• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Bir Kemal Tahir Kitabı – Türkiye’nin Ruhunu Aramak

Her tür iktidar odağının uzağında durup, memleket meseleleri üzerine can alıcı düşünceler telaffuz eden entellektüellere…

“Kemal Tahir deyince bir alana hapsolmak yanlış. Ancak her alana dair kalem oynatmak Kemal Tahir’i anlamanın yolunu açar. Tarih, sosyoloji, felsefe, iktisat, edebiyat ve hattâ psikoloji –hani o Türk insanının şuuraltını anlamak gerek sözü– folklor ve bilumum sosyal bilim dalı konularına odaklanmakla Kemal Tahir’in anlaşılmasının yolu açılabilir. Kemal Tahir’i anlamamak çoğumuzun duçar olduğu belli bilim disiplinlerine hapsolmaktan kaynaklanıyor. Bu anlamda şu Sosyal Bilimleri Açın kitabının müellifleri hakikaten Kemal Tahir’in çağdaşları olarak görünüyor. Ancak böyle disiplinlerarası bir anlayış Kemal Tahir’e yakınlaşmayı sağlayabilir. Aslında bir adım daha atmak lazım. Akademisyen başka, düşünür başka. Ancak akademisyenin darlığı aşılarak özgün düşünceye varılabilir. Sezai Karakoç da böyle söylemiyor muydu? Ortama bakıldığı zaman mesele anlaşılır. Bu anlamda bu kitabın son yazısını bir müsvedde olarak telakki edip çok ama çok geliştirilmesi gerektiğini düşünmek gerek. Bu alanda daha kırk fırın ekmek yemek lazım.”

Read More

Batı’ya Yön Veren Metinler

On altıncı yüzyıl Osmanlı aydınının, Batı’nın dünya ve evren görüşünü altüst eden, Avrupa Aydınlanmasının yollarını döşeyen Kopernik, Bruno, Galile, Brahe gibi bilim adamlarının radikal çıkışlarından haberi yoktur. Tanzimat’la birlikte Batılılaşma sürecine girdiği kabul edilen Osmanlı toplumuna sunulan ilk çeviri ürünler, Türk okuyucusunu Voltaire, Rousseau, Fénelon, Fontenelle, Montesquieu gibi düşünürlerle tanıştırırken,  Thomas Hobbes, John Locke gibi rasyonalistleri, David Hume, Adam Smith, Thomas Malthus, Karl Marx gibi ekonomistleri, Herbert Spencer gibi hukukçuları, Frederich Nietzsche’yi, hatta Francis Bacon  gibi bilimadamlarının yapıtlarını ıskalar. Batı zihniyetinin gerçeğini aydınlatmakta yetersiz kalınmış, “rakip” kültürü hakkıyla değerlendirmek yolunda tatminkâr sonuçlara ulaşılamamıştır.  Buna karşın Batı karşısında geri kalmışlık duygusu, bilincimize adeta bir sosyo-kültürel çıkmaz olarak kazınmakta, kendi kültürümüz hakkındaki tasavvurlarımızın hırpalanmasını da beraberinde getiren uzun bir savunma sürecine girilmektedir.

Hayli gecikmiş bir girişim olmakla birlikte, Batı’ya Yön Veren Metinler, Türk okurunun hızla küreselleşen dünyayı şekillendirmeye aday olan Batı düşünce kalıplarını ve onları oluşturan düşün serüveninin tarihsel gelişimini, kendi dilinde okuyup kavramasına olanak sağlamayı amaçlamaktadır.  İÖ 1400’lü yıllardan başlayan, 1970’lere kadar gelen yaklaşık 3500 yıllık bir süreçte Batı zihniyetini şekillendirdiği kabul edilen yaklaşık bin metni kapsayan dört ciltlik bu eserde, Eski Ahit’in Aziz Markos’undan Hamurabi’ye, 1215 tarihli Magna harta’dan, Çar İkinci Aleksander’ın Özgürlük Fermanı’na, Abraham Lincoln’ün Özgürlük Bildirgesi’nden, Bart Kosko’nun Saçaklı Mantık Devrimi’ne kadar çok sayıda metin ilk kez belirgin bir sistematikle Türkçeleştirilerek sunulmuştur. Seçilen metinlerin, Batı’nın “kendi zihniyetini kendi gençlerine aktarma” yöntem ve tercihlerini yansıttığından emin olmak için, Avro-Amerikan dünyasının en saygın üniversitelerinin kendi öğrencileri için bir araya getirdikleri derlemeler rehber alınmış, böylece Batı’ya Yön Veren Metinler’e aşinalık geliştirecek gayretli ve ciddi okurun Batı’nın düşünce dünyasını çözerken, kendi medeniyetimizin düşünsel ürünleriyle de hesaplaşabileceği zemin hazırlanmıştır. Birinci ciltte, Batı geleneklerinin Yahudi-Hıristiyan, Yakın Doğu, Yunan-Roma geleneklerinin kaynakları ile Hıristiyan toplum tasavvuruna ışık tutan metinleri bulacaksınız. Yolunuz açık olsun!

Read More

Çocuğunuzla İşbirliği Yapın – ” Ceza mı Disiplin mi ?”

Anne-Baba olmak dünyanın en zor mesleğidir. Bu nedenle, işbirliğinin hâkim olduğu bir atmosfer yaratmak, tüm aile için şifalıdır.

Yalvarıyor, bağırıp çağırıyor ya da azarlayıp gerektiğinde cezalandırıyorsunuz ama çocuğunuz yine de size meydan mı okuyor? * Kendinizi çaresiz hissedip sinir krizinin eşiğine geldiğiniz anlar oluyor mu?

Çocuk-ev-iş derken koşuşturmaktan bitap düşüp kendinize zaman ayıramıyor musunuz?

Read More

Sisler Bulvarı

Düşlenen, tümüyle düşsel olan sevgililer, topu topu üç geceye sığdırılan, doyasıya yaşanamayan aşklar, gözlerinden yıldız rüzgârları geçen sevgililer, Paris sokakları, limanlar, yolculuklar, deniz insanları… ve Anadolu. Uzun havalar, halk türküleri…
Sisler Bulvarı’yla başka dünyalara doğru yolculuğa çıkacağız biz de, Emperyal Oteli’nde üç gece kalacağız, biraz mehtabı içeceğiz, içimizde isyanlar çıkacak ve Sisler Bulvarı’nda öleceğiz…
 
*Başka Yerde Olmak /Şâhâne Serseri /Başka Adam /Bir, Üç ve Beş /Eski Deniz Halkı /Liman /Tatyos’un Kahrı /Cinayet Saati /Başka Yerde Olmak *Kaptan /La Donna e Mobili /Mırç /Kaptan /Emperyal Oteli /Pia /Sisler Bulvarı *Yeraltı Ordusu /Bence Malûmdur /Silezya Dağları’ndan Uzakta *Bursa’dan Yaylımateş /Tarz-ı Kadim /Kirli Yüzlü Melekler /Ümitten Ümit Kesilmez /Hu /Ölüler İhtiyarladı /Eskimiş Bir Saban Korkuyor /İstanbul Şehri Ağlıyor /Bursa’dan Yaylımateş *Barakmuslu Mezarlığı /Dilekçe /Cazgır /Öküz /Batı /Tütünkeş /Rinna-Rinnan-Nay /İskeletler Dansı /Buğda /Uzun Hava /Derecikviran /Mustafa Kemal /Hayır /Dokuz Eylül

Read More

Tampliye Şövalyeleri

Tampliye Şövalyeleri Örgütü, XII. Yy. Haçlı Seferleri esnasında Kudüs’te kurulmuştur. Ortaçağ ve Avrupa tarihinin en ilginç ve en gizemli tarikatlarından biridir. Kısa zamanda tüm Avrupa’da ve Ortadoğu’da ekonomik ve siyasi bir güç haline gelmişlerdir.

Tampliyeler tarihin ilk bankerleri olup modern bankacılığın da temelini atmışlardır. Her ne kadar tarihten silinmiş olarak kabul edilmiş olsalar da hâlâ varlıklarından söz edilmektedir. Günümüzde birçok kitap ve makaleye konu oldukları gibi Avrupa ve bilhassa Amerika Birleşik Devletleri’nde, Tampliyeler ismi, açık ve kapalı birçok dernekte yaşatılmakta ve dünya masonlarının öncüleri olarak kabul edilmektedirler. Esasta Hıristiyan dünya düzeni kavramını korumak için kurulmuş bir şövalye örgütü olmalarına rağmen, Ortadoğu’nun ezoterik toplumlarının etkisi altında kalarak kendileri de ezoterik bir yapıya dönüşmüştür.

Haçlıların Ortadoğu’da kurmuş oldukları devletlerin, Müslüman güçler tarafından birer birer yok edilmesinden sonra, Tampliyeler Avrupa’daki itibarlarını kaybetmişlerdi. Tampliye hazinelerinde gözü olan Fransa Kralı Güzel Philip, bu fırsatı kaçırmayarak örgütün sonunu hazırladı. Tampliyeler, kralın ustaca hazırladığı entrikalara kurban edilmiş, Ortaçağ Engizisyon mahkemelerinin elinde telef olmuşlardır. 

Read More

Jane Austen’in Tüm Romanları

Romanlarında işlediği yerler, karakterler ve konular, çevresindeki küçük toprak sahipleri ve taşralı din adamlarına özgü, köyden, komşulardan, taşra yaşamından oluşan bu dünyadan alınmaydı. Austen’ın ilk romanı Sağduyu ve Duyarlık 1811’de yayımlandı. Bunu 1813’te Aşk ve Gurur, 1814’te Mansfield Park, 1815’te Emma, ölümünden sonra 1817’de Northanger Manastırı izledi. Austen, 1817’de sağlığı iyice bozulduğu için son yapıtı Sanditon’u yarım bırakmak zorunda kaldı. 

Read More

Sinema Tutkusu – Lars Von Trier

Sıradışılığı ve bir nevi ‘deliliği’yle bilinen ünlü yönetmen Lars von Trier’in bu söyleşileri, onun arkadaşlarıyla birlikte sinema okulundaki çalışmalarından son filmlerine kadar bütün yapımlarıyla ilgili en merak edilen noktaları ortaya koyup, yönetmenin ‘sarsıcı’, ‘rahatsız edici’, ‘put kırıcı’ anlayışını sergiliyor..

Read More

Dünya Sanat Tarihi (Hugh Honour) 

İki sanat tarihçisinin, geleneksel bir resmi eğitim yerine kıta kıta dolaşarak sanat eserlerini kendi gözleriyle gözlemlemeleri ve araştırmasıyla yazılan Dünya Sanat Tarihi, yayımlandığı ilk günden beri en kapsamlı ve güncel sanat kitabı olarak kabul ediliyor. Yedinci güncellenmiş baskısı arkeolojideki ve sanat tarihi araştırmalarındaki yeni gelişmeleri de içeriyor. Roman gibi kolay okunabilen kitap okuyucularını sıkmadan bir sanat turuna çıkarmayı başarıyor.
 
Yılın en çok arzulanan sanat kitabı. –The Times
 
Kıtaları ve yüzyılları dolaşarak insanlığın ilk duvar resimlerinden Picasso ve ötesine kadar kavrayan büyük bir kitap. Birikimlerinin çokluğu, heveslerinin derinliği ve yazılarının imrenilecek tazeliği sayesinde Honor ve Fleming, kafalarına koydukları bu zorlu görevi başarıyla tamamlıyorlar. –Andrew Graham Dixon
 
Dünya Sanat Tarihi sadece sanat tarihine klasik bir giriş yapmakla kalmıyor, insanoğlunun estetik mirasının içinde yaptırdığı yolculukla bir gövde gösterisi de sunuyor. Bu sanat tarihi turu, yirmiden fazla yıldır insanlığın sanatsal tarihine klasikleşmiş giriş olduğunu sürekli olarak kanıtlıyor. –Good Book Guide

Read More

Türkiye’nin Yabani Besin Bitkileri ve Ot Yemekleri

Kitapta Türkiye’nin çeşitli yörelerinden derlenen bilgiler kapsamında besin kaynağı olarak yararlanılan yabani bitkiler tanıtılmakta, bu bitkilerin yerel adları, kullanılan kısımları, ne şekilde ve ne amaçla kullanıldığı hakkında bilgiler verilmekte ve bu bilgilerin derlendiği iller belirtilmektedir.
Kitapta beslenme ile doğrudan veya dolaylı bir şekilde ilgisi olan 757 tür yer almaktadır. Ayrıca bu bitkilerin 163’ünün fotoğrafı bulunmaktadır.
Bitkilerden yapılan ot yemekleri (çorba, salata, kavurma ve diğer yemek çeşitleri) kitapta en geniş kapsamda yer alan konulardan birini oluşturmaktadır. Böylece birçok yöresel yemek hakkında bilgi edinilmesi sağlanmıştır. Ayrıca gerek keyif ve gerekse sağlıklı olmak için içilen çaylar ile koku ve lezzet vermek amacıyla kullanılan bitkiler hakkında da bilgiler verilmektedir.
Kitap Türkiye’nin doğal besin kaynakları ve halkın yabani bitkilerle ilgili geleneksel beslenme kültürü hakkında bilgi edinmek isteyenler için geniş kapsamlı, yararlı bir kaynaktır.

Read More

Kurtuluş Savaşı’na Denizden Gelen Destek ve Kuvayı Milliye Donanması

Milli Mücadele başlatıldığında Anadolu ordusunun desteklenmesi nasıl sağlanacak, daha doğrusu, cephelere silah, cephane, gereç ve subay hangi yollardan ulaştırılacaktı? Anadolu’da savaş başlatıldığında karayolu diye yalnızca kervan izleri vardı. Demiryolları ise kapitülasyonlar nedeniyle yabancı şirketlerin yönetim ve denetimindeydi. Bu durumda ulaşım için geriye bir tek deniz yolu kalıyordu. Ama bu olanak nasıl kullanılacaktı? Elde savaş gemisi yoktu. Cephane taşıyacak gemiler yoktu. Mondros koşullarına göre, elde bulunan tüm savaş gemileri Haliç’te tutsak edilmişti.

Ulusal savaş kara cephelerinde yapılacaktı fakat bu cepheler denizden taşınacak savaş araç gereçleriyle desteklenebilecekti. İlk önceleri sivil denizcilerle yapılan taşımacılık çok kısa bir süre sonra deniz subaylarının savaşa katılmasıyla birlikte örgütlü taşımacılığa dönüştürüldü ve başarıyla yürütüldü.

Bu çalışma, Kurtuluş Savaşı sırasında denizcilerin bu çabalarını ve Karadeniz’de bir donanma kurmalarını anlatmaktadır.

Read More