• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Uluslararası Emek Göçü

Küreselleşmeyle birlikte sermayenin ulusal sınırlar tarafından kısıtlanmaksızın hareketlenmesi, dünya nüfusunun iktisadi göçe yönelmesini de beraberinde getirmiştir. Ancak sermayeye açık olan sınırlar insan göçüne aynı açıklığı sağlamamaktadır. Bu da, emek göçünün çeşitli boyutlarıyla büyük bir önem kazanmasına neden olmuştur. Gülay Toksöz bu kitabında emek göçünün tarihsel arkaplanını temel alıp, özellikle Avrupa Birliği ülkelerine yönelen uluslararası emek göçünün nedenlerini sonuçlarıyla birlikte ele almakta; bunun yanısıra AB ülkelerinin göç politikalarını, göçmen entegrasyonu, demografik yapı ve buna bağlı ekonomik ve sosyal dönüşümler gibi konuları incelemektedir.

Read More

Cumhuriyetin Kuruluşunda İktidar Kavgası

150’likler, Takrir-i Sükun ve İzmir Suikastı
Mustafa Kemal, 1923’te kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin başına geçtiğinde laik ve modernleşmeci bir milli Türk kimliği inşası sürecini başlatmıştı. Ancak bu süreç bir iktidar mücadelesini de içeriyordu. Yeni rejim muhalefeti nasıl susturacak, vizyonunu nasıl pekiştirecekti? Kısa, ama olaylı bir dönemi inceleyen Cumhuriyetin Kuruluşunda İktidar Kavgası, bu çok önemli yıllarda yeni rejimin muhalefetle başa çıkmak için başvurduğu başlıca üç siyasi ve hukuki manevraya odaklanıyor ve iktidar mücadelesinin yeni devletin biçimlenmesine nasıl katkıda bulunduğunu inceliyor. Dr. Özoğlu çalışmasına, I. Dünya Savaşı’nda kaybeden tarafta yer alan Osmanlı İmparatorluğu’nun kaderini beklediği 1918 yılıyla başlıyor. Mustafa Kemal’in ilk amaçlarını ve vizyonunu, ayrıca yeni rejimin muhalefeti bastırabilmesini sağlayan olaylardan 1925 Kürt ayaklanmasını irdeliyor. İktidar kavgası ve sonuçları 1927 yılına kadar izleniyor; bu tarihte artık yeni rejim bütün muhalefeti sindirmiş, yeni Türkiye Cumhuriyeti laik ve modernleşmeci bir Batı devleti olarak ortaya çıkmıştır.

Read More

Fil Olun

Steve Kaplan “büyümek”isteyen her girişimci, CEO, satış profesyoneli, küçük işletme sahibi ve yönetici için bir iş planı oluşturuyor. Büyümenin sadece arzulanan bir şey değil aynı zamanda bir gereklilik olduğu konusunda sizi ikna eden Kaplan “büyümeme” durumunda işletmelerin son bulmalarının an meselesi olduğuna vurgu yapıyor. FİL OLUN, işinizin etkili bir şekilde büyümesi için gereken stratejilere odaklanıyor ama büyümeyi henüz düşünmeye başlamadan önce, mevcut işin çok sağlam temellere sahip olması gerektiğini söylüyor. Başarı için hazır olduğunuzu bilmeniz gerek. Potansiyel başarısızlık ihtimalleriyle nasıl başa çıkılacağını mevcut işinizin durumunu tartmaya yönelik 25 soruyu cevaplandırarak değerlendirip işe koyulabilirsiniz. Şimdi “Fil Olma” zamanı

Read More

Artık Hiç Anlaşamıyoruz! 

12-17 yaş aralığında çocuğu olan anne babalar! Bu kitap sizin için. İlle de marka giyinmek mi istiyor? Akran zorbalığına maruz kalıyor veya başkalarına zorbalık mı yapıyor? Hiç arkadaşı yok mu? Hep bir şeyler istiyor ve hemen olsun mu istiyor? Size korkunç şeyler mi söylüyor? Verdiği sözlerde durmuyor mu? Sigara, alkol ya da uyuşturucu mu kullanıyor? Düşüncesizce tehlikeye mi atılıyor? Piercing veya dövme yaptırmak mı istiyor? Çocuğunuzun bu tür can sıkıcı davranışları aslında hiç tahmin etmediğiniz nedenlerden kaynaklanıyor olabilir. Bu kitap var gücünüzle ittiğiniz halde açamadığınız kapıları belki de sadece çekerek kolayca açabileceğinizi gösteriyor. Denemediğim Yol Kalmadı kitabında 1-5 yaş, Sabrımı Zorluyorsun kitabında 6-11 yaş arasında çocuğu olan anne babalara hitap eden Isabelle Filliozat, bu kez 12-17 yaş aralığındaki ergenlerde en sık karşılaşılan sorunları ele alıyor ve üç kitaplık seriyi tamamlıyor. Deneyimli bir psikolog ve iki çocuk annesi olan yazar, zengin mesleki ve kişisel deneyimlerini paylaşıyor. Sorunların nedenlerini ve bunlara nasıl yaklaşılabileceğini sevimli çizimler eşliğinde anlatıyor. Herkesin anlayabileceği yalın bir dil kullanması ve bol örnek vermesi kitabı daha da ilgi çekici kılıyor. Filliozat’ın kitapları çocuklarla ilişkinizi değiştirecek, daha donanımlı ebeveynler haline geleceksiniz.

Read More

Sen Bitti Dediğinde – Müzakere ve Arabuluculuk Sanatı

Müzakerelerin Ne Zaman Biteceğine Siz Karar Verin!

Uluslararası rehine davalarında çalışan eski bir FBI müzakerecisi, size hayatınızın her alanında kullanabileceğiniz müzakere tekniklerini sunuyor.

Chris Voss, FBI’da banka soyguncuları ve teröristler dâhil olmak üzere birçok suçluyla karşılaştığı rehine davalarında müzakereci ve arabulucu olarak görev aldı. Mesleğinin zirvesine çıkarak FBI’ın efsane olarak tanımladığı müzakerecilerden biri oldu.

Bu şaşırtıcı kitap, efsane olan Voss’un görev aldığı önemli olaylarda hangi yöntemleri kullandığını anlatıyor. Ayrıca okuyuculara pek çok alanda kullanabilecekleri güçlü ikna yöntemleri ve meslektaşlarına da hayat kurtaran becerileri sunuyor.

Rehber niteliğindeki bu kitapta, dokuz etkili taktik paylaşılmaktadır. Her durumda kullanabileceğiniz büyüleyici yöntemler hem mesleğinizde hem de kişisel yaşamınızda ikna yeteneğinizi ve alacağınız sonuçları maksimum seviyeye çıkaracaktır.

Hayat, müzakere yapmanızı gerektiren görüşmelerden oluşur: Satıcılarla, patronunuzla, ev sahibinizle hatta eşinizle yaptığınız görüşmeler… Sen Bitti Dediğinde, duygusal zekânızı ve sezgilerinizi artırarak müzakere alanında sizi bir üst seviyeye taşıyacaktır.

Read More

Hitchcock (François Truffaut)

Dünyanın en büyük sinemacılarından ikisi oturup konuşmuşlar. Alfred Hitchcock ve Hitchcocku ustası sayan Fransız Yeni Dalga Yönetmenlerinden François Truffaut. İki usta. Hitchcock, Sapık, Gizli Teşkilat, Kuşlar ve Arka Pencere gibi filmlerin nasıl yapıldığını anlatıyor. Truffaut, her sinemaseverin merak ettiği soruları soruyor. Son derece eğlendirici, büyüleyici ve açıklayıcı bir konuşma. Hitchcock daha önce hiç bu kadar açık olmamıştı.
Şaşılacak derecede iyi. Muhtemelen
sinemacılık üzerine yayınlanmış en yararlı kitaplardan biri.
Times Education Supplement


Read More

Şairin İşi – Orhan Veli

Türk şiirinin en önemli dönemeci olan Garip Akımının kurucularından Orhan Veli’nin yazılarını, öykülerini ve konuşmalarını bir araya getiren Şairin İşi-Yazılar, Konuşmalar YKY’den yayımlandı.

Bir bölümü ilk kez 1953’te Varlık Yayınları tarafından Nesir Yazıları adı altında derlenerek yayımlanan yazıları içeren kitap, daha sonra Asım Bezirci’nin ve Memet Fuat’ın çabalarıyla geliştirilmiş, Orhan Veli’nin dergilerde kalan ve ölümünden sonra yayımlanan diğer yazıları da toplanmıştı.

Kitaba adını veren “Şairin İşi” başlıklı yazıdan bir bölüm:

“Sanat sanat içindir diyen şair bile eserini toplumun karşısına çıkardığı zaman onun birçok kişi tarafından beğenilmesini ister. Onu herkesten önce kendinin beğenmesi, çalışmasının gerçekten bir sanat çalışması olduğuna herkesten önce kendisinin inanması lazımdır, ama bunun salt bir avunma, bir kendi kendine yetme olduğuna inanabilecek şair de yoktur. Sanatla uğraşmanın, bu arada şiir söylemenin, bir şairi enikonu avutan bir iş olduğunu bilmez değilim. Bununla beraber, bu uğraşmaların salt bu avunmaya dayandığını söyleyecek olanlara da kolay kolay inanamam. Her şairin içinde bir okuma, bir yayılma, bir beğenilme hırsı vardır. Bu hırsı ilkin kendi küçük çevresinde yatıştırmak ister. Sonra sonra dünyayı bile küçük görecek olur.”

Orhan Veli, şiirleriyle Türk şiirinin yönünü değiştiren bir şairdi. Yarattığı dönüşüm gelecek on yılları da etkiledi. Şiirlerinin yanı sıra çok sayıda gazete ve dergide yazılar yazan Orhan Veli, Yaprak dergisini de yayımladı. Hayata “aydınca” baktı; dilden siyasete, sanattan yaşama kültürüne birçok konuda düşündüklerini yazdı.

Orhan Veli “şairce” yaşamış bir şairdi, işi şiirdi.

Read More

Bir Evin Hikayesi – Selanik’teki Mustafa Kemal Atatürk’ün Evi ve Ailesi Hakkında Belgeler

Son yıllarda tarihe olan büyük ve heyecan verici ilgi hiç de şaşırtıcı değildir aslında. Tarih her daim gizemli bir bahçe olmuştur meraklıları için. Tarihçilerin ortaya koyduğu belgeler ise bu gizemi yok etmez, tam tersi bu bahçenin derinliklerini keşfetmek için daha da merak uyandırır. Tarihi bu kadar heyecan verici kılan, ortaya konan her yeni belgenin bizi insanlığa dair yeni bir “gerçek”le yüzleştirmesidir. Bu kitap, tarih profesyonellerine ve tarih severlere belgelerle bir tanıklık teklif ederek bizi bir dönemin ortağı kılıyor. 1955-1984 yılları arasında Selanik’te bulunan Makedonya Devlet Arşivi Müdürlüğü’nü yapmış olan Girit Üniversitesi emekli profesörlerinden Yunanlı tarihçi Vasilis Dimitriadis’in yazdığı ve 2010 yılında Selanik Türk Konsolosluğu’na teslim ettiği “Bir Evin Hikâyesi, Selanik’teki Mustafa Kemal Atatürk’ün Evi ve Ailesi Hakkında Türkçe ve Yunanca Belgeler” isimli bu eser, beş yıllık bir serüven sonucu okurlarıyla buluşuyor.

Eserde, Yunanistan’da bulunan Osmanlı ve Yunan arşivleri kullanılarak tartışmalı pek çok konuya ilişkin belge ve kanıtlar okurun dikkatine sunulmaktadır. Hülasa Defterlerindeki kayıtlardan hareketle Selanik’te Koca Kasım Mahallesi Numan Paşa Sokak 6, 8, 10, 14, 16 numaralı evlerin Mustafa Kemal ve ailesinin evleri olduğu gös¬terilmektedir. Mustafa Kemal’in doğduğu ve daha sonra Pembe Ev olarak bilinecek olan 6 numaralı evin kayıtlarına ise ilk defa 1875 yılında rastlanmaktadır. Bu evin 52/72 hissesini Aralık 1877 tarihinde Ahmed oğlu Ali Rıza, Hatice Zarife adlı bir hanımdan 9600 kuruşa satın almış, daha sonra ev iki daireye bölünerek 6 ve 8 kapı numaralarıyla kayıtlanmıştır. Yazar Dimitriadis evin izini sürerken, Mustafa Kemal’in hem anne hem de baba tarafından soyu hakkında bilgileri de okurlarla paylaşıyor. Kitapta aktarılan bütün ev, kişi ve olayları Selanik’te muhafaza edilen 80’i aşkın Osmanlıca ve 16 adet Yunanca belgeden hareket ederek ortaya koyan yazar, bu ifadelerinin gerçekliğini dipnotlarla destekliyor. Büyük bir emek ve uzun yıllara yayılmış bir çalışmanın ürünü olarak ortaya çıkan bu kitap, Atatürk örneğinde olduğu gibi 1912 yılından önce Selanik ve civarındaki şehirlerde yaşamış ve bugün ailelerinin mülklerini ve şecerelerini araştırmayı düşünenler için ise kullanılan yöntem ve kaynaklar açısından eşsiz bir eser olma niteliğini taşıyor. Yazar bu kitapta toplumsal hafızada kaybolup giden “gerçekler”i belgelerle destekleyerek gerçekle aramızdaki mesafeyi kapatmamıza yardımcı oluyor .

Read More

Tanpınar’la Başbaşa

Edebiyatın hemen her dalında eser veren Tanpınar, eserleriyle olduğu kadar şahsiyeti, hayat tarzı ve sahip olduğu kültürün derinliği ile yakın dönem edebiyatımızın en önemli şahsiyetlerinden biridir.

Prof. Dr. İnci Enginün ve Prof. Dr. Zeynep Kerman’ın hazırladığı elinizdeki kitapta, Tanpınar’ın bilinmezleri, acı ve sevinçleri ile iç dünyası ve özel hayatı, edebiyat çevreleriyle ilişkilerini kendi kaleminden bulacaksınız.

‘Bu defteri seviyorum. Benden sonra okuyacağını düşünüyorum. Hoşuma gidiyor. Geçen zamanım görülecek sanıyorum…’
‘Hiçbir şeyi bitiremiyorum… Gece yarısı öksürükle uyandım ve ilk defa gelecek seneye çıkamam korkusu aklıma geldi. Ciddiyetle geldi. Hiçbir şeyi bitirmeden ölmek istemiyorum. O kadar eser ve kullanmadığım o kadar kelime varken…’

‘Abdullah Efendi’nin Rüyaları, bilhassa birinci hikaye böyle tenkitsiz mi geçecekti? Huzur ki okuyucuların hepsi sevdiler, üç makale ile, Yaz Yağmuru hiçbir akissiz mi geçecekti.’ ‘Bunların Türkiye’ye getirdiği hiçbir şey yok muydu? Türkiye ve Türkçeye. Ya şiirlerim? Hala hiç kimse ‘Deniz’ manzumesinden bahsetmedi. ‘Deniz’ manzumesi Türkçenin beş on manzumesinden biridir. Buna eminim. Buna makalelerimi de ilave edin… Fakat niçin bu kadar haksızlık? Bu işte eksiğim nedir! ‘ ‘Belki de kendi kendimi mahveden benim. Hakkımdaki suikastinin bir sebebi de belki de benim…’

‘Daima derinleştim. Sıfırdan başlamış gibiydim. Bu sıfır Yahya Kemal ve Haşim hariç Türk şiirinin değer seviyesiydi. Eğer burada genişlemeğe razı olsaydım benim de hiç olmazsa Faruk (Nafiz Çamlıbel) kadar bir şöhretim olurdu. Biraz kaysaydım Orhan (Veli Kanık) ve cahit’ten (Sıtkı Tarancı) fazla sevilen adam olurdum. Yapamadım. Hakikaten sıfırdan başladım.’ ‘Kırk yaşında tek oda müstakil evim oldu. Herşey, hayatımda herşey geç oldu. İlk nesir kitabım kırk yaşında çıktı. Hala ikinci romanım Remzi’de bekliyor…’

Read More

Trendeki Yabancılar

Polisiye romanın kraliçsi Patricia Highsmith, bu romanında Amerikan toplumunu kıyasıya eleştirirken, Amerika’nın ürettiği en yoz, en kötü örnekleri sergiliyor: İşlenen bir cinayet karşısında kılı bile kıpırdamayan, sorumluluktan kaçan, eline para geçince bir üst sınıfa tırmanmaya çalışan, lüks evler, geniş çimenlikler, semt kulüpleri, yerel süpermarketler peşinde koşan bir güruhu. Alfred Hitchcoch’un aynı adla sinemaya uyarladığı bu sürükleyici roman, usta yazarın ilk yapıtı olma özelliğini de taşıyor.

Read More