• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Kim Korkar Virginia Woolf’tan? 

20. yüzyıl Amerikan tiyatrosunun en önemli birkaç isminden biri olan Albee 1928’de, Washington DC’de doğdu. İki haftalıkken ABD’deki iki yüzü aşkın vodvil tiyatrosunun sahibi olan Albee ailesi tarafından evlat edinildi. 1939 ile 1946 arasında birçok okula devam etti ve hemen hepsinden kovuldu. Öğrencilik yıllarında başladığı şiir, öykü ve oyun yazma denemelerini, ofisboyluk, satıcılık, barmenlik gibi çeşitli işlerde çalıştığı 1948 ile 1958 yılları arasında da sürdürdü. 1958 yılında yazdığı ve ilk olarak Berlin’de sahnelenen The Zoo Story (Hayvanat Bahçesi) ile adını duyurdu. Arada yine başarılı oyunlar yazmasına karşın, ancak Who’s Afraid Of Virginia Woolf’tan sonra adı her yerde duyuldu. Aralıksız 664 kez temsil edilen ve Tiyatro Eleştirmenleri Ödülü dahil birçok ödül kazanan oyunla ilgili asıl gürültü Pulitzer ödülüne aday gösterildiğinde koptu. Basında oyun aleyhine birçok yazı yayımlandı. Aile gibi, “kutsal” Amerikan değerlerinin savunucusu olan Time dergisi, oyunun ‘yarattığı karakterlere hiç şefkat duymayan birisi tarafından yazıldığını’ söylüyordu. Oyun birçok yerde sansüre uğradı, hatta yasaklandı…

Read More

Ali Suavi ve Dönemi

Osmanlı toplumu içinde etkili bir yere sahip olduğu 19. yüzyılın ortalarından günümüze, adından sıkça söz edilen tarihî şahsiyetlerden, gerek fikirleri gerek eylemleriyle çoğu zaman tüm dikkatleri üzerine toplayan Ali Suavî, hakkında birbirinden farklı, hatta taban tabana zıt pek çok değişik hüküm verilen ilginç bir kişilik olarak karşımıza çıkar. Ancak, hakkında verilmiş ve “dahi” ile “şarlatan” arasındaki hayli geniş bir alana saçılmış bu hükümler genellikle nesnel, bilimsel değerlendirmeler sonucunda ortaya çıkmamış, Ali Suavî’ye yaklaşımı her devirde hâkim eğilimler belirlemiştir.

Hüseyin Çelik tarafından kaleme alınan ve 13 yıllık yazı hayatının 10 yılını Avrupa’da geçiren Ali Suavî’nin bu dönemine ilişkin dökümanlara dayanan ilk çalışma niteliğine sahip Ali Suavî ve Dönemi, tarihimizin bu ilginç ve
özgün kişiliğine ışık tutmayı amaçlıyor. Bizzat Ali Suavî’ye kulak vermekten çok Türkiye ve Batı arşivlerindeki belgeleri “konuşturmaya” önem veren ve “Ali Suavî gibi problematik bir karakteri, etrafındaki olaylar ve insanlarla beraber aydınlığa çıkarmayı” amaçlayan Çelik’in bu çalışması, hem Ali Suavi’yi hem de onun yaşadığı dönemi merak edenler için temel bir kaynak niteliğinde…

Read More

Resimler Nasıl Okunur ?

Batı Avrupa resim sanatını anlayabilmek için değerli ve pratik bir görsel rehber… Resimlerdeki ayrıntıları bu minik ama kapsamlı kitapla keşfedeceksiniz! Batı Avrupa’da özellikle Rönesans sonrasında hızla gelişen resim sanatının tarihini, teknik gelişimini ve resimlerin ifade ettiklerini, farklı türden 50’den fazla tanınmış örnek üzerinden, ayrıntılı anlatımlarla öğren-meye ne dersiniz? Bu son derece kullanışlı cep kitabı, dünya çapında tanınmış çok sayıda sanat yapıtı ve onların ilgi uyandıran öyküleri aracılığıyla Batı Avrupa resim geleneğine kapsamlı bir bakış olanağı sunan pratik bir rehber niteliğinde. Resimler Nasıl Okunur?’da sunulan yapıtların her biri, çözümlendiğinde güzelliklerini ve içsel niteliklerini daha etraflıca değerlendirebilmemizi ve resimleri genel olarak nasıl okuyacağımızı anlamamızı sağlayan sanatsal dilbilgisinin çeşitli noktalarını öne çıkarıyor. Resimlerin ayrıntılı olarak incelemesinin ötesinde kitabın sonunda yer verilen “açıklamalı sözlük” ile de belli başlı kavramların anlamları okuyucuya sunuluyor. Resimler Nasıl Okunur? Bilgilendirici yorumlar eşliğinde sunduğu bir dizi resimle okurlara resim sanatına dair bilgilerini hızlıca geliştirme olanağı sağlıyor. Ayrıca çeşitli resimleri daha yakından inceleme, bunların öykülerini ve yapım yöntemlerini keşfetme fırsatı sunuyor. Kitap, okurların her türlü resimden keyif alabilmeleri için bilgi ve becerilerini artırarak resim sanatını anlamalarına ve deneyimlemelerine katkı sağlıyor. Kitabı kaleme alan sanatçı ve yazar Liz Rideal, ilk bölümde bizi resmin beş temel bileşeni (şekil ve resim yüzeyi, boya ve malzeme, kompozisyon, üslup ve teknik, işaretler ve semboller) ile tanıştırıyor. İkinci bölümde ise tanınmış 50 yapıtı detaylı bir şekilde çözümleyerek resmin beş önemli teması olan portre, manzara, öyküleme, natürmort ve soyut resme genel bir giriş yapmamızı sağlıyor.

Read More

Borges ve Ben

Aslında Jorge Luis Borges’in Borges ve Ben diye bir kitabı yok. Borges ve Ben onun o kısacık anlatılarından biri. Borges’in yıllar önce New Yorker dergisinde yayımlanmış olan Bir Özyaşamöyküsü adlı denemesini çevirirken onun anlatılarının satırları arasındaki bazı gizlerin de aydınlanır gibi olduğunu sezinledim. Ardından Borges ve Ben, Yaratan, Öteki gibi kendini işin içine fazlaca kattığı kısa anlatılarını da ekleyeyim dedim kitaba. Sonunda iş kitaba bir ad vermeye geldi dayandı. O noktada artık benim yapabileceğim bir şey yoktu. Borges ve Ben adı kendiliğinden geldi oturdu kitabın kapağına. Şimdi kitabın bu ikinci basımına benzer nitelikler içeren iki öykü daha ekliyorum. Biri, Borges’in Kum Kitabı adlı yapıtından Meclis; öbürü de, Rezilliğin Evrensel Tarihi adlı yapıtından Mahalle Kabadayısı. Okur üçüncü basımı da nasip ederse, kitap daha da genişler mi, başka öyküler de ekler miyim, bilemiyorum.
-Celal Üster-

Read More

Yeşil Yol – Anne Enright

Yeşil Yol, İrlandalı Madigan ailesinin birbirinden çok farklı kişiliklere sahip dört çocuğunun hikâyesini anlatıyor. Çocuklar birbirlerinden ne kadar farklı olsalar da anneleri aynı kişidir: Rosaleen. İletişim kurması ve idare etmesi zor bir kadın olan Rosaleen aslında çocuklarının bağlarının zayıf ve kopuk olmasının da esas sebebidir. Dünyanın dört bir tarafına dağılmış aile bireylerinin hayatlarından kesitler vererek ve karakterleri tek tek tanıtarak ilerleyen hikâye başladığı yerde, Dublin’deki eski aile evlerinde biter.
Man Booker Ödülü’nü kazanan çok satan yazar Anne Enright’tan aile bağları üzerine kolay kolay akıldan çıkmayacak, çarpıcı bir roman.

Read More

Tasavvuf ve Tarikatlar Tarihi

Hem bir yaşama biçimi hem de bir bilgi edinme yolu olarak tasavvufun İslam kültüründe çok etkin ve yaygın bir yere sahip olduğu bilinen bir gerçektir. 1918 Yılında sırf İstanbul’da faaliyette bulunan dergah sayısının üçyüze yaklaşması bu konuda bir fikir verebilir. Elinizdeki eserde tasavvuf ve tarikatlar, tarih içindeki gelişme çizgileri de göz önünde bulundurularak, ana hatlarıyla verilmeye çalışılmış; konular, özellikle de terimler üzerinde durulurken edebi verimlerden örnekler verilmesi bu çalışmanın ayrı bir özelliğidir.

Read More

Kaptan Mihalis – Kazancakis

Çağımızın en büyük yazarlarından olan Nikos Kazancakis 1885 yılında Girit’in Kandiya kentinde doğdu, 1957 yılında Viyana’da öldü. Kazancakis, edebiyatın her türünde yapıt vermiş bir yazar. Ama onun en önemli yanı, onu dünya çapında büyük yazar yapan, romancılığıdır. Kazancakis, çağımızın en içtenlikli, en sıcak, fıkır fıkır yaşam kaynayan belki de tek romancısı. Kazancakis, yalnızca romanın değil, sıcak, büyük, yenilmez olan yaşamın da büyük destancısı; toplumsal olayların ve davranışların amansız, acımasız bir eleştiricisidir. Bu yüzden de devlet ve kilise yönetiminin gazabına uğramıştır zaman zaman. Öldüğünde, cenazesinin kaldırılması bile büyük bir olay olmuş, bu sorun Yunanistanı günlerce çalkalanmıştır. Kaptan Mihalis, roman kahramanı olarak, gerçek, yaşayan, etli, kemikli, yerel, toprağa çok sıkı basan bir tip. Olumlu ve olumsuz yanlarıyla tam bir halk savaşçısı. Kaptan Mihalis’te olaylar, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Girit’te patlak veren sayısız ayaklanmalardan birinde geçiyor. Hıristiyan-müslüman, köylü-kentli bütün tipler, büyük bir ustanın elinde tıpkı bir oyma gibi işlenmiş. Çağımızın en büyük ustalarından birinin başyapıtı olan Kaptan Mihalis’i en iyi ülkemiz okurlarının anlayacağına inanıyoruz.

Read More

Sert Erkek Güçlü Erkek

Şimdi önemli ve verimli bir zamanda yaşıyoruz, çünkü erkekler yaygın kültürün tayin ettiği yetişkin erkeklik imgelerinin eskidiğini iyice anladılar, artık bunlara güvenemiyorlar. Bir erkek otuz beş yaşına geldiğinde, lisedeyken kabul ettiği doğru erkek, sert erkek, gerçek erkek imgelerinin hayatta işe yaramadığını fark eder. Böyle bir erkek, bir erkeğin ne olduğu ya da ne olabildiğine ilişkin yeni görüşlere açıktır. Erkekliğe adım atma, dişiliğe adım atma ve insanlığa adım atma seremonileri vardır. Ben bu kitapta sadece erkekliğe adım atma seremonisinden söz ediyorum. Bu kitabın, erkekleri kadınların aleyhine çevirmeye veya yüzyıllar boyunca kadınların ve değerlerin baskı altında tutulmasına yol açan hükmedici tarza geri döndürmeye çabalamadığını açıklığa kavuşturmak istiyorum. Bu kitaptaki düşünce, kadın hareketine bir meydan okuma oluşturmuyor. İki hareket birbiriyle ilgilidir, fakat her biri ayrı bir programda hareket eder. Sanayi Devrimi’nin başlamasından bu yana erkeklerin içindeki keder durmadan artmaktadır ve şimdi bu keder boş verilemeyecek bir derinliğe ulaşmıştır.

Read More

Küçük Dorrit – Charles Dickens

Marshalsea borçlular hapishanesinde doğan Amy Dorrit, orada geçirdiği yıllar boyunca tüm sadakatini ve sevgisini mahkûm babasına ve diğer aile bireylerine adayan, yalnızca onların mutluluğu için yaşayan genç bir kızdır. Yıllar sonra İngiltere’ye dönen Arthur Clennam, annesinin dikişçisi olan bu Küçük Dorrit’le tanıştığında aralarında tuhaf bir bağ oluştuğunu daha ilk anda hisseder. 
İncelikle işlenmiş karakterleri ve sürükleyici olay örgüsüyle Küçük Dorrit, döneminin toplumsal yapısına ayna tutan en önemli Dickens romanlarından biridir. Tutsaklık psikolojisinden özgürlüğün büyüsüne, sefaletin ağırlığından yükselme hırsına, pek çok duyguyu ve dönemin gerçeklerini ustalıkla işler. Ve ustanın bu benzersiz yapıtı ilk kez Türkçede.

Read More