• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Silah Adası

Bundook. Silah. Sıradan bir kelime, ta ki Deen Datta’nın dünyasını altüst edene kadar…
Nadir kitaplarla uğraşan bir sahaf olarak Brooklyn’de münzevi hayatı süren Deen, dünyaya sarsılmaz bir rasyonellikle bakmaktadır, fakat çocuk yaştan aşina olduğu bir Bengal efsanesi onu tesadüf eseri tekrar bulunca, inandığı her şeyi sorgulayacağı sıra dışı bir yolculuğa çıkmak zorunda kalır. Bengal’deki eski bir tapınaktan Los Angeles’a ve Venedik’e kadar kadim bir mitin izini sürdüğü bu serüven, yol boyunca karşılaştığı kişilerin anıları ve tecrübeleriyle şekillenir: Bu yolculuğun başlamasına aracılık eden Piya; Deen’in gözlerini günümüzün dünyasında hayatta kalmaya çalışmanın gerçeklerine açan Tipu; muhtaç birine yardım etmek için çaresizce uğraşan Rafi ve bütün bu karakterlerin bir parçası olduğu hikâyenin eksik halkasını tamamlayan Cinta…
Son On Yılın Öne Çıkan Düşünürleri arasında yer alan Amitav Ghosh, mitle tarihi, gerçekle kurguyu, geçmişle şimdiyi ustaca harmanladığı Silah Adası’nda iklim değişikliğini ve göçü merkeze alıyor; okuru, dünyanın durumu üzerine düşünmeye davet ediyor. 

Read More

Star Wars – Haykıran Hisar

LUKE SKYWALKER, DOKTOR APHRA İLE GÖNÜLSÜZ BİR İŞBİRLİĞİ İÇİNDE!
 
İyi niyeti şüpheli Doktor, Luke’a reddedemeyeceği bir teklifte bulunuyor ve onu, kötü şöhretli Haykıran Hisar’ın merkezindeki olağandışı bir toplantıya götürüyor. Luke aradığı şeyi bulabilecek mi? Aphra’ya güvenilebilir mi? Yoksa ikisi de Hisar’ın kraliçesinin kurbanları mı olacaklar? Bu alışılmadık ikili, galaksinin en güçlü, en tehlikeli ve münzevi kadınlarının yuvasına girerken, Han ve Leia, onların ne kadar gerisinde olabilir ki?

Read More

Roma’dan Doğu Roma’ya

Constantinus Hanedanı bölümünde (25-30); Constantinus’un Augustus sıfatı alana kadar geçen sürede yaşadıklarına, ikili mücadelelerine, kilise ile devleti bir araya getirerek devletin Hristiyanlığa dönüşme süreci ele alınmıştır. Constantinus hâkimiyeti süresince ekonomik, sosyal ve askeri alanlarda köklü değişikler yapmış ve tek kişilik yönetim sistemini sürdürmeye çalışmıştır. Ölmeden önce imparatorluğu üç oğlu arasında paylaştırsa da kardeş kavgası sonucu üçü de ölmüştür. Oğullarından II. Constantius ölmeden önce Iulianus’a Caesar unvanı vermiştir. Daha sonra Augustus unvanına yükselen Iulianus, giderek Hristiyanlıktan uzaklaşmış ve paganizmi yeniden alevlendirmeye çalışmıştır. Öldüğünde hanedan da sona ermiş olacaktır.

Valentinianus Hanedanı adlı bölümde (31-32); I. Valentinianus’un imparator ilan edilmesiyle Batı’nın yönetimini devralması ve kardeşi Valens’i de ortak imparator olarak Doğu’da görevlendirmesi anlatılır. I. Valentinianus ölmeden önce oğlu Gratianus’u Batı’nın Augustus’u olarak atamıştır. Doğu’daki Valens öldüğünde de yerine Theodosius atanır. Gratianus MÖ 383 yılında öldürülür. II. Valentinianus bölümünde (33-34); MÖ 375 yılında Gratianus Batı’nın imparatoru olarak ilan edilince II. Valentinianus da askerleri tarafından ortak imparator ilan edilir. MÖ 392 yılında öldürülmesiyle bu hanedanlığın iktidarı da sona erecektir.

Read More

Kalpazanlar – Andre Gide

“André Gide’in yirminci yüzyılımızın ilk yarısında, özellikle de iki büyük savaş arasında, kusursuz anlatımı, ilginç yapıtları, yazınsal, toplumsal, siyasal sorunlar karşısındaki özgür, önyargısız, değişik, değişken, ama hep aynı ölçüde derinden kavrayıcı bakışıyla Fransız yazınını giderek Fransız kamuoyunu etkisi altında tutmuş, büyük bir yazar ve düşünür olduğu bilinir.” Tahsin Yücel
Kalpazanlar, yazdıklarını anlatı ya da uzun öykü olarak nitelendiren André Gide’in roman olarak adlandırdığı tek eseridir ve edebiyat tarihçileri tarafından da yazarın en önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilir. Geleneksel roman anlayışının dışında kaleme alınan Kalpazanlar, bu türü neredeyse baştan tanımlamak istemesi ve bir roman arayışının romanı olarak da edebiyat tarihinin yapı taşlarından biri sayılır.

Read More

Jakobenizm ve Kemalizm

Türkiye’de pek çok kavram gibi Jakobenizm de son derece keyfî ve öznel bir biçimde kullanılıyor. Liberal aydınlar Jakobenizmi anti-demokratiklikle eşdeğer kullanırlarken, İslamcı çevreler, anti-demokratik anlamına ilaveten, onu “din karşıtı” katı laik ya da seküler düşünce biçimlerini nitelemek amacıyla kullanıyorlar. Buna karşılık, “ulusalcı” ya da “ulusal sol” olarak nitelendirilen çevreler ise bu kavramı, olumlu anlamda kullanıyorlar. Tartışan tarafların ortak noktaları, Jakobenizmi her halükârda Kemalizm ile ilişkilendirmeleri ve bu ilişkilendirmeyi Jakobenlerin Fransız Devrimi dönemindeki fikir ve eylemlerinden değil, kavramın sonradan kazandığı (“elitist”, “anti-demokratik”, “seküler” gibi) anlamları üzerinden yapmalarıdır. Bu derinlikli çalışma, hem Jakobenizmi ve Kemalizmi hem de bu iki ideoloji arasındaki ilişkiyi (ya da ilişkisizliği) maddeci bir tarih anlayışıyla, sınıf mücadelelerinin bir sonucu olarak kavramaya çalışıyor. “Bu kitap, Jakobenizm ile Kemalizm arasındaki ilişki üzerine yapılmış ilk ve en derinlikli bilimsel çalışma olma özelliğini taşıyor. Kitapta bu iki siyaset, belli bazı karakteristik özellikleri açısından kıyaslanıyor, benzerlik ve farklılıkları belirlenmeye çalışılıyor. Ayrıca kitapta, Türkiye Burjuva Devrimi sürecinin düşünsel uğrakları ve kadrolarının siyasal formasyonuyla ilgili önemli bilgiler ve değerlendirmeler de yer alıyor. Gerek literatüre katkısı gerekse düşünce dünyamıza ışık tutması açısından bu değerli çalışmanın yayınlanması çok yerinde olmuştur.” Tülin Ongen

Read More

Savaş Gelinleri

“İlk kitabı Savaş Gelinleri’ni okuduğum andan itibaren, Helen Bryan’ın geniş bir okur kitlesine sesini duyurabileceğinin farkındaydım. İlgi çekici hikâyeleri ve eşsiz karakterleriyle büyük yankı uyandıracağından şüphem yoktu. Dünya çapında bir milyon okur tarafından keşfedilip sevilen bir yazar haline gelmesinden mutluluk duyuyoruz.”
-Terry Goodman, Amazon Publishing
 
Beş kadın, beş farklı geçmiş ve bir savaş.
Savaş, Avrupa’dan İngiltere’ye sıçramak üzereydi. Normalde sessiz sakin bir kasaba olan Crowmarsh Priors, bomba tehdidiyle şehirden taşraya tahliye edilen insanlarla tepetaklak olmuştu. Beş kadın tam da bu karmaşanın ortasında, hayatlarını sonsuza dek değiştirecek bir arkadaşlık kuracaktı.
 
Alice Osbourne’un hayatı, nişanlısı Richard Fairfax’in Amerika’dan başka bir kadınla dönmesi üzerine altüst olmuştu. Evangeline Fontaine’in Richard’la İngiltere’ye kaçmak için kendince sebepleri vardı; ortaya çıksa büyük bir skandal yaratacak sebepler. Elsie Pigeon ise şehirde ailesiyle yaşadığı evden zorla alınıp taşraya hizmetçi olarak yollanmıştı. Ancak bunu Londra’da sürdürdüğü fakir hayattan bir kaçış imkânı olarak kullanmak istiyordu. Tanni Zayman, Nazilerden son anda kaçan genç bir Yahudi kızdı. Yeni doğmuş oğluyla, ailesinin geri kalanının Almanya’dan gelmesini bekliyordu. Son olarak da sosyetenin kurallarına uymak istemeyen, korkusuz Frances Falconleigh vardı. Babası her ne kadar engel olmaya çalışsa da Frances, bir şekilde savaşta işe yarar bir şeyler yapmanın yolunu arıyordu. 
 
Savaşın şiddeti arttıkça bu genç kadınların arkadaşlığı güçlenecekti ve tam elli yıl sonra Crowmarsh Priors’a zafer kutlamalarının yıldönümü için gittiklerinde tekrar bir araya geleceklerdi. Geçmişten yarım kalan hesapları vardı ve intikam zamanı gelip çatmıştı. 

Read More

Ne Yesem Dokunuyor

Bir insana yediği her besin dokunabilir mi? 
Ağrıyı kesmek için kullanılan ağrı kesiciler ağrıyı artırabilir mi?
Ne yaparsanız yapın fibromiyalji ağrılarından kurtulamıyor musunuz?
Yemeklerden sonra kafanızı toplayamıyor, konsantre olamıyor musunuz?
Stresli olduğunuzda yakınmalar kontrolünüzden çıkıyor mu? 
İçtiğiniz çoğu ilaca “alerjiniz” mi var?
Sabahları dümdüz olan karnınız ilk lokmayla şişmeye başlayıp, akşam saatlerinde patlama noktasına mı geliyor? 
Ailenizde migren, alerji, tiroid hastalığı, mide bağırsak yakınmaları sık mı?
 
Besinlerle aldığımız veya bağırsak bakterilerimizin sentezlediği histamini yıkamadığımız zaman kanda ve beyinde histamin düzeyleri yükselir; yalancı alerji bulgularından nörolojik yakınmalara, mide bağırsak şikâyetlerinden kaygı bozukluğuna, hiperaktif mesaneden uykusuzluğa uzanan çok geniş bir spektrumda yakınmalara yol açar. 
 
Ne Yesem Dokunuyor’da nöroloji uzmanı Dr. Banu Taşcı Fresko; histamin intoleransının bulgularını, nedenlerini, mast hücresi aktivasyonu, eşlik eden hastalıklar ve diğer intoleransları bütün yönleriyle ele alıyor. 
Histamin intoleransı, uzun COVID, mast hücresi aktivasyonuyla birlikte kendini gösteren yakınmalarla başa çıkmak için önerilerde bulunuyor.
Ne yeseniz dokunuyor, hangi besinin dokunduğunu anlamıyor ve ne yapacağınızı bilemiyorsanız bu kitap size yol gösterecek.

Read More

Kayıp Yazılar ve Diller

Eskiçağ yazı ve dilleri alanının uluslararası üne sahip uzmanlarından Johannes Friedrich tarafından kaleme alınan ve yayımlanmasından bugüne kadar geçen süre içinde öneminden ve bilimsel değerinden hemen hemen hiçbir şey yitirmeyen “Kayıp Yazılar ve Diller”, Mısır hiyeroglifleri ve çivi yazısı gibi, çözümlenme süreci tamamlanmış yazı sistemlerinden, Likçe, Karca, Frigce, Lidce, Sidece gibi, kısmen çözümlenmiş Eski Anadolu dillerine kadar, genel bir bakış niteliğindedir. Bu bağlamda, konusunda “ilk” ve hâlâ “tek” yapıt olma özelliğini koruyan “Kayıp Yazılar ve Diller”, ülkemizde Eski Anadolu Dilleri alanının çok az sayıdaki yetkili isimlerinden, Akdeniz Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Recai Tekoğlu’nun çevirisiyle Türk kültürüne kazandırılmaktadır.

Read More

Bir Kenttir Gidip Gideceğin Yer

Neredeyse üç kuşağın okuduğu, Kavafis’in Barbarları Beklerken adlı seçme şiirler toplamının 10. basımını, yeni çeviriler eklenmiş, gözden geçirilmiş biçimiyle, Bu Kenttir Gidip Gideceğin Yer adıyla yayımlamaktan kıvanç duyuyoruz. Fenerli bir aileden gelen, çocukluğunun bir bölümü Yeniköy ve Kadıköy’de geçiren; dizelerini İskenderiye’nin yanı sıra, Edessa’dan İzmir’e, Antakya’dan Amisos’a, eski Anadolu uygarlıklarının mekânlarında dolaştıran Kavafis’in Türkiyeli şiir se¬verlere böylesine cazip gelmesi doğal olmalı. “Şii¬rin feneriyle” tarihin karanlık mahzenlerine giren bu eşsiz şairin dizeleri, geleceğe ışık tutuyor.

Daha güzel bir toplumda, ilerde
Bir başkası tıpkı bana benzeyen
Çıkar kuşkusuz, yaşar özgürce

Read More

Yüz Okuma Sanatı

Çin evrenbilimi prensipleri çerçevesinde yapılan yüz okuma çalışmaları, geleneksel Çin tıbbının bir dalı olarak “kişilerin iç dünyası, sağlık durumları ve davranışsal eğilimlerinin bir çıktısının alınması” şeklinde değerlendirilebilir. “İnsan Tanıma
Yöntemleri” üzerine çalışan Murat Kaplan’ın Yüz Okuma Sanatı 3 kitabında paylaştığı temel yüz okuma ve karakter analizi bilgilerinin öncelikli amacı:
• Kişinin kendisini daha iyi tanıması,
• Bireyin, sosyal ve mesleki ortamlarda sergilediği davranışları hakkında yüksek düzeyde farkındalık geliştirmesi ve daha isabetli tercihlerde bulunmasına yönelik enstrümanlar edinmesi,
• Kişinin birlikte yaşadığı veya çalıştığı insanları daha sağlıklı kriterlerle -önyargı, varsayım ve dış etkilerden bağımsız- şekilde tanıyabilmesi adına gerekli temel becerilere sahip olması ve farkındalıkla donanmasıdır.
Murat Kaplan, serinin üçüncü kitabında yüz okuma yöntemlerini, beden dili, nörolojik kodlar, el yazısı, imza analizi ve karalamalar gibi yeni başlıklarla destekliyor. Yüzümüz “kim olduğumuzu, bugüne kadar nasıl yaşadığımızı, neler hissettiğimizi, gelecekte kim ya da ne olabileceğimizi, nasıl tepkiler verip ne tür bir algıyla yaşayabileceğimize ilişkin olasılıkları gösteriyor. Bahsi geçen bu detayları anlamak, yüzümüz değiştikçe algı ve davranış sürecimizin değişeceği, algı ve davranış tercihlerimiz değiştikçe de yüzümüzün değişeceği gerçeğinde yatıyor. Yüz Okuma Sanatı 3, kişinin geçmiş deneyimlerini, gelecekteki potansiyelini, bedende ve zihinde neler olup bittiğini merkeze alarak okurlara rehberlik etmeyi amaçlıyor.

Read More