Plastik Düşler
Türkiye’nin en önemli kurumsal dergi yayıncılarından biri olan ve MediaCat, Digital Age, Pi, Farmaskop ve 02H gibi önemli yayınları bünyesinde bulunduran Kapital Medya, Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Ömer Ayhan Kalyoncu’nun kaleme aldığı Plastik Düşler adlı kitabı satışa sundu. 400 sayfalık kitabın önsözünü Prof. Dr. Yankı Yazgan yazarken, editörlüğünü Banu Adıyaman ve Gülen Çetin Tankut üstlendiler. Alkol ve uyuşturucu bağımlılığı hakkındaki gerçeklere ışık tutan Plastik Düşler, yeni tedavi yöntemlerini içeren çok özel bilgiler veriyor.
Plastik Düşler, çağımızın en önemli sağlık sorunlarından olan alkol ve uyuşturucu kullanımına odaklanıyor. Uyuşturucu kullanımının gittikçe daha genç yaşlara doğru indiği ve hızla arttığı ülkemizde, kısıtlı çalışmalardan yola çıkılarak yapılan tahminlere göre, 80-100 bin arasında insan, eroin, kokain ve ecstasy gibi ağır uyuşturucuları düzenli olarak kullanıyor. Buna, alkolü hariç tutarak, esrar ve diğer uyuşturucuları kullananlar katıldığında, sayı 500 bin civarına ulaşıyor. Öte yandan, alkol tüketimi de özellikle son 30 yıldır günden güne artıyor.
Sadece ülkemizde değil tüm dünyada çok ciddi bir biyo-psiko-sosyal sorun olarak karşımıza çıkan alkol ve uyuşturucu kullanımı, bunama ve akıl hastalıkları; AIDS ve sarılık başta olmak üzere çeşitli bulaşıcı hastalıklar; karaciğer, damar ve beyin tutulumlarıyla ortaya çıkan organ ve sistemik hastalıklar; alkol veya uyuşturucu madde etkisi altındayken oluşan kaza ve yaralanmalar; aşırı dozdan ölümler gibi çeşitli sağlık sorunlarının yanı sıra işgücü kaybı, ailelerin parçalanması, yasadışı yollara yönelme gibi sosyoekonomik kayıplara da yol açıyor. Ne yazık ki, böylesine ciddi sonuçlar doğuran alkol ve uyuşturucu kullanımı hakkında özellikle gençlere ve ailelere yönelik bilgilendirici ve önleyici çalışmalar yeterince yapılmıyor. İnsanların bu önemli sorun hakkında en doğru, çağdaş ve yeni bilgileri bünyesinde toplayan bir kaynağa ihtiyacı bulunuyor.
Yukarıdaki ihtiyaçtan yola çıkılarak hazırlanan Plastik Düşler, okurlarına, bağımlılığın ne olduğu, nelerin bağımlılık yaptığı, bağımlılık sürecinin nasıl geliştiği, bağımlı hastaya yaklaşımın nasıl olacağı ve hastanın tedaviye nasıl yönlendirileceği, en iyi tedavi seçeneklerinin neler olduğu, kimlerden yardım alınabileceği, tedavi hizmetinin gizliliği ve maliyetleri, risk altında olduğu bilinen çocuklarla alkol ve uyuşturucu hakkında nelerin nasıl konuşulacağı gibi konularda bilgi veriyor.
Yazar Kalyoncu, Plastik Düşler’de, alkol ve uyuşturucu kullanan hastalarla geçen 23 yıllık klinik deneyimlerini ve akademik birikimini aktarıyor; bağımlılık konusunda akla gelebilecek her türlü sorunun yanıtını içeren, her zaman el altında bulunabilecek ve danışılabilecek, okunması kolay ve kapsamlı bir kaynak sunuyor.
Plastik Düşler, “Niçin Vazgeçemezler”, “Bağımlılık Bir Beyin Hastalığıdır”, “Sevgili Düşmanım Alkol”, “Mahvolmuş Hayatlar (Uyuşturucu Gerçeğini Anlamak)”, “Çocuklarınızla Uyuşturucular Hakkında Siz Konuşmazsanız, Onlarla Başkaları Konuşabilir (Bağımlılık Yapan Maddeleri Tanıyalım)”, “Gençlik Başımda Duman (Bir Gençlik Hastalığı Olarak Bağımlılık)”, “Çocuğunuzu Nasıl Kurtaracaksınız? (Ergenlerde Bağımlılık Tedavisi)”, “Tedavi Yaklaşımları (En Kötüsü Hiçbir Şey Yapmamaktır)” ve “Tedavi Uygulamaları” başlıklı, birbirinden bağımsız 9 bölümden oluşuyor.
Pratik Enerji Teknikleri
Bu kitap size nasıl ve neden hastalandığımızı anlatmak için yazılmadı. Bu kitap size nasıl iyileşiriz ve nasıl iyi, sağlıklı, dinç, dinamik kalırız bunu anlatmak için yazıldı. Hayat ve hayattaki her şey enerji ve bu enerjilerin de sürekli olarak birbiriyle etkileşimde. Bu enerji etkileşimleriyle belirleniyor her şey. Para, bolluk, bereket, kilo, aşk, evlilik, iş, her şey!
O halde istediğimiz sonuçlara ulaşmanın ve istemediğimiz sonuçları değiştirmenin yolu enerjiyi doğru kullanmaktan geçiyor. Fakat size isteyin, düşünce gücünüzü kullanın, doğru enerjide kalın, odaklanın demeyeceğim. Bunlar birçok kez yazıldı zaten. Ben bu kitapla farklı bir şey yapıp size bunları nasıl yapacağınızı anlatacağım. En büyük eksiğimiz bu.
Enerjimi dengeleyeceğim ama nasıl?
Frekansımı yükselteceğim ama nasıl?
Okudukça çoğalıyor zihnimizdeki “nasıl”lar.
“Nasıl yapılır” çağı insanları olarak doğal olarak bir yöntem arıyoruz. İşte bu kitap bunun için yazıldı; size nasılını anlatmak için!
Kadınların Tarihi
Fransız Devrimi kadınların tarihinde tamamen yeni bir evre açtı. Gelecek yüzyıl yeni yasalarda ve kurallarda da kadınların erkeklere bağımlılığını görecekti; fakat aynı dönem feminizmin doğuşuna, siyasal alanda kolektif bir güç olarak kadınların eşi görülmemiş bir biçimde ortaya çıkışına da tanık olacaktı. Dünyaca ünlü dizinin dördüncü cildi Fransız Devrimi ile Birinci Dünya Savaşı arası dönemi kapsıyor. Dinamik ve yayılmacı burjuva yüzyılın canlı bir portresini veriyor.”Birçok öfkeden onlarca tarihçi kadınların vücutlarını, yüreklerini ve zihinlerini inceliyor, doğalarını ve rollerini araştırıyor… Araştırmaları sömürgeleştirilmiş bir kıtada gerçekleşen değişimlere işaret ediyor… Özgürlüğe giden yol uzundur. Bu yolda sonraki istasyonlara uğramayı diliyoruz.”- L’Express I Anne PonsGenevieve Fraisse, Centre National de la Recherche Scientifique’te felsefe bölümünde araştırma görevlisidir. Academie Française’ın üyesi olan Georges Duby, College de France’ta Ortaçağ Tarihi Profesörüdür. Michelle Perrot, Universite de Paris Virde Çağdaş Tarih Profesörüdür.
Büyük Saat – Turgut Uyar Bütün Şiirleri
Türk şiirinin en yalnız, en mutsuz, en umutsuz… bu yüzden de -mutlu değilse bile- en kalabalık, en umutlu şairinden kısa sürmüş uzun bir yolculuğun tüm konakları!… Öncü bir dil, sevgiyi bile acıtan bir duyarlık ve “bütün mümkünlerin kıyısı”nda yaşanan çaresizliğin son sığınağı:
“Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum”…
ya da:
“Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Tanrınız büyük amenna
Şiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız”
Arz-ı Hal’den Dün Yok mu’ya tüm kitapları ve (unutulmaları ya da elenmeleri nedeniyle) kitaplarına girmemiş tüm şiirleriyle, Turgut Uyar külliyatı.
Şok Dalgası Süvarisi
İstisnasız her şey, ticaret, eğitim, yönetim, hatta aşk ve din bile bu ağda olup bitiyor. Ve “net”in kapılarını ellerinde tutanlar, gerçek iktidarı da ellerinde tutuyorlar. Nick Haflinger bu düzenin tekerine sokulmuş bir çomak; düzenle uzlaşmayı reddeden, ebedi bir kaçak olarak yaşamayı seçen bir bilgisayar dahisi. Düzen sonunda kendisini “yakalamaya” karar verince, Haflinger’in yapabileceği tek bir şey kalıyor: Durumu tersine çevirip av değil avcı olmak.
İstanbul / Dersaadet – Münevver Ayaşlı
“İstanbul, musikîsiyle, edebiyatıyla, güzel, sanatlarıyla, tasavvufu, güzel hayatı, leziz yemekleri, zarif insanları ve nükteleri ile bitip tükenmez… Fakat biz tükendik, üzüntüden, yeisten, ümitsizlikten tükendik… Zira ‘yıkıldı, yandı, ağaçlar kesildi, balık tükendi, çayırlar kurudu’ demekten yorulduk…”
Münevver Ayaşlı, Dersaadet adlı eseriyle; bahçeleri, yüksek duvarları, konak-yalı mimarisi, sahil-sarayları ve hepsinden öte insanlarıyla eski İstanbul’un şimdi tarih sayfalarında kalan siluetini zamanımıza düşürüyor. Devraldığı Osmanlı kültürü ve estetiğiyle birlikte, sadece İstanbul masalını değil, tarih ve felsefesini de anlatıyor.
Çanakkale Savaşı Günlüğü
Deniz, Kara ve Hava savaşları hakkında hiç bilinmeyen detaylar, unutulan hatıralar, düşmanların gözünden acı gerçekler, komutanların günlüklerinden detaylı bilgiler, askerlerin gözüyle asrın savaşından göz yaşartıcı öyküler…
Çanakkale Cephesi’nin öncesi ve sonrası, önemli muharebeler, kahramanlar, komutanlar; sadece Türk tarafındaki değil, İtilaf Devletleri’ndeki gelişmeler de gün gün bu kitapta derlendi. Çanakkale’ye daha geniş açıdan ve bütünüyle bakabilmek, gelişen olaylar arasındaki bağlantıyı izleyebilmek için temel bir kaynak. Bir başvuru kitabı…
Çanakkale Cephesi’nin belli gün ve olaylardan ibaret olmadığını, küçük bir kara parçasında savaşın her yönüyle nasıl şiddetle sürdüğünü, cephe dışında İstanbul’da, Kocaeli’de, Gebze’de, Marmara Denizi’nde yapılan saldırıları, sözkonusu olayları yaşayanların ağzından anlatan hatıralarla, sözlerle ve görsel içerikle destekleyen eşsiz bir çalışma…
Ye O Kurbağayı !
21. Yüzyıl’ın en önemli kavramlarından birisi de “zaman”. Bu nedenle “zaman yönetimi” konusu, gündemde giderek daha çok öne çıkıyor.
Zamanını iyi düzenleyen ve bunu doğru olarak kullanmayı bilenler, başarı merdivenlerini daha çabuk çıkarlar.
Dünyanın en önde gelen motivasyon ve başarı “gururlarından” biri olan Brian Tracy “zaman yönetimi” alanında başarı anahtarlarını şöyle sıralıyor:
* Zamanınızı iyi yönetin.
* Her günü önceden planlayın.
* Size özel yeteneklerinizi geliştirin.
* Kendinizi motive edin.
* İşi küçük parçalara bölün.
* En zor işi en baştan yapın.
Yabancılara Göre Eski Türkler
Bir Türk köyünde bir gece geçirenler bile bu köy sakinlerinin bir çok meziyetlerinin tesiri altında kalmaktan kendilerini kurtaramazlar. Bunlardan biri vakur bir nezaket ve güzel tavırdır. Bu da şüphesiz her Türkün, hâkim ırkın bir ferdi ve asil bir millete mensup olmanın şuurunda olmasından ileri geliyor. Üstü başı pek o kadar muntazam olmayan askerler ve kaba saba çobanlarda bile yabancılara karşı sosyal bakımdan aşağı durumda olmadıklarını gösteren bir hava var. Diğer önemli vasıflarından biri de misafirperverlikleridir. Nadiren para alırlar. Ve kendilerine ücret teklif edildiği zaman sadece “Hancı değiliz” derler. Diğer taraftan Avrupalı misafirlerle din kardeşi olan Anadolu Hıristiyanları, güler yüzle karşıladıkları bu misafirlere ayrılırken fahiş bir masraf pusulası verirler. Türkler çalışkanlık, namus ve doğruluk bakımından Hıristiyan komşularından kat kat üstündürler. Ve söz verdikleri zaman sözlerine tam manasıyla itimat edilebilir.
Sosyoloji Tarihi – Gaston Bouthoul
Pozitif bilimler arasında her zaman saygın bir yere sahip olan sosyoloji, zaman içinde dallanıp budaklanarak önemini her geçen gün daha da artırmıştır. Elinizdeki kitap bu çok önemli bilim dalının geçirdiği evrimlere dair küçük bir giriş niteliğinde. Sosyolojinin tarihi eskiçağdan Rönesans’a, rasyonel bir sosyoloji kavramının doğuşundan iyimser öğretilere, tarih felsefesinden romantik yazgıcılığa, psikoloji okulundan dinamik sosyolojiye dek uzanan pek çok alana yayılmış, neredeyse uçsuz bucaksız bir bilgiler deryası halini almıştır.
Sosyolojinin doğuşundan itibaren gösterdiği gelişimdeki önemli isimler, ulaşılan kavşak noktaları, merak eden okurları daha derin araştırmalara yöneltecek küçük küçük ipuçları, Cemal Süreya’nın özenli çevirisiyle kısa kısa, ama son derece anlaşılır biçimde aktarılıyor.