
Erken Modern Dönemde Avrupa 1450 -1789
Avrupa tarihinin matbaa makinesinin icadından Fransız Devrimi’ne kadar geçen bölümünü kapsayan bu kolay okunan, sürükleyici kitap, erken modern dönemde insanların hayatlarındaki çeşitliliği ve Avrupa’daki gelişmelerin nasıl bir küresel bağlam içine oturduğunu yeni bir yaklaşımla anlatıyor. Doğuda Osmanlı İmparatorluğu’na, kuzeyde İsveç’e, güneyde Portekiz’e kadar Avrupa’nın tümünü, denizaşırı sömürgelerle birlikte ele alan metin, 1450-1600 ve 1600-1789 olmak üzere iki kronolojik bölüme ayırdığı dönemi, belirli temalar üzerinden karşılaştırmalı bir bakış açısıyla inceliyor. MÖ 600’den günümüze kadar bütün Avrupa tarihini kapsayan “Cambridge Avrupa Tarihi” dizisi içinde yer alan bu kitap, erken modern dönem Avrupa tarihine getirdiği özgün yorumlarla tarih bölümü öğrencileri için olduğu kadar, tarihe meraklı okur açısından da önemli bir boşluğu dolduracak bir başvuru eseri niteliğini taşıyor. Haritalar, illüstrasyonlar, kronolojiler, orijinal metinlerin ve özel konuların yer aldığı kutularla zenginleştirilmiş metin, tarihi düşünerek, sorular sorarak öğrenmenin keyfini paylaşıyor.

Kumandanı Öldürmek
Dünya edebiyatının tartışmasız en büyük yazarlarından olan Haruki Murakami’den gerçek bir şaheser… İlmek ilmek örülmüş bir gizem hikâyesi… Kumandanı Öldürmek yalnızlığı bir yük olarak görmeyen, yeri geldiğinde yalnızlığını bir madalya gibi göğsünde taşıyanlar için yazılmış bir roman. Tıpkı bir dağ başında yalnız bir hayat süren, bu yalnız varoluşuyla gizemli bir şeyleri hayatına davet eden roman kahramanı gibi. Bu muhteşem romanı okurken yol arkadaşımız yine müzik olacak… Mozart’ın Don Giovanni’sini, Strauss’un Güllü Şövalye’sini başucu müziğimiz yapacağız. Kumandanı Öldürmek’in gizemli labirentlerinde kaybolurken Fitzgerald’ın Muhteşem Gatsby’sine selam gönderecek, Orwell’ın 1984’ü yazarken inzivaya çekildiği o adayı merak edeceğiz… Ve hepsinden önemlisi “büyülü bir dünya”da yaşadığımızı bir kez daha anlayacağız.
Japonya’nın yaşayan en önemli yazarı ve son yılların ‘nöbetçi’ Nobel adayı Haruki Murakami, son romanı Kumandanı Öldürmek’te sevgi ve yalnızlık, savaş ve sanat gibi kavramları işliyor. Murakami, 850 sayfalık romanında Muhteşem Gatsby’ye saygı ve sevgisini de dile getiriyor.
-Ömer Türkeş-

Yüzüklerin Efendisi ve J.R.R. Tolkien
Bu kitap öğrencileri tarafından çok sevilen bir profesörün, kuşaklar boyunca okurlarına büyük keyif veren bir edebiyat yıldızının,gelmiş geçmiş en iyi kitaplardan birini yazan dünyanın en sevilen yazarının, aslında sıradışı şeyler yapan, sıradan bir adamın hayal gücünün öyküsüdür.
Tanrıya, inançlara, mutluluğa, dostluğa, acıya, dehaya, ölene dek sürdürülen bir aşka, çocuklar ve kitaplarla dolu sakin bir yaşama, ateşin başına oturup iyi bir pipo ve güzel şarapların eşliğinde anlatılan uzun öykülere, mitolojiye, elflere, her şeyin ötesinde Bilbo, Frodo, ve diğer tüm dostlara dair okumak istyeyeceğiniz her şey.a

Yaban Aklın Evcilleştirilmesi
Lévi-Strauss 1962 yılında yayımladığı Yaban Düşünce adlı kitabında, etnolojinin klasik bakış açısını, yani vahşilerin modern toplumlara göre “daha az gelişmiş” olduğunu söyleyen söylemi yerle bir ediyordu. Ama, öte yandan, birçok soruyu da beraberinde taşıyarak…
Yaban Düşünce’den on beş yıl sonra, 1977’de yayımlanan Yaban Aklın Evcilleştirilmesi’nde, ünlü antropolog Jack Goody bu sallantılı sorulara cevap arıyordu. Düşünce sistemleri nasıl işler? Toplumsal örgütleniş ile düşünce arasında nasıl bir ilişki vardır? Yaban toplulukların çeşitli düşünüş biçimlerine rağbet etmemeleri nasıl açıklanabilir? Sözlü bilgi, yazı ile sabitlendiğinde, hiç beklenmedik bir devrim mi yarattı? Yazının, yazılı iletişimin ve yazılı sınıflandırmaların toplumsal düşüncede ve örgütlenişte oynadıkları rol nedir?
Bu türden sorulara yanıt arayan Jack Goody, bir yandan yazının canalıcı önemini gözler önüne sererken, kimi yerlerde Lévi-Strauss’u eleştirmeden de edemiyor…
Kültürlerin büyük iletişim süreçlerinin bir parçısı ve bir ürünü olduklarını savunan Cambridge’in büyük antropoloğundan, yazı ile düşünce ilişkisi üzerine bir büyük kitap.

Uyuyan Güzeller (Stephen King)
“Şimdi burada dünyanın kaderine karar verilecek.”
Bir gün bütün kadınlar, uykuya daldığında vücutlarını saran bir tür kozanın içinde hapsolurlar ve bir daha uyanamazlar. Eğer uyandırılırlarsa veya bedenlerini saran o koza bir şekilde yırtılırsa diğerleri için ölümcül bir tehdit haline gelirler. Uyudukları sırada başka bir yere gider kadınlar; daha güvenli ve adil bir yerdir burası, erkek şiddeti ve nefret değil, uyum ve dayanışma vardır. Kendilerine yeni bir hayat kurmaya başlarlar. Yalnızca bir kadın bu uyku hastalığından etkilenmez. Her şeyin başlangıcı ve sonu olan gizemli bir kadın: Evie. O, incelenmesi gereken bir tıbbi anomali midir, yoksa öldürülmesi gereken bir iblis midir? Kadınların terk ettiği ve en ilkel dürtüleriyle baş başa kalan erkekler fikir ayrılığına düşerler. Eşlerinin ve kızlarının geri dönmesi için kimi Evie’yi öldürmek, kimi de onu kurtarmak ister. Gezegendeki bütün kadınların –ve erkeklerin– kaderi, bu birkaç gün içinde Dooling adlı küçük bir kasabada belli olacaktır. Baba-oğul King’lerin kaleminden Yunan tragedyalarını andıran epik bir destan, bir modern zaman masalı.

İnadına Canlı
Bütün halklar ama en çok kadınlar, dünyanın her yerinde bağımsızlıklarının temelini sarsan ve doğayı bir yaşam kaynağı yerine meta olarak gören politakalara karşı direnmekteler. Vandana Shiva’ya göre bu bir tesadüf değil. Shiva bu kitabında, kadınların ve doğanın özünü değersizleştirip sömüren düşünce yapılarını apaçık ederken, dişil bir dünya bilgisinin eksikliğini hisseden herkese ellerinden düşüremeyecekleri bir kaynak sunuyor. Sorunları sıralamakla da kalmıyor, öneriyor:
– Küreselleşme yerine yerelleşme ve bölgeselleşme
-Saldırgan tahakküm yerine şiddetsizlik
– Rekabet yerine eşitlik ve karşılıklılık
-Doğanın ve barındırdığı türlerin bütününe saygı
-İnsanların doğanın efendileri olarak değil, parçası olarak kavranması
-Üretimde ve tüketimde biyoçeşitliliğin korunması

Sirius Gizemi
Günümüz gökbilimcilerinin Sirius Yıldızı sistemi hakkında daha yeni yeni keşfettiği ayrıntılı verilerin, bir Afrika kabilesinin binlerce yıllık gizli geleneklerinden yer alması nasıl açıklanabilir? Bu garip bilgilerin Sümer ve Mısır uygarlıklarına dek nasıl izlenebildiğini; Mısır, Sümer ve Yunan mitlerinin Sirus yıldızı ile ilgili ortak noktalarını, bu harika ve heyececan verici kitapta bulacaksınız.

Galata ve Pera – 19. Yüzyılın İkinci Yarısında
Prof. Dr. Nur Akın’ın 19. Yüzyılın İkinci Yarısında Galata ve Pera adlı çalışması biçim ve içerik açısından yenilenerek Üçünü basımını yaptı.
Nur Akın, bölgenin sosyal yaşam içindeki konumunu birincil kaynaklara ulaşarak, dönemin Fransızca yayımlanan gazetelerini tarayıp ilgili tarih enstitülerinde yaptığı araştırmalarla hazırladı.
Tarihsel kent dokusu içinde İstanbul’u simgeleyen en önemli bölge olan Galata ve Pera’ nın 19. yüzyıl içinde yaşadığı değişim süreci çizim, fotoğraf ve belgelerle saptanıyor. Bölgenin ticaret ve eğlence yaşamı; konutlar, oteller ve pasajlar; sanat merkezleriyle gazinolar sosyal yaşam içinde ele alınıyor.
İçindekiler;
• 19. Yüzyıl İstanbul’unda Azınlık Grupları ve Batılılaşma
• Galata ve Pera
• Bölgenin Tarihi
• Bölgenin Kentsel Özellikleri
• Bölgenin Önemli Yapıları
• Yangınlar, Değişim ve Bugünkü Durum

Bulut Atlası
1850, Yeni Zelanda: Noterlik görevinden Kaliforniya’daki evine dönen Adam Ewing;
1931, Belçika: Münzevi dâhi müzisyen Ayrs’ın nota kâtipliğini yapan, aile mirasından mahrum edilmiş besteci Robert Frobisher;
1975, Kaliforniya: Bir nükleer santralı araştırırken ölümle yüz yüze gelen gazeteci Luisa Rey;
Günümüz, İngiltere: Kendisini zengin eden yazarının gangster kardeşlerinden kurtulmaya çalışan yayıncı Timothy Cavendish;
Gelecek zaman, Kore: Sisteme isyan ederek ölüme mahkûm edilen android garson kız Sonmi~451;
Gelecekteki bir tarihöncesi, bir Pasifik adası: Bilimin ve uygarlığın çöküşüne tanıklık eden genç yerli Zachry.
Bu altı kahramanı birbirlerine ve bütün insanlığa bağlayan ne olabilir?

Lords of the Sith: Star Wars
“Yardım al. Sen onunla eşit değilsin. O bir Sith Lordu.
Şansölye Palpatine, Sith Lordları bizim uzmanlığımız.”
―Sheev Palpatine ve Obi-Wan Kenobi
Sith’in Lordu olarak da bilinen Sith Lordu, Sith geleneğini takip eden bireylere verilen bir ünvandı. Sith Lordları, Güç’ün karanlık tarafını kullanıyorlardı.
“Darth” ünvanı yeni Sith yapılmış bireylere, eski isimleri yerine geçmesi için veriliyordu. Kabaca “Kara Lord” anlamına geliyordu.