• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Osmanlı Topraklarında İtalyan Oryantalistler

Osmanlı topraklarıyla ilk tanışan italyan sanat­çı dönemin hükümdarı Fatih Sultan Mehmet’in portresini yapmak üzere davet edilen Gentile Bellini ve bu sanatçıyla başlayan süreç 19. yüzyılda artarak devam etmiştir. 19. yüzyılda Sultan 2. Abdülhamit döneminde pek çok italyan sanatçı Osmanlı topraklarına gelmiş, bunlardan Luigi Acquarone ve Fausto Zonaro’nun, saray ressamlığı payesine ulaşmışlardır.

Read More

İstanbul’un Kadim Sırları

İstanbul’un Kadim Sırları, siz başka bir İstanbul’la tanıştıracak… Uzun yıllar süren bir araştırmanın sonucunda ortaya çıkan bu kitabı okuduktan sonra, İstanbul’u dolaşmayı bir deneyin. Bakın nelerle karşılacaksınız…
Üç büyük dinin kutsal emanetleri neden İstanbul’da buluştu? Onlardaki bu kadim kutsiyeti farkedenler kimlerdi?
Kutsal Ahid sandığı İstanbul’da mı?

Kimler, ne zaman, niye Ayasofya’nın yerini işaretledi? Bu merkez kime ne anlatmak istiyor?
Kadim sembolizmdeki anahtar işaretleri günümüze nasıl bir mesaj iletiyor?İşaret koyucu Kelt keşişleri İstanbul’da ne arıyordu?
Dünya üzerinde birtakım ruhsal fenomenlerin yaşadığı noktalar var mı? Bunlar boyut kapıları mı?İlahi bir planın parçası olarak kurulan İstanbul’un gerçek tarihini ne kadar biliyoruz?

Gerçeklerin su üstüne çıkacağı ve gökyüzü ile yeryüzünün el ele vereceği kıyamet kapısı İstanbul’da mı açılacak?
İnsanı öte dünyaya bağlayan enerji hatları gerçek mi? Kutsal geometri neyi ifşa ediyor_İstanbul’un altında başka bir İstanbul mu var?
Bu ve benzeri yüzlerce sorunun yanıtını bu kitapta bulacaksınız.
İstanbul’un Kadim Sırları binlerce yıl sonra gün ışığına çıkıyor…

Read More

Hakikat Sonrası Çağ | Günümüz Dünyasında Yalancılık ve Aldatma

Oxford Sözlüğü 2016 yılında “hakikat sonrası”nı (post-truth) yılın sözcüğü seçti. Oysa sözcüğün kökeni eskilere uzanmakta. 2004 yılında Amerikalı araştırmacı yazar Ralph Keyes bu ifadeyi kitabının kapağına taşıyarak, toplumlarda gittikçe yaygınlaşan yalanı ve aldatmayı, dürüstlüğün değer kaybedişini derinlemesine inceledi. İşte dilimize ilk defa çevrilen bu kitap, hakikat sonrasına ilişkin en kapsamlı teorik yaklaşımı sunuyor.

Yalan ve aldatma nasıl gündelik toplumsal refleksler haline geldi? 
Birinin yalan söylediğini bile bile neden onu onaylarız? 
Nasıl oldu da kamuoyunu gerçeklerden çok kanaat ve duygular belirlemeye başladı? 


Bu hayati sorulardan yola çıkan Keyes, tarih boyunca yalan söylediğimizi kabul ederken, bugün neden yalanın geçer akçe olmaya başladığını sorguluyor. Toplumsal yaşamımızı radikal biçimde şekillendirmeye başlayan hakikat sonrası çağın yükselişini ve bu durumun tehlikesini gözler önüne seren kitap, aynı zamanda dürüstlüğü nasıl yeniden kazanabileceğimize ilişkin bir yol haritası.

“Zeki insanlar olarak, suçluluk duymadan paçayı kurtarabilmek için gerçeği örtbas etmeye gerekçeler buluyoruz. Ben buna hakikat sonrası diyorum.”

Read More

Mavi Beyaz Kırmızı

Mavi Beyaz Kırmızı -I- Mariella (1792-1848)

Çağımızın “Victor Hugo”su olarak tanınan ünlü tarihçi ve romancı Max Gallo, birçok dile çevrilen Napoleon ve De Gaulle biyografilerinden sonra bu roman üçlemesiyle Fransa tarihini yeniden keşfediyor. Her zamanki lirik ve destansı anlatımıyla yazdığı bu üç ciltlik destan – romanın kahramanları, hafızalarımızdan kolay kolay silinmeyecek. Üçlemenin ilk cildi Mariella, altı ailenin Fransız Devrimi’nden günümüze kadar uzanan bir özgürlük ve bağımsızlık destanını anlatan roman üçlemesinin ilk kitabı… Tarih: 19 Eylül 1792 Paris.

Kral XVI. Louis hapsedilmiş, Prusya ordusu Fransa sınırına dayanmış, halk öfkeden çılgına dönmüş. Philippe de Taurignan, idam edileceği ünü bekliyor. Maximilien Forestier ve Nicolas Mercoeur orduya yazılıyor. Guillaume Dussert paranın peşinde, Joseph Machecoul ise Konvansiyon’un koridorlarında… Ve olağanüstü güzelliğiyle asker Maximilien’in kalbini çalan İtalyan markizi Mariella… Mariella, altı ailenin 1792-1848 yılları arasında kesişen kaderlerini anlatıyor. Her yanı alevlerin sardığı bu fırtınalı yılların coşku ve vahşetin yolları kesişen insanların hikayelerini okuyacak, komplolar ve gizli anlaşmalarla dolu bir dünyada yaşanan aşk rekabetlerine ve kahramanlıklara tanık olacaksınız.

Mavi Beyaz Kırmızı -II- Mathilde (1848-1920)

Mavi Beyaz Kırmızı destanı, ikinci cildi Mathilde ile devam ediyor. Mathilde… Genç, gösterişli, alımlı, baştan çıkarıcı bir fahişe… Montmartre kaldırımlarında büyümüş, geçimini sağlamak için kucaktan kucağa atılmış genç bir kadın. Ne geçmişini reddediyor ne de yaşama sevincini kaybediyor. Kalplerde fırtına yaratırken ihanetlere boyun eğmiyor… Mathilde Komün sırasında, Jules Forestier’nin idamından sonra Georges Mercoeur’ü evinde saklar; eski sevgilisi Pierre Machecoul onu ihbar eder ve silahla yaralar. Yaralı Mathilde hapislere düşer ve onu Maurice de Taurignan kurtarır. En sonunda Antoine’ın metresi olur. 1848 yılından Komün’e, Dreyfus olayından I.Dünya Savaşı kabusuna kadar tam altı aileden oluşan ateşli çember acısı ve tatlısıyla yanmaya ve Fransa tarihini aydınlatmaya devam ediyor.

Mavi Beyaz Kırmızı -III- Sarah

Mavi-Beyaz-Kırmızı destanı Sarah ile sona eriyor. Yıl 1925; Hitler’in Kavgam’ı yayımladığı yıl. Fransa’da fırtınalı bir dönem, iç çatışmalar sürüyor. Destanımızın kahramanlarının ailelerinde varisleri yeni olaylar bekliyor. Üçlemenin son kitabında, 20. yüzyılın kabusu olan II. Dünya Savaşı kaderi belirliyor. Babasından uzakta büyüyen Joseph Forestier, işgal sonrası Paris’te kalıp Sorbonne’a başlıyor. Orada Sarah ile tanışıyor. Sarah, bir Boticelli tablosundan çıkmış kadar güzel. Ve mantosunda sarı Yahudi yıldızı taşıyor.
Max Gallo’nun iki yüzyılı, altı aileyi ve elli kadar unutulmaz kişiliği ele alan roman üçlemesi Sarah ile son buluyor.
Akıllardan çıkmayacak bu üçleme, renkleri (Mavi, Beyaz, Kırmızı) ve isimleriyle (Mariella, Mathilde, Sarah) ölümsüzleşirken, Max Gallo büyük yeteneğini bir kez daha kanıtlıyor.

Read More

Sevenlerin Bahçesi | Aşka ve Aşıklara Dair

Sevgi kişinin benliğini saran kaçınılmaz bir duygu olmakla beraber, kanına karışmış, kalbinde ve varlığında yer etmiş bir duygu olup, insanın doğasında var olan bir özelliktir.

Sevgi ve tutku öylesine bir şeydir ki, bunlar hayatın başlangıcıyla kendilerini göstermiş ve hiç kimse bu duygulardan arınamamıştır. Çünkü onsuz hayat anlamsızdır. Verimsiz ve çorak bir sahadan farksızdır. Nitekim iffetli ve ölçülü sevgi hayatın ta kendisi ve varlıkların doğasında var olan bir hadisedir.

Hiçbir varlığın her ne şekilde olursa olsun, sevgi duygusunu yaşamamış olması düşünülemez. Ancak bizim vurgulamak istediğimiz husus, ilahi sevginin, tüm duyguların önünde ve ötesinde olması gereğidir. İnsanın tüm benliğinde yer etmiş bir duygu olarak kalması ve kadın sevgisinin iffet, onur ve temiz duygularla beslenmiş olması gerekir. İlahi rızaya uygun, iyi niyetle bezenmiş ve en yüce amaç olarak bilinen evlenmeye yönelik gelişmesi şarttır.

Hiç şüphesiz, İbn’ül-Kayyum, sevgi konusun gramatik, dini tıbbi ve psikolojik açıdan ele alıp, bu konuya yönelik görüşlerini cesaretle ortaya koymuştur. Kabul etmek gerekir ki bu eser, sahasında oldukça kapsamlı bir şaheser olup, bu alandaki tüm çalışmaları geride bırakmış niteliktedir.

Read More

Tüm Boyutlarıyla Çocuk İstismarı

Toplumumuzun çok önemli problemlerinin başında gelen “Çocuk İstismarı” her geçen gün artarak karşımıza gelmektedir. Çocuk istismarı içinde özellikle cinsel istismar konusu gizli kalarak ortaya çıkmamaktadır. İstismarın yarattığı zararın sadece fiziksel olmadığını, meydana gelen ruhsal travmanın çok daha büyük zararlar oluşturduğu gözlenmektedir.  İstismara maruz kalan çocukla görüşme yapmakla başlayan süreç sonrasında teşhis, tedavi, hukuksal süreçler, uzun dönemli psikolojik destek ve sosyal hizmetler desteği gibi uzun bir zincir olarak devam etmektedir. Başlangıç hareketi olan çocukla görüşme başlı başına bir eğitimi ve bilgi donanımı gerektiren bir durumdur. Çocuk istismarının her aşamasında bilgili, donanımlı ve bu konuda eğitilmiş olmak çok önemlidir.

Cinsel istismar özellikle ensest gibi aile içinde yaşandığında açığa çıkması çok zor olan olgulardır. Ancak çocuğun böyle bir travmaya maruz kaldığını gösteren işaretlerin ne olduğunu bilinmesi halinde problemi ortaya çıkartmak mümkün olacaktır. Bu da çocuk istismarının kısa ve uzun etkilerini bilerek mümkündür.

Çocuk istismarının sadece mağdur açısından değerlendirilmesi yeterli değildir. Özellikle pedofili olgularında saldırganın profilini bilmek ve hareketlerinin neler olabileceğini öğrenmiş olmak çocukların korunması açısından çok temeldir. Multidisipliner bir yaklaşımın çok önemli olduğu çocuk istismarı olgularında tüm meslek grupları ama özellikle sağlık çalışanları, hukukçular, öğretmenler, psikologlar ve sosyal hizmet uzmanları konu hakkında bilgilenmeli ve özellikle olgu yaklaşımlarını öğrenmelidirler.

Read More

Abidin Dino 1913-1993

“Abidin’le dünya kadar şey konuştum; 1789 Fransız Devrimi’nden, Paris metrosuna, işçi grevlerinden, Türkiye’den en son haberlere, yakında açılacak resim sergisinden yeni çıkan kitaplara kadar her konuda, her alanda… Arkadaşlar, anılardaki arkadaşlar eksik olmazlardı. En başta ve elbette Nâzım Hikmet. Sonra Yaşar Kemal… Sohbetlerimizde Osmanlı’ya, Türkiye’nin 1930’lu yıllarına ‘uzanmalar’ hiç eksik olmazdı. O zaman ‘davetliler’ arasında Pierre Loti’yi, Ostrorog ailesinin bütün fertlerini ve misafirlerini, Georges Simenon’u, Fikret Muallâ’yı, Neyzen Tevfik’i, elbette Arif Dino’yu ve diğerlerini bulabilirdik…Sonra Paris yılları: Yani Tzara, Picasso, Elsa, Aragon…Ve Güzin. Her yerde ve her zaman. Ondan çok şey öğrendim. Abidin, 20. yüzyılın en önemli tanıklarından biriydi… Ressam, heykeltıraş, gazeteci, karikatürist, yazar ve saati gelince de şairdir Abidin. Birçok arkadaşının yapıtlarını Fransızcaya kazandıran bir çevirmendir de… Yaşamın bütün belalarını tattı, güzelliklerini es geçmeden. Güzel yaşadı Abidin. Hiç ölmeyecekmiş gibi… Abidin biraz da hepimizin öğretmenidir. Onunla söyleşilerimden, izlenimlerimden ve Abidin Dino için yazılanlardan oluşturduklarımı sizinle paylaşmak istiyorum. Hem Abidin’i bir kez daha ve hep beraber anabilmek, hem de ona bir arkadaşlık armağanı sunabilmek arzusuyla. Anılara saygı gerek çünkü. Anılar uçup gitmesinler. Uçup gitmeden önce iz bıraksınlar bir yere: İşte buraya, bu kitaba…” M. Şehmus Güzel

Read More

Kadın Besteciler

Turhan Taşan PAN YAYINCILIK
Bu kitap, bütünüyle bir tespitten ibarettir. İçinde yer alan hiçbir bestecimiz, kişisel bir değerlendirmeye tabi tutulmamıştır.

Artık aramızda bulunmayanlarla ilgili eser ve fotoğraflar arşivlerimizden, halen yaşayanlara ait son dokümanlar ise kendileriyle temas kurulmaya çalışılarak sağlanmak yolunda gidilmiştir. Tabiatıyla, ulaşamadığımız ve bize ulaşamayan fotoğraf ve notalar, düzenlediğimiz listelere dahil edilememiştir.

Her bestecinin biyografisi ve eser listesi altında bibliyografyaya yer verilmiş olması, o bilgilerin münhasıran anılan kaynaklardan toplandığını göstermemektedir. Okuyucuya, bizden sonra için daha geniş araştırma yapma imkanı vermesi için düşünülmüştür.

(Tanıtım)

Read More

Doctor Who – 11 Doktor 11 Öykü

Yazar: Neil Gaiman, Eoin Colfer,
Tüm evrende nam salmış biri olmasının yanı sıra, yaşayan her bir canlının eşsiz olduğunu bilen Doktor, Gallifrey’de yaşayan ya da yaşamış Zaman Lordlarının belki de en farklısı.

Ödünç aldığını iddia ettiği zaman makinesi TARDIS’i, yüzlerce yıllık hayatı boyunca yanından eksik olmayan yol arkadaşları ve nereye giderse gitsin, en az yol arkadaşları kadar ona bağlı olup peşini bırakmayan düşmanlarıyla bir kahramandan daha fazlası.

Read More

Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı

Bir zamanlar evrendeki tüm yaşam, Yaşam Çiçeği’nin -bizleri fiziksel varoluşa götüren ve oran çıkaran geometrik desen- yaradılışın şablonu olduğunu biliyordu. Sonra, çok yüksek bir bilinç seviyesinden karanlığa düştük ve kim olduğumuzu unuttuk. Yüzyıllar boyunca bu sır, dünyanın her tarafındaki kadim sanat eserlerinde ve oymalarda, ve yaşamın tüm hücrelerinde kodlanmış olarak kaldı.
Şimdi, bu uykudan uyanıyoruz, zihinlerimizdeki eski, bayatlamış inançları silkeleyip atıyoruz ve algı pencerelerinden içeri sızan yeni şafağın altın ışıklarını görmeye başlıyoruz. Bu kitap, o pencerelerden biridir.

Burada Drunvalo Melchizedek, Yaşam Çiçeği çalışma grubunu yazı ve grafiklerle sunarak nasıl bu duruma geldiğimizi, dünyanın neden şu andaki durumunda olduğunu ve tüm gerçek güzelliğiyle farkındalığın yeşermesine yol açan süptil enerjilerin ardındaki sırlara ışık tutmaktadır.

Kutsal geometri, varlığımızın temelindeki formdur ve gerçeğimizin kutsal düzenini gösterir. Bu düzeni, gözle görülemeyen atomdan, sonsuz sayıdaki yıldızlara kadar izleyerek her adımda kendimizi bulabiliriz. Burada verilen bilgiler, bir yol takip etmekle beraber, satırların ve çizimlerin arasında feminen özelliğin mücevheri, sezgisel anlayışı yatmaktadır.

Read More