• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Normalliğin Deliliği Hastalık Olarak Gerçekçilik

Nasıl oluyor da “normal” insan bu kadar çok yıkıcılığa neden oluyor? Gözümüzü ister insanlık tarihine çevirelim, ister bugün, burada çevremize şöyle bir göz atalım, tanık olacağımız yıkıcılık, canlılar arasında yıkmak için yıkan tek canlı olan insana aittir.

İnsanın yıkıcılığı üzerine sayısız tez üretilmiştir. Sigmund Freud insanlardaki yıkıcılığın kökenini insanın doğasında var olan ölüm dürtüsüne mal ederken, bu görüşe karşı çıkan psikoanalizci Arno Gruen, insandaki yıkıcı ve ölümcül edimin kişinin, yanıltıcı bir iktidardan pay alma uğruna kendisine ihanet etmesinden kaynaklandığını savunmaktadır.

Read More

Meraklısına Mısır Mitolojisi 

Meraklısına Mısır Mitolojisi, tarihteki en uzun ömürlü medeniyetlerden birinin temel değerlerini ifade eden, çağdaş kültürleri etkileyerek Batı kültür mirasının bir parçası haline gelen mısır mitlerinin büyüleyici ve karmaşık dünyasını ele alıyor.
 
Mitoloji, tarihin büyük bir kısmında Mısır kültürünün ayrılmaz bir parçasıydı. Pinch de bu kitapta, Kleopatra’nın İğnesi ve Tutankhamun’un altın heykelinden tanrıların anlatıldığı papirüslere kadar Mısır mitolojisiyle ilgili çok çeşitli kaynak ve nesnelerin arkasındaki kültürel ve tarihsel arka planı inceliyor. Bunun yanı sıra “Horus ve Seth’in Çekişmeleri” mitini ayrıntılı olarak açıklayıp yol açtığı pek çok yorumu gözler önüne seriyor. Ayrıca Mısır tarihine ait bir zaman çizelgesi ve teknik terimler sözlüğü de sunuyor.
 
Mitlerin ne anlama geldiğini, İsis ve Osiris gibi tanrıların mitlerinin çağdaş kültürü etkileyerek kültürel mirasımızın bir parçası haline nasıl geldiğini merak edenler için keyifli bir rehber.
 
“Karmaşık bir konunun ustaca, açık ve özlü anlatımı.” –Dr. Richards Parkinson, British Museum
 

Read More

Şiire Damıtılmış Hayat – İsmet Özel

“…Bu kitap daha önce hakkımda yazılanların tümünün hilâfına benim söylediklerimin bir şeye taalluk ettiğini gösteriyor. Acaba neye? Her kim yazılanları takipten hoşlanıyorsa İbrahim Tüzer’in tespitlerinden, kendine göre keşiflere açılacaktır…”
İsmet Özel – Takriz
 
“…Kendini bildi bileli Özel’i takip eden, onunla defalarca söyleşi yapmış ve hayat serüvenini kitaplarından takip etmiş biri olarak şunu söyleyebilirim ki bir İsmet Özel kitabı ancak ve ancak bu kadar bütünlüklü, usturuplu ve faydalı olabilirdi…”
Kürşat Oğuz – Radikal Kitap
 
“…İsmet Özel’i anlama kılavuzu… Tüzer’in, şair hakkında kurduğu her cümleyi, yazdığı her kelimeyi, verdiği her hükmü destekleyen dipnotları ise ayrı bir kitap oluşturacak kadar bilgiyi barındırıyor…”
Hatice Saka – Yeni Şafak Kültür Sanat
 
“…Bu kitabı özgün kılan özelliklerden biri de, İsmet Özel in ilk şiirinden son şiirine kadar sürdürdüğü “sahicilik arayışını” çarpıcı bir şekilde ortaya koyması…Şiire emek vermeyi asli vazife sayan bir şairin; ancak böyle geniş oylumlu ve titiz bir çalışmayla değerlendirilebileceğini düşünüyorum…”
İbrahim Tenekeci – Milli Gazete

Read More

Silah Adası

Bundook. Silah. Sıradan bir kelime, ta ki Deen Datta’nın dünyasını altüst edene kadar…
Nadir kitaplarla uğraşan bir sahaf olarak Brooklyn’de münzevi hayatı süren Deen, dünyaya sarsılmaz bir rasyonellikle bakmaktadır, fakat çocuk yaştan aşina olduğu bir Bengal efsanesi onu tesadüf eseri tekrar bulunca, inandığı her şeyi sorgulayacağı sıra dışı bir yolculuğa çıkmak zorunda kalır. Bengal’deki eski bir tapınaktan Los Angeles’a ve Venedik’e kadar kadim bir mitin izini sürdüğü bu serüven, yol boyunca karşılaştığı kişilerin anıları ve tecrübeleriyle şekillenir: Bu yolculuğun başlamasına aracılık eden Piya; Deen’in gözlerini günümüzün dünyasında hayatta kalmaya çalışmanın gerçeklerine açan Tipu; muhtaç birine yardım etmek için çaresizce uğraşan Rafi ve bütün bu karakterlerin bir parçası olduğu hikâyenin eksik halkasını tamamlayan Cinta…
Son On Yılın Öne Çıkan Düşünürleri arasında yer alan Amitav Ghosh, mitle tarihi, gerçekle kurguyu, geçmişle şimdiyi ustaca harmanladığı Silah Adası’nda iklim değişikliğini ve göçü merkeze alıyor; okuru, dünyanın durumu üzerine düşünmeye davet ediyor. 

Read More

Star Wars – Haykıran Hisar

LUKE SKYWALKER, DOKTOR APHRA İLE GÖNÜLSÜZ BİR İŞBİRLİĞİ İÇİNDE!
 
İyi niyeti şüpheli Doktor, Luke’a reddedemeyeceği bir teklifte bulunuyor ve onu, kötü şöhretli Haykıran Hisar’ın merkezindeki olağandışı bir toplantıya götürüyor. Luke aradığı şeyi bulabilecek mi? Aphra’ya güvenilebilir mi? Yoksa ikisi de Hisar’ın kraliçesinin kurbanları mı olacaklar? Bu alışılmadık ikili, galaksinin en güçlü, en tehlikeli ve münzevi kadınlarının yuvasına girerken, Han ve Leia, onların ne kadar gerisinde olabilir ki?

Read More

Roma’dan Doğu Roma’ya

Constantinus Hanedanı bölümünde (25-30); Constantinus’un Augustus sıfatı alana kadar geçen sürede yaşadıklarına, ikili mücadelelerine, kilise ile devleti bir araya getirerek devletin Hristiyanlığa dönüşme süreci ele alınmıştır. Constantinus hâkimiyeti süresince ekonomik, sosyal ve askeri alanlarda köklü değişikler yapmış ve tek kişilik yönetim sistemini sürdürmeye çalışmıştır. Ölmeden önce imparatorluğu üç oğlu arasında paylaştırsa da kardeş kavgası sonucu üçü de ölmüştür. Oğullarından II. Constantius ölmeden önce Iulianus’a Caesar unvanı vermiştir. Daha sonra Augustus unvanına yükselen Iulianus, giderek Hristiyanlıktan uzaklaşmış ve paganizmi yeniden alevlendirmeye çalışmıştır. Öldüğünde hanedan da sona ermiş olacaktır.

Valentinianus Hanedanı adlı bölümde (31-32); I. Valentinianus’un imparator ilan edilmesiyle Batı’nın yönetimini devralması ve kardeşi Valens’i de ortak imparator olarak Doğu’da görevlendirmesi anlatılır. I. Valentinianus ölmeden önce oğlu Gratianus’u Batı’nın Augustus’u olarak atamıştır. Doğu’daki Valens öldüğünde de yerine Theodosius atanır. Gratianus MÖ 383 yılında öldürülür. II. Valentinianus bölümünde (33-34); MÖ 375 yılında Gratianus Batı’nın imparatoru olarak ilan edilince II. Valentinianus da askerleri tarafından ortak imparator ilan edilir. MÖ 392 yılında öldürülmesiyle bu hanedanlığın iktidarı da sona erecektir.

Read More

Kalpazanlar – Andre Gide

“André Gide’in yirminci yüzyılımızın ilk yarısında, özellikle de iki büyük savaş arasında, kusursuz anlatımı, ilginç yapıtları, yazınsal, toplumsal, siyasal sorunlar karşısındaki özgür, önyargısız, değişik, değişken, ama hep aynı ölçüde derinden kavrayıcı bakışıyla Fransız yazınını giderek Fransız kamuoyunu etkisi altında tutmuş, büyük bir yazar ve düşünür olduğu bilinir.” Tahsin Yücel
Kalpazanlar, yazdıklarını anlatı ya da uzun öykü olarak nitelendiren André Gide’in roman olarak adlandırdığı tek eseridir ve edebiyat tarihçileri tarafından da yazarın en önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilir. Geleneksel roman anlayışının dışında kaleme alınan Kalpazanlar, bu türü neredeyse baştan tanımlamak istemesi ve bir roman arayışının romanı olarak da edebiyat tarihinin yapı taşlarından biri sayılır.

Read More

Jakobenizm ve Kemalizm

Türkiye’de pek çok kavram gibi Jakobenizm de son derece keyfî ve öznel bir biçimde kullanılıyor. Liberal aydınlar Jakobenizmi anti-demokratiklikle eşdeğer kullanırlarken, İslamcı çevreler, anti-demokratik anlamına ilaveten, onu “din karşıtı” katı laik ya da seküler düşünce biçimlerini nitelemek amacıyla kullanıyorlar. Buna karşılık, “ulusalcı” ya da “ulusal sol” olarak nitelendirilen çevreler ise bu kavramı, olumlu anlamda kullanıyorlar. Tartışan tarafların ortak noktaları, Jakobenizmi her halükârda Kemalizm ile ilişkilendirmeleri ve bu ilişkilendirmeyi Jakobenlerin Fransız Devrimi dönemindeki fikir ve eylemlerinden değil, kavramın sonradan kazandığı (“elitist”, “anti-demokratik”, “seküler” gibi) anlamları üzerinden yapmalarıdır. Bu derinlikli çalışma, hem Jakobenizmi ve Kemalizmi hem de bu iki ideoloji arasındaki ilişkiyi (ya da ilişkisizliği) maddeci bir tarih anlayışıyla, sınıf mücadelelerinin bir sonucu olarak kavramaya çalışıyor. “Bu kitap, Jakobenizm ile Kemalizm arasındaki ilişki üzerine yapılmış ilk ve en derinlikli bilimsel çalışma olma özelliğini taşıyor. Kitapta bu iki siyaset, belli bazı karakteristik özellikleri açısından kıyaslanıyor, benzerlik ve farklılıkları belirlenmeye çalışılıyor. Ayrıca kitapta, Türkiye Burjuva Devrimi sürecinin düşünsel uğrakları ve kadrolarının siyasal formasyonuyla ilgili önemli bilgiler ve değerlendirmeler de yer alıyor. Gerek literatüre katkısı gerekse düşünce dünyamıza ışık tutması açısından bu değerli çalışmanın yayınlanması çok yerinde olmuştur.” Tülin Ongen

Read More

Savaş Gelinleri

“İlk kitabı Savaş Gelinleri’ni okuduğum andan itibaren, Helen Bryan’ın geniş bir okur kitlesine sesini duyurabileceğinin farkındaydım. İlgi çekici hikâyeleri ve eşsiz karakterleriyle büyük yankı uyandıracağından şüphem yoktu. Dünya çapında bir milyon okur tarafından keşfedilip sevilen bir yazar haline gelmesinden mutluluk duyuyoruz.”
-Terry Goodman, Amazon Publishing
 
Beş kadın, beş farklı geçmiş ve bir savaş.
Savaş, Avrupa’dan İngiltere’ye sıçramak üzereydi. Normalde sessiz sakin bir kasaba olan Crowmarsh Priors, bomba tehdidiyle şehirden taşraya tahliye edilen insanlarla tepetaklak olmuştu. Beş kadın tam da bu karmaşanın ortasında, hayatlarını sonsuza dek değiştirecek bir arkadaşlık kuracaktı.
 
Alice Osbourne’un hayatı, nişanlısı Richard Fairfax’in Amerika’dan başka bir kadınla dönmesi üzerine altüst olmuştu. Evangeline Fontaine’in Richard’la İngiltere’ye kaçmak için kendince sebepleri vardı; ortaya çıksa büyük bir skandal yaratacak sebepler. Elsie Pigeon ise şehirde ailesiyle yaşadığı evden zorla alınıp taşraya hizmetçi olarak yollanmıştı. Ancak bunu Londra’da sürdürdüğü fakir hayattan bir kaçış imkânı olarak kullanmak istiyordu. Tanni Zayman, Nazilerden son anda kaçan genç bir Yahudi kızdı. Yeni doğmuş oğluyla, ailesinin geri kalanının Almanya’dan gelmesini bekliyordu. Son olarak da sosyetenin kurallarına uymak istemeyen, korkusuz Frances Falconleigh vardı. Babası her ne kadar engel olmaya çalışsa da Frances, bir şekilde savaşta işe yarar bir şeyler yapmanın yolunu arıyordu. 
 
Savaşın şiddeti arttıkça bu genç kadınların arkadaşlığı güçlenecekti ve tam elli yıl sonra Crowmarsh Priors’a zafer kutlamalarının yıldönümü için gittiklerinde tekrar bir araya geleceklerdi. Geçmişten yarım kalan hesapları vardı ve intikam zamanı gelip çatmıştı. 

Read More

Ne Yesem Dokunuyor

Bir insana yediği her besin dokunabilir mi? 
Ağrıyı kesmek için kullanılan ağrı kesiciler ağrıyı artırabilir mi?
Ne yaparsanız yapın fibromiyalji ağrılarından kurtulamıyor musunuz?
Yemeklerden sonra kafanızı toplayamıyor, konsantre olamıyor musunuz?
Stresli olduğunuzda yakınmalar kontrolünüzden çıkıyor mu? 
İçtiğiniz çoğu ilaca “alerjiniz” mi var?
Sabahları dümdüz olan karnınız ilk lokmayla şişmeye başlayıp, akşam saatlerinde patlama noktasına mı geliyor? 
Ailenizde migren, alerji, tiroid hastalığı, mide bağırsak yakınmaları sık mı?
 
Besinlerle aldığımız veya bağırsak bakterilerimizin sentezlediği histamini yıkamadığımız zaman kanda ve beyinde histamin düzeyleri yükselir; yalancı alerji bulgularından nörolojik yakınmalara, mide bağırsak şikâyetlerinden kaygı bozukluğuna, hiperaktif mesaneden uykusuzluğa uzanan çok geniş bir spektrumda yakınmalara yol açar. 
 
Ne Yesem Dokunuyor’da nöroloji uzmanı Dr. Banu Taşcı Fresko; histamin intoleransının bulgularını, nedenlerini, mast hücresi aktivasyonu, eşlik eden hastalıklar ve diğer intoleransları bütün yönleriyle ele alıyor. 
Histamin intoleransı, uzun COVID, mast hücresi aktivasyonuyla birlikte kendini gösteren yakınmalarla başa çıkmak için önerilerde bulunuyor.
Ne yeseniz dokunuyor, hangi besinin dokunduğunu anlamıyor ve ne yapacağınızı bilemiyorsanız bu kitap size yol gösterecek.

Read More