Büyük Deniz – Akdeniz’de İnsanlık Tarihi
“Benim ‘Akdeniz’im, başından sonuna denizin kendi yüzeyinden, kıyılarından ve adalarından, özellikle de onu aşmakta ana çıkış ve varış noktalarını oluşturan liman kentlerinden oluşuyor.” Akdeniz tarihinin büyük öncüsü Fernand Braudel’in, özgül bir çağını incelemek yoluyla özelliklerini yakalamaya çalıştığı Akdeniz’in yatay denebilecek tarihinden farklı olarak bu kitap, zaman içindeki değişimi vurgulayarak Akdeniz’in dikey bir tarihini yazma girişiminde bulunuyor. “Bu kitap Akdeniz’in çevresindeki toprakların tarihi olmaktan çok bir Akdeniz tarihidir; daha belirgin söylemek gerekirse, bu denizi aşan ve kıyılarındaki limanlarda ve adalarında yaşayan insanların tarihi.” Dolayısıyla, Braudel’in, suyla dolu bir havzayla birlikte kıyı çizgisinin çok ötesine uzanan bir kara parçası olarak ele aldığı ve kimi zaman Akdeniz’in ötesindeki yerleri de kuşatarak tanımladığı Akdeniz’den daha dar bir çerçeve bu. “Hinterlant kuşkusuz göz ardı edilemez ama bu kitap, ayaklarını adamakıllı denize sokan, daha da önemlisi sularında seyreden, bazı örneklerde kültürlerarası ticarete, dine dayalı ve diğer fikir hareketlerine veya en az bunlar kadar önemli deniz güzergâhları hâkimiyetine yönelik deniz savaşlarına doğrudan katılanlara odaklanıyor. Benim niyetim, Akdeniz’in tamamını veya büyük bölümünü dönüşüme uğratmış halkları, süreçleri ve olayları betimlemek.”
David Abulafia’nın Büyük Deniz’i, MÖ 3500 civarında Malta’da o gizemli tapınakların dikilmesinden, Akdeniz sahillerinin yakın geçmişte bir turizm beldesi olarak yeniden yaratılmasına varıncaya dek Akdeniz’in üzerinde ve hemen çevresinde olan bitenlerin ilk eksiksiz tarihi. Büyük Deniz Cebelitarık’tan Yafa’ya, Cenova’dan Tunus’a kadar Akdeniz’in bütün o olağanüstü uzamında ve tarihinde nefes kesici bir şekilde geziniyor. Abulafia, ele aldığı büyük ölçekli gelişmelerle doğrudan bağlantılı bireylerin yaşamlarını da büyük bir ustalıkla anlatıya monte ediyor.