Selahaddin’den Baybars’a Eyyûbîler-Memluklar (1193-1260)
Eyyübîler Devleti’nin Selahaddin devri hakkında çok sayıda monografi yazılmıştır. Buna karşılık Selahaddin’ den sonraki döneme (1193-1260) dair çalışma çok azdır. Henüz devrin tarihi ayrıntılı olarak ortaya konmamıştır.
Bu hususu göz önüne alarak, bu kitapta devrin siyası, kültür ve ilim tarihini ana kaynaklara dayanarak ayrıntılı bir şekilde yazmaya çalıştık. Eyyübîlerin son on yılının tarihi, onların memlukları tarafından kurulan Memluklar Devleti’nin kuruluş devri (1250-1260 arası) tarihiyle irtibatlı olduğu için Memlukların ilk on yıllık tarihini de anlattık. Okuyucunun ibretle göreceği gibi, siyası çalkantılara rağmen Eyyübîler ile Memluklar, Haçlılara ve Moğollara karşı Ortadoğu’daki Türk-İslam medeniyetini, Selahaddin’in kurduğu siyasi birliği başarıyla korumuşlardır.
Bu devir, hatta Memluklar devri siyası çalkantılara rağmen kültür ve ilim tarihi bakımından son derece verimli geçmiştir. Çok sayıda ilim adamı değerli eserler vermişlerdir. Sanat değeri yüksek mimarı eserler meydana getirilmiştir. Bugün bu eserlerin önemli kısmı hala ayaktadır. Eyyübîler devri aynı zamanda Türk hakimiyetinin, kültürünün Ortadoğu Arap ülkelerinde yayılma, yerleşme devri olduğu gibi Osmanlı hakimiyetine de zemin hazırlamıştır.
Venedik Gizli Servisi – Rönesans’ta Bir İstihbarat Teşkilatı
Venedik Gizli Servisi, dünyanın merkezden organize edilmiş ilk devlet istihbarat servisinin daha önce anlatılmamış çarpıcı hikâyesi. Venedik Gizli Servisi, MI6 ve CIA’in kuruluşundan çok uzun zaman önce, Rönesans döneminde Venedik İmparatorluğu’nun savunmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Meşhur devlet komitesi “Onlar Konseyi” tarafından idare edilen bu “proto-modern” teşkilat, operasyonlar (istihbarat ve örtülü eylem), analiz, kriptografi ve steganografi, kriptanaliz ve hatta ölümcül maddelerin geliştirilmesinin de dahil olduğu mühim istihbarat faaliyetlerini yürütmüştür. Resmî muhbirlerini ve amatör casuslarını Avrupa’nın, Osmanlı topraklarının ve Kuzey Afrika’nın bir ucundan diğerine göndererek Venedik’in güvenliği ve geleceği için olağanüstü çaba göstermiştir.
İstihbaratın ve casusluğun erken modern ekonomilerdeki karmaşık rolü ile sanayileşme öncesi dünyanın proto-modern organizasyonlarının ortaya çıkışına odaklanan Ioanna Iordanou bu eserinde, bol miktarda sırrı, bu sırları tutanları ve onların peşinde koşanları açığa çıkarırken, onların varlığına olanak tanıyan, dünyanın ilk kozmopolit devletlerinden biri tarafından yaratılmış olağanüstü bir istihbarat teşkilatının temelini hazırlayan toplum ve yönetime dair süreçleri ele almaktadır.
Venedik Devlet Arşivleri’nde bulunan binlerce belgenin yanı sıra, Roma, Simancas ve Londra’da saklanan arşiv belgelerinden yararlanılarak hazırlanan bu kaynak çalışma, sistemli istihbaratın çağdaş bir yenilik olduğunu öne süren yaygın kanıya karşı çıkmasıyla da büyük öneme sahiptir.
Venedik Gizli Servisi: Rönesans’ta Bir İstihbarat Teşkilatı, sistemli casusluğun 16. yüzyılda siyasî ve askerî amaçlara nasıl hizmet ettiğini gösteren, daha önce adı duyulmamış çok sayıda casusu, sırrı, şifreyi, işkenceyi ve suikastı ortaya çıkaran sıra dışı bir çalışma.
Büyük Taarruz
Büyük Taarruz, Milli Mücadeleyi zafere taşımış, adeta Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusunun bedeli olmuş önemli bir vakadır. Toprakları parçalanmış bir ulus, esir edilemeyeceğini, bu topraklarda ilelebet yaşayacağını bütün dünyaya haykırmıştır. Elde ettiği zaferler tüm dünyaya meşru talebini kabul ettirmiştir. Bugüne kadar Büyük Taarruz ile ilgili çok sayıda çalışma yapılmıştır. Bununla beraber çalışmalar askeri boyutla sınırlı kalmıştır. Ortaya çıkan eksiklik bu çalışmayla büyük oranda giderilmiştir. Büyük Taarruz’un askeri yönünün yanı sıra siyasi, sosyal ve iktisadi yönleri ortaya konmuştur. Türk Kamuoyunun Büyük Taarruz’u nasıl algıladığı ve ona nasıl tepki gösterdiği açığa çıkarılmıştır.
İttihatçı Liderlerin Gizli Mektupları
Bu kitapta mektubu bulunan veya kendine mektup yazılan kişiler: Mustafa Kemal Paşa, Talat Paşa, Enver Paşa, Cemal Paşa, Dr. Nazım, Cavid Bey, İsmail Canbulat…
Ahmet Rıza Bey, Rauf Orbay, Galip Kemali, Falih Rıfkı, Dr. Bahaettin Şakir, Halil Paşa, Fethi Okyar, Cevat Abbas, Kara Kemal, Cami Bey, Memduh Şevket, Dr. Rusuhi, Edip Servet, Erzurumlu Cafer, Hakkı Behiç, Hacı Adil Bey, Eyüp sabri ve Emanullah Han…
Talat Paşa’dan Mustafa Kemal Paşa’ya
Mustafa Kemal Paşa’dan Talat Paşa’ya…
Enver Paşa’dan Mustafa Kemal Paşa’ya
Mustafa Kemal Paşa’dan Enver Paşa’ya…
Cemal Paşa’dan Mustafa Kemal Paşa’ya
Mustafa Kemal Paşa’dan Cemal Paşa’ya…
Defterler – Nilgün Marmara
Nilgün Marmara’nın günlüklerinin, “Kırmızı Kahverengi Defter” adıyla izinsiz bir şekilde yayınlanmasından itibaren başlayan yanlış anlamalar, yersiz kuşkular, haksızlıklar, aşırı yorumlar silsilesine bir son vermek amacıyla eksiksiz olarak yayınlanan Defterler, Nilgün Marmara ile ilgili soru işaretlerini ortadan kaldırıyor.
Defterler ile Nilgün Marmara adı etrafında dönen spekülasyonlar, yalan haberler, yanlış ithaflar sona eriyor.
Defterler, gündelik yaşama, çevresine, ilişkilerine bakışını yansıtarak, şimdiye kadar bilinenden, varsayılandan farklı bir Nilgün Marmara portresini de gözler önüne seriyor.
Günlükleri bir araya getiren Defterler‘in ardından, şairin geride bıraktığı notlar, yazılar ve fragmanlardan oluşan Kağıtlar yayınlanacak.
Karanlığı Taramak – Philip K. Dick
1994 yazı. Yer: Orange County California. Ölüm olarak da bilinen Ö Maddesi beynin iki yarısı arasındaki bağlantıyı koparıp kullanıcılarını geri dönüşü olmayan beyin hasarı veren korkunç uyuşturucu Los Angeles sokaklarında. Uyuşturucunun kaynağının peşindeki bir gizli ajan Fred, kullanıcı kılığına girerek Bob Arctor adıyla bağımlıların arasında yaşar ama çok geçmeden kendisi de bir bağımlıya dönüşür. Aynadaki silik görüntü gerçekte kim?
PKD’nin yarı otobiyografik romanı, bölünmüş kişilikler, uyuşturucu, paranoya. Şimdi her şeyi aynada silik bir görüntü gibi görüyoruz ama bir gün gerçeği göreceğiz.
Travma ve Anı – Zihnin ve Bedende Yaşayan Geçmişin İzini Sürmek
Dr. Peter A. Levine travma terapisinde öncü yöntemi olan Bedensel Deneyimleme Metodu’nu Kaplanı Uyandırmak kitabıyla dünyaya tanıtmıştı. Şimdi, Travma ve Anı ile bir sonraki adımını da atarak travma terapisindeki en zor ve karmaşık sorulardan birine yanıt arıyor: Anılarımıza güvenebilir miyiz? Travma terapileri genelde “açık” anılarımıza odaklanır, bedenin “örtük” anıları nasıl depoladığına ve bu “anı” olarak düşündüğümüz şeylerin ne kadarının duyular aracılığıyla bize geri döndüğüne genelde pek az dikkat edilir. Geçmiş ile şimdinin ve beden ile beynin birlikte oynadıkları bu karmaşık oyunu öğrenmekle travmalarımızla olan ilişkilerimizi düzenleyebilir ve daha dengeli, huzurlu bir ruh haline ve iç bütünlüğüne kavuşabiliriz. Bu kitap travmaları nedeniyle ıstırap çekenlere çok yardımcı olacaktır. Travma ve Anı, anının nasıl oluştuğu ve anılarımızın güncel yaşamlarımızı nasıl etkiledikleri konusunda çok önemli bir çalışmadır.
Peter Levine travmalarımızla bağlantılı olan ve bize zarar veren duygusal anılarımızın bedenlerimizde nasıl kilitli kaldığını açıklayan kahraman bir öncüdür… Levine travmatik örtük anıların inatçı ve güçlü etkisinin nasıl eritildiğini ve dönüştürüldüğünü bize gösterir.
Stephen W. Porges, Dr., The Polyvagal Theory: Neurophysiological Foundations of Emotions, Attachment, Communication and Self-Regulation (Polivagal Teori: Duyguların, Bağlılıkların, İletişimin ve Kendini-Düzenlemenin Temelleri) adı kitabın yazarı.
Anının birçok katmanı vardır. Peter Levine kendine ait bu biricik ve güçlü düşünce yöntemiyle bu sistemleri nasıl anlayacağımızı ve travma sonrasında kendilerini gösterdiklerinde nasıl yararımıza kullanacağımızı açıklar.
Daniel J. Siegel, Dr., Mindsight (Zihin Görüsü), The Mindful Therapist (İtinalı Terapist) ve Pocked Guide to Interpersonal Neurobiology (Kişilerarası Nöropsikoloji El Kitabı) kitaplarının yazarı.
Aleksander Meydanı
Alman modernizminin en önemli temsilcilerinden Alfred Dublin’in başyapıtı Berlin-Aleksander Meydanı, eski bir hükümlünün, Franz Biberkopf’un hikâyesini anlatıyor.Biberkopf, hapisten çıkar çıkmaz 1920lerin Berlin’iyle karşı karşıya buluyor kendini. Yoksulluk, işsizlik, suç dünyası, yıldızı gitgide parlayan nasyonal sosyalizm ve tüm bunları temsil eden dostlarla yüzleşmek zorunda kalıyor. Hayatına yeni bir yön verip dürüst yaşamak için debelendikçe yeraltı dünyasının içine çekiliyor. Hayallerinden tekrar tekrar koparılıp acı gerçeklerle yüzleşiyor.Döblin, isabetli toplumsal eleştirileri ve modern anlatım tekniğiyle okura çarpıcı bir okuma deneyimi sunuyor bu romanda.Berlin-Aleksander Meydanı, Ahmet Arpad’ın çevirisiyle Everest Klasiklerde.
Sanatı Eleştirmek
Sanatı eleştirmek: Günceli Anlamak isimli bu kitap okuyucuları güncel sanatın dünyasına götürmekle kalmayıp onlara sanat hakkında nasıl düşünüleceğini, yazılacağını ve konuşulacağını da gösteriyor. Elinizdeki bu çalışmada, sanat eleştirisinin bütün prensipleri sunulmuş ve Amerikan sanatının güncel biçimlerine uygulanmıştır. Ayrıca bu kitap; sanat ve sanat tarihi öğrencilerine betimleme, yorumlama, yargıda bulunma ve kuramsallaştırma faaliyetleri aracılığıyla güncel sanatı eleştirel açıdan ele almalarını sağlayacak eksiksiz bir çerçeve sunmaktadır.
Daha önce yayınevimizden Fotoğrafı Eleştirmek: İmgeleri Anlamaya Giriş isimli kitabı yayımlanan Terry Barrett, halen University of North Texas’ta sanat ve sanat tarihi eğitimi vermektedir. Ohio State University’den fahri profesörlük ünvanı taşımakta olan yazar, bu alanda yaptığı çalışmalarla pek çok ödüle de layık görülmüştür.
Pasifik’ten Akdeniz’e 2000 Yıl – Türklerin Tarihi
Jean-Paul Roux, bu eserinde Sibirya Ormanları’ndan Bozkırlara, Pasifik’ten Akdeniz’e geniş bir coğrafyaya yayılan bir milletin tarihini, akademik titizlikten taviz vermeden anlatıyor. Hunlar, Göçebeler, Uygurlar, Hazarlar, Kırgız ve Moğol tecrübeleri, Selçuklular, Timur, Beylikler, Osmanlılar ve Türkiye Cumhuriyeti… Bütün bu aşamaların hem siyasi hem de kültürel tarihi okuyucuya sunuluyor. Asırlara ve kadim dünyanın her köşesine yayılmış bir tarih tüm cepheleriyle veriliyor.