• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Kendinin Avcısı

Ne dedim, ne yaptım,
Nasıl davrandım?
Düştüm peşime izledim
Sanki ben ve bendim
Önümsıra, ardımsıra
Dehlizinde kendimin.

O mu öndeydi, ben mi?
O dediğime bakmayın
Ayırt etmek içindi.
Av mıydım, avcı mıydım?
Tuhaf ama ben ve ben
Hem kaçtım, hem kovaladım.

Hangisiydim acaba?
Önümsıra kaçan mı,
Kovalayan mı ardım sıra?
İki kadınla,
İki çocuk arasında
Koştum iki ayrı acıya.

Çekip tetiği sonunda
Kendimi vurdum.
Ne av var artık, ne avcı.
O yok, ben yokum
Sadece küf kokusu,
Dehlizimde kayboldum.

Metin Altıok

Read More

Bakışsız Bir Kedi Kara

Gelir dalgın bir cambaz.
Geç saatlerin denizinden.
Üfler lambayı.
Uzanır ağladığım yanıma.
Danyal yalvaç için.
Aşağıda bir kör kadın.
Hısım.
Sayıklar bir dilde bilmediğim.
Göğsünde ağır bir kelebek.
İçinde kırık çekmeceler.
İçer içki Üzünç Teyze tavanarasında.
İşler gergef.
İnsancıl okullardan kovgun.

Geçer sokaktan bakışsız bir
Kedi Kara.
Çuvalında yeni ölmüş bir çocuk.
Kanatları sığmamış.
Bağırır
Eskici Dede.
Bir korsan gemisi! girmiş körfeze.

Ece Ayhan

Read More

SARNIÇ

Sait Faik, ilk dönem kitapları sayılan Semaver, Sarnıç ve Şahmerdan’ın ortak özellikleri, yazarın fakir insanları överken, zenginler ve sömürücülere duyduğu kızgınlığı yazmasıdır. Abasıyanık, Sarnıç’ta da emekçiye olan övgüsünü sürdürür. Fakat, kitaba ismini veren Sarnıç isimli hikâyede de açık açık söylediği gibi, yazar aslında grevden ya da ihtilalden söz ediyor olsa da, bu konulara çok hakim değildir. Daha çok duygularıyla hareket etmektedir.

“Önümüzde hayat… Her gün bir başka uykuya yatıp bir başka rüya göreceğiz. Halbuki zaman, ağır ağır bizimle beraber akan nehir, bir göle varıyordu. Bu gölde artık biz akmıyor, dalgalanıyorduk.”
“Sarnıç” adlı öyküden.

Read More

Yediçınar Yaylası

Yediçınar Yaylası, bir Kemal Tahir romanıdır. Kemal Tahir’in, bir üçleme oluşturan ve Çorum çevresinde geçen “Yediçınar Yaylası,” “Köyün Kamburu” ve “Büyük Mal” adlı romanları; Tanzimat’ın ilanından Atatürk’ün ölümüne kadar geçen dönemde, üç ayrı nesil çevresinde, toplumdaki sosyal gelişmelere uygun olarak değişen mülkiyet ilişkilerinin, toprak ağalığı düzeni ve eşkıyalik hareketlerinin gerçek yüzünü anlatır. Kemal Tahir’in bütün romanlarına hakim olan Anadolu insanı merkezli bakışı ile, bütün bu süreçte hiç değişmez olan coğrafyanın yüzyıllardır süregelen kuralları Anadolu insanının gözünden anlatılır. Romanda o dönemde iyice zayıflayan Osmanlı devlet gücünün nasıl bir despotik idareye dönüştüğü ve halkın bu durumdan kendisini nasıl olabildiğince kurtarmaya çalıştığı, Osmanlı devlet yöneticilerinin, halkla varolan ilişkileri ortaya dökülerek incelenir.

Read More

MOMO

Zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir.
 
Momo, büyük bir kentin tiyatro harabelerinde yaşayan küçük bir kızdır. Buldukları ya da kendisine hediye edilenler dışında hiçbir şeyi yoktur. Ancak olağanüstü bir yeteneği vardır: Momo, muhteşem bir dinleyicidir ve bunun için oldukça bol zamanı vardır.
Bir gün hayaletimsi topluluk “duman adamlar” ortaya çıkar. İnce hesaplı planlar kurup insanların zamanını çalarlar. Onları durduracak tek kişiyse Momo’dur.

Momo elinde bir çiçek, koltuğunun altında bir kaplumbağa ve gizemli Hora Usta’nın da yardımıyla koskoca duman adamlar ordusunun karşısında tek başına durur. Acaba Momo, zamanı çalan adamları tek başına alt edebilecek midir?

Toplumumuz ve günümüz insanının zaman algısı ve zamanı okuması üzerine bir masal olan Momo’yla Michael Ende, Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü’ne layık görülmüştür. Pek çok kez sinemaya uyarlanan Momo, kırktan fazla dile çevrilmiş, tüm dünyada 7 milyonun üzerinde satılmıştır.

Read More

Hurin’in Çocukları

Húrin’in Çocukları, J. R. R. Tolkien’in kurgusal Orta Dünya evreninin tarihinden bir bölümü anlatan epik fantastik romandır.

Tek Yüzük yok edilmeden altı bin yıl önce Orta Dünya, Karanlık Lord Morgoth’un gölgesi altında eziliyordu. Elflerin ve İnsanların en yüce savaşçıları Morgoth’a karşı koyamıyor, onun karşısında bir bir düşüyorlardı. Tam bu ümitsizlik çağında yeni bir lider çıktı ortaya: Húrin’in oğlu Túrin. Yol arkadaşlarıyla, Morgoth’a karşı Orta Dünya uğruna verdiği savaşı lehine çevirmeye başlayan Túrin kaderiyle yüzleşeceği günü beklemekteydi.

J. R. R. Tolkien’in kendi deyişiyle, Beren ile Luthien ve Gondolin’in Düşüşü’yle birlikte “üç büyük öyküden biri” olan Hurin’in Çocukları, Christopher Tolkien’in, babasının el yazmalarını inceleyip bir araya getirmesiyle bir bütün halinde Orta Dünya hayranlarının huzuruna çıkıyor.

Read More

GAZAL – Cem Karaca

Cem Karaca’nın vefat etmeden kısa süre önce çıkardığı ŞİİR Kitabıdır.

Hani ara sıra efkar basar da insanı, içini kağıda dökmek istersin, bunlar da öyle “gine efkar bastı gönlümü” makamından bir tür denemeler. Taa 1950’lerin sonundan bu yana, bugüne kadar yazdığım ve asla şiir adını vermeye cesaret edemediğim türden işçilikler öyle.

Bazen bir dosta kâğıdına bazen bir peçetenin arkasına yazıverdiğim içimden gelen şeyler. Bunları böylece yazdım. İçimden düştüğü gibi Bir gazal’ın bir dişi gazala düştüğü gibi.

Öncelikle bunları derleyip toparlayan sevgili karım İlkim’e sonra bana bu yolu açan Toto KARACA babam Mehmet KARACA’ya ve oğlum Mehmet Emrah KARACA’ya çok teşekkür ederim. 

Ancak, bu darmadağınıklığı biraraya getiren İlkim’e birincime, dişime, dişi Karaca’ma sağol varol hep yanımda ol diyorum. 

Cem KARACA

sen deli efkarım deli
ikimiz şaşırdık yolu
viranda baykuş misali
ötme deli rüzgar ötme

dağdan düşen sel gibiyim
karla yüklü dal gibiyim
kurumuş gazal gibiyim
beni dört bir yana atma

Read More

Ayn Rand – BEN

Kitap, “Ben” adının yanı sıra “Ego” adıyla da yayımlanmıştır. Ben’in hikâyesi belirtilmemiş bir gelecekte geçer. Distopik bir bilimkurguya sahip romanda, totaliter bir sistem mevcuttur, teknolojik gelişim dikkatli bir şekilde planlanıyordur ve birey ile bireysellik kavramları ortadan kaldırılmıştır. Bu kurgunun temelinde, Ayn Rand’ın sosyalist düşüncenin ve ekonominin zayıflıkları olarak gördüğü noktaların sonucu olarak insanlığın ikinci bir Karanlık Çağ’a girmesi yatar.

“Ben”, bir nükleer savaştan sonra ortaya çıkan totaliter bir sistemde yaşayan bir kimsenin, sözlüklerden ve toplumsal hayattan silinen, yeri “biz” kelimesi tarafından doldurulan “ben” kelimesini ve kendisini keşfedişinin hikayesi. Yüzyılımızın en büyük romancılarından Ayn Rand’ın “gerçek özgürlük”ün ne olduğunu en kısa ve en veciz bir şekilde dile getirdiği eseridir.

Read More

Howard Roark – Ayn Rand

“Son derece parlak genç bir mimar olan Howard Roark mimarlık okulundan, hem de son senesine gelmişken kovulur. Gerekçesiyse okulun geleneksel düzenine uygun çizimleri reddetmesidir. Roark okuldan kovulmasını engellemek adına hiçbir şey yapmamakla beraber, aklında bir tek istek vardır: Herkesin yüzkarası olarak nitelendirdiği, sıradışı çizimleriyle sadece bir süre halkın ilgisini çekebilmiş, son zamanlardaysa hiç de gözde olmayan, Roark’un hayranlık duyduğu mimar Henry Cameron’un yanına gidip onunla çalışabilmek… “

Kolektif beyin diye bir şey yoktur. Kolektif düşünce diye bir şey de yoktur. Bir grup insanın vardığı anlaşma, ya bir uzlaşma, ödün verme sürecidir, ya da birçok bireysel düşüncelerin bir ortalamasıdır. İkincil önem taşıyan bir şeydir. Birincil eylem.. yani mantık yürütme süreci… bir tek kişinin tek başına yapması gereken bir şeydir. Yemekleri bir sürü insana paylaştırabiliriz. Ama kolektif bir midede sindiremeyiz. Hiç kimse kendi ciğerlerini, başkasının yerine solumak için kullanamaz. Hiç kimse kendi beynini, başka birinin yerine düşünmek için de kullanamaz. Vücudun ve ruhun bütün işlevleri bireysel ve özeldir. Paylaşılamazlar ve devredilemezler.

Read More

Animal Farm (Hayvan Çiftliği)

George Orwell’in Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ten sonra dünya çapında en çok okunan ikinci başyapıtı olan Hayvan Çiftliği, kötü muameleyle ağır koşullar altında çalıştırılan hayvanların eşit, özgür ve mutlu olacakları bir düzen hayaliyle zalim çiftlik sahibi Bay Jones’a karşı ayaklanmasıyla başlar.

1940’lardaki “reel sosyalizm”in eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında ‘yergi’ türünün başyapıtlarından biridir. Hayvan Çiftliği’nin kişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirirler. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır.

Aralarında en akıllı olanlar domuzlar; kısa sürede önder bir takım oluştururlar, devrimi de onlar yolundan saptırırlar. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık.

Doğrudan doğruya bir Stalin rejimi eleştirisi kabul edilen romanın bazı karakterleriyle dönemin siyasi figürleri arasındaki benzerlikler kolayca görülebilir. Ancak bu benzerliğin ötesinde Orwell, insanlığın hemen her dönemde maruz kaldığı otoriter gücün yıkıcı tahakkümünü keskin hicviyle masalsı bir romana dönüştürmüştür. Hayvan Çiftliği adaletsizliğe, kaba kuvvete ve özgürlüklerin kısıtlanışına karşı yükselttiği güçlü sesiyle güncelliğini koruyan çağdaş bir klasik.

Read More