İPEK : Imperial Ottoman Silks and Velvets
Desenli ipek kumaşlar Osmanlı’nın en güçlü ve en karakteristik sanatsal ürünleri arasında yer alıyordu. Diplomatik hediye olma rolleri nedeniyle ipekler, yabancılar için Osmanlı imparatorluğunu sembolize ederken, ülke içinde sanatsal fikirlerin aktarılmasında önemli bir araç ve ekonomide önemli bir faktör haline geldi. İpek gelirlerinin kontrolü için savaşlar yapıldı ve hükümetler ipek üretiminin organizasyonu, düzenlenmesi ve vergilendirilmesine yönelik büyük bürokratik çabalar harcadı. İpek, Osmanlı halk törenlerinde ve üst sınıf kültüründe önemli bir rol oynuyordu; statüyü simgeliyordu ve devlet görevlilerinin maaşının bir kısmını oluşturuyordu.
Bu kitap, birkaç yıl boyunca yürütülen uluslararası bir araştırma projesinin sonucudur. Bu, Osmanlı tekstilleri üzerine temel teknik ve dekoratif kategorilerin sınıflandırılmasını amaçlayan ilk büyük çalışmadır ve aynı zamanda tarihi belirlenebilen tekstillerin bir kataloğunu sunan ilk çalışmadır. Yazarlar yalnızca İstanbul’daki Topkapı Sarayı’nın ve dünyadaki diğer önemli müzelerin ünlü koleksiyonlarından faydalanmakla kalmıyor, aynı zamanda Rusya ve Orta Avrupa’daki dini hazinelerde daha az bilinen birçok kumaşı da yeniden keşfediyorlar. Osmanlı arşivlerindeki yeni araştırmalar, ipek üretimi mevzuatına ve Bursa ile İstanbul’un rakip sanayilerine belgesel ışık tuttu.
Ortaçağ / Barbarlar-Hıristiyanlar-Müslümanlar
476 yılında Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşüyle birlikte antik dünyanın sonu gelirken Barbar halkların yeni aidiyetler oluşturması, Hıristiyanlığın yayılması ve Müslümanlıkla kurduğu karmaşık ilişkiler neticesinde Avrupa’nın çerçevesi de tekrar çizilmeye başlar.
Umberto Eco bu kitapta, farklı disiplinlerde ortaçağ üzerine uzmanlaşmış isimlerle işbirliği yaparak; okuyucusunu sanat, tarih, edebiyat, müzik, felsefe, bilim ve teknik gibi başlıklar altında Avrupa uygarlığının söz konusu dönemdeki hikayesine doğru yolculuğa çıkarıyor.
Kitap, Umberto Eco’nun ortaçağın ne olduğunu ya da kendi deyişiyle öncelikle ne olmadığını anlatan giriş yazısıyla başlıyor ve böylelikle kitaptan nasıl yararlanılması gerektiğinin ipuçlarını veriyor. Bu yazıda ortaçağın başlangıç ve bitim tarihlerini de tartışan Eco, dönemin yaygın kabuller (476-1492 yılları) itibarıyla en az 1016 yılı kapsadığını belirtiyor. Girişi izleyen bölümler klasik ansiklopedi formatında düzenlenmiş değil. ‘Tarih’ başlıklı ilk ana bölümde Laura Barletta’nın ‘Giriş’ başlıklı yazısını Filippo Carla, Paquale Rosafio, Massimo Pontesilli gibi önemli yazarların dönem anlatımları izliyor.
Türkçe Bilen Aranıyor
Ben, Türkçe üzerine ilk defa durduğum 1973’ten beri, Türkçe’nin hatimesinin okunduğuna hiçbir zaman inanmadım. Ünlü İtalyan şairi Dante, İlahi Komedi adlı eserinde, cehenneme girmek üzere olanlara der ki: “Buraya girenler: Ümitlerinizi terkediniz!”
Ben güzelim Türkçemizi Dante’nin.bahsettiği kapıdan değil içeri girmek, nurlu bir istikbale doğru gelişeceğine canı gönülden inanıyorum. Yeter ki, sizler de benim yaptığım gibi, Türkçe’yi öğrenmeye karar veriniz…
Gelişim Sürecinde Türk Karikatürü -2 Meşrutiyet Dönemi 1908-1918
Gelişim Sürecinde Türk Karikatürü II ise, Meşrutiyet Dönemi’ni (1908-1918) kapsıyor ve yanı sıra yayıımlanan Silah ve Meşale (Cemil Cem), Karagöz’ün Gör Dediği (Halit Naci), Burun/Abdülhamit Karikatürleri Antolojisi (Turgut Çeviker) ve Meşrutiyet İmzasız Karikatürler Antolojisi (Turgut Çeviker) adlıı albümlerle birlikte hem modern Türk karikatürünün doğuşunu, hem de önemli bir tarihsel dönemini karikatür sanatının penceresinden görmemizi sağlıyor.
Sanat Kitabı – Görsel Rehberler Serisi
Batı sanatını anlamak, keşfetmek ve ondan keyif almak için benzersiz olan bu kitap, Fra Angelico’dan Zurbaran’a, Da Vinci’den Damien Hirst’e, yüzyıllar içindeki en seçkin sanatçıları tanımamıza yardımcı olur ve her tarzda göze çarpan başyapıtların nasıl üretildiğine dair bize yol gösterir.
Sakın Şaşırma – Orhan Veli
“Sakın Şaşırma – Seçme Şiirler / Orhan Veli”
Gemliğe doğru
Denizi göreceksin;
Sakın şaşırma.
Mısırlı Sinuhe
“Ben Senmut’un oğlu Sinuhe’yim ve benim adım Hayatın evindeki defterde kayıtlı. Başıma büyük bir felaket geldi ve ailemin cesetlerini mumyalatacak param kalmadı. Ammon’un ve Mısır’ın diğer bütün tanrılarının adına sizden şunu talep ediyorum: Ölüme karşı koyabilmeleri için ebeveynimin cesetlerini mumlalayın… Ölü yıkayıcı Kaftah’ın vermiş olduğu bakırla gümüşü aldı. Elindeki kancayı babamın çenesine diğer bir kancayıda annemin gövdesine sapladı ve onları fakirlerin teknesine attı…”
Suç Kitabı
Gerçek doğamıza mı, yoksa çevremize mi uyarak var oluruz? Ne hatırlarız ve neyi unuturuz? Nasıl gerçek zekâmızı ölçebiliriz? Bu kitapta, büyüleyici psikoloji alanında dünyaca ünlü düşünür ve araştırmacıların benzer sorularla ilgili çalışmalarını okuyacaksınız.
Sade bir dille yazılmış olan Psikoloji Kitabı, kolayca anlaşılan özlü açıklamaları, karmaşık teorileri adım adım çözen şemaları, psikolojiyi anımsanabilir kılan klasik alıntıları ve esprili çizimleri başucu kitabınız olacak.
Psikolojiye yeni başlayanlar, öğrenmeye doymayanlar ve tüm psikoloji düşkünleri bu kitapta düşüncelerini besleyecek çok şey bulacak.
Monte Cristo Kontu
Alexandre Dumas (pere) (1802-1870): On dokuzuncu yüzyılda Avrupa’yı saran siyasal ve sosyal çalkantıları yaşamasına rağmen daha çok on altıncı ve on yedinci yüzyılın tarihi olaylarını konu alan üç yüzden fazla roman yazdı. Yaşadığı dönemin sevilen ve en çok okunan romantik yazarlarından biridir. Monte Cristo Kontu ilk kez 1844 yılında Journal des Debats’da tefrika edilmiş, Batılı kültür dünyasına tüketilmesi imkansız bir arketip armağan etmiştir. Sinemaya, tiyatroya, televizyona ve hatta bilgisayar oyunlarına uyarlanmış, hakkında besteler yapılmış bu eser, Fransa’nın, Kral ve taraftarlarının Napoleon’un dönmesinden endişelendiği Restorasyon Dönemi’nde geçer. İftiraya uğrayan Denizci Edmond Dantes, bu şüphe girdabında sevgilisi Mercedes’i, babasını, özgürlüğünü bir anda kaybeder. Acı, korkunç tecrübelerle dolu bu dönemden kaderin cilvesi ve azimle çıkmayı başarır. Artık güçlü, bilgili ve zengin biridir ve aklında tek bir şey vardır: Tanrı’nın adaletinin gereğini yapmak. Doğu’dan gelmiş gizemli bir kont kılığında bir intikam meleği gibi Paris sosyetesinin üzerinde dolaşır ama intikamı yalnızca düşmanlarının değil masumların hayatını da değiştirecektir.
Resimli İstanbul – Hatıralar ve Şehir
Hiç görmediğiniz bir İstanbul! Orhan Pamuk’un arşivlerden seçtiği eski fotoğraf ve resimlerle… Ara Güler’den Cartier-Bresson’a, İstanbul’un eski fotoğrafçılarından eski gazete koleksiyonlarına, bu kitapta çoğumuzun hiç görmediği resimlerle bambaşka bir İstanbul var.
İstanbul – Hatıralar ve Şehir’de anlattığı konuları, duyguları ek 230 fotoğraf ve resimle işliyor, büyütüyor ve yeni bir anlamla ortaya çıkarıyor. Elinizdeki, artık metne değil resme dayanan, açıp her köşesinden bakılıp okunacak bir kitap. Ara Güler’den Cartier-Bresson’a, İstanbul’un eski fotoğrafçılarından eski gazete koleksiyonlarına, bu kitapta çoğumuzun hiç görmediği resimlerle bambaşka bir İstanbul var.
“Şehrin manzaralarına bakmak, sokaklarda yürüyerek, gemiyle gezinerek, İstanbul’un verdiği duyguları görüntülerle birleştirmektir, ama gezinerek şehrin manzaralarını seyretmek bu değildir yalnızca, bir de içinde bulunduğunuz ruh halini şehrin size verdiği görüntülerle birleştirebilmektir. Bunu hünerle ve içtenlikle yapmak, insanın hafızasında şehrin görüntülerini en derin ve içten duygularla, acıyla, kederle, hüzünle ve zaman zaman mutluluk, yaşama sevinci ve iyimserlikle birleştirmektir.”