“Elizabeth dünyası yalnızca zorlu denizcilerin, açıkgözlü siyasetçilerin, ağırbaşlı din adamlarının beşiği değildi. Ruhların, iyinin ve kötünün, perilerin, cinlerin, cadıların, hayaletlerin ve büyücülerin dünyasıydı. Elizabeth dönemi hakkında, devrin şiirine yansıyan bu gerçek, detaylandırılmaya gereksinim duymayacak kadar iyi bilinmektedir. Çağın arzu ve özlemlerini barındıran epik şiir bir “periler” kraliçesi çevresinde gelişir; şiirdeki en önemli figürlerden biri bir büyücüdür. Dönemin en büyük şairlerinin tiyatroda sahnelenen en büyük oyunları da okült atmosferine bürünmüştür. Macbeth cadılarla karşılaşır; Hamlet’e hayalet musallat olur. Bu okült uğraşı salt popüler geleneklerden ya da etkilerden mi türemişti? Yoksa çağın felsefesiyle kökleşmiş bir bağlantısı mı vardı?”