Önceki Günün Adası, batan bir gemiden kurtulup bir başka gemiyle “karaya” çıkan Roberto de la Grive’nin öyküsü. On yedinci yüzyılda geçen bu öykü, Roberto’nun sevdiği kadına yazdığı mektuplar ve gemide tuttuğu notlarla ulaşıyor bugüne. Roberto’nun ıssız gemide geçirdiği günler boyunca eski yaşantısıyla ilgili anımsamaları, bir dönemin siyaset, sevgi, bilim, toplum hayatını yeniden kurarak tarih, toplum, insan ilişkilerini değerlendiriyor. Üç aşamalı bir anlatı piramidiyle (Yazar/Roberto/Roberto’nun mektuplarını yorumlayan Anlatıcı) şekillenen öykü, bir yandan gizemli izler bırakarak sürekli Roberto’dan kaçan bir Davetsiz Konuk’un varlığıyla gerilim kazanırken, bir yandan da hem birinci elden tarihsel anlara ve mekânlara ulaşabiliyor hem de Anlatıcı kanalıyla on yedinci yüzyıl ile yirminci yüzyıl arasında karşılıklı bakış açıları oluşturuyor. Umberto Eco’nun her zamanki ustalığıyla yarattığı dünyaları değerlendirmek, tadına doyulmaz bir okuma zevki.