• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Ölmeye Yatmak / Dar Zamanlar -1

“İnsan krapon kâğıdından kanatlar takınca kelebek olduğuna inanır. Koyun postunda koyun, kurt postunda kurt […] Ülkü de giydirilebilir üstünüze ve Etlik tepeleri dağ gözükür gözünüze.” Ölmeye Yatmak romanı biçim açısından da ilginç. Çok geniş bir dönemi anlatmak isteyen romancı, Aysel’in ruh dünyasının yanı sıra toplumsal olayları, Aysel’i Doçent Aysel haline getiren koşulları yarı belgesel bir tarzla eserine katmış.
Selim İleri

Ağaoğlu’nun Ölmeye Yatmak adlı romanı, kadının cins kimliğini, bireyselliğini el yordamıyla araması, sorgulamasını ifade eder. Cumhuriyet kadın aydınının özgürlük ve dişilik arasındaki çıkmazını, bu romanındaki kadın tiplemesi, Aysel çok iyi bir şekilde betimler.
Nilüfer Göle

Read More

Yunanistan’ın Anadolu Hayali 1919-1922

Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasından hemen sonra, Ocak 1915’te İngiltere, Yunanistan’ın Antant safında savaşa girmesi halinde kendisine Anadolu’da “büyük bölgesel tavizler” önerdi. Bu teklifle harekete geçen bir dizi olay, trajik bir biçimde 1922’de Yunan Smyrna’sının (İzmir) yok oluşu ve Anadolu’daki Helenizm’in kökünden sökülmesi ile sonuçlandı. 

Michael Llewellyn Smith, İzmir’deki Yunan İşgali’ni ve Anadolu’daki savaşı, Yunanistan’ın “Megalo Idea”sı ile Büyük Güçlerin Ortadoğu’daki rekabetlerinin arka planına yerleştirir. Yunan devlet adamı Eleftherios Venizelos’un “İyonya Hayali”nin kökenlerinin izini, Lloyd George ile paylaştığı Doğu Akdeniz’de bir İngiliz-Yunan Anlaşması ile ilgili fikirlerinde takip eder. Bu sürükleyici öykü, modern Yunanistan’ın politikalarını ve toplumunu şekillendiren felaketin eksiksiz bir hikâyesidir.

“Ionian Vision, Thucydides’e layık bir temaya sahip… Bay Llewellyn Smith kaliteli, ihtiyatlı, ilginç bir çalışma üretmiş.” (International Affairs)
“1919-22 arasındaki Anadolu Seferi, her anlamda bir Yunan trajedisiydi. Bay Llewellyn Smith’in bu felaketi anlatan akademik versiyonunun hünerleri arasında, kitap boyu sürdürdüğü huzursuz bir telaş ve her şeye rağmen umudu yitirmemek algısı yer alır… Saf fakat eksiksiz bir hikâye.” (Times Literary Supplement) 
“… durmaksızın okunabilen, büyük bir emekle araştırılmış ve ayrıntılı biçimde belgelenmiş… Bay Llewellyn Smith, savaş ve diplomasiyi anlattığı bu sürükleyici, dramatik ve melankolik destanda, büyük önem taşıyan büyülü bir tarihi çalışma sunuyor.” (Lord Kinross, Books and Bookmen)
“20. yüzyılda Yunanistan’ın çapraşık politikalarını anlamak için araştırma yapan kişilerin mutlaka okuması gereken bir eser.” (Richard Clogg, News Society)

Read More

Işıklar Ülkesi

Tropik bir orman ile devasa bir nehrin arasına sıkışmış küçük bir şehir: San Cristóbal. Şehrin meydanlarında, parklarda ve trafik ışıklarında tekinsiz sokak çocuklarının sayıları giderek artar ve hayatın gündelik akışı sekteye uğrar. Toplum düzenine tehdit olarak görülen bu çocuklar kimsenin anlamadığı bir dil konuşur ve şehrin içinde, şehirle birlikte bambaşka bir “toplumsal organizma”ya dönüşür.
İspanyol yazar Andrés Barba 2017’de Herralde Roman Ödülü’nü alan Işıklar Ülkesi’nde çocuk masumiyeti mitini paramparça ederken düzen, şiddet ve medeniyet gibi kavramları yeniden sorguluyor.
 
“Çocuk masumiyeti miti, diyordu, Kayıp Cennet mitinin piçleştirilmiş, iyimser ve kolaycı bir türüdür. Bu cep dininin azizleri, şefaatçileri ve ermişleri yetişkinlerin nezdinde çocuklara asli günahsızlığı temsil etme sorumluluğu yükler. Ama sessizce sokakları ele geçiren o çocuklar asli günahsızlığın o zamana dek bildiğimiz iki versiyonuna, kendi çocuklarımıza ve Enyee’nin çocuklarına pek benzemiyordu.”

Read More

Bir Psikiyatristin Anıları – Irvin D. Yalom

Psikiyatrist Irvin D. Yalom, Washington, DC’nin düşük sınıfın çoğunlukta olduğu bir bölgesinde büyüdü. İçinde bulunduğu şartlardan kurtulmak istediği için aklına doktor olmayı koydu ve bunu inanılmaz bir yükseliş izledi. Başkalarının hayatlarını araştırmak üzerine bir kariyer inşa eden Yalom, kalemini ve terapötik bakış açısını bu kez kendisi için kullanıyor. 

Yalom’un hikâyesi bir rüyayla başlıyor: Kendisi on iki yaşında ve yüzü sivilce izleriyle dolu bir kızın evinin önünden bisikletiyle geçiyor. Her sabah olduğu gibi kızla arkadaş olabilmek umuduyla kıza, “Selam Kızamıklı!” diye bağırıyor. Ama rüyasında kızın babası, Yalom’u her gün tekrarladığı bu sözlerin onu incittiğine dair uyarıyor. Yalom’a göre bu, empatinin doğuşu; bu dersi hiç unutmamış. 

Sevgiye ve pişmanlığa dair anekdotlarla iç içe geçmiş olan Bir Psikiyatristin Anıları’nı okurken, kitapları pek çok insan için yol gösterici bilge bir psikiyatrist ve düşünürün yaşam yolculuğuna şahitlik ediyoruz. Ama bu yalnızca bir insanın hayat hikâyesi değil, Yalom’un yaşamına ve gelişimine dair düşünceleri, bizi kendi köklerimiz ve hayatımızın anlamı üzerine düşünmeye de davet ediyor. 

Read More

Harry Potter ve Büyülü Taş

Hogwarts Cadılar ve Sihirbazlar Okulu’nun sevimli kahramanları sonunda Türkçe’de Doğaüstü güçleri olduğunu öğrendikten sonra kendini büyük bir serüvenin içinde bulan Harry Potter, karanlık güçlere karşı giriştiği bu savaşta yalnız değil. Harry için mesaj taşıyan haberci baykuş Hedwing, kaba saba bir bekçi ama iyi yürekli bir sarhoş olan Hagrid, okulun en bilmiş ve en sevimli cadısı Hermione, en tehlikeli anlarda bile Harrynin yanından bir an olsun ayrılmayan biricik dostu Ron, her zaman itilip kakılan ama büyük bir cesaretle direnen Neville, ve tabi Harrynin Hogwarts’taki koruyucusu Profesör dumbledore. İyi ve kötünün bildik mücadelesi hiç bu kadar neşeli olmadı. Gryffindorun küçük sihirbazları bu inanılmaz serüvene sizleri de çağırıyor.

Read More

Türkiye ve Avrupa’nın Kuşları: Kuzey Afrika ve Ortadoğu Dahil

Türkiye kuşlar açısından Avrupa’nın en zengin ülkelerinden biridir. Kuşlar, renkli tüyleri, güzel ötüşleri, uçma özellikleri ve kıtalarlarası göçleriyle doğayı gözleyen insanların her zaman ilgisini çekmiştir. Türkiye, kuşlar açısından Avrupa’nın en zengin ülkelerinden biridir. Bu kitap, kuş gözlemek isteyen her doğa severin çantasında mutlaka bulundurması gereken bir rehberdir.

Read More

Yunanistan’da Milli Mitoslar

“Milli kimliği tanımlamak için (olumsuz) ’Öteki’ vazgeçilmezdir. Yunanistan’da Türkler çoğunlukla ‘tarihsel öteki’ olarak görülürler. Bir milletin stereotipleştirilmesine ilişkin bu mitos, 1980’lerden itibaren çoğunlukla akademisyenler tarafından incelendi. Bu eleştiride en büyük engel milletlerin kimliklerini Öteki üzerinden oluşturduklarını görebilmeleridir. Milli kimlik sahibi kimseler için kimliklerinin ‘tepkisel’ olduğunu kabullenmeleri imkânsız değilse, çok zordur. Hatta çoğu Öteki diye bir algıları olduğunun bilincinde bile değildir.”

Herkül Millas, Yunanistan’da Milli Mitoslar’da, günümüz Yunanistanı’nda canlı biçimde var olan bazı mitosları çıkış kaynaklarından hareketle incelerken, aynı zamanda genel olarak insan toplumlarında mitosların yeri ve işlevini de ele alıyor. Tarihyazımından siyasete, kültürel yaşamdan yasalara ve eğitime kadar hemen her alanda yaygın ve etkili olan mitosların, bir “yalan”dan veya “doğru olmayan bir hikâyeden” “birleştirici bir toplumsal anlatıya” nasıl dönüştüğünü gösteriyor.

Read More

Becerikli Bay Ripley 

Pencereye giderken, baygınlık geçirmenin tam zamanı, diye düşündü. Camı açtı, temiz havayı içine çekerek aşağıdaki arabaya baktı. Bayılmayacağım, dedi kendi kendine. Neler yapacağını çok iyi biliyordu. Son anda, ikisine de pernod dolduracaktı. İkisinin de parmakizlerini taşıyan iki bardak daha. Tablalar da dolmalıydı. Freddie, Chesterfield sigarası içiyordu. Sonra da Appia Yolu’na. Mezarların arkalarındaki karanlık köşelerden birine. Appia Yolu’nda sokak lambaları çok seyrekti. Freddie’nin cüzdanı bulunmayacaktı. Cinayet nedeni: Soygun.

Read More

Bay Sammler’in Gezegeni

Bay Sammler’ın Gezegeni, İkinci Dünya Savaşı’nın insan ruhunda bıraktığı yaralara yeni bir geleceğin penceresinden bakan bir başyapıt. Soykırım kurbanı bir Polonyalı Yahudi, tek gözünü kaybetmiş bir savaş mağduru ve üniversitede ders veren bir entelektüel olarak Bay Sammler savaş sonrası Amerika toplumunda “deliliğin kayıt memuru” olarak tutunmaya çalışır. Salzburg’daki bir toplama kampından yeğeni tarafından kurtarılan Sammler, New York’ta artık hiçbir şeyin kıymetini bilmeyen yeni neslin arasına düşmüştür. Boş zamanın ve lüksün yeni nesli sürüklediği buhrana karşı ahlâki bir sığınağa dönüşen Sammler’ın bireysel gezegeni 1960’ların Amerikası’nın eleştirel bir panoramasını sunarken akılla sezgi, geçmişle gelecek, sağduyuyla delilik arasındaki sınırlar kaybolur. Savaş sonrası Amerikan toplumunun psikolojisine tarihin teleskobundan bakan hüzünlü ve çarpıcı bir anlatı.
 

Read More

Dalgalar (Virginia Woolf)

“Ve benim içimde de dalga yükseliyor. Kabarıyor; sırtı kavisleniyor. Bir kez daha yeni bir arzunun farkında oluyorum, süvarisinin önce mahmuzladığı sonra da gemini çektiği gururlu at gibi bir şey yükseliyor altımda. Sırtına bindiğim sen, şimdi bize yaklaştığını sezdiğimiz düşman kim, bu kaldırımda eşelenerek dururken biz? Ölüm o. Düşmanımız, ölüm. Mızrağımı indirerek ve saçlarım genç bir adamın, Hindistan’da dörtnala giden Percival’in saçları gibi uçuşarak ölüme doğru koşuyorum. Atımı mahmuzluyorum. Sana doğru fırlatacağım kendimi, yenilmeden ve boyun eğmeden, Ah Ölüm!”
Geleneksel roman anlayışından kopuşun öncüllerinden Virginia Woolf’un en özgün yapıtı olarak kabul edilen Dalgalar, hayatın ritmini doğanın döngüsü ve zamanın akışıyla uyum içerisinde yansıtır. Birlikte büyüyen, üçü erkek, üçü kız altı çocuğun, gençliğe ve sonra da yaşlılığa uzanan bir çizgide ve birbirine koşut dokuz bölümde izlediğimiz yaşamlarını monologları ve iç sesleri üzerinden anlatır Woolf. Dalgalar bir metafordur, bu yaşamların yapısını kurar, gelgitleri insan yaşamının ve ruhunun ritmini yansıtır. Tüm kitap boyunca saf bir bilinç akışı tekniği kullanan Woolf, ortak bir trajedinin etrafında şekillenen, farklı ancak yer yer kesişen, birbirini bütünleyen, belki de hepsi bir bütünün parçaları olan hayatları anlatır. Dalgalar, yazarın ortak ve bireysel benlik arayışını, gençlik umutları ve orta yaş çıkmazlarını kaleme aldığı deneysel bir roman, kendi deyişiyle bir “oyun-şiir”.

Read More