
İnsan Ahlakının Doğal Tarihi
İnsan ahlakının evrimi iki adımda gerçekleşti. Başlangıçta doğa koşulları nedeniyle, ilk insanlar işbirliğine gitmezlerse yok olacaklarını gördü ve bu işbirliğini düzenli hale getirmek için yeni bilişsel yetenekler geliştirdiler. Riskleri en aza indirmek için her koşulda birlikte hareket edip, güven, saygı ve sorumluluk üzerine kurulu ikili ortaklıklar yarattılar.
İnsan grupları kalabalıklaşıp işbölümü daha karmaşık bir hal aldığında ikinci adım atıldı. Üyelerinden sadakat, uyum ve kültürel aidiyet bekleyen farklı kültürel gruplar ortaya çıktı. Yeni kültürel grupların içinde y er alan modern insanlar bu kez doğru ve yanlışa ilişkin nesnel normlar yarattılar.
Bu sürecin sonucu olarak, günümüzde insanlar hem ikili ilişkilerinde hem de ait oldukları topluluk içinde belli ahlak kurallarına uymayı −zaman zaman bu kuralları ihlal etseler bile− kaçınılmaz bir zorunluluk olarak görüyor.
İnsan Ahlakının Doğal Tarihi, ahlak psikolojisinin evrimine ilişkin ayrıntılı bir değerlendirme sunuyor. Pek çok önemli araştırmaya imza atmış gelişimsel psikolog Michael Tomasello, primatlar ile insan çocukları karşılaştıran çok sayıda deneyin verilerine dayandırdığı bu çalışmasında, insanın işbirliği konusunda nasıl geliştiğini ve sonunda ahlaki bir tür haline geldiğini ortaya koyuyor.

Enerjiyi Meditasyonla Canlandırmak
Einstein, ‘’ Zihin durumunuzu istediğiniz gerçekliğin frekansına uyumladığınızda, ister istemez o gerçekliği elde edersiniz.’’ demiştir.
Siz de bu frekansla tanışmaya ne dersiniz?
Enerjiyi Meditasyonla Canlandırmak sayesinde istediğiniz hayatı yaratabilmenin gerçekliğiyle aynı frekansa uyumlanacaksınız.
Bu kitaptaki konu ve uygulamalar, hayatınızı dönüştürmeniz ve daha iyi bir hayatı deneyimleyebilmeniz içindir. Kitabı okuduğunuzda ve uygulamaları yaptığınızda bunu derinden hissedeceksiniz. Yine Einstein’in dediği gibi, ‘’Bu felsefe değil, fiziktir.’’ Fizik kanunları, zihinden ayrı değildir. Aynı madde ve enerjinin birbirinden ayrı gerçeklikler olmadığı gibi.
Einstein tüm ömrünce fizikten bahsederken aslında insan zihninin doğasından da bahsetmiş ve yol göstermiştir. Bu kitap, Einstein’in zihin ile ilgili söylemlerine yeni ve farklı bir perspektiften bakmanızı ve onları hayatınızda da kullanmanızı sağlayacaktır.
Zihniniz sonsuz potansiyellere açılmak üzere sonsuz sayıda bilgiyi barındırır. Ne zaman ki siz onlar ile aynı frekansta yer alırsınız, işte o zaman hayatınızda bir kuantum sıçrama yaratırsınız.

Öz Şefkat – Kendine Nazik Olmanın Kanıtlanmış Gücü
Dr. Kristin Neff ve diğer uzman psikologların yıllar içerisinde yürüttüğü çok sayıda araştırma, başarısızlıkları ve kusurları karşısında kendilerine karşı şefkat gösterebilen kişilerin, kendilerini yargılayanlara göre çok daha huzur içinde yaşadıklarını ortaya koydu. Öz şefkatin sağladığı güvenlik ve özdeğer duyguları daha istikrarlıdır; aynı zamanda kişinin kendisine özsaygısının düştüğü durumlarda öz şefkat kurtarıcı bir rol üstlenir. Bu kitap öz şefkatli olmanın ve kendinize, yakın bir dostunuza vereceğiniz özeni göstermenin neden bu kadar önemli olduğunu güçlü bir şekilde açıklıyor.
Bu çığır açan çalışma, hayat kalitenizi düşüren öz eleştiriyi nasıl bir kenara koyabileceğinizi ve sonunda kendinize karşı nasıl daha nazik olabileceğinizi öğretmeyi hedefliyor. Öz şefkat konusunda dünyanın önde gelen uzmanlarından Dr. Neff’in güvenilir deneysel çalışmalar, kişisel hikâyeler ve bir miktar da mizahla desteklediği ilgi çekici ve kolay okunabilir kitabının, hayatınızı değiştirme gücüne sahip olduğunu göreceksiniz.
Dr. Kristin Neff, Texas Üniversitesi’nde Eğitim Psikolojisi bölümünde ders vermesinin yanı sıra, öz şefkat araştırmaları alanındaki öncülerden biridir. Üniversite mezuniyetinin ardından Budizm’e ilgi duymuş ve öz şefkati bir branş olarak kabul ettirecek akademik çalışmalar yapmıştır. Birçok farklı ülkede öz şefkat eğitimleri vermeye devam etmektedir.

Kuantum Kuşakları
“Kuantum Kuşakları muhteşem bir başarı.
Kragh fizik-teknoloji arayüzündeki gelişmelere de yer vermiş ve böylece yirminci yüzyıl fiziğinin alışılmadık derecede kapsamlı ve dengeli bir açıklamasını yapmış. Aynı derecede etkileyici olan şey ise kitabın genel okur tarafından kolayca erişilebilir olması ve bilim insanları ve tarihçiler tarafından da değerlendirilecek olmasıdır.”
–S.S. Schweber
“Kuantum Kuşakları, 20. yüzyıl fiziğini tam olarak anlamak isteyenler için vazgeçilmez bir referans.”
–Spencer R. Weart, Amerikan Fizik Enstitüsü
“Kragh, 20. yüzyıl fiziğinin gelişiminin ilgi çekici ve kapsamlı tarihini kolayca erişebilecek bir şekilde sunmuş.”
–Ronald Anderson, Boston College
“20. yüzyıl fizik tarihinin her bir öğesi için mükemmel bir rehber.”
–Laurie M. Brown, Physics Today
“Bilimsel çalışma sürecini anlayan biri tarafından yazılmış çok iyi bir bilim tarihi. Kuantum Kuşakları bilimin gerçekte nasıl işlediğine ilgi duyan herkese hitap edecektir.”

İmansızların İmanı
Dinin geri dönüşü günümüz felsefesinin başka temalarından biri, belki de birincisi haline geldi, ama felsefe bir din savaşının hükmettiği bir siyasal gerçekliğin abartılı bir yankısından öte pek bir şey sunmuyor bize. Seküler dönem yerini bir şekilde siyasal eylemin doğrudan doğruya metafizik çatışmanın ürünü olduğu yeni bir döneme bırakmış görünüyor. İşte Critchley’in bu kitabı “bir tür sekülarizmi mi savunmalıyız, yoksa teizme dönüşü sükunetle kabul mü etmeliyiz — yoksa bir üçüncü yol var mı?” sorusuna cevap verebilmek için iman, aşk, din ve şiddet meselelerini derinlemesine ele alıyor.
Critchley, Rousseau’daki siyaset-din paradoksundan Heidegger, Taubes, Agamben ve Badiou’da Aziz Paulus’un geri dönüşüne, oradan da Carl Schmitt ve John Gray’in eserlerindeki siyaset-ilk günah ilişkisine ve üstü kapalı mistik anarşizm geleneğine geçerek, imansızlar için bir imanın, inanmayanlar için inancın mümkün olup olmadığını inceliyor. Son bölümde ise Slavoj Zizek’le girdiği tartışmayı genişleterek şiddet meselesini ve şiddetsizliğin sınırlarını ele alıyor.

Sultanın Kulları
Erken Modern Dönem İstanbul’unda Savaş Esirleri ve Zorunlu İstihdam
Fernand Braudel, 1591 yılında Türklere esir düşen üç İspanyol’dan bahseder ve ardından sorar: Kim bunların maceralarını düşlemez ki? Osmanlılara esir düşen pek çok batılının yaşadıkları, geçmişte özellikle batıda benzer bir merak uyandırsa da, akademik yazında hak ettiği kadar yer bulamadı. Savaşlarda, çatışmalarda, isyanlarda vb. ele geçirilen ya da ‘yasal’ korsanlık faaliyetleriyle esir edilen sayısız insan, uzun yıllar boyunca Osmanlı başkentinde köle işgücü olarak kullanıldı. Osmanlı Devleti’nin yönetimindeki İstanbul’da, tam bir hukuka tabi olmayan, şansları yaver giderse “imtiyazlı kul” statüsüne ulaşabilecek ama genellikle işgücü olarak kullanılan bu insanlar, elinizdeki çalışmanın ana unsurudur. Zorunlu işgücü biçimindeki köleliğin bir çeşidi olan ve literatürde kamu köleliği olarak isimlendirilen bu tutsaklık ve istihdam türü, Osmanlı Devleti’ne ait arşiv kaynaklarında mirî esirlik olarak anılır. Mirî esirlerin tedarik edilmesi Osmanlı Devleti’nin üzerinde itina ile durduğu, bunun için lojistik ağ kurduğu bir sistemdi. Nida Nebahat Nalçacı, sunuş yazısını Suraiya Faroqhi’nin kaleme aldığı bu çalışmada, erken modern dönem İstanbul’unda şehir nüfusunun hatırı sayılır bir kısmını oluşturan kölelerden savaş esiri olarak şehre getirilenlerin varlığını, belgeler ve anlatılar yoluyla titiz bir biçimde izliyor. Sultanın Kulları yukarıda bahsedilen esirlerin nasıl ve ne koşullarda ele geçirildikleri, ne gibi işlere koşuldukları ve imkân bulurlarsa özgürlüklerini hangi yollarla kazandıkları hakkında okuyucuya detaylı bir inceleme vadediyor. Kitapta kullanılan arşiv belgeleri ve minyatürler de bu kitaba konu olan esirlerin serencamını merak edenleri orijinal kaynaklara yönelmeye teşvik ediyor.

Maddi Kültürü Anlamak
Cep telefonları ve iPod’lar niçin birer moda aksesuarı haline geldiler? Niçin bazı insanlar son model mutfaklar döşemek için çuvalla para harcarlar? Nesnelere duyduğumuz bağlılık sağlıksız ya da mantık dışı mıdır?
Nesnelerin üzerimizdeki gücünü, tüketim kültürünün bir sonucu olarak açıklamak, kuşkusuz konuyu aşırı basitleştirmek olacaktır. Ian Woodward bu çalışmasında, maddiyatı kültürün bir bileşeni olarak incelemenin çeşitli yollarını sistematik biçimde analiz ediyor. İnsanın benlik algısını ve toplumu anlamak açısından nesnelerin ele alınmasının niçin kaçınılmaz olduğunu çeşitli perspektiflerden ortaya koyan bu kitabın sosyoloji, antropoloji, kültürel çalışmalar, tüketici davranışları incelemeleri ve modayla ilgilenen öğrenciler ve araştırmacılar için temel bir başvuru kitabı olacağını düşünüyoruz.

Duygusal Açlık
Beden iç dengesini sağlamak için sürekli sinyaller gönderir. Susayınca su ister, üşüyünce ısınmak… Bazen önlenemez şekilde iştahlıdır, bazen iştahsız.
Bazı özel zamanlarda özellikle bir yiyeceği yeme arzusu duymak basit bir tesadüf değildir. Beden her durumda iç huzuru vereceğini umduğu yiyecekleri yemeyi arzular.
Fazla yeme duygusu, iki nedene bağlıdır:
Birincisi duygusal açıdan daha iyi hissetme arzusu, ikincisi enerji düzeyini değiştirme isteği. Daha canlı, daha sakin, daha güvende, daha az öfkeli ya da daha az korkmuş hissetmek isteyen beden buna göre yeme eğilimini değiştirir.
Önlenemez yeme isteğini yorumlamak kötü rüyaları yorumlamaya benzer. Ne de olsa, kötü rüyalarla karşı konulamaz yeme arzusu arasında pek çok ortak nokta var. Tatsız düşüncelerle ya da duygularla yüzleşmekten kaçınma halinde ortaya çıkar kötü rüyalar… Aynı şekilde önlenemez yeme arzusu da çözümlenmemiş duyguların işaretidir.
Her gıda, belli bir ruh halinin aynasıdır.
Mesela fıstık ezmesine uzanan bir el, aslında eğlence arayışı içindedir. Tuzlu atıştırmalıklara yönelmenin stresi, öfkeyi ve endişeyi bastırma arzusuyla ilgisi vardır.
Peki siz ne tür bir duygusal yiyicisiniz?
Uzun yıllardır yeme bozukluğu alanında psikoterapist olarak çalışan Doreen Virtue’nin Duygusal Açlık adlı bu kitabı açlık hissinin altında yatan temel anlamı bulmanıza ve yediklerinizi doğru okuyarak kendi duygu haritanızı ortaya çıkarmanıza rehberlik edecektir.

Attila – Hunlar ve Roma İmparatorluğu’nun Çöküşü
Hun hükümdarı efsanevi savaşçı Attila, akıl dışı vahşeti ifade etmek için bir özdeyiş oldu. Onun acımasız akınları, Roma İmparatorluğu’nu sınırları boyunca yıkıma uğratıp paramparça etti. Attila’nın korku idaresi, beş yüzyıl önce İulius Caesar’ın fetihleriyle sımsıkı birleştirdiği bir imparatorluk dünyasını darmadağın etti.
Gerçek Attila’yı arama çabası olan bu kitap ilk defa, Roma İmparatorluğu’nun güçlü yönlerini ve zayıflıklarını dâhice kullanan zeki bir politikacının ve birinci sınıf bir komutanın tarihini ortaya sermektedir. Attila ve Hunlarla birlikte, Orta Asya’nın rüzgârlı steplerinden varlıklı Constantinopolis kentine, Büyük Macar Ovası’ndan Fransa’daki Champagne’nın verimli topraklarına doğru yolculuk yapıyoruz.
Christopher Kelly, çok gizli bir cinayet girişimi esnasında Attila’yla karşılaşan tarihçinin günümüze ulaşan anlatısı da dahil, zengin orijinal metinlerden yararlanmaktadır. Bu casusluk hikâyesi ve karşı istihbarat, bütün Roma tarihinin en heyecan verici anlatılarından biridir.
Okuyacağınız kitap, Hunlar ve Romalılar, emperyalizm ve uygarlık, barbarlar ve süper güçler hakkındaki fikirlerimizi sorgulayan, bir imparatorluğun çöküşünü hazırlayan ve Avrupa haritasının ebediyen yeniden çizilmesine etki eden sıra dışı ve karmaşık bir bireyin sürükleyici hikâyesidir.

Enerji Tıbbı
“Zihinlerin açılma ve bedenlerin iyileşme zamanı geldi. Okuyun, öğrenin ve içsel şifa becerilerinizi keşfedin.”
-Dr. Bernie Siegel, Love, Medicine & Miracles Adlı Kitabın Yazarı-
Donna Eden’ın enerji tıbbına dair bu klasik rehberde yazar, okurlarına sağlığı ve refahı artırmak için bedenin enerji sistemleriyle nasıl çalışabileceklerini göstermektedir. Bu kitap, insanların beden enerjileri kullanıldığı takdirde nasıl: Direnç ve canlılığı artırdıklarını, Bağışıklık sistemini güçlendirdiklerini, Ağrı ve soğuk algınlığı, baş ağrıları gibi sıkça görülen şikâyetleri hafiflettiklerini, Hafıza ve zihni çalıştırdıklarını, Beş dakikalık günlük bir rutinle genel sağlığı ve ruh halini güçlendirdiklerini göstermektedir.
Son on yıl içinde Eden’ın binlerce hasta ve öğrenciyle yaptığı çalışmalardan alınan kapsamlı güncellemelerle revize edilmiş bu baskı, yazardan bir önsöz ve ameliyat veya kemoterapi gibi agresif operasyonlar gerekli olduğunda bedeni korumak ve iyileştirmek için gerekli enerji tekniklerini konu alan bir bölüm içermektedir.
“Donna Eden, enerji tıbbı adı verilen bu süratle genişleyen ve son derece önemli alanda en keyifli ve etkili öncülerden biridir. Enerji tıbbı üzerine bir klasik olan bu kitap merhamet, bütünlük ve bilgelikle çağlayan inanılmaz pratik bir rehberdir.”
-Dr. Christiane Northup, Women’s Bodies, Women’s Wisdom ve The Wisdom of Menopause İsimli Kitabın Yazarı-
“Donna Eden’ın beden-enerji çalışması, belki de bu alanda gördüğün en zeki, kapsamlı ve etkili sistemdir.”
-Profesör Jean Houston, The Possible Human Adlı Kitabın Yazarı-