• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Atatürk’ün Ardından – Sir Percy Loraine’in Tanıklığı

Sir Percy Loraine, 1930’lu yıllarda İngiltere’nin Türkiye Büyükelçisidir. Atatürk’le tanışan, İngiltere Kralı VIII. Edward’ın Türkiye ziyaretinde önemli rol oynayan Sir Loraine’in, Atatürk’ün devlet adamlığı konusundaki tarihi tanıklığı ve tuttuğu kişisel notlar Prof. Hikmet Özdemir tarafından derlendi.

Bu tanıklık yoğun ve doyurucu bir çerçeveye sahip olduğu kadar aynı zamanda nesnel, çok boyutlu bir temele de dayanıyor ve tarihteki benzerleri arasından seçkin bir psikolojik edebiyat örneği olarak öne çıkıyor.

Sir Loraine’in kahramanı Atatürk’le ilgili bazı izlenimleriyle İstanbul ve Ankara günlerine ilişkin özel notları ise Türk okurların karşısına ilk kez çıkıyor.

Read More

Modern Sanattan Sonra 1945-2017

Modern Sanattan Sonra 1945-2017, yirminci yüzyılın ikinci yarısına damgasını vuran “aykırı sanat” anlayışını tüm yönleriyle ele alıyor. Sanatta gelenekten kopuşun günümüzde vardığı noktayı Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa sanatı arasındaki ilişkiler bağlamında değerlendiren yazar David Hopkins, geçmişte ileri sürülen sanat kuramlarıyla güncel kuramları da özenle irdeliyor.

Kitapta, Jackson Pollock, Robert Rauschenberg, Andy Warhol, Joseph Beuys, Louise Bourgeois, Cindy Sherman, Shirin Neshat gibi güncel sanatta öne çıkan sanatçıların yanı sıra sıklıkla kavramsal sanatla özdeşleştirilen Jeff Koons, Tracey Emin, Matthew Barney, Damien Hirst gibi ses getiren sanatçıların yapıtlarına ayrıca yer veriliyor. Soyut Dışavurumculuk, Minimalizm, Kavramsal Sanat, Performans Sanatı dahil tüm avangard ve güncel sanat eğilimlerinden bahsedilen kitapta, sosyolojik ve siyasi olayların sanat dünyasındaki etkileri anlatılıyor.

Read More

Empatinin Yitimi – Kayıtsızlık Politikası Üzerine

“Uygarlığımızın hastalığı bu şekilde aktarılır: İnsan kendisinin kurban konumunda olduğunu görmek zorunda kalmamak için kendisine kurbanlar arar.”
–Kitaptan

“Ekonomik çöküntü, konjonktür gerilemesi, savaşlar, yıkım, nefret, kardeş kavgası, şiddet, uyuşturucu tüketimi, suç, kadınların ve çocukların hor görülmesi, kabalık ve zulüm neden tüm dünyada artıyor?” Arno Gruen’ün sorusu. İnsanlık, insanlığa ne olduğu, insanı insan yapanın ne olduğu…

Çocukların başka çocukları öldürdüğü, insanların birbirine acımasızca davrandığı bir dünyada yaşıyoruz ve Gruen kitabında bunlara bir çıkış yolu arıyor. İlkel toplumları, ruh hastası olarak adlandırılanları ve ölüm kamplarından çıkanları inceleyip karşılaştırmalar yapıyor. Gruen’e göre, insanlar kendi acılarını yaşayamadıklarında, bu acıyı başkalarında yaşama ihtiyacı duyuyorlar

Read More

İnsanoğlu Ayağa Kalk

Devasa bir eser. David Icke, şok edici sırları ve bastırılmış bilgiyi ortaya çıkarmak için yapmış olduğu yirmi yıllık çalışmalarını bu müthiş kitabıyla pekiştiriyor.

İnsanoğlunun ve “gerçek”in doğasının manipülasyonunu yeni anlayış seviyelerine taşıyor, insanların artık ayağa kalkıp, kendilerini beşikten mezara kadar sinsice kontrol altında tutan uğursuz aileler ve insan olmayan varlıkların elinden kurtarmaya davet ediyor. 1990’daki olağanüstü “uyanış”ından beri dünyadaki “keskin gerçek”leri dile getiren David Icke, yoluna bu kitapla devam ediyor.

“Dünya”nın ve kolektif insan zihninin; ezelden beri, masum bir gök cismi değil, yapay bir yapı, muhtemelen içi oyuk küçük bir gezegen/bir planetoid veya devasa bir uzay gemisi olan “Ay”da barınan dünyadışı bir ırk tarafından manipüle edilmekte olduğunu açıklıyor.

Olağanüstü bir zamandan geçiyoruz. Bir tarafta Ay Matriksi’ne hizmet eden kitlenin uyguladığı Orwell tarzı, tamamen gözetleme ve kontrole dayalı global bir devlet tipi, diğer tarafta, David’in ilk kez 1990’daki uyanışını takiben keşfetmiş ve ilk kitabına adını vermiş olduğu, muhteşem güzellikte bir enerji dönüşümü olan Gerçek’in Titreşimleri var. David’in, “Gerçek’in Titreşimleri” dediği pozitif enerji dalgası insanlara, varlıklarının asıl benliği olan “Sonsuz Sevgi/Sonsuz Bilinç” olduklarını hatırlatarak onları uyandırıyor.

Read More

Gen Çeviktir

Doğuştan Gelen Özellikler mi, Çevresel Etkenler mi?
Genlerle ilgili son keşiflere dayanan başarılı bilim yazarı Matt Ridley, insan davranışlarının kökenine eğildiği bu kitabında, dikkatini doğa yetiştirme tartışmasına çeviriyor. Ridley, doğa ve yetiştirme partizanları arasındaki yüzyıl savaşını naklediyor ve böylelikle insanoğlu dediğimiz çelişkilerle yoğrulmuş bu varlığın aynı anda nasıl hem özgür irade sahibi hem de içgüdüler ve kültürün etkisi altında olduğunu açıklıyor. İnsan genomunun şifresinin çözülmesiyle artık biliyoruz ki genler beynin yapısını kabaca belirlemekle kalmıyor, ayrıca deneyimlere yanıt verebiliyor, sosyal tepkiler meydana getirebiliyor, hatta bellek oluşturabiliyorlar. Genler, iradenin hem sonucu hem de sebebidir.

Read More

Az Para Kazanmak Kader Değil

Bu sorulardan herhangi birine evet yanıtı verdiyseniz, hak ettiğinden az kazanan biri olabilirsiniz. Finansal eğitmen, motivasyon konuşmacısı ve kariyer danışmanı olan Barbara Stanny kazanma potansiyellerini gerçekleş-memiş, hak ettiğinden az kazanan kişilerin kendi kendilerini sabote ettiklerini söylüyor. Saatte 10 dolar kazansalar da, bir yılda altı basamaklı kazançlar elde etseler de, bu kişiler maaş günlerini iple çekerek yaşarlar, genellikle borç içindedirler ve düşük ücrete yüksek tolerans gösterirler. Ne gariptir ki, bunların çoğu inanılmaz derecede fazla çalışır. İyi haberse, hak ettiğinden az kazanmanın kişinin kendi kendini soktuğu bir durum olmasıdır. Bu durumdan kurtulmaya odaklanarak, az kazananlar yalnızca hak ettiklerini kazanmakla kalmayacak, daha varlıklı bir yaşam da sürecekler. Barbara Stanny, binlerce kişiye yardımı olmuş teknikler ve alıştırmalarla, finansal bağımsızlığa götürecek beş temel adımı öğretiyor ve kronik olarak kendi değerini azımsayan herkese bir motivasyon mesajı veriyor.

Read More

Bir Kurt Cobain Biyografisi: Cennetten de Ağır

Eşsiz, şahane bir portre. Cross, Cobain’in son saatlerini harikulade bir dille, nefis bir sürükleyicilikle betimliyor. […] Bölümün sonuna geldiğimde ellerimi yüzüme gömmüştüm, gözyaşlarıma hâkim olamıyordum.
—The Globe and Mail

“Kurt Cobain hakkında yazılmış diğer kitapların hiçbiri, araştırma, titizlik ve bilinmeyenleri aktarma konusunda Cennetten de Ağır ’la yarışamaz.”
— The New York Post

Kurt Cobain’in Nisan 1994’te kendi yaşamına son vermesinin üzerinden yirmi beş yıl geçti. Kendisinin bu kararı, kısa, öfke dolu ama ilham verici hayatıyla paralel bir sondu. Tecrübeli müzik yazarı Charles R. Cross bu sıradışı hikâyesinde sanatının hem büyük şöhretini hem de onu yıldıran ıstırabı anlatırken, kendisine duyduğu derin şefkati Seattle müzik sahnesi hakkındaki geniş bilgi dağarcığıyla birleştiriyor. Dört yüzün üzerinde mülakata; dört yıllık araştırmaya; Cobain’in yayımlanmamış günlüklerine, şarkı sözlerine, aile fotoğraflarına ve çok sayıda belgeye dayanarak yazılan Cennetten de Ağır, Cobain’in Washington eyaletindeki Aberdeen kenti yakınlarında, bir karavanda geçen çocukluğundan yola çıkıyor ve şöhrete, başarıya, bir kuşağı kendine hayran bırakışına kadar uzanıyor.

Charles R. Cross bu yeni baskıdaki önsözünde bizlere Kurt Cobain’in ölümünden sonra hakkında ortaya çıkan şeylerle birlikte, bu kitap özelinde kendi yaşadıklarını da sunuyor.

Charles R. Cross, sorunlu ama müthiş Kurt Cobain’in hayatını okurlara hiç kimsenin yapamadığı kadar derinlemesine sunuyor. Ortaya çıkan yalnızca harika bir kitap değil… Cross yalnızca rock müzik hakkındakileri değil, tüm biyografi yazarlığını yeni bir seviyeye taşıyor.
-The Rocky Mountain News –

Read More

Öykücü Beyin

Beyindeki Hayaletler ve İnsan Bilincinde Kısa Bir Gezinti adlı kitapların yazarı ünlü nörobilimci Ramachandran, beyin biliminde son 15 yılın gelişmeleri ve yeni bulgularıyla derlediği bu son kitabında insanın aslında ne olduğunu irdeliyor. Dünyayı nasıl algılıyoruz? Zihin-beden ilişkisi denilen şey de ne? Cinsel kimliğimizi ne belirler? Bilinç nedir? Otizmde ters giden ne? Sanat, dil, eğretileme, yaratıcılık, kendilik farkındalığı ve hatta dini duyarlılıklar gibi özbeöz insana dair olan tüm bu gizemli yetilere nasıl açıklık getirebiliriz? Bir kuyruksuz maymun beyni, zihinsel becerilerin böylesi tanrısal bir düzenine erişmeyi nasıl başardı?

Ramachandran’ın bu sorulara olan yaklaşımı, beyinle­rinin farklı bölümlerinde, davranışları veya zihinleri üzerinde garip etkiler oluşmasına neden olan hasar veya genetik tuhaflıklara sahip hastaları incele­mesiyle şekilleniyor. Ramachandran’ın anlattığı öyküler Edgar Allan Poe veya Philip K. Dick’inkileri andırıyor olabilir, ama hepsi gerçek. Bu kişilerin ayrıntılı olarak incelenmesi, sadece tuhaf belirtilerinin neden ortaya çıktığını anlama­mıza yardımcı olmakla kalmayıp, normal beyinlerin işlevlerini anlamamıza da yarıyor. Belki günün birinde insan beyni bilinci nasıl meydana getirdi sorusu­nu cevaplayabileceğiz. Kozmosun geri kalanı her tür insani endişeye rağmen yuvarlanıp giderken, evrenin ufacık bir köşesini aydınlatan içimdeki bu “ben” nedir veya kimdir? Tehlikeli bir şekilde teolojiye kayan bir soru.

Read More

Spiritüel Zeka

Kaç tür zekâ olduğu tartışılmaya devam ediliyor ama şu dördü konusunda bir kuşku yok: Fiziksel (PQ), Zihinsel (IQ), Duygusal (EQ) ve Spiritüel (SQ). Elinizdeki kitap bunların sonuncusunu ve en az anlaşılanı herkes için anlaşılır hale getiriyor. Ancak Cindy Wigglesworth’in çalışmasını daha da değerli hale getiren şu ki, haritası pek çıkarılmamış bu zekâ alanına girmeden önce diğer üç temel zekâyı da başlıca özellikleriyle ele alıyor ve ardından dördünün nasıl birlikte işlediğini ortaya koyuyor.

Spiritüel Zekâ, gerçek doğanızda saklı içgörüyü yaşamınıza, ilişkilerinize ve kariyerinize taşıma becerisidir. Spiritüel olarak zeki bir kişi, en zorlu koşullarda bile egosunun kendini yönetmesine izin vermez; iç ve dış huzuru korurken sağduyu ve şefkatle, merhametle hareket eder. Ayrıca yazar bu zekânın değerini ve işlevini kavratmakla yetinmiyor, bir dizi beceri belirleyereknasıl ölçülebileceğini ve yine bir dizi egzersizle nasıl güçlendirilebileceğini de gösteriyor. Bilgece yazılmış ve aynı zamanda eğlenceli bu kitap hayatınızın her alanına derin ve kalıcı değişim getirecek, daha sevgi dolu, dengeli ve doyumlu bir hayat için iyi bir rehber olacaktır.

Read More

Antikçağ Felsefesi

Batı felsefe geleneğinin temelini oluşturan antikçağ felsefesi, ilk filozof kabul edilen Miletoslu Thales’le başlayıp Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne değin sürer. Yaklaşık 1000 yıllık bir dönemi kapsayan bu süreç doğa araştırmalarıyla felsefi düşünmeyi başlatan ilk filozoflardan felsefe¬nin seyrini insana yönelten Sokrates’e. temel taşlarını döşeyen Platon ve Aristoteles’e, Yonan kültürünü Hindistan’daki Indos kıyılarına kadar yayan Büyük İskender’in yel açtığı kültür iklimin¬de insan hayatına yeni bir yön vermeye çalışan Epikuros ve Stoa okullarına ve Platon felsefesini yeniden yorumlayıp zenginleştiren Yeni-Platonculuk ile erken dönem Hıristiyan düşünürlerine değin uzanır.Felsefenin doğduğu, gelişip serpildiği bu süreç insan, tanrı, doğa, evren, ahlak, siyaset, toplum gibi belli başlı konularda felsefe tarihi buyunca tartışılacak en temel soruların belirlendiği, tartışmaya açıldığı dönemdir. Öyle ki, felsefe tarihinin en önemli filozoflarından Hegel’e, “Yu¬nanların arasında kendimizi evimizde gibi hissediyoruz” dedirtecek; zihninde adeta bütün bir antikçağı Platonun şahsında felsefe kavramıyla Özdeşleştiren Ralph Waldo Emerson’a, “Platon felsefedir, felsefe de Platon” diye yazdıracak denli her filozofun, düşünürün, edebiyatçının yu¬vası bildiği bir dönem.

Read More