Melâmet, kınamak, ayıplamak ve kötülemek anlamına gelen bir kavramdır. Tasavvufta kınayanların kınamasına aldırmadan doğru yolda yürümektir. İhlasa önem vererek riyadan kaçınmak, hayrı izhâr, şerri izmâr etmemektir. Yani iyiliklerin açığa çıkıp duyulmasından hoşlanmamak, kötülüklerin açığa çıkmasından ise rahatsız olmamaktır. Hak nezdinde “Sıddık” olmak için halkın gözünde “zındık” olmaktan korkmamaktır. Şekil, suret, taç ve hırkaya değer vermemek, adet ve an’anelere karşı çıkmak, bu konuda halktan gelecek tepkiye aldırmamaktır. Dindarlık ve takvayı gizlemek, hatta zikri bile gizli yapmaktır.

Melâmet, hem tekke ve tasavvuf şairlerince, hem de divan şairlerince kullanılmış olan tasavvufî bir kavramdır. Tasavvufî düşünceden şiirlerine derinlik ve zenginlik katmak amacıyla faydalanmış olan divan şairi Fuzûlî de şair melâmeti, aşk yolunda ilerleyen âşığın davranışlarına, tutumuna gösterilen toplumsal bir tepki ve dışlama, âşıklık göstergesi, övünç vesilesi şeklinde ele aldığı görülmüştür.