bir deneyim sunar ve yalnızca damak tadımıza değil, kusursuz güzellikte bir yemek servisi, tabaktaki renk uyumu ve dengeli olarak hazırlanmış garnitürlerle estetik beğenilerimize de hitap eder. Güzel görünüşüyle gözümüze hitap eden mönüler dayanılmaz bir şekilde iştahımızı kabartır.
Güzel bir yemek dediğimizde göze hoş görünen bir yemek anlarız ve güzellik de detaylara dikkat, tabakların ve yemek takımlarının dikkatli bir şekilde seçilmiş ve özenle dizilmiş olması anlamına gelir. Her yemek tabakta kimlik kazanır ve her bir hareket, yemeğin hazırlanışını antik bir ritüele dönüştüren kusursuzluğa erişene kadar tekrarlanır. Nitekim bir Japon gibi yemek, Japon Mutfağı’nın temelini oluşturan Budizm bağlamında dinsel ve felsefi bir kavrayış gerektiren kültürel bir deneyimdir.
Bu kitapta eşsiz lezzetleriyle birlikte Japon kültürü, nezaketi ve inceliğinden örnekler bulacaksınız. Güzellik ve biçimselliğin, Japonya’da geleneksel ve gündelik yaşamın mutfakta bile önde gelen parçası olduğunu da deneyimleyerek öğrenebileceksiniz. Budizmin mutfağın temeline kadar etkilediği bu kültürün doğayla doğrudan ve güçlü ilişkisine de tanıklık edeceksiniz. Batı’da büyük ilgi gören Japon Mutfağı’nın inceliklerle bezeli ürünlerine eşlik eden dünyanın en güzel şarapları da “sushi & sashimi”nin konuları arasında.